Başbakan kapalı kapılar ardında pazarlama yapamaz

BAŞBAKAN tabii ki ‘pazarlama’ yapar! Bir başbakan ne kadar çok yabancı sermayeyi ülkemize çekebilirse, yatırımları ne kadar çok artırabilirse, istihdama ne kadar çok katkıda bulunursa o kadar başarılı olur. O kadar çok hayır dua alır.

Son dönemde AKP iktidarının yaptığı gibi; bir hükümet ne kadar çok özelleştirme yaparsa, bir liberal-demokrat olarak o hükümete o kadar çok destek veririm.

Ancak, Başbakan kapalı kapılar ardında pazarlama yapamaz!

İnkár etmek zorunda kalacağı, sonradan mecburen kabul edeceği görüşmelerde bulunamaz!

Yoksa, insanın aklına ‘seçimlerin finansmanı’ sorunu gelir.

13.10.2005 Perşembe günü yazdığım yazıda (‘Demokrasinin Finansmanı’) Türkiye’de artık kanıksanan bir oyunu hatırlatmaya çalıştım.

Türkiye’de hükümetler, seçimler için finansman bulma gayretine düşünce çürümeye başlıyorlar.

* * *

Başbakan sinirli bir tavır içinde kapalı kapılar ardında ne gibi pazarlıklar döndüğüne dair soruları unutturmaya çalışıyor.

İlginçtir, bazı köşe yazarları da yatırımlardan, istihdamdan dem vurarak konunun can alıcı yönünü saptırmaya çalışıyor.

Meseleyi ‘yabancı sermaye düşmanlığı’ tartışmasına çekmeye çalışıyorlar.

Benim yabancı sermaye taraftarlığım çok açık bellidir. Ama, ben de ‘kapalı kapılar ardında’ sürdürülen pazarlama faaliyetlerinden çok rahatsızım.

Kaç tane siyasi partinin ve siyasi liderin ‘gizli pazarlıklar’ nedeniyle yok olduğunu bilen bir toplumda iktidar partisinin aynı hatayı tekrar etmeye kalkması, bana kocaman bir garabet olarak gözüküyor.

* * *

Bu ülkede kıyamet ‘Verdiysem ben verdim!’ sözleri yüzünden kopmadı mı? ‘Aile fotoğrafı’ hálá eski cumhurbaşkanının canını yakmaz mı?

Bir diğer cumhurbaşkanı sadece bir söz sayesinde, ‘hanedan’ kelimesiyle seçimleri kaybedip, büyük oranda milletin güvenini yitirerek ‘Çankaya’nın şişmanı’ haline gelmedi mi?

Bir başbakan ‘kapalı kapılar ardında yaptığı pazarlama’ iddialarıyla Yüce Divan’da yargılanmıyor mu?

Diğeri, zamanında yapılan karşılıklı anlaşmalar sayesinde Yüce Divan’dan kurtulmadı mı?

Millet bunlardan bıktığı için AKP’yi baş tacı yapmadı mı?

* * *

AKP ‘ama bizimkiler yabancı’ diyerek farkını savunabilir.

Ama unutmasınlar ki ‘önce ekmekler değil, seçimler bozulur’.

Her şey yaklaşan veya aniden bastıracak seçimlere beş kala siyasi partilerin ‘para’ derdine düşmesiyle başlar.

Önce parti için avanta aranır, sonra ‘riske’ girenler şahıslarına avanta aramaya başlarlar.

Son dönemde, özellikle İstanbul’la ilgili yapılan ‘pazarlama’ faaliyetleri ve bu konuya gösterilen hiddetli tepki bana eski günleri hatırlatıyor.

* * *

Başbakan pazarlama yapar.

Ancak, kapalı kapılar ardında pazarlık yapamaz.

Yaparsa, ister istemez akla başka pazarlıklar gelir.

Yazarın Tüm Yazıları