GeriSeyahat Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

Aşkın gözle görülür, elle tutulur bir sureti var ise o, olsa olsa Tac Mahal'dir. Şiirler, şarkılar, sözler onun yanında hepsi eksik. Aşkın tam hali ve en büyüğü, Tac Mahal...

TARİHE BAKIŞ

Tac Mahal'i ve tanıklık ettiği büyük aşkı anlatmadan evvel, biraz haritaya bakalım. Tarih 1600'lü yıllar. Hindistan'ın yerinde Türk soyundan Babür İmparatorluğu var. O yıllarda Osmanlı padişahı IV. Murat. Babür imparatoru ise Şah Cihan... 

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

Cihan'ın karısı Ercümend Mümtaz Mahal. Şah, Mümtaz'a deliler gibi âşık. 1613'ten 1631'e toplam 13 çocukları olur. Mümtaz Mahal, seferden sefere koşan kocasını yalnız bırakmaz, her yere peşinden gider. 

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

1631'de Burhanpur'da bir isyan çıkar. Cihan, isyanı bastırmak için harekete geçer, elbette yanında 14. çocuğuna gebe Mümtaz Mahal ile birlikte... 

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

Lakin bu kez işler alışılageldiği gibi gitmez ve Mümtaz Mahal, yepyeni bir can dünyaya getirirken, kendi ruhunu göklere teslim eder. Yıkılır Şah. Haykırışı tüm Babür topraklarında yankılanır...

ŞAH CİHAN'IN SESLENİŞİ

"Ey sultanım! Ah Mümtaz Mahal!

Yoldaşım, sırdaşım, cenktaşım, biriciğim, çocuklarımın anası, kadınım!

Mademki göklere kavuştun, mademki Babür yurdunu sensiz koydun, aşkımızın tanığı olarak, adın naif bir kubbeden sonsuz çığlık olup yükselecek. 

Söz veriyorum kadınım!

Dünya durdukça, yıldızlar döndükçe, güneş parladıkça ve her daim..."  

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

Hayat eşini kaybeden Şah karalara bürünür. Yemeden içmeden kesilir. Devlet işleri ile ilgilenmez. Bir yıl yas tuttuktan sonra, 1632'de bir gün Yamuna Irmağı'nın kıyısına iner ve uzaklara dalar... Şürekâsına buyurur: "Derhal bu topraklara Mahal'in anısını yaşatacak bir mezar inşa edilsin. Bu aynı zamanda bir cami olsun ve minarelerinden ezanlar yağsın suların yüzüne..."

MİMARLAR İSTANBUL'DAN GETİRİLİR...

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

 

Şah'ın istediği o kadar ihtişamlı bir mabet imiş ki, bu işin altından kalkabilecek mimarlar ancak Osmanlı topraklarında bulunmuş. Mimar Sinan'ın talebeleri Mehmet İsa Efendi ile Mehmet İsmail Efendi, Babür topraklarına doğru yola çıkmış. 

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

Binanın çevresini boylu boyunca saracak Yasin Suresi'ni nakşetmek için Hattat Serdar Efendi'ye de Babür yolu görünmüş...

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

Mezarın süt kaymağı gibi bembeyaz mermer taşları 350 kilometre öteden taşınmış.

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

Mermerler oyularak içine işlenen renkli taşlar ise Belçika'dan, İtalya'dan, Çin'den ve Afrika'dan gemilerle getirilmiş. Dış cephede bu bordürlerin arasına atılan simlerle, güneş her vurduğunda cayır cayır yanmış, parlamış Tac Mahal... O büyük aşkın anısına, ışıkla, simle, coşkuyla...

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

Mimarlar minareleri, dışarı doğru 92 derecelik açı ile yapmış ki, zelzelede devrilip ana yapıyı kırmasın, Mahal'in huzuru kaçmasın...

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

En nihayetinde 20 bin işçi, taşçı, oymacı tam 20 yıl çalışarak ortaya bu dünya harikası eseri çıkarmış.  

TAC MAHAL'E NASIL GİDİLİR?

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

 

Tac Mahal, Hindistan'ın Agra kentinde. Agra, Delhi'nin 250 kilometre kadar güneydoğusunda. 

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

Yani Altın Üçgen denen bu bölgenin sağ alt köşesinde... Delhi'ye inen uçaklar, aynı zamanda Agra ve Jaipur'a da yolcu taşıyor. Delhi-Agra arası otomobille 2 buçuk saat kadar sürüyor. 

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

Tac Mahal ziyareti için biz sabah çok erken saatte gittik. Bilet 750 Rupi. Bizim paramızla 30 Lira'ya yakın.

