Sayım Çınar

Bursa’da Zeki Müren sergisi

12 Mart 2024
İçinden kocaman bir tarih geçen Bursa, beni hep heyecanlandırmıştır.

Bu seyahatimde de benzer duyguları yaşadım. Türkiye’nin dört bir yanından lezzetler sunan Bursa, gastronomisini de geliştirmiş durumda.
Bursa Kent Müzesi’nin kuruluşunun 20. yılı şerefine özel hazırlanmış bir sergiden bahsetmek istiyorum, “Zeki Müren Elbet Bir Gün Buluşacağız” adlı sergisi. Sergide Zeki Müren’in sahne kıyafetleri, gözlükleri, ayakkabıları, piyanosu, plakları ve birçok kişisel eşyaları vardı.
Sanatçının kendi eliyle yazdığı besteleri, mektupları ve notları sergiye başka bir boyut katmış. Koleksiyonun önemli bir bölümünde ise Fatma Girik’ten Ajda Pekkan’a, Cüneyt Arkın’dan Müzeyyen Senar’a kadar birçok sanatçı dostunun yer aldığı Zeki Müren’e ait fotoğraflar bulunuyor. Bu özel sergi bir yıl boyunca sanatseverlerin ziyaretine açık olacak.
Bursa Büyükşehir Belediyesi, Türk Eğitim Vakfı (TEV) ve Türk Silahlı Kuvvetleri Mehmetçik Vakfı’nın katkılarını da unutmamak gerekiyor. Fırsatını bulunca gidip gezin bence.

Beyhan Saran: Sahnelere Bir Armağan/Pankuş Yayınları

Ferhunde Hanımlar dizisi ile hafızalarda yer edinen Ankara Devlet Tiyatrosu Sanatçısı Beyhan Saran’ın yaşamı kitap oldu. 1958’de Ankara Devlet Tiyatrosu’nda sanat yaşamına başlayan Beyhan Saran 50’den fazla tiyatro oyununda, sayısız radyo tiyatrosunda rol aldı. Kitap 4 bölümden oluşmakta.

Yazının Devamını Oku

Lazarus hariç tüm karakterler gerçek

5 Mart 2024
“Gerçeği gördüğümüz anda sistemin yara bantlarına ihtiyacımız kalmaz” diyen bir yazarla karşı karşıyayız. İnsanın sevdiği işi yapabilmesi çok da kolay değil.

Yazar, eğitmen, yapımcı Fırat Devecioğlu’nun yeni kitabı “Lazarus-Tanrı Oyuncağı” Destek Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluştu.
Yazara “Lazarus’u neden yazdın” diye sordum, işte cevabı:
“Bu kitabın ilk notunu, bir hastalık nedeniyle bir süre yaşamak zorunda kaldığım, Ege Üniversitesi’nin altıncı katında, Nöroloji Bölümü’nde kaleme aldım. Hikâyede karşılaştığınız, Lazarus hariç, tüm karakterler gerçek. Lazarus-Tanrı Oyuncağı’nı, öncesinde, 2020’de tiyatro metni olarak kaleme aldım. Şirketim THINK House ile oyunun yapımcılığını üstlendim. Bugüne kadar İstanbul’un önemli sahnelerinde, 70’in üzerinde gösterim yaptı. Oyunun metnine yönelen ilgi, beni Lazarus’un novellasını yazmam konusunda motive etti ve bugün onu edebiyatseverlerle buluşturmuş olmanın mutluluğunu yaşıyorum.”

Tara Kitap 10. yılını kutluyor

Kişisel gelişim, psikoloji, ebeveynlik ve roman türlerinde yayımladığı kitaplarla öne çıkan Tara Kitap 10. yılını kutluyor. Kitap seçkilerinde kadın okurların ilgi duyduğu alanlara yoğunlaştıklarını belirten yayınevinin kurucusu Selcen Gür, ‘Kadınlar için kadınlar tarafından kurulmuş bir yayınevi’ olduklarının altını çiziyor. Kitap okumaya ilgiyi artırmak ve edebiyatseverlerle buluşmak için kurduğu Tara Akademi’de çeşitli yazarlarla söyleşiler yaptığını kaydeden Gür, “Akademimizde bir yılı geride bıraktık ve bugüne kadar yaptığımız etkinliklerde edebiyat tutkunlarının bir araya gelmeye ne kadar hasret kaldıklarını gözlemledik. Önümüzdeki dönemde etkinliklerimize bibliyoterapiyi de ekleyecek olmanın heyecanını yaşıyoruz” diyor.

