Yeşilliklerin içinde bayram tatili! İstanbul'a iki saat uzaklıkta...

Şehre yakın bayram tatili için size çok güzel bir önerim var. Bunaltıcı sıcaklar şehri henüz esir almamışken harekete geçiyoruz. Yeni ıslanmış toprak kokusunu içimize çekmek için iki günlük bir kamp rotamız hazır. İstikamet, Yalova’nın Çınarcık ilçesine bağlı Teşvikiye Köyü’nde bulunan Erikli Yaylası… İstanbul’a yaklaşık 2,5 saat uzaklıkta bulunan Erikli, bayram tatili için ideal. İşte size Erikli Yaylası gezi rehberi…

Yaylaya vardığımızda şelalenin yanında bir ağaç altı bulup çadırımızı yemyeşil çimlerin üzerine kondurup 2 günlük yaşam alanımızı inşa ediyoruz.

Çadır kurulum seramonisinde yalnız değiliz. Yaşam alanlarına dahil olduğumuzu gören inekler ziyarete geliyorlar.

Onları zararsız olduğumuza ikna edip 2 gün misafirliğimizin yolunu yapıyoruz. Biliriz ki yaylaların gerçek sahibi Milka inekleri…

Sıra ateşi yakmakta… Hemen Erikli Şelalesi’nin yanında konumlandığımız için sinekler tarafından kuşatılmış durumdayız. Ateş, haşereleri etraftan uzak tutmak için şart.

Ortam hafiften ısınırken ateş cızırtılarının melodisi eşliğinde çadıra girip kısa bir siesta yapmak için ortam hazır. Çadırın doğaya açılan penceresi, adeta yeşil bir paralel evren…

Siesta sonrası etrafı keşfetmek için şelalenin yan tarafındaki patikada ilerliyoruz. İneklerin kendi türünden olmayan bir canlı gördüğünde gösterdiği tepki görülmeye değer 🙂

Şehir merkezine sadece 15 dakikada uzaklıkta olup bu denli doğayla baş başa kalabileceğiniz bir alan bulmak hayli zor.

Her ne kadar Erikli’nin yıllar önce daha bozulmamış bir doğaya sahip olduğu söylense de, etrafta hâlâ imara açılmış alan olmaması sebebiyle doğayla tam bir buluşma yaşamak mümkün oluyor.

Hava kararmaya başladığı için şelaleye ulaşamadan trekkingi noktalıyoruz. Şelaleyi ertesi güne saklayıp mangalın başına oturmak için çadıra dönüyoruz. Yemek zamanı! Kamp ateşi üzerinde yavaş yavaş pişen etin tadı şu hayatta çok az şeyde var.

Hava kararıp karanlık çöktüğünde tek ışık kaynağımız olan ateşin etrafına toplanıyoruz. İstanbul’da görmeye hasret kaldığımız uçsuz bucaksız gökyüzü hepimizi kucaklıyor. Yoğun bir kamp gününün sonunda çadırın içine girip şişme yatağınıza uzandığınızda yaşadığınız mutluluğu beş yıldızlı bir otelin kuş tüyü yatağında bile bulmak zor.

En azından kamp tutkunları için durum bu denli obsesif 🙂 Şelalenin sesi ve kuşların melodik uğultusu eşliğinde uykuya dalıyoruz.

Yola çıkmadan önce Erikli Yaylası’nı araştırırken geceleri yaylaya ayıların indiğini okuyunca hafif bir tedirginlik yaşamadık desek yalan olur. Fakat bu yine bir şehir efsanesiydi.

Ayı yoktu fakat onun yerine ağaca astığımız yiyeceklere sırnaşan bir ineğin ayak sesleriyle güne merhaba dedik.

Henüz doğmayan Güneş, havanın tatlı serinliği ve yeşilin tüm tonlarını görmenin mümkün olduğu yayla manzarası, sabah bonuslarımız oluyor.

Hafiften çiselemeye başlayan yağmur eşliğinde Çifte Şelale’ye doğru yola çıkıyoruz.

Arabayla belli noktaya kadar gittikten sonra patikadan yaklaşık 20 dakikalık bir tırmanışla şelaleye ulaşmak mümkün.

Fakat tam bir treking deneyimi için araba yolu yerine yaylanın patika yolundan 1 saatlik bir tırmanış ile şelaleye ulaşabilirsiniz.