Deniz kabuklarının peşinde yarım asır

Manchester Üniversitesi’nden diplomalı makine mühendisi Hasan Güleşçi, 1961’de Türkiye’ye döner dönmez hayatına yön veren üç önemli adım atıyor. Adana’dan ilkokul arkadaşı ve ilk aşkı Gülsen Hanım’la evleniyor. Bossa tekstil fabrikasının kazan dairesinde işe başlıyor ve tesadüfen fark ettiği deniz kabuklarının peşinden koşmaya karar veriyor. “O zamanlar ilk ve son aşkım eşim Gülsen’le daha yeni evliyiz. Adana’nın sahili Karataş’ta akrabaları vardı. Bir gün deniz fenerinin bulunduğu kayalıklarda dolaşırken bu tabiat harikalarını gördük ve aşık olduk.”

Güleşçi, 51 yıl önce deniz kabuklarıyla tanışmasını böyle anlatıyor. İşin içine girdikçe deniz kabuklarının 400 aileden oluştuğunu öğreniyor ve merakı daha da artıyor. Deniz kenarından ya da zaman zaman denizde iki metre derine dalarak topladığı kabuklar için mağazalar, müzayedeler araştırmaya başlıyor.
Bossa tekstil fabrikasının kazan dairesinde başladığı kariyerini CEO’lukla noktalayan Güleşçi’nin, Japonya’dan ABD’ye, Endonezya’dan Hawaii’ye ve Avrupa’daki pek çok ülkeye işi gereği yaptığı seyahatlerde ilk uğrak yerlerinden biri bu mağazalar oluyor. Almanya’ya gittiğinde mutlaka Wiesbaden’e uğrayıp, zamanla arkadaş olduğu, deniz kabuklarını isimlendirme uzmanı Mr.&Mrs. Hemmen’den kitaplar alıyor.

KABUK CENNETİ FLORİDA

Londra’da deniz kabuğu satan Kenneth R.W , ‘Encyclopedia of Shells’ isimli deniz kabukları ansiklopedisini imzalayıp verdiğinde kendisi de bir kitap yazmayı planlıyor. British Natural History Museum’a bir İngiliz lordu tarafından bağışlanan koleksiyonsa aklını başından alıyor. Kendisinin de topladığı deniz kabuklarını bir gün sergileyebileceği fikriyse Florida Sanibel Adası’nda bir aile vakfı tarafından kurulan The Bailey & Matthews deniz kabukları müzesini gördüğünde oluşuyor. Yoğun iş hayatını deniz kabuklarıyla renklendiren Güleşçi 2000 yılında emekliye ayrılınca bu hedefe daha da yoğunlaşıyor: “Miami’de bir ev satın aldık ve her yılın ilk üç ayını orada geçirmeye başladık. Florida, bir deniz kabuğu cenneti. Ayrıca Sanibel Island ve Marco Island’da her yıl deniz kabuğu sergileri düzenlenir ve ‘specimen’ olarak adlandırılan koleksiyona konulabilecek kalitede deniz kabukları satılır. Bu, bize koleksiyonu zenginleştirme imkanı sağladı.”

SAYIYI 6 BİNE ÇIKARACAK

Güleşçi koleksiyonunun önemli bir kısmını geçen yıl Bodrum Deniz Müzesi’ne bağışladı. Günde 100-200 kişi sergiyi geziyor. Bin 500 civarındaki kabuğu da Bodrum’daki evinde koruduğunu anlatan Güleşçi, bunları vasiyetine koymayı da ihmal etmemiş: “Ölürsem onları da deniz müzesine verecekler.” Müzedeki sergide 123 aileden, 4 bin kabuk bulunuyor. Kabuk toplamayı bırakmayan Güleşçi sayıyı 6 bine çıkarmayı hedefliyor. Beş dolardan 10 bin dolara kadar deniz kabuğu satıldığını söyleyen Güleşçi bir deniz kabuğu için en fazla 3-4 bin dolar ödemiş. Kendisi değer biçemiyor, ancak koleksiyonun 2-5 milyon dolar arasında olduğu tahmin ediliyor.