Op. Dr. Hüseyin Ceyberi
Op. Dr. Hüseyin Ceyberi
Op. Dr. Hüseyin CeyberiYazarın Tüm Yazıları

Doğumun yaklaştığı nasıl anlaşılır? Doğum odası nasıl olmalı?

Gebelikte her şey yolunda gidiyorsa, doğum 38-42. haftalar arasında gerçekleşir. Bebekle ilgili herhangi bir sorun olmadığında doğumun kendiliğinden başlaması beklenmelidir. Bu mekanizmanın nasıl işlediği tam olarak bilinemiyor olsa da bebekler dış dünyaya hazır olduklarında doğumu başlatırlar.

Haberin Devamı

Peki doğumun yaklaştığı ve başlayacağı nasıl anlaşılır? 36. haftadan itibaren ortaya çıkan yalancı rahim kasılmaları gebeler için yanıltıcı olabilir. Bu kasılmaların özelliği düzensiz olmaları, hareketle, uyku ve yer değiştirmekle kendiliğinden geçmeleridir.

Doğumun yaklaştığını gösteren temel bulgular şunlardır;

- 37. haftadan itibaren bebeğin kafası çatıya girdiği için gebe daha rahat nefes alabilmeye başlar.

- Bağırsak hareketlerinde artış olur, büyük abdestte bir yumuşama gerçekleşir. Bu doğal bir lavmandır.

- Gebe kişide enerji patlaması olur. Temizlik yapmak, çalışma arzusu meydana gelir. (Bu enerjinin doğuma saklanması tavsiye edilir).Nişan adı verilen rahim ağzındaki tıkacın gelmesi olabilir.

- Nişan gelmesi 1-7 gün içinde doğumun gerçekleşeceğini gösterir.

Doğumun başladığını gösteren kesin belirtiler ise şöyledir;

- Rahim kasılmalarının düzenli bir şekilde başlayıp gitgide şiddetinin artması ve kasılmalar arası sürenin kısalması,

- Suyun gelmesi (Bu noktada en önemli hususlardan biri suyun rengidir. Amnion mai ismi verilen bebeğin su kesesinin içindeki sıvı berrak olup içinde beyaz parçacıklar barındırabilir. Fakat sıvının renginin yeşil tonlarında olması bebeğin sıkıntıda olabileceği gösteren önemli bir bulgudur),

- Kanama olması.

Bu üç durumda mutlaka doğum doktorunuzla irtibata geçin. Çünkü artık doğum başlamış demektir.

Peki ne yapmalı?

Değerli anne adayları; doğum yapacağınız hastaneyi mutlaka önceden görün, eğer hekiminizin çalıştığı ebe yoksa hastanedeki ebeler ile tanışın. Mümkünse doğumhaneyi görün, nasıl bir doğum hayal ettiğinizi hem doktorunuzla hem ebe ile paylaşın, mümkünse doğum destekçisi edinin ve doğum doktorunuzla tanıştırın.

Doğumunuz başladıktan sonra eğer rahim ağzında yeterli açıklık varsa (yaklaşık 4 cm veya üzeri) hastaneye yatışınız olsun. Mümkün olduğu kadar aile büyüklerine doğumdan sonra haber verin, ne kadar az yanınızda kişi olursa doğumunuz o kadar rahat geçecek, daha rahat kendinize ve bebeğinize konsantre olma şansınız olacaktır.

Odanızı mümkün olduğu kadar loş bir ışık ile aydınlatın, sevdiğiniz kokular varsa odanıza koyun, sevdiğiniz ve sizi rahatlatan müzikler dinleyin, az ve hafif gıdalar (örneğin hurma, meyve suyu, ceviz vb.) yiyebilirsiniz, eğer ortamda sizi rahatsız eden biri varsa, ebenizin veya doktorunuzun vasıtasıyla dışarı alın.

Doğum sürecinde anne adayının hem kendisine hem de doğum ekibine güvenmesi önemlidir. Doğum ekibinize güvenin ve kendinizi rahat bırakın. Doğru nefes almak doğumun en önemli yapıtaşıdır. Keza kasılma anlarında kaslara yeterli oksijen verilmesi ağrıyı azaltır ve bebeğe yeterli oksijen gitmesini sağlar ve böylece özellikle bebekte meydana gelebilecek olası sıkıntıları azaltır. Bu süreçte ilaç dışı bazı yöntemler gebenin rahatlamasına yardımcı olur. Duş almak, yürüyüş, plates topu üzerinde yapılacak hafif zıplama egzersizleri, bel ve sırt bölgesine yapılabilecek hafif masaj, efloraj ve ayak masajları uygulamaları çok rahatlatıcı olabilir.

Doğum sırasında zaman kavramından uzaklaşmak gerekir. Gebenin ne zaman doğuracağı gibi konularla zihnini meşgul etmemesi yerinde olur. Bir diğer önemli konu da doğum odasının mahremiyetidir. Gereksiz kişilerin odadaki varlığı, girip çıkmalar, kalabalık, gereksiz ışıklar doğumun serüvenini sekteye uğratır.

Doğum ciddi efor gerektiren bir fiziksel aktivitedir. Gebe kişinin yorulması, terlemesi hatta öyle ki tükenmiş hissedip ‘Yapamıyorum’ demesi normaldir. Bu noktada artık doğum mucizesinin gerçekleşmesine çok az kaldığına emin olabilirsiniz. Bu süreçte sabır ve sükunetten ayrılmamalısınız.

Yazarın Tüm Yazıları