Açmayacaksanız biran önce yıkın

CUMHURBAŞKANLIĞI Köşkü’ne 500 metre mesafede, Ankara’nın en yüksek yerinde, üç dört katlı apartmanların arasında yükselen 35 katlı dev bir inşaat.

Hem de tam 16 yıldır süren ve artık neredeyse herkese, hiç bitmeyecekmiş, sonsuza kadar sürecekmiş gibi gelen bir inşaat. Kayserili ünlü işadamı Ahmet Hattat’ın sahibi olduğu bu otel inşaatı daha önce, bu kadar çok kat iznini nasıl aldığıyla, içinde unutulan vinciyle, otel işletmesinin dünyaca ünlü hangi zincire verileceğiyle ilgili haberlerle, pek çok kez basının gündemine geldi.

Ancak kimse, böylesine kıymetli bir arazi üzerine yapılan bu dev inşaatın neden yıllardır bitirilmediğini, yarım bırakıldığını sormadı.

Hattatlar 1991 yılında bu inşaata başladığında doğan çocuklar bugün üniversite sınavına hazırlanıyorlar. Hemen yanındaki Çankaya Köşkü’nde üç Cumhurbaşkanı değişti, dördüncüsü geliyor. Antalya’da bir elin parmaklarını geçmeyen beş yıldızlı dev otellerin sayısı 200’lere yaklaştı. Ancak, öğleden sonra Uğur Mumcu Caddesi’nin güneşini bile kapatan bu hayalet bina, hala bitecek gibi görünmüyor.

HANÇER GİBİ

Ahmet Hattat’ı ünlü bir işadamı olarak tanıyoruz. Bir de Kayserili olunca eminim ki, karını-zararını çok iyi hesaplayabiliyordur.

Peki, böylesine kıymetli bir yerde, böylesine dev bir yapıyı yıllardır bu şekilde yarım bırakıp, bitirmeden bekletmek hangi ticari çıkarın bir gereği olabilir? İşte bunu anlayamıyorum.

Üstelik Ahmet Bey, hakkında yapılan, "İnşaat için aldığı yüklü miktarda krediyi otel işlemeye başladıktan sonra ödeyecek. Onun için oteli açmak istemiyor" şeklindeki spekülasyonlara kesin bir dille, "Devletten hiçbir destek almadım" diye cevap da veriyor.

Yarım kalan bu inşaat ülkemiz ekonomisi için de büyük bir kayıp. 35 kat, yüzlerce oda, yapılması planlanan kongre merkezi, yaratılacak istihdam....

Hepsi, ne yazık ki inşaatın bitmesine bağlı. Eğer bu hayalet bina bu haliyle kalacaksa, Çankaya’nın göğsündeki bu hançerin çıkarılması daha hayırlı olur.

TEK BU DEĞİL

Hattat Ailesi’nin başlayıp da bir türlü bitiremediği veya bitirmek istemediği otel inşaatı sadece Ankara’daki bu devasa binadan ibaret değil. Buna benzer bir hikaye de, Türkiye’nin turizm cenneti Marmaris’te yaşanıyor. İçmeler ile Turunç arasındaki cenneti andıran bir koyda da yıllar önce bir otel inşaatına başlamışlar. Ahmet Hattat’ın kardeşi Emin Hattat tarafından temeli atılan bu inşaat da, ne yazık ki yarım kalmış; öylece duruyor. Doğa harikası bir koy beton yığınına çevrilip bırakılmış. Bölge ekonomisine de, ülke turizmine de hiçbir fayda sağlamıyor. Çünkü işletmeye açılmış değil. İşin daha da vahim yanı, Hattat Ailesi’nin Bodrum Yarımadası’nda da bir koyu var. Torba’yla Türkbükü arasındaki bu koyda Hattatlar’ın villaları bulunuyor. Ancak duyduğuma göre Ahmet Hattat buraya bir otel yapmayı planlıyormuş. Umarım, beton yığınına çevirip yarım bıraktıkları otel inşaatlarından sonra Hattatlar, yıllarca bitmeyecek yeni bir projeye daha başlamazlar.

Paper Moon’a uyarı

AÇILDI açılıyor derken Paper Moon hizmete gireli altı ayı geçti ve beklenen ilgiyi de gördü. Rezervasyonsuz yer bulmak neredeyse mümkün olmadı. Ankaralılar Paper Moon’a büyük rağbet gösteriyorlar, ama diğer taraftan da fiyatların oldukça yüksek olduğundan yakınıyorlar. Paper Moon, her ne kadar tabularını yıkarak Türk Kahvesi servisi yapmaya başlamış ve mönüsüyle Ankaralılar’a uyum sağlamaya çalışmışsa da, fiyatlar konusunda aynı uyumdan söz edilemez.

Önümüz yaz. Paper Moon’un üst katındaki restoran bölümünün çok şık bir terası var. Manzarası da muhteşem. Giriş katındaki kafe ise konumu itibariyle, tabiri caizse, Ankara’da "piyasanın tam göbeği." Paper Moon’un yaz dönemini, açıldığı zamanki kadar yoğun bir ilgiyle geçireceğinden eminim. Ancak, teras ve bahçe kapanıp iç mekana geçildiğinde, yani gelecek kışa doğru, bu fiyat tarifesini uygulamaya devam ederlerse, bir yıl önceyi mumla ararlar diye de onları uyarmak istiyorum.
Yazarın Tüm Yazıları