AB lobisi söverken!..

SALI günkü yazımda bir alıntı yaptım, bazı ‘‘gazetecilerle’’ Bayan Fogg arasında geçen ve Aydınlık Dergisi tarafından açıklanan yazışmaları yorumladım.

Aralarında pek sıkı bir muhabbet oluşmuştu, bunu sergiledim. Vay efendim, sen misin bunları yazan! AB lobisi derhal ağzını bozup feryada başladı.

Şaşırdılar. Bazı gerçekler açığa çıkınca bozum oldular. Küfürler, hakaretler birbirini izliyor.

Devleti dolandırmaktan 11 ay 20 gün hapis alan, cezası Yargıtay tarafından onanıp kesinleşen, ikinci davada ise zamanaşımından yırtan Mehmet Ali Birand, bakınız dün köşesinde ne yazıyor:

‘‘Kimsenin okumayacağı bazı yazar ve yayın organları (ben ve hürriyet dahil!) ısrarla, gizli bir işbirliği varmış havasını yaymaya çalışıyorlar. Fogg 30 yıllık arkadaşımdır. Küçüklük kompleksiyle ezilip büzülenler bu ilişkiyi vatanı satmak sloganıyla kötülemeye çalışırlar. Hele Fogg'un bana sweetheart (sevgilim) diye hitap etmesi. Bana isterse darling diyebilir. Bu, kompleksliler çetesini öylesine şaşırtmış ki, hemen damgayı vurmuşlar. Bu cahillerin bilmedikleri, Fogg'un 30 yıldır benim ve eşim Cemre'nin çok yakın arkadaşı olduğudur. Gelin birlikte mücadele edelim, bu sahtekárlara (yani bize) derslerini verelim. Ağzı bozuk bu çeteyi ezip geçelim.’’

Hakaretleri görüyor musunuz! Ama en ilginç olanı, bana ve benim gibi düşünenlere ‘‘sahtekár’’ diyor. Kim diyor?

Sahtekárlıktan, devleti dolandırmaktan, evrakta sahtecilikten yargılanıp hapis cezası alan Mehmet Ali Birand diyor. Vay be, bu kadarına helal olsun!

* * *

Bir başka feryat, geçmişin dönek Maocusu, sonra Filistin gerillası, en sonunda Humeynici-İslamcı cepheye düşüp dinci gazetede yazan ve arkadaş muhbiri kimliği taşıyan Cengiz Çandar'dan! Dünkü köşesinde Radikal Gazetesi yazarı emekli büyükelçi Gündüz Aktan'a hakaret yağdırıyor. Niçin?.. Çünkü Aktan da benim doğrultumda bir yazı yazmış ve bunların Fogg'la enseye tokat ilişkilerini eleştirmiş. Cengiz'i okuyalım:

‘‘Kendisini derin düşünce adamı diye pazarlamaya çalışıyordu. AB karşıtı maşalarla aynı safta yer aldı. Emekli diplomat-müptedi yazarın bu satırları... Muhbir... Müptezel bir yola başvurarak... Sakilliğine bir bakalım... Eski diplomat-yeni yetme gazete yazarı... Jurnalcilik yaparak...’’

Bu Cengiz'i böyle kızdıran nedir? Bayan Fogg kendisinden AB bülteni için yazı istiyor, ‘‘Makbuz gönder, paranı da verelim’’ diyor. Cengiz yazıyı yazmış ama parayı almayı unutmuş! Üzülmesin, kaç paraysa söylesin, ben göndereceğim.

* * *

Bir diğeri Metin Münir. Bayan Fogg kendisine ‘‘çok gizli’’ kaydıyla mesaj gönderiyor, olay açığa çıkıyor ve ben yazıyorum. Metin yanıt veriyor:

‘‘Çirkefte bir buluşma... Bir büyükelçiden gizli bir belge alıp yayınlayan gazeteci casus veya hain değildir. İyi bir gazetecidir... Gerisi fasafiso ve çirkef atma...’’

Ferai Tınç'
ın, dinci Zaman Gazetesi'nde dün çıkan sözleri:

‘‘Türkiye'nin AB'ye girmesini istemeyen çevrelere yine AB'deki bazı güçler tarafından para ödendiğini düşünüyorum.’’

Vayyy, demek biz de AB'den para alıyoruz! Muhteşem!

Fogg'la yazışan Şahin Alpay'ın, Fethullah'ın gazetesinde dünkü sözleri:

‘‘Her ikili ilişkide komplo aramak, ancak kendileri karanlık işler peşinde olan hastalıklı kafaların işi olabilir.’’

Aynı gazetede Cüneyt Ülsever isimli birinin sözleri:

‘‘Kendimi satacaksam bir meyhane parasına satmam. (Demek ki fiyatı daha pahalı). Fogg ile bir kez değil, daha fazla sayıda yemek yedim. Bundan da şeref duyarım.’’

Afiyet olsun, daha nice şerefler duysun!

Bunların düzeyini gördünüz mü?

Fatih Altaylı ise benim yazımdan üzülmüş, dünkü yazısına başlık atmış: ‘‘Gazetecileri karalamak bu kadar kolay olmamalı.’’

Bu sözlerden çıkan sonuç şu mu? Başkalarını kolayca karalayalım ama gazetecilere değinmekten kaçınalım. Onların yaptığını görmezden gelelim. Çuvaldızı başkalarına batıralım ama iğneyi kendimize sakın batırmayalım!

* * *

Türk basınında gazeteciliğin onurunu korumaya çalışan, Fogg'la bire bir ve çok özel ilişkiye giren şahısları eleştirenler de var. İşte onların yazılarından birkaç örnek:

Orhan Birgit (Cumhuriyet): ‘‘Emin Çölaşan'ın yazısını, mesleğim adına yüzüm kızararak okudum. Hey gidi Türkiye. Gazetecileri, yabancı bir temsilciliğe makbuz karşılığı hizmet sunmak için kuyruk oluşturuyor. Bayan Fogg ise tümünü birden Kumkapı meyhanesinde rakı muhabbetine çağırıyor.’’

Mehmet Ali Kışlalı (Radikal): ‘‘İsimleri Emin Çölaşan ve Aydınlık Dergisi tarafından açıklanan meslektaşların yaklaşımları, Fogg mesajlarının ortaya çıkmasından sonra tartışma ve kuşku konusu olmuştur.’’

Kurtul Altuğ (Gözcü): ‘‘Emin Çölaşan bazı isimler veriyor ve onlara hodri meydan diye sesleniyor. Açıklama yapmak zorundadırlar. İddia vahimdir ve adeta mütareke basınını çağrıştırmaktadır. Türkiye bir komplo ile karşı karşıyadır.’’

Hasan Pulur (Milliyet): ‘‘Dünya tarihi her dönemde, her ülkede yabancılarla işbirliği yapanlarla doludur.’’
(Sonra bir kitaptan alıntı yapıyor:) ‘‘Dışarıdan düşmanların idare ettiği oyun, ince ve şeytani idi. Bu oyuna hasetler, kıskançlıklar, kabiliyetsizler ve alçaklar kapıldılar.’’
Yazarın Tüm Yazıları