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

İçeri girmek için sıra beklenen duvarın üstünde maymunlar cirit atıyor. 

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

Ve turnikelerden geçerken kadınlar ayrı, erkekler ayrı aramadan geçiriliyor. Selfie çubuğu bile sokamazsınız. En az eşya ve çanta ile gitmenizi öneririm.

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

Turnikelerden geçtikten sonra solda bu anıtsal kapıyı göreceksiniz.

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

Henüz bu kızıl kemerlerin arasından geçerken, önümdekilerin hareketlenmesinden, acaba nasıl bir şeyle karşılaşacağım diye heyecan duymaya başladım.

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

İşte o kapıdan geçer geçmez, sanki Mümtaz Mahal'in kendisi ile karşılaşmış gibi sarsılıyor insan...

HOŞÇA KAL BÜYÜK AŞK

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

 

Tac Mahal'in, insanın kulağına fısıldadıklarını duyabilmek için usulca taşlarına oturmak, onu dinlemek lazım. Sanki bitmeyen bir acısı var. Sanki duyurmaya çalışıyor kendini. Ah, ben nereden bilirdim, Agra Kalesi'nde başka bir dramın yattığını...

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

Tac Mahal'e son bir kez bakıp gözlerimin içine fotoğrafını kaydetmeye çalışıyorum. Ben ömrümde, insan elinden çıkmış hiçbir anıta karşı bu hisleri barındırmadım. Umarım hayat bir kere daha görmeyi nasip eder...

AGRA FORT YOLUNDA

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

 

Tac Mahal'den sonra sokaklarda biraz kadınlara sokulup fotoğraf çektiriyorum. 

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

Ardından yeniden yola koyuluyoruz, Agra Kalesi'ne doğru...

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

Agra Fort bu. Yani Agra Kalesi...

HAİN EVLAT SAHNEYE ÇIKIYOR

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

 

Bu resimde görünen, Tac Mahal'i yaptıran Şah Cihan'ın oğlu Alemgir. Alemgir genç yaşında babasına isyan edince dedesinin yanına gönderiliyor. Ancak Mümtaz Mahal ölüp Şah Cihan karalar bağlayınca, Alemgir geri gelip babasını tahttan indiriyor ve onu Agra Kalesi'ne kapattırıyor. 

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

Zavallı Cihan, ömrünü Mümtaz'ın yanına gideceği günü bekleyerek ve kara, puslu gözlerle Tac Mahal'e bakarak tamamlıyor. 

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

Ve vade dolunca, Cihan, Mümtaz'ın yanındaki sandukaya kimbilir, belki de koşarak gidiyor... 

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

Aynı yere bakıp Cihan'ın derdi ile kavruluyorum. Ömründe en az bir kere bile âşık olmamış, bir kedinin başını okşamamış, bir dala sevinçle bakmamış, bir civcivi dahi içine çekerek koklamamış birinin, burada ne hissettiğimi anlaması güç. Umarım siz anlayanlardansınızdır.

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

Oğlum Ata da üzülüyor. Yavuz Sultan Selim de babasını böyle indirmişti diye bizim hikâyeleri anlatıyor.

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

Görmeden his dünyasına katiyen dalamayacağım büyülü bir coğrafyanın izleri ile Agra Kalesi'nden de ayrılıyorum...

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

Çıkışta denk geldiğim Budist Monk rahipleri ile bu pozu veriyorum...

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

Otomobilin camına yapışan bu Hint dilencinin bakışlarını unutmam da çok zor...

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

 

 

 

 

Bütün o yokluk ve fakirliğin içinde rengârenk civelek giysileriyle seyahat eden kadınları da...

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

Yol kenarlarını süsleyen çiftçi analar ve oğulları da unutulmazlar hafızamda, baş köşede...

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı

Tıpkı beraber gitmiş gibi olduk değil mi? Beraber baktık, gördük, beraber sevindik, beraber üzüldük. Ben bir şey demeye çalıştım, bir aşktan söz ettim. Bir anılar silsilesinden, bir sevgiden, bir dramdan, bir hayatın bitişinden ve buna tanıklık eden yapılardan söz ettim. Lütfen elinizi vicdanınıza koyun, Şah Cihan'ın büyük aşkına şehadet eden bu güzelim Tac Mahal, şekerlik kulbu gibi kulağından tutup çekilir mi? Ben yapmadım, lütfen siz de yapmayın... 

 Ve aman ha gezmelerden hiç geri kalmayın!

Gezmeyeceksek niye doğduk, değil mi?

Tac Mahal: Zamanın yanağındaki gözyaşı tarafından hazırlanmıştır.

 

 

 

 

 

 

 

 

False