Başı göklerdeki Ağrı Dağı’nın başlangıç noktası

Dünyanın en saygın gazetelerinden New York Times’ın en çok satanlar listesinde aylarca kalan Walking Bible isimli kitabın ilk sayfası Doğubeyazıt ile başlıyor, aynı İncil’in ilk bölümü Yaratılış’taki Nuh Tufanı gibi... Kitabını, İncil’de adı geçen yerleri tek tek dolaşarak yazan Amerikalı yazar Bruce Feiler, Nuh’un Gemisi’yle ilgili olarak Ağrı Dağı’ndan bahsederken, Doğubeyazıt’taki gözlemlerini de dile getiriyor.

İran sınırına 35 kilometre mesafede yer alan Doğubeyazıt, tufan sonrası Nuh’un gemisinin karaya oturduğu, başı göklerdeki Ağrı Dağı’nın başlangıç noktası gibi. Doğubeyazıt’a, cömert insanları, Tanrı’nın boş vaktinde yaratıp detay çalıştığı doğası ve her gün ayrı sürprizler sunan kültürel mirası için gidin, bu topraklarda doğduğunuz için gurur duyacaksınız...

Doğubeyazıt’a ‘Doğu’su sonradan, postada karışıklık olmasın diye eklenmiş. İlçede tarım ve hayvancılık geçim kaynağı, bir de sınır ticareti. Son zamanlarda İran’a günübirlik geçişleri yasaklamışlar, bu da ilçedeki ticareti olumsuz etkilemiş. İlçede her daim hummalı bir trafik var. İran’a gidecek ya da oradan gelen kamyonlar yolları doldurmuş durumda. Çok sayıdaki pasajlarda yeralan dükkanlarda satılan yabancı içki ve sigaralar ucuz. Aynı zamanda elektronik eşya ve çay da var. Bu pasajlarda porselenden bibloya, termostan masa örtüsüne kadar satılan tüm ev eşyaları ise çok göz yorucu, yanlışlıkla hediye olarak getirilse tez elden başkasına hibe edeceğiniz tarzda, ıvır zıvır şeyler. Doğu insanı çok sıcak, konuştuğunuz herkes size kıtlama içtikleri çaydan ikram etmek istiyor. Sohbetlerde ilçedeki turizm potansiyelinden bahsedip, bunun değerlendirilememesinden yakınıyorlar.

Doğubeyazıt adını Moğolların bir kolu olan Celayirlilerin sultanlarından Beyazıt’tan almış. İlçedeki her noktadan karlı zirveleriyle sizi selamlayan Ağrı, en büyük olmanın gururuyla binlerce yıla meydan okuyarak ilçeye gözcülük yapıyor. Ağrı Dağı Ermenistan sınırına da çok yakın, sadece 16 kilometre uzaklıkta. İranlıların Koh-i Nuh, Avrupalıların ise Ararat dedikleri dağ, en son 10 bin yıl önce patladığı düşünülen sönmüş bir volkan.

5137 metre yüksekliğindeki Ağrı’nın 4200 metreden sonrası buzullarla kaplı. Dağın güneydoğusunda 3896 metrelik zirvesiyle Küçük Ağrı yer alıyor. İki dağın kapladığı toplam alan ise 1200 kilometrekare civarında. Tufanda her türden bir çift canlıyı alarak gemiye binen Nuh peygamberin gemisinin Ağrı Dağı’nda karaya oturduğuna inanılıyor. Yaşadığımız topraklar o kadar bereketli ki insanlığın ilk ipuçları hep Anadolu’da gizli. İncil’in doğum yeri olarak Dicle ile Fırat’ın suladığı Mezopotamya adı kaynaklarda geçiyor. Hz. Adem ile Havva’nın yaşadığı İrem Bahçeleri’nin de Ağrı Dağı’nın kuzeyindeki Aras Vadisi’nde olduğu söyleniyor.

EFSANELERİYLE AĞRI

Gemi ve dağla ilgili binlerce efsane ve söylenti de yüzlerce yıldır insanların dikkatini çekiyor. Josephus isimli, I. yüzyılda yaşamış bir tarihçi, Nuh’un Gemisi’nin Ağrı’ya indiğini yazmış. Tanrı’dan kendisine gemiyi göstermesini isteyen Aziz Yakup, dağda uyuyakalmış ve uyandığında elinde geminin ahşap bir parçasını bulmuş. 1887’de İran’dan gelen iki Prens, dört bin yılın ardından geminin ön ve arka kısımlarını net bir şekilde gördüklerini, orta bölümün de karlar içinde olduğunu söylemişler. 1916’da iki Rus pilot havadan gemiyi gördüklerini iddia etmişler, bir sene sonra da Çar II. Nikola 150’ye yakın insanı geminin fotoğraflarını çeksinler diye bölgeye yollamış.

