Hürriyet Seyahat | Fotoğraflar: Alamy, Ingimage
Karanlık tarih hâlâ aydınlatılamadı... 1722 yılında keşfedildi ve şok etkisi yarattı
Dünyanın en gizemli adası olarak kabul edilen Paskalya Adası, araştırmacıların yüzyıllardır süren çalışmalarına rağmen sırlarını saklamaya devam ediyor. Pandemiden önce binlerce turisti ağırlayan adanın tarihi ve barındırdığı medeniyetler hakkında çok sayıda teori ortaya atılıyor.
Paskalya adasını bu kadar önemli yapan 974 adet devasa heykel. Moai heykelleri Ahu adı verilen taş platformlar üzerine oturtulmuş. Bu heykellerin tamamı dizili halde değil.
Adaya ilk 318 yılında ayak basıldı!
Norveçli kaşif Thor Heyerdahl, 1950’lerde Paskalya Adası’nda Güney Amerikalı yerlilerin yaşamış olduğu iddiasını ortaya attı. Ancak, adada bulunan kemikler üzerinde yapılan DNA analizleri, halkın Pasifik Okyanusu’ndaki adalardan gelen Polinezyalılara ait olduğunu gösterdi. Bir mezarda yapılan karbon testi ise adaya ilk olarak 318 yılında ayak basıldığını ortaya koydu. O yıllarda, Paskalya adasının çok sayıda kuşun yaşadığı gür ormanlara ve verimli topraklara sahip olduğuna inanılıyor.
Ortodoks arkeologlar, Paskalya adasına ilk kez denizde kaybolan Polinezyalıların 318 yılında ayak bastığını kabul etti. Ancak gizemli ada üzerinde yapılan araştırma sayısı arttıkça, yeni teoriler ortaya atıldı. Bunlardan bir tanesi, Paskalya Adası’nın çok daha büyük bir toprak parçasının geride kalan kısmı olduğu ve binlerce yıl öncesine uzanan bir tarih sakladığı.
Üç araştırmacı, Graham Hancock, Colin Wilson ve Rand Flem-Ath, Paskalya Adası’nın dünyada kutsal bir coğrafyayı temsil ettiğini öne sürdü.
Onlara göre, gizemli adanın tarihi eski çağlarda yaşanan büyük sel felaketlerinin öncesine rastlıyor. Hancock, “12 bin yıl önce buzullar henüz erimemişken, okyanuslardaki su seviyesinin 100 metre daha alçak olduğunu ve Pasifik bölgesinde And Dağları kadar uzun adalar zinciri bulunduğunu” iddia etti. Hancock ve meslektaşlarına göre, Paskalya adası aslında büyük kısmı sular altında kalmış bir kara parçasının tepesi.
Dünyanın merkezi olarak biliniyor
Rapa Nui isminin yanı sıra, Paskalya adasının antik isimlerinden biri ‘Te-Pito-O-Te-Henua’. Anlamı, ‘Dünyanın Merkezi’. Bir diğer ismi de ‘Mata-Ki-Te-Rani’, yani ‘Cennete Bakan Gözler’. Bazıları, günümüz araştırmacıların göz ardı ettiği mitolojik bilgiler dikkate alındığında, Paskalya adasının binlerce yıl önce var olan ve gözlemevleriyle gökyüzünü araştıran antik bir uygarlığa ev sahipliği yaptığını öne sürüyor.
Antik gözlemevi ağı
İki diğer araştırmacı, Christopher Knight ve Robert Lomes, Paskalya adasının konumunun neyi ifade edebileceğini araştırdı. “Uriel’in Makinesi” adlı kitaplarında, Paskalya aqdasının “küresel bir gözlemevi ağının parçası olduğunu” belirttiler.
Paskalya Adası ile ilgili tek gerçek husus, Avrupalılar tarafından adanın keşfedilmesinin üzerine adaya gelen çiçek, dizanteri gibi bulaşıcı hastalıkların ada halkını öldürmesi ve daha sonradan gelen misyonerlerin adanın geçmişten gelen geleneklerini tamamen silmesidir.