Hürriyet Seyahat ÖZEL | Fotoğraflar: Hürriyet Seyahat Gezginleri, Alamy, İstock
'Kasım'da gidilmesi gereken yerler... Uzman jüriden keşfedilmeyi bekleyen 5 adres
Havaların iyice soğuyup kışa sayılı haftalar kalan şu günlerde, internet sitemizde yazan beş gezgin yazarımıza ‘Kasım’ ayında nereye gitmeli, neler yapmalı?’ diye sorduk. Beşinden de oldukça güzel, eğlenceli ve bütçeyi pek sarsmayacak öneriler geldi.
Yedigöller ismi bilinen efsanelere göre 7 ayrı aşk hikâyesi barındırıyor: Bu yedi gölün bulunduğu yere 7 âşık çift gelmiş. Bunların her biri ayrı yerlere geçmiş. Büyük gölün olduğu yerde en büyük çift. Küçük gölün olduğu yerde ise en küçük çift kamp yapmış. Sazlıgöl’de ise damat geline sürekli saz çaldığı için Sazlıgöl olmuş. Nazlıgöl'de de gelin damada sürekli naz yaparmış bu yüzden orası Nazlıgöl olmuş. Masal bu ya 7 âşık çiftin yerine 7 tane göl yerleşmiş.
Göllerin isimleri şöyle; Büyükgöl, küçükgöl, Deringöl, İncegöl, Sazlıgöl, Nazlıgöl, Seringöl... Bu hikayeleri dinleyince ister istemez aşklara konu olan âşıklara harika bir ortam oluşturan Yedigöller’in romantikliğini tescillemiş oluyoruz. Fotoğraf severler ise bol bol doğa ve yaprakların oluşturduğu renk cümbüşünün göl sularında yarattığı yansımaları, doğayı, şelaleleri çekebilir. Ben ayrıca bir gölün kenarında inanılmaz minik bir çift serçe gördüm. Hafif kanatlanır gibi olduklarında kanatlarının içleri mavi sarı beyaz oluverdi gözlerim kamaştı… Sonbahar renklerinin ağaçlardaki geçişi ve gölde yansımaları olağanüstü. Ağaçların dalları gölde mi, yoksa göl etrafında mı anlayamıyorsunuz. Seyretmeye doyamadım, eminim siz de benim gibi Yedigöller'den ayrılmak istemeyeceksiniz...
Deniz TARHAN / Instagram: @hohhoyy
Mezopotamya’nın incisi: MARDİN
Tarihi dokusu ve harika coğrafyasıyla Mardin, hem ilkbahar hem de sonbahar aylarının en güzel yurt içi rotalarından biri. Tarih boyunca Sümerler, Hititler, Asurlar, Urartular, Persler, Romalılar, Selçuklular, Bizanslılar, Araplar, Osmanlılar gibi birçok halka ev sahipliği yapmış bu şehir, kasım ayında bir hafta sonu kaçamağı yapmak isteyenlere hem kültürel hem gastronomik açıdan dopdolu bir gezi vaat ediyor.
Tarihi dokusu ve harika coğrafyasıyla Mardin, hem ilkbahar hem de sonbahar aylarının en güzel yurt içi rotalarından biri. Tarih boyunca Sümerler, Hititler, Asurlar, Urartular, Persler, Romalılar, Selçuklular, Bizanslılar, Araplar, Osmanlılar gibi birçok halka ev sahipliği yapmış bu şehir, kasım ayında bir hafta sonu kaçamağı yapmak isteyenlere hem kültürel hem gastronomik açıdan dopdolu bir gezi vaat ediyor.
Mardin’e, İstanbul’dan iki saat süren bir uçak yolculuğu ile ulaşabiliyorsunuz. Havaalanından şehir merkezine minibüslerle 20 dakikalık bir yolculuk sonrası varıyorsunuz. Yalnızca Eski Mardin olarak geçen şehir merkezini gezmeyi düşünüyorsanız ve otelinizi de bu bölgede seçerseniz araç kiralamanıza gerek yok. Ancak gelmişken Mardin’in çevresini de gezelim derseniz araç kiralamanızı öneririm.
Mardin’de görülecek çoğu yer Eski Mardin’de bulunuyor ve birbirilerine yakın mesafede yer aldıkları için yürüyerek gezebiliyorsunuz.
Mardin’in simgesi ve en eski camisi olan Ulu Cami, 14. yüzyılda Artuklular tarafından yapıldığı bilinen Zinciriye Medresesi, Mardin hakkında faydalı bilgiler edinebileceğiniz Sabancı Kent Müzesi ve Pazar günleri hariç oldukça hareketli olan, alışverişin en güzel adresi Revaklı Çarşı, gezmenizi tavsiye edeceğim yerler arasında.
Vakti olanlar Mardin’e 1.5 saat uzaklıktaki Midyat ve 2 saat uzaklıktaki Hasankeyf’i de ziyaret edebilirler.
Birkaç yıldır hizmete giren 30 bin kapasiteli termal devremülk, ilçenin sağlık turizmi açısından da cazibe merkezlerinden biri hâline gelmesinde önemli bir role sahip. Yaklaşık beş yıl önce de geldiğim Taraklı’nın merkezine gitmeden önce ilk durağımız, Yusuf Bey Mahallesi’ndeki çınar ağacı (doğal anıt) oluyor. Yangın nedeniyle gövdesi oyulmasına rağmen asırlardır dimdik ayakta duruyor devasa çınar ağacı.
Tanıtım tabelasında 700 yıllık olduğu belirtilen ağacın altında çayımızı yudumlarken, bu yoldan geçen nice sultanların da burada dinlenmiş olabileceğini hayal ederek, kendimi bir kral gibi hissediyorum. Bir zamanlar “Mümkünlü’de her şey mümkün!” reklam filmiyle de adını duyuran Taraklı; tarihi, kültürel zenginliği ve doğal güzelliğiyle, artık sinema ve TV dizileri için de vazgeçilmez mekânlardan biri hâline gelmiş. Yakın zamanda TV kanalında dizi film olarak gösterilen Yalaza’nın çekimleri de burada yapılıyordu. TDK Türkçe Sözlük’te ‘yalaza’nın anlamı alev olarak gösterilmiştir. Taraklı’da ise yalaza bir kültürün ifadesi olarak kullanılıyor.
Şöyle ki; Taraklı’da eskiden köylüler bir araya gelir ve belirledikleri bir köylüye şaka hazırlarlarmış. Kısacası yalaza, sohbetlerde insanları eğlendirmek amacıyla anlatılan abartılı hikâyelere deniyor. Yalaza dizisi de yörenin bu kültüründen esinlenilerek isim almış. Dar sokaklara girmeden önce, dev Türk bayrağının dalgalandığı Hisar Tepesi’ne yöneliyoruz. Taraklı’yı kuş bakışı seyretmek ve fotoğraflamak için en güzel noktalardan biri Hisar Tepesi.
Aşağıdan baktığınızda çıkmak istemeyebilirsiniz. Gözünüz sakın korkmasın! Öyle sizi yoracak bir yokuş değil. Hem spor olur bu tatlı tırmanış sizin için. Tepeye çıktığınızda pişman olmayacaksınız. Zira tepeden Taraklı’nın panoramik görüntüsü ve silueti büyülüyor seyredenlerini. Son yıllarda, fotoğraf tutkunları için tur ve fotoğraf yarışmalarının vazgeçilmez adreslerinden birisi olmuş Taraklı.