Demokratik Sol’da ön seçim heyecanı

Eylül ayında yapılacak olan Ankara Barosu başkanlık seçimleri öncesi, Demokratik Sol Avukatlar Grubu’nda aday adayları hareketliliği yaşanıyor. Haziranda yapılacak ön seçimde adayını belirleyecek olan Demokratik Sol Avukatlar Grubu’nda şu ana kadar 5 isim aday adaylığını açıkladı. Aday adayları, gruplarından başkan adayı olabilmek için yoğun bir ön seçim kampanyası yürütüyor. Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran, başkanlık için Demokratik Sol Avukatlar Grubu’ndan yeniden aday adayı olduğunu ilan ederken, avukatlar Ali Özdemir, Recai Görgülü, Seçkin Arıkan, Erol Aras da aday adayı olduklarını belirtti. Ankara Hürriyet’e konuşan aday adayları şu açıklamalarda bulundu:

Görev süresi boyunca meslektaşlarının gerek mesleki faaliyetlerini sürdürürken, gerekse adliyelerde yaşadıkları sorunları aşma konusunda birçok çözümü hayata geçirdiklerini belirten mevcut başkan Hakan Canduran, şunları söyledi: “Bir önceki seçim döneminde vadettiklerimizi gerçekleştirdik. Ankara Barosu’nu her meslektaşımızın kendisinden bir şey gördüğü, kendisine ait saydığı ve yanında hissettiği bir yapıya kavuşturduk. Baro görevlerinin birer makam değil, hizmet aracı olduğunu hiç unutmadık. Meslektaşlarımız arasında ayrım gözetmedik. Demokratik Sol Avukatlar Grubu 2014 yılı itibarıyla yaşadığı bölünme sonucu zayıfladı. Bu durum Ankara Barosu yönetiminde ikinci bir kez görev yapma düşüncesinde olmayan bizleri önemli bir yol ayrımına getirdi. Yaşadığımız günler bize bu kapsamda tarihi bir sorumluluk yüklemektedir. Yeniden güçlü Demokratik Sol Avukatlar Grubu, yeniden güçlü Ankara Barosu oluşturmak için Demokratik Sol Avukatlar Grubu Ankara Barosu Başkan aday adaylığımı ilan ettiğimi kamuoyunun bilgisine sunarım.”

BARONLUĞA DEĞİL BAŞKANLIĞA ADAYIM

Ankara Barosu yönetiminin, seçime endeksli günlük ve değişken politika izlediğini savunan Avukat Ali Özdemir, şunları söyledi: “Meslektaşlarından kopmuş bir baro yönetiminin başarılı olması mümkün değildir. Ben baronluğa değil baro başkanlığına adaylığımı açıklıyorum. Hukuk ve yargı hiç olmadığı kadar itibar ve güven kaybına uğratıldığı bir dönem yaşanıyor. Barolar, sadece şikayetlerin yetkililere iletildiği bir makam değildir. Biz avukatlar, mesleğimizden gelen örgütlü gücümüzle, yeni ve etkili mücadele kanalları yaratmak zorundayız. Avukatın örgütü olan baronun varlık nedeni, her türlü kişisel çıkar ve hesabın üzerinde, demokratik, laik ve sosyal nitelikleriyle hukuk devletini savunmak ve mesleğimiz ile meslektaşlarımız yararına çalışmaktır. Bu tanımıyla, baronun, yöneticilerine bireysel siyasi ikbal sağlama aracı olarak kullanılması bağdaşmaz. Yepyeni bir yapılanmayla ve geri alınamaz ortaklaşmış bir iradeyle etkinleşebiliriz. Yeter ki umudumuzu kaybetmeyelim, baromuza, mesleğimize ve ayrımsız dayanışmamıza sahip çıkalım.”

