Bankalar, sanayinin ayna simetriğidir

BANKALARIN varlıkları, şirketlerin yükümlülükleridir. Kısaca banka bilánçoları, büyük oranda, reel sektör firmalarının bilánçolarının ayna simetriğidir. Mart sonunda sanayi şirketleri birinci çeyrek Kár/Zarar tablolarını ve bilánçolarını yayınlayacak.

Şirketlerin çoğunda sonuçlar kötü çıkacak. Çünkü düşen satışlardan ve yükselen döviz kurlarından dolayı dönemsel zarar oluşmuştur. Bu zararlar, firmaların öz kaynaklarını küçülmüş gösterecektir. Bu mali tablolara bakan bankalar, bazı önlemler almak ihtiyacı duyabilir. Mesela, faizi arttırmak, ek teminat istemek, kredi miktarını düşürmek hatta krediyi geri çağırmak gibi şeyler akıllarından geçebilir. Ancak atacakları adımların hepsi, şirketleri daha kötü duruma sokacaktır. Bir bankanın eyleme geçmesi, diğer bankaları da tahrik eder. Bu kabil işler, banka sektörünün görünümünü bozar. Zaten Amerika’da, İngiltere’de, Belçika’da bankalar yara almışken, Türkiye’deki bankaların hiç hasar görmemiş olması ekonomide küreselleşmenin mantığına aykırıdır.

* * *

2001 krizinden sonra Türkiye, bankacılık kesiminde ciddi düzenlemeler yaptı. 2001 öncesi, bankacılığın hesapsızlık yıllarıdır. Bazı patronların, kendi bankalarının içini boşalttıkları ahlaksızlık dönemidir. Bankalarımızın durumu, 2001 öncesine göre kıyaslanamayacak kadar iyidir. Gerçekten 2001’den sonra bankalarımıza güven artmıştır. Öz kaynakları güçlenmiştir. Bundan daha da önemlisi, Türk bankacılık sektöründe yabancı bankaların payı artmıştır. Lakin yaşanan bu "reel sektör krizine, birikmiş kár dayanmaz". Kriz, bizde bankacılık sektöründen başlamamıştır. Ama günün sonunda onu da belli bir mertebede etkisi altına alacaktır.

* * *

Ortada içinden çıkılamaz bir durum yoktur. Sahipleri yabancı olan yerli bankaların ana-baba bankaları, kendi ülkelerinde devletin koruması altına alınmıştır. Devlet bankalarımız ise, tanım icabı devlet koruması altındadır. Geriye sahibi yerli bankalar kalmaktadır. Daha önce de yazdım. "Tanımlanan risk yönetilebilir." Riski ekonomik yönetmenin kuralı, riskin gerçekleşmesinden zarar görecek tüm paydaşları, çözümün parçası haline getirmektir. Yani sigorta primi ödemelerini (gerekirse devlet eliyle) geniş tabana yaymaktır. Vakit kaybetmeden, hatta biraz da lüzumundan erken davranma riskini alarak, bankacılık sisteminin kesintisiz çalışması için önlemler alınmalıdır. Bu önlemlerin neler olduğu Batı ülkelerine bakarak bulunabilir. Tasarruf mevduatı sigortasının tavanını yükseltmek (sadece kararı almış olmak yetmez), bankaların belli alacaklarına devlet garantisi verecek veya bankalara Hazineden öz kaynak desteği sağlayacak mekanizmaları tasarlamak, hatta "tökezliyor" sinyali veren bankaları geçici olarak devletleştirmek bu meyandadır.

Son Söz: Gereksiz tedbir, gecikmiş tedbirden evladır.
Yazarın Tüm Yazıları