Heyecan verici bir fizik yolculuğu

Kronik Kitap’ın “Dakikalar İçinde” serisinden Fizik; çok hızlı okunabilen, okundukça hayret ettiren, oldukça zevkli bir bilim kitabı. Evrenimizin nasıl işlediğine dair sayısız konuda detay veriyor. Kökeni Antik Yunan’a kadar uzanan klasik mekanikten nasıl yararlanılıyor? Teleskop ve mikroskop nasıl çalışıyor? Sıcaklık ilk defa nasıl ölçüldü? Evren hakkında bilgi edinmemizin en önemli yollarından elektromanyetizma nedir? Madde, maddenin halleri, atomun yapısı, elektrik motoru, jeneratör, analog ve dijital elektronik, nükleer silahlar, kuantum fiziği, Büyük Hadron Çarpıştırıcısı, kozmoloji, ışık hızı, zaman makineleri, karanlık madde, evren ve daha pek çok fizik kavramı; çizimler, fotoğraflar ve 200 görsel eşliğinde tüm meraklılara en kolay biçimde anlatılıyor.

Zeki Demirkubuz filmlerinin analizleri

Yazının Devamını Oku

Aşk, macera, polisiye

27 Şubat 2024
James Hakan Dedeoğlu çok yönlü bir yazar. Uzun yıllardır önemli sanat ve kültür buluşmalarına sahne olan Kadıköy Bina’da güzel işler yapıyor...

Genç müzisyen şimdi yeni romanıyla karşımızda: “Olağanüstü, Sıradışı ve Mükemmel!”
April Yayıncılık’tan çıkan romanda aşk, macera, polisiye ve gizem temaları baskın.
Hikâye tanıdık...
Yıllardır yaptığı dizi yönetmenliği işinden bıkan ve kendini bulmak isteyen karakterimiz bir yazlık siteye gidiyor, yeni yüzlerle karşılaşıyor ve tam hayalindeki kitabı yazmaya girişecekken çözülememiş bir olayın ortasında buluyor kendini... Dedeoğlu’nun romanını tüm polisiye roman severlere öneriyorum.

Goethe Enstitüsü Çeviri Destek Programı

Ülkemizde Alman edebiyatı gitgide popülerleşiyor. Klasikler kadar modern dönem yazarları da okurda karşılığını buluyor. Yayınevlerinin Almanca eserleri dilimize kazandırmasında desteklerin de elbette önemli bir rolü var. Goethe Enstitüsü, okurları Almanca kitaplarla buluşturuyor. Goethe, Çeviri Desteği Programı ile Almanca yazılmış çağdaş kurgu ve kurgu-dışı eserler, çocuk ve genç yetişkinlere yönelik kitaplar için yayıncılara destek oluyor.
Yaklaşık 50 yıldır süren programla 45 farklı dilde yaklaşık 7 bin kitabın yayınlanmasına destek olundu. Bu seneki çeviri programı için başvurular ise 1 Mart’a kadar sürecek.

Yazının Devamını Oku

Bella Baxter’ı unutmak mümkün mü?

20 Şubat 2024
Bu yıl izlerken en çok keyif aldığım film diyebilirim “Zavallılar” için.

 Bu film bir bilim insanı tarafından hayata döndürülen genç bir kadının hikayesini anlatıyor. Senaryosunu Yorgos Lanthimos ile Tony McNamara’nın yazdığı film, Alasdair Gray’in de bir romanı. Zavallılar’ın dekorları ve oyunculukları üst düzeydi. Sanat filmine en iyi yansıtan filmlerinden biri olarak hep aklımda kalacak.
Bella hikayesi herkesi etkileyecek gibime geliyor.
Filmde varoluşçuluk da var, kadın hakları da...
Bella Baxter’ı unutmak mümkün mü?
Zavallılar’, 11 dalda Oscar’a aday gösterildi. Emma Stone, Willem Dafoe ve Mark Ruffalo’nun rol aldığı filmin yönetmen koltuğuna Yorgos Lanthimos var. Bu arada Emma Stone filmindeki performansıyla BAFTA’da ‘En iyi kadın oyuncu ödülü’nü kazandı.

