GeriSeyahat Yeni ayak basanların, galiba cennete geldim, dediği yer
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Yeni ayak basanların, galiba cennete geldim, dediği yer

Yeni ayak basanların, galiba cennete geldim, dediği yer

Zeynep Erkurt’un (29) gezginliği okulda başlamış. Önce lisedeyken bir seneliğine yurtdışına gitmiş, üniversiteden sonra Londra’da iki sene yatırım bankacısı olarak çalışmış. Bankacılık bana göre değil dediği noktada kendini Fransa’da, işletme mastırı yaparken bulmuş. Bütün bu eğitimler ve yurtdışı tecrübelerinde kısa sürelerle Singapur ve New York’ta da yaşamış. Kendini anlatmaya, ‘Hayattaki en büyük tutkum seyahat’ cümlesiyle başlıyor.

Hak vermemek elde değil. Endonezya’dan Norveç buzullarına kadar birçok yeri görmüş. Şimdi Türkiye’de, aile işinde çalışıyor, Ankara-İstanbul arasında mekik dokuyor ve nişanlısıyla bol bol seyahat ediyor. Hürriyet Seyahat için cip kiralayarak 10 günde dolaştıkları Bali adasını anlattı.

Bali, Endonezya’nın yüzlerce adasından biri ama en meşhuru. Neden öne çıkmış öbürlerinin arasından?

- Endonezya’nın çoğu Müslüman ama Bali’de ağırlıklı olarak Hinduizm ve Budizm var. Endonezya’ya Müslümanlık geldiği zaman kabul etmek istemeyenler Bali’ye gitmiş. Özellikle de sanatçılar. O yüzden Bali çok önemli bir sanat merkezi haline gelmiş. Yeni ayak basanların ‘ben galiba cennete geldim’ dediği bir yer.

Sizin yolunuz nasıl düştü Bali’ye?
/images/100/0x0/55ea11f9f018fbb8f8697972

- Fransa’da mastır yaparken 90 öğrenciyle birlikte Singapur’daki kampusa gittik dört aylığına. Şubat ayındaki tatili de fırsat bilip kalabalık bir grupla Bali’ye gidelim dedik. Tam fıkralardaki gibiydik: Bir Türk, bir Hintli, bir Belçikalı, bir Güney Afrikalı, iki İtalyan ve bir Amerikalı. 11 Eylül olayından sonra olduğu için yüksek sezon olmasına rağmen çok sakindi. Koca Bali’de neredeyse bizden başka gözü çekik olmayan yoktu. Bizim için çok avantajlı oldu ve Bali’nin dingin günlük hayatının, mistisizminin içine girebildik. Bir artısı da her şeyin çok ucuz olmasıydı. Normalde 70-80 dolar olan yerlerde 15-20 dolara kaldık.

SANATIN MERKEZİ UBUD ADIM BAŞI FESTİVAL

Nereden başladınız tura?

- Denpasar havaalanı Kuta’ya çok yakın. O yüzden Bali’ye giden hemen herkes Kuta’da buluyor kendini ilk olarak. Biz de öyle yaptık. Orası çok ticari bir yer. Bodrum falan gibi. Kuta’da karmaşa çok, Bali’yi temsil eden çok fazla şey yok. Daha genç olanlar ve ucuz tatil yapmak isteyenler geliyor. Kuta’ya yakın bir mesafede Nusa Dua var, bembeyaz sahillerin, beş yıldızlı lüks resort otellerin olduğu bölge. Bir de buraya yakın başka bir yer daha var, Seminyak. Orada da çok makul fiyatlara villalar, evler kiralayabiliyorsunuz. Otellerin çok değişik bir mimarisi var, banyolar yarı açık.

Kuta’da nerelere gittiniz?