Demokratik Sol Avukatlar Grubu’nun, uzun yıllardır sürdürdüğü gelenekleri, ilkeleri ve ideallerinin son birkaç dönemdir gözardı edildiğini kaydeden Avukat Seçkin Arıkan da, gelenekleri, ilkeleri idealleri geri kazandırmak amacıyla aday olduğunu açıkladı. Arıkan şunları söyledi: “Ankara Barosu; bağımsız, cesur, iş üreten, Türkiye’de olan biteni takip eden, hukuksuzluklara gerektiğinde en güçlü tepkiyi verebilen, meslektaşlarının sorunlarına kulak veren ve çözüm bulan, meslek ve meslektaşlarımızın menfaati için ayrışmaları bir tarafa bırakarak bütünleştirebilen, sözüne güvenilir, İlkeli bir başkan ve yönetim tarafından temsil edilmeyi hak etmektedir. Demokratik Sol Avukatlar Grubu, Cumhuriyetimizin temel ilkelerinin, Ankara Barosu’nun meslek ideallerinin savunucusu olmaya, meslektaşlarımızın yaşadıkları giderek ağırlaşan sorunlarla, ülkemizde ayyuka çıkan hukuksuzluklarla, temel hak ve özgürlük ihlalleriyle mücadeleye kaldığı yerden devam edecektir.”

Meslek örgütleri yöneticilerinden bazılarının makamlarında kalma ve siyaseten yatırım yapma heveslerinin mesleğe hizmet kaygısının önüne geçtiği vurgulayan Avukat Recai Görgülü şöyle konuştu: “Ben de, birçok saygıdeğer meslektaşım gibi; mesleki saygınlığımızın her geçen gün daha azalmasından, avukatın toplumdaki algısının giderek bozulmasından, iş alanlarımızın her geçen gün daralmasından, mesleğe katılımın neredeyse denetimsiz ve sınavsız olmasından, meslektaşların emeklerinin sömürülmesinden, en kötüsü de meslek örgütlerinin bu olumsuzluklara gereken tavrı koymamasından şikâyetçiyim. Meslektaşlarımız artık haklı olarak meslek örgütlerini, mesleki problemlerin çözüm merkezi olarak görmek istiyor. Bunun için de tüm meslektaşlarıma hizmet edebilmek için daha saygın, daha şeffaf ve daha katılımcı bir baro mümkün diyerek yola çıktık. Samimi emek ve zaman harcamak, meslek sorunları söz konusu olduğunda her görüş ve düşünceden meslektaşa aynı yakınlıkta olmak vaadimizdir.”

BARO BU DÖNEM İVME KAYBETTİ

Mevcut yönetimin Ankara Barosu’nu yönetemediğini kaydeden Avukat Erol Aras şunları aktardı: “Mevcut yönetim elinden geleni yaptı ancak, çıkışı çok parçalıydı, ahenkli ve verimli bir çalışma yapamadılar. Baro bu dönem ne yazık ki ivme kaybetti. 1988’den bu yana üstlendiğim görevlerle sahip olduğum birikim ve mevcut ihtiyaçlar karşısında projelerimizi hayata geçirmek için aday olmak artık kaçınılmaz bir görev olarak karşıma çıktı. Örgütlü Toplum, Hukuk Devleti ve Bağımsız Yargı temelinde uzun yıllardır yürüttüğüm çalışmalarla Ankara Barosu Başkanlığı’nda baromuza ve mesleğimize katkı sağlayacağıma inandığım amacıyla aday oldum. Mevcut avukatlık kanunun aksayan pek çok yönü var. Günün ihtiyaçlarına uygun, avukatlara yeni gelir kapıları açacak vesayeti ortada kaldıracak bir çok düzenlemeye ihtiyaç var. Bütün avukatların bir şekilde dahil olacağı baro çalışmalarını yapmak avukatların aktif olarak örgütlü hale gelmesini sağlamak amacıyla çalışacağız. 95 bin avukat, 14 bin stajyer, 65 bin hukuk öğrencisi sayısı karşısında avukatlığın can çekiştiği gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bu bakımdan Ankara Barosu olarak bu ağır yükün karşısında çok çalışmak zorundayız.”