İnkılap yayınlarında neler oluyor?

İnkılap Yayınları, her dönemde çok satanları bulmayı başarmış bir gelenekten geliyor. Aren Şenorkyan’la ile İnkılap Yayınları’nı, gelecek günleri, sektörü konuştum.

Yazının Devamını Oku

Rumuz Goncagül

14 Şubat 2024
Ordu Büyükşehir Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu, 60.yılını “Rumuz Goncagül” oyunuyla kutladı. Bu eğlenceli oyunu geçen hafta Ordu’da izledim.


Oyun, Gülsün adına bir gazetenin gönül postası köşesine ‘Goncagül’ rumuzuyla bir mektup gönderilmesiyle başlıyor.
Ancak ilana 261 adet talip mektubu gelince olaylar bir anda içinden çıkılmaz bir hale gelir.
Oktay Arayıcı’nın yazdığı, OBBKT genel sanat yönetmeni A. Emrah Özdilek’in yönettiği “Rumuz Goncagül” adlı müzikli oyun, izlenmeyi hak ediyor.
Oyundan sonra A. Emrah Özdilek’e “Rumuz Goncagül’ün birden fazla uyarlaması var. Bu oyunu diğerlerinden ayıran şey nedir?” diye sordum.
O da “Her ne kadar geleneksel yapıda epik bir oyun olarak düşünsek de ben reji de İtalyan Halk Tiyatrosu (Commedia dell’arte) özelliklerinden faydalanarak sahneleme yaptım. Rumuz Goncagül hep belli bir kalıpta sahnelenmiş farklı bir dramaturgi çalışması yapılmamış” diye cevapladı.
Sahnede dekor oldukça sadeydi.

Yazının Devamını Oku

Mario Levi: İstanbul, son nefesimi vermek istediğim şehir

7 Şubat 2024
Yıllar önce Türk edebiyatının beyefendisi Mario Levi ile eski İstanbul’a, kelimelerin kökenine, yazarlığa ve Kadıköy’e dair keyifli bir söyleşi yapmıştık.

Söyleşi, aynı zamanda Almanya’nın önde gelen gazetelerinden Frankfurter Allgemeine Zeitung’un “Türkei” ekinde de okurla buluşmuştu.
Vefat haberini alınca o söyleşiyi anımsadım.



Mario Levi’ye “İstanbul’u hayatında hiç görmemiş birine bu şehre dair ilk neyi anlatırdınız” diye sormuştum.
O da şöyle yanıt vermişti:
“Galata Kulesi ve çevresi. Mutlaka o sokaklarda bir süre gezmesini söylerdim. Terasa çıkarırdım, İstanbul’u oradan görmesini sağlardım. Haliç manzarası harikadır. İstanbul’a ait bir rengi vardır o manzaranın. İstanbul benim için derin bir bağlılığın yanı sıra kızgınlığı ve kırgınlığı da barındıran bir şehir. Son nefesimi vermek istediğim şehir.”

Yazının Devamını Oku

Anlamlı bir hayat isteyenler okusun

1 Şubat 2024
2021 yılında yayımlanan “Sır ve Gölge” adlı romanıyla tanınan yazar Selcen Gür, kişisel gelişim, felsefe, psikoloji ve tasavvufla harmanlanmış yeni kitabı “Plaza Sufisi”ni okurla buluşturdu. Gür, Tara Kitap etiketiyle raflardaki yerini alan kitabında, günümüz insanının “hakikat”e dair sorularını, tasavvuf ve pozitif psikolojinin bakış açılarıyla ele alıyor. Selcen Gür’le “Anlamlı bir hayat yaşamak isteyenler okusun” dediği kitabını konuştuk.

Yıllar önce hem dergicilik hem de gazetecilik yaptınız. Şimdi kitaplarınızla karşımızdasınız. Yeni kitabınız “Plaza Sufisi”ni de okurla buluşturdunuz. Öncelikle ‘Plaza Sufisi’ kavramını biraz anlatır mısınız?