Araya Çar ve ailesinin sonunu hazırlayan Bolşevik Devrimi girince, resimler kaybolmuş ama çarın kızı Anastasia’nın geminin ahşabından yapılmış bir haç taktığı dedikoduları ortada dolaşıp durmuş. 1977’de İran Şahı Pehlevi’nin verdiği yılbaşı partisine giderken Ağrı üzerinden uçan Başkan Jimmy Carter ve ekibinin de gemiyi gördüğü basında yer almış. 1989’da CNN’de Şikagolu bir pilotun çektiği görüntüler gemiye ait olabileceği iddiasıyla yayınlanmış. Aya çıkan ilk insanlardan biri olan astronot James Irwin de defalarca Nuh’un gemisini bulmak için Ağrı’ya tırmanmış. Ağrı bugün de ser verip sır vermeyen edasıyla yeni maceraperestleri bekliyor.

18. yüzyıl Osmanlı mimarisinin en belirgin ve seçkin örneklerinden biri olan İshak Paşa Sarayı, Doğubeyazıt’ın yedi kilometre doğusunda bir dağın yamacında tüm heybetiyle yer alıyor. Binbir gece masallarındaki sarayları anımsatan yapı, Selçuklu, Osmanlı, Gürcü, İran ve Ermeni mimarisinin özelliklerini taşıyor. Güneşin batışını seyretmek için en güzel yerlerden biri olan sarayın inşaatını 1685 yılında Çolak Abdi Paşa başlatmış, oğlu İshak da tamamlamış. 7600 metrekareye yayılan sarayın biraz ilerisinde bir cami ve Urartu dönemine ait olduğu sanılan bir kale var.

Sarayın ilk avlusuna girişi sağlayan altın kaplamalı kapı, Doğubeyazıt’ı üç kere işgal eden Ruslar tarafından alınıp St. Petersburg’daki Hermitaj Müzesi’ne götürülmüş. Kapının hemen girişinde yorgun gelen ve susuz kalmış ziyaretçiler için yapılmış bir çeşme bulunuyor. Sadece aile üyeleri ve özel misafirlerin geçmesine izin verilen ikinci avluda harem ve selamlık girişleri bulunuyor. Selçuklu kümbetlerini hatırlatan yapıda da Çolak Abdi Paşa ve akrabalarının mezarları var. Görkemli bir girişe sahip haremde mutfak, hamam ve odalar bulunuyor. Yerdeki medeniyet sembolü borular ısıtma, kanalizasyon ve su için kullanılmış. Haremdeki en görkemli bölüm ise çiçek desenli taş işçiliğinin ve süslü kolonların kullanıldığı yemek odası... Alaturka tuvalet ise şu ahir ömrünüzde görebileceğiniz en güzel manzaralı mekanlardan biri! Selamlıkta da kütüphane, cami ve kabul odaları bulunuyor.

NEREDE YENİR

Doğuş Restaurant’da aşçı yemeği dedikleri sulu yemeklerden lahmacuna, kebap çeşitlerine kadar çok farklı seçenekler var. İlçenin en iyi lokantası. Dağ kebabı, spesiyalitelerinden (Belediye Saray Cad. 0-472-3127348). Evin Restaurant Vekil Usta’nın yeri. Ağırlıklı olarak kebap çeşitleri, pizza ve pide var. Sulu yemek ve alabalık da bulabiliyorsunuz (Abdullah Baydar Cad. No: 92. 0-472-3126073) Gaziantep Sofrası, mutfağın Turhan Usta’ya emanet edildiği bir mekan. Tavuk çevirme, ızgara et, işkembe ve diğer çorba çeşitleri var (0-472-3120702).

NEREDE KALINIR

Bölgede yeşermeye çalışan turizmin dallarına terör hep balta vurdu. Onun için otelleri yörenin şartlarına göre değerlendirin. Golden Hill Otel, 90 odası ve dört yıldızıyla ilçedeki en yeni ve şimdilik en iyi otel. Odaların bazıları dağa bakıyor (0-472-3128717). Sim-er Otel, şehir merkezinden uzakta, İran sınırı üzerinde. Çok güzel bir dağ manzarası var (0-472-3124842 www.simerhotel.com). Nuh Otel, 65 odalı ve şehrin göbeğinde. Odalar temiz, çatıdaki restorandan yemek yerken Ağrı Dağı’nı seyredebilirsiniz (0-472-3127232 www.hotel.nuh.8m.com). Derya Otel ise şehir merkezinde ve 60 odanın çoğu balkonlu (0-472-3127531).

NASIL GİDİLİR

Doğubeyazıt Ağrı’ya 95, Iğdır’a 51, Erzurum’a 285, Ankara’ya 1210 kilometre uzaklıkta. Eğer Doğubeyazıt’tan Van’a doğru gidiyorsanız, yarım saat sonra rampada durun, çok güzel bir Ağrı Dağı manzarasıyla karşılaşacaksınız. Yolunuz daha sonra adını Yavuz Sultan Selim’in 1514’te İranlıları yendiği ünlü savaşa veren Çaldıran’dan, ardından da Muradiye Şelalesi’nden geçecek. Uzun yıllar kapalı kaldıktan sonra tekrar turizme açılan Ağrı Dağı’na tırmanmak istiyorsanız, Buklamania Outdoor Sports ile temasa geçebilirsiniz. Dağa ancak özel izinle çıkılıyor (0-212-2450635 www.bukla.com). Doğubeyazıt’a kadar gitmişken meteor çukurunu ve Nuh’un gemisine ait olduğu söylenen toprak kütleyi de görebilirsiniz.
Yazarın Tüm Yazıları