21. yüzyılı okumaya çalışmak (I)

BEN dünyadaki önemli olayları (örnek: Irak Savaşı), Türkiye’yi etkileyen meseleleri (örnek: Kıbrıs) hep genel bir perspektifin içinde, bir bütünün parçası olarak yorumlamaya çalışırım.

Sizler gibi 20. yüzyılın bitişine, dolayısıyla 21. yüzyılın başlangıcına şahit olmuş bir insan olarak da aklım ister istemez devamlı ‘21. yüzyıl nasıl şekillenecek?’ sorusunu sorar ve tüm meselelere bu soruya cevap arayarak bakarım.

Bu devasa soruya komplo teorileri ile cevap aranmasından ise nefret ediyorum. Bir sürü hayal taciri gibi ‘meselenin içinde başka mesele var’ mealli yorum yapmayı, aldığım eğitimin etik anlayışına aykırı bulurum. Sorulara cevaplar somut gerekçelerle verilmek zorundadır; soruya soruyla cevap verenleri, akılları karıştıracak kadar zeki sorular sorsalar dahi ciddiye almam.

İnsan her sorunun cevabını bilemez; ama tahmin yürütecek olsa dahi tahminini somut verilerle gerekçelendirmek zorundadır.

* * *

Ben ‘21. yüzyıl nasıl şekillenecek?’ sorusunun cevabını katiyen bilmiyorum; ama gerekçeli tahminlerim var. Tabii ki her yüzyılı olduğu gibi bu yüzyılı da teknolojideki gelişimler belirleyecek. Ancak, siyasi ve ekonomik gelişmelere baktığımızda:

1) 21. yüzyılın ortalarına doğru güç merkezi Uzakdoğu’ya kayacak. Çin ve Hindistan dünyanın en büyük ekonomileri olacaklar. ABD ne yaparsa yapsın, buna engel olamayacak.

2) AB, Türkiye’yi sadece siyasi nedenlerle değil, ekonomik nedenlerle de içine almak, üye yapmak zorunda kalacak.

3) 21. yüzyılın teknolojisi ve örgütlenme kapasitesi ile birlikte terör bu yüzyılın baş edemediği en büyük bela olacak. Buna tek istisna ABD ile Çin’in bir savaşa girmeleridir ki bu da mümkün. Terör, büyük oranda kapitalizme/emperyalizme karşı panzehir olarak takdim edilen Vehhabi-Selefi (öz) İslam ideolojisini kullanacak ve bazı ülkeleri teslim alacak.

Bu hafta üç gün (salı-çarşamba-perşembe) 21. yüzyılı okumaya çalışacağım.

* * *

21. yüzyıla global bakan bir çalışmayı dikkatinize sunuyorum:

Aşağıda kaba hatlarıyla ve özetleyerek takdim ettiğim tablo 21. yüzyıl hakkında çok şey söylüyor:

Kaynak: Ronald L. Tammen ve Jacek Kugler: ‘China: Satisfied or Dissatisfied. The Strategic Question’ (Çin: Tatmin Olmuş veya Olmamış). 1-4 Mart 2005 tarihlerinde Uluslararası Çalışmalar Derneği’nin Honolulu-Hawaii’de tertip ettiği uluslararası konferansa takdim edilen tebliğ.

* * *

(Nisbi Gayri Safi Milli Hasıla) (%)

1945 1975 2005 2020 2050

ABD 1.(60) 1.(55) 2.(30) 1.(30) 3.(20)

ÇİN 3.(10) 3.(20) 1.(30) 1.(35)

AB 2.(20) 2.(30) 1.(40) 3.(25) 4.(15)

HİNDİSTAN 4.(8) 4.(8) 4.(8) 4.(20) 2.(30)

* * *

Tablodan görüleceği üzere dünyada 1945’te üretimin % 60’ını ABD yapıyor. 2. Dünya Savaşı sırasında beliren bu oran ile ABD, İngiltere’nin ilk kez önüne geçmişti.

Ancak, ABD’yi 2020’de Çin yakalıyor ve 2050’ye gelindiğinde hem Çin, hem Hindistan geçmiş oluyor!

(Yarın devam edeceğim.)
Yazarın Tüm Yazıları