- Kitapta ‘plaza insanı’, günümüz insanını temsil ediyor. Hızla değişen dünyadaki gelişmeleri sindirmeye fırsat bulamadan yenilerine maruz kalan günümüz insanını. Bu baş döndüren yeniliklerden geri kaldığımızda fobiler geliştiriyor, mutluluğu tüketim ve hazlardan elde edebileceğimizi sanıyor, bu yüzden kısır döngülerden çıkamıyoruz. Mutluluğu hem yanlış anlıyor hem de yanlış yerlerde arıyoruz. Ben tam da bu sebeplerden, “Yüzyıllar önce yeşermiş olan tasavvuf öğretisi günümüz insanına nasıl ilham verir” sorusunun peşine düştüm ve kitabımda bunları anlatmaya çalıştım.

Bu tür kitapları yazmadan önce çok da okumak, araştırmak gerekiyor. Kitaba düştüğünüz dipnotlarından, okuduğunuz eserleri görmüş gibi oldum. Biraz bu okuma çalışmalarınızdan da bahseder misiniz?

- Mutluluk, hayatın anlamı ve amacı, tekâmül, sabır, şükür, erdem gibi kavramları ele alırken pozitif psikoloji ve tasavvufun pek çok ortak noktasının olduğunu gördüm. Bu konularda derinleştikçe okumalarım da buna paralel olarak derinleşti ve geniş bir kaynakçadan yayarlandım. Bir yandan Ahmet Yesevi, Yunus Emre ve Hacı Bektaş Veli’ye uzanırken, bir yandan da Seligman, Frankl, Carnegie gibi çağdaşlarımızın görüşlerine yer verdim. Amacım, okura kendi sentezini oluşturabileceği adresleri işaretlemek, yeni ve ferah pencereler açabilmekti.

‘KENDİNİ ŞIMART’, ‘ANIN TADINI ÇIKAR’ MOTTOLARINDAN SIKILANLAR OKUSUN

Kitap dört ana başlık ve 40 bölümden oluşuyor. Bu kitabı daha çok kimlerin okumasını istersiniz?

- Yazmaya başladığımda böyle bir bölümleme yoktu aklımda. Sonlara doğru, kitabı kendimce kısımlara ayırırken belirginleşen dört ana başlık ve 40 bölüm, Hacı Bektaş Veli’nin dört kapı, kırk makamını hatırlatması bakımından güzel bir tesadüf oldu benim için de. Bu kitabı kimlerin okumasını isterim? “Kendini şımart, toksik ilişkilerden özgürleş, anın tadını çıkar” gibi mottolardan sıkılmış, daha anlamlı ve tatmin edici bir hayat yaşamak isteyen, kendini bulma yolculuğuna heves eden kişilerin okumasını isterim.

Yazının Devamını Oku

Şiir Turgut Uyar’la daha güzel

31 Ocak 2024
Turgut Uyar’ın “Kayayı Delen İncir” adlı kitabı herhangi bir değişiklik olmadan yeni basım hali çıktı.

Ayrıca şairin kitap dosyasını hazırlarken yaptığı karton kapak da bu baskının kapak görseli oldu.

“Öldüğü gün hepimizi işten attılar” demişti Cemal Süreya, Turgut Uyar için.

Büyük şair Turgut Uyar’ın unutamadığım bir dizesi de şiirimize soluk getirmişti “Bir bozuk saattir yüreğim hep sende durur”.

Üstüne daha ne söylenebilir ki.  “Kayayı Delen İncir12 Eylül öncesi ve sonrası öne çıkan sorunlar ve duyarlıklar gereği, şairin önceki hiçbir kitabında rastlanmayacak ölçüde yüklü bir toplumsal içeriğe sahiptir.

Ancak dönemin şairlerinden farklı olarak Turgut Uyar bunu şiir dilinden, estetik yaklaşımından ödün vermeden, yani şiirini slogan söyleyişe alet etmeden gerçekleştirmiştir.

“Savaşçı” 25 yaşında

Kitapları sürekli ilgi gören bir akademisyen psikolog yazar Doğan Cüceloğlu’yu 16 Şubat 2021 günü kaybetmiştik.

Yazının Devamını Oku