- Gado Gado diye bir restorana gittik. Kuta’nın en şık yerlerinden biriymiş. Yemekleri Endonezya mutfağı ağırlıklı füzyon. Burada denizi çok güzel ışıklandırmışlar, gece dalgaların açıkta kırıldığı noktada gümüş rengi bir çizgi var gibi duruyor denizin ortasında. Orada gruptaki arkadaşlarımızın birinin de doğum gününü kutladık. Geceyarısında tüm çalışanlar ellerinde çiçekler ve mumlarla geldiler. O kadar kibarlar ki, hiç adet olduğu gibi bağıra çağıra mutlu yıllar şarkısı falan söylemediler, biz onları fark edene kadar sessizce durdular. Ertesi gün de Seminyak’ta günlüğü 50 dolara villa kiralayan arkadaşlarımıza gittik. O fiyata evdeki görevli de dahil. Siz havuzda yüzerken, biri sessizce gelip dev bir egzotik meyve tabağı bırakıp gidiyor mesela...

Cipi nereden kiraladınız?

- Kuta’dan kiralayıp kuzeye doğru çıktık. İlk hedefimiz Ubud’du. Ubud adanın en güzel yeri, sanatın merkezi. Yolda adım başı bir festivale denk geldik. Her tapınağın 210 günde bir doğum gün kutlanırmış. O kadar çok tapınak var ki, her köşede bir şenlik var.

Tanrıyla araları iyi belli ki...

- Endonezyalılar Bali için Tanrıların Adası diyor. İnanılmaz çok tapınak var. Her köyde en az üç tane tapınak olmak zorunda. Bunların her biri ayrı bir tanrıya adanmış. Biri yaşayan tüm canlıları koruyor, diğeri toprağı, üçüncüsü de denizin gazabından koruyor. Bu tapınak mutlaka denize veya suya dönük yapılıyor. Bunlar yetmezmiş gibi, bir de her evin küçük bir tapınağı veya tapınak köşesi var. Evden çok tapınak var desem yanlış olmaz.

Ubud’da sanatçıların özellikle yoğunlaştığı bir nokta var mı?

- Hayır, her yerdeler. İnanılmaz renkler, desenler, insanlar var. Hem yapıyorlar, hem satıyorlar. Sanat galerilerinde elişinden resme, ahşap oymacılığına çok güzel şeyler var. Çok güzel yerel danslar izledik. Legong dansı deniyor ona, kendi içinde ayrı bölümleri var. Bu dansı yapanlar çok genç. Kızları sadece adet görene kadar kabul ediyorlarmış. Çünkü o zaman saflığın bozulduğunu düşünüyorlar. Hepsinin gözü, eli, vücudu ayrı oynuyor. Çok ciddi bir eğitim alıyorlarmış.

Ubud’un gece hayatı nasıl?

- Çok güzel caz kulüpleri var. Ayrıca hayatımdaki en güzel kokteylleri Ubud’daki barlarda içtim.

BEYAZ KUM VE GÜZEL OTELLERDEN İBARET DEĞİL

Şehirler arasındaki yollar nasıl?

- Bali’de otomobille gezmek için hem biraz kendine güveniyor olmak, hem de macera ruhlu olmak lazım. Yollarda inanılmaz çok motosiklet var ve hepsi deli gibi kullanıyor. Yol, şerit, sinyalizasyon diye bir kavram yok. Bir kavşakta bir anda sekiz ayrı yönden gelen onlarca motosikletin arasında kalabilirsiniz. Dikkatli ve çevik olmanız gerek. Güzel yerleri görmek için arka yollardan gitmek lazım ama o yollar pek iyi değil.

Ortaya doğru yükselen bir coğrafya var değil mi?

- Evet, volkanik bir yapısı var ve ortaya doğru yükseliyor. En büyük yanardağ olan Agung 1963’te patlamış, o zamandan beri bir faaliyet yok. Adanın ortası dağlık; göller ve pirinç tarlaları var her yerde. Bali’yi sadece beyaz kumsal güzel otelden ibaret zannedenler çok yanılıyor. İçlerdeki doğa, tapınaklar ve insanlar, günlük ritüeller çok güzel. Bali’yi onlar güzel yapıyor. Bazen orman ve pirinç tarlasından başka hiçbir şey olmuyordu çevremizde.

Ubud’dan sonra nereye gittiniz?

- Besakih adanın en büyük ve en önemli tapınağı. Ubud’un kuzeyinde, adanın tam ortasında bir tepede. Eskiden yürüyerek çıkılıyormuş ama şimdi yol var. Bir ana tapınak ve çevresinde bir sürü küçük tapınak var. Kat kat yapılmalarının anlamı, iyiliğin ve ruhların yukarıdan aşağı akabilmesi içinmiş. En yukarıdaki tapınaktan çok güzel bir manzara var. Oradan, yolda bol bol kaybolarak Agung yanardağına gittik. Trekking turları yapıyorlar, kolay ve keyifli parkurları var. Yalnız bayağı üşüdük. Yukarı çıktıkça soğuyor hava.

Adanın en kuzeyine kadar gittiniz mi?

- Agung adanın doğusuna yakın. Oradan çıkıp Amed’e gittik. Amed deniz kenarında ve dalgıçların çok sevdiği bir bölge. 2. Dünya Savaşı’nda kalma bir Amerikan batığı var. Volkanik bir bölge olduğu için kum beyaz değil, biraz koyu renkli ama denizin dibi tam bir cennet. Amed’den adanın kuzeyine doğru giderek tüm sahil şeridini gördük. Son durağımız kuzeydeki Lovina’ydı. Lovina gençlerin geldiği ve marjinal tiplerin ağırlıkta olduğu bir yer. Ucuz yerleri, güzel yemekleri var. Burada da çok çok ucuza harika bir yerde kaldık. Zaten Bali’nin özelliği o. En ucuz yerde bile kendinizi kral, kraliçe gibi hissediyorsunuz.

MUZ YAPRAĞINDA PİRİNÇ MANGO, ÇİÇEK VE TÜTSÜ

Bali’nin azla yetinmeye alışmış, beklentisi olmayan bir halkı var ama fakir değiller. En zengin adalardan biri burası. Kadınlar çok güzel ve rengarenk giyiniyor. Sarongların üzerine renkli, işlemeli bluzlar giyiyorlar. Hepsi çok temiz, saçları güzel bir şekilde toplu. Kadınların özelikle temiz ve bakımlı olmasının bir sebebi de, tapınaklara günde üç kere bırakılan adakların onlar tarafından verilmesi. Bu ritüeli sadece kadınlar yapıyor. Muz yapraklarından örülü bir tabağın içine pirinç, mango, çiçekler ve tütsü var. Erkeklerin tanrıya sundukları ne derseniz, horoz dövüşünde dökülen kanmış. O diskoteği bombaladıkları gün hüngür hüngür ağladım. Oradaki insanların dünyayla hiçbir bağlantısı, maddi çıkarları veya beklentisi yok. Sadece günü yaşayıp, dini ritüelleri yerine getirerek yaşıyorlar. Böyle bir adayı bombalamak, cenneti bombalamak demek. Ne kazanabilirsin ki burayı bombalayarak?

En sevdiği 5 yer

Angkor Wat (Kamboçya) Racastan (Hindistan) Krueger Park(Güney Afrika) Bali Norveç fiyordları

seyahatte ne okuyor

Lonely Planet rehberi ve uçakta veya gece okumak için bir roman.

ne dinliyor

iPod taşıyor ama gittiği yerin müziklerini dinlemeyi tercih ediyor.

ne yiyor, ne içiyor

Her yemeğin mutlaka tadına bakıyor. ‘Sevmeyeceksem görüntüsü yüzünden değil, tadını bilerek sevmeyeyim’ diyor.

ne giyiyor

Bir sandalet, şort, tişört ve güneş gözlüğünden oluşan en hafif bavulla seyahat ediyor. Bavulu genellikle dönüşte dolu oluyor.

nerede kalıyor

Yöreye özel, belli hijyenik koşulları sağlayan butik otelleri seviyor. Büyük zincir otelleri sevmiyor.

neyle seyahat ediyor

Tercihi tren ama istediği kadar sık binemiyor trene.

kimle seyahat ediyor

Nişanlısıyla ve okul yıllarından beri her yaz mutlaka yelken yaptığı hepsi yabancı olan arkadaş grubuyla.

çantasının olmazsa olmazları

İlaç, fotoğraf makinesi takımı, kalem-defter.
False