'Yol kısalırsa sebze-meyve yüzde 25 ucuzlar'

Güncelleme Tarihi:

Yol kısalırsa sebze-meyve yüzde 25 ucuzlar
Oluşturulma Tarihi: Şubat 28, 2024 06:14

TÜRKİYE Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Üyesi, Antalya Ticaret Borsası (ATB) Başkanı Ali Çandır, Hürriyet Editör Masası’na konuk oldu. Tarım sektörünü tüm yönleriyle ele alan Çandır, sektördeki nitelikli iş gücünün artırılmasına yönelik dikkat çekici çözüm önerileri sundu, önerileri güncel verilerle destekledi. Çandır, Antalya Tarım Konseyi (ATAK) olarak belediye başkanı adaylarına sunacakları 32 maddelik özel raporun öne çıkan başlıklarını ve sebze-meyve fiyatlarını yüzde 25 düşürecek planının detaylarını paylaştı…

Haberin Devamı

İşte, Ali Çandır’ın Hürriyet’e verdiği özel röportajın detayları:

-Belediye başkan adaylarına sunacağınız rapor nasıl hazırlandı, içeriğinde neler yer alıyor?

RAPORUN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ

Yerel seçim öncesinde tarım sektörünün belediye başkanları, belediye meclis üyeleri ve muhtarlardan beklenti ve talep eğilimlerini belirlemek amacıyla toplantı düzenledik ve çıkan sonuçları rapor haline getirdik. Özellikle de tarım sektörü deyince yerel yönetimlerin çalışmaları çok önemli.  Raporun içinde göç ve ulaşım konuları da var. Bazı ilçelerde, köylerde ulaşımla ilgili ciddi sıkıntıların olduğunu biliyoruz.  Onun ötesinde yine analiz merkezleri, vahşi kentleşme, tarım topraklarının yok edilmesi, yağmur hasadı da gündeme geldi. Sosyal, kültürel etkinlik, eğitim ve en önemlisi çocukların kreş ihtiyaçları da raporda yer aldı. Taleplerin hepsini derledik, topladık ve rapor haline getirdik. Bizlerle temas edecek bütün yerel yöneticilere bu raporu sunacağız. Elbette sadece rapor sunmayacağız, taleplerimizin takipçisi de olacağız.

Haberin Devamı

-Yaş sebze-meyvedeki fiyat artışları tüketicinin ilk gündemi haline geldi. Üretimin merkezi konumundaki illerde bile temel ürünler cep yakıyor. Bu sorun nasıl çözülecek?

Temeline indiğinizde her sorunun bir çözümünün olduğuna inanıyoruz. Tarımsal girdiler çok yüksek. Üretici hasat sonu vadeli alım yapıyor ve önemli bir faiz ödüyor. Biz bunu bir ‘tarımsal girdi platformu’ yaparak Ziraat Bankası’nın finansmanıyla üreticilerimize daha az maliyetli şekilde teslim edilmesini istiyoruz. Böylelikle üreticinin maliyeti yüzde 25 düşecektir. Yine ‘tarımsal lojistik merkezi’ diye adlandırdığımız bir proje önerimiz var. İstiyoruz ki üretici bir araya gelmeli, devletin yapacağı depolarda ürün özel makinelerde otomatik olarak işlenmeli. Orada paketlenmeli, sınıfına göre de elektronik ortamda satılmalı. Mal fiziki olarak hareket etmeden üretim yerinden tüketim noktasına ulaşabilmeli. Ürünