Önce değerlendir sonra güven

Güncelleme Tarihi:

Önce değerlendir sonra güven
Oluşturulma Tarihi: Kasım 06, 2022 07:00

Özgüven kişinin ruh sağlığı, başarısı ve mutluluğu için önemli. Ancak yapılan çalışmalar bireylerin genellikle ya aşırı özgüven ya da düşük özgüven sorunu yaşadığını gösteriyor. Peki, sağlıklı bir özgüvene sahip olup olmadığımızı nasıl anlarız, bunu geliştirmek için ne yapmalıyız?

Haberin Devamı

BBC’de eylül başında yayımlanan ‘Fazla özgüvenli olmanın tehlikeleri’ makalesinde ABD’de yapılan bir çalışmanın sonuçları paylaşılıyordu. 1.700 kişi üzerinde yapılan bir çalışmaya göre erkeklerin yüzde 38’i bir kartalı, yüzde 23’ü bir kobrayı, yüzde 6’sı da bir ayıyı yenebileceğini düşünüyor. 23 kez Grand Slam şampiyonu olan tenisçi Serena Williams karşısında puan alacaklarına inananların oranı yüzde 6, erkeklerde bu oran yüzde 12’ye çıkıyor.

Aşırı özgüven konusunda Yeni Zelanda’da yapılan bir çalışmaya katılanların yarısı bir uçağı yardım almadan başarılı bir şekilde yere indirme ihtimalini yüzde 20 olarak görüyor. Bu kişilere bir pilotun uçağı yere indirdiği
3 dakikalık bir video izletildiğinde güvenleri artıyor, bu oran yüzde 30’a çıkıyor. Katılımcıların yüzde 25’iyse uçağı indireceklerine yüzde 60 oranında güveniyor. Oysa videoda pilotun ne yaptığı tam olarak görülmüyor. Videoyu izleyen pilotlar da içerikte uçak kullanmaya dair herhangi bir bilgi olmadığını söylüyor.

Haberin Devamı

Öte yandan ABD’li pazar araştırması teknolojileri şirketi InnovativeMR’ın geçen yıl yaptığı çalışmaya göre profesyonel dünyada çalışanların yüzde 65’i (kadınlarda bu oran yüzde 75) ‘imposter’ (sahtekârlık) sendromu yaşıyor. Yani sıkı çalışmalarına ve farklı becerilere, yeteneklere ve deneyimlere sahip olmalarına rağmen başarılarını hak etmediklerine inanıyorlar. Danışmanlık şirketi KPMG’nin ABD’nin en büyük şirketlerinde yöneticilik yapan 750 kadınla görüşerek hazırladığı ‘Kadın Liderliği Zirvesi 2020’ raporunda kadınların yüzde 75’inin kariyerleri boyunca çeşitli noktalarda ‘imposter’ sendromu yaşadığı görülüyor. Bu kadınlar bulundukları yere şans veya doğru zamanda doğru yerde olmak gibi yollarla ulaştığı fikrini içselleştiriyor.

‘Rekabete fazla itildik’

Söz konusu ‘özgüven’ olduğunda kantarın topuzu genelde kaçıyor. Psikolog Esra Yatağan, 2000’lerin başından bu yana beyaz yakalılar arasında özgüvenli olmak, ailelerde özgüvenli çocuk yetiştirmek konularının gündemde olduğunu söylüyor: “Özellikle 2000’ler itibariyle beyaz yaka kültüründe insanlar çok fazla rekabete, mücadeleye itildi. Bu, sadece kurumlar tarafından değil, filmler ve yarışmalarla da pompalandı. Olay yetenekten, yeterlilikten çok, ne kadar sonuç çıkardığına, nitelikten niceliğe döndü. Görevleri en kısa sürede tamamlamak önem kazandı. Bu durum da koştururken kendi becerilerinin farkındalığını kaybeden; beceremediği halde yapabileceğini iddia eden, bunu yapmak zorunda hisseden insanlar doğurdu.”

Haberin Devamı

Diğer yandan bazılarının da düşük özgüvenden mustarip olduğunu hatırlatan Yatağan “Sosyal varlıklarız, dıştan gelen geribildirim hepimiz için kıymetli. Ama bu geribildirimleri işlevsel olarak alıp almamak bize kalmış. Yani eğer en küçük olumsuz yorumda çöküyorsak burada fazlaca dışsal geribildirime düşkünlüğümüz ortaya çıkıyor. Oysa geribildirimlere kucak açıp ne öğrenebilirim, neyi kendime alabilirim, neyi kabul etmemeliyim konularına kendimiz karar vermeliyiz” diyor.

Özgüveni ‘özbenliğimize dair özdeğerlendirmemizi yapabilmek’ şeklinde tanımlayan Yatağan şöyle devam ediyor: “Bu tamamen içsel bir süreçtir. Başkalarının değil, bizim kendi potansiyelimizi, yeterliliğimizi, yeteneklerimizi fark edip neyi yapıp neyi yapamadığımızla ilgili sınırlarımızı bilme halimizdir. Aslında dışarıdan gelen yorumlar, övgüler, telkinler, eleştiriler ya da yergiler bunda etkili olmamalıdır.”

Haberin Devamı

Kadınlar bulundukları mevkiye doğru zamanda doğru yerde olmak gibi yollarla ulaştığı fikrini içselleştiriyor.

İnsanın kendine yaptığı yolculuk

Aşırı özgüvenin, üzerine olmayan bir kıyafeti giyip içini doldurmaya çalışmak; düşük özgüvenin, elbise üzerinize tam otursa bile olmadığını düşündüğünüz için evden dışarı çıkamamak gibi olduğunu söyleyen Yatağan “Bu ikisi de kişiyi çok yoruyor ve hayal kırıklığı yaratıyor. Oysa kendimize şunları sormalıyız: Bir işe girişirken ne kadar rahat adım atıyorum veya kendime ne kadar ket vuruyorum? Hayal kırıklığını ne kadar tolere edebiliyorum? Yaşadığım bazı durumlarda ne kadar dengeli kalabiliyorum? İçine girdiğim durumlarla ilgili oluşabilecek riskleri ne kadar görüyor, alınması gereken önlemleri ne kadar düşünüyorum? İşte bu özdeğerlendirme süreci bizi daha ‘sağlıklı’ bir özgüven seviyesine taşır” diyor.

Haberin Devamı

Önce değerlendir sonra güven

Doğru bir değerlendirmenin ardından sağlıklı bir özgüven inşa etmek için de önerilerini sıralıyor: “Özgüven insanın kendine yaptığı yolculuklarla kazanılır. Bu yolculuk terapi almak da olabilir, spor, meditatif süreçler, bu alanda bol bol okumak da... Ama en çok hayatın içine dahil olmakla gelişir. Kişinin kendini görebileceği ve değerlendirebileceği olaylara, etkinliklere girmesi gerekir. Böylece hangi noktada olduğunu, nasıl hissettiğini keşfeder. Yeni şeyler denemek bunun önemli bir noktasıdır. Yeni bir şey denemeden kişi kendini nereye kadar zorlayabileceğini, sınırlarını ne kadar genişletebileceğini göremez. Bazen yazmak da çok etkili olabilir. Bazı çalışmalarda ‘İyi yaptığınızı düşündüğünüz şeyleri yazar mısınız’ dediğimizde herkes yazmaya başlıyor. Yardımseverim, çok güzel bisiklet sürerim, iyi dans ederim gibi... Ama bir yerde tıkanıyorlar ve ben ‘Biraz geçmişe gidin’ diyorum. O zaman uzaklaştıklarını düşündükleri ama aslında iyi oldukları bazı kaynaklar bulabiliyorlar. Bunu grup içinde yaptığımızda bazen birinin söylediği diğer kişiye bir şeyi hatırlatıyor. Arkadaşlarımızla bu konularda konuşmak da özgüven kaynaklarımızı arttırma konusunda yardımcı olabilir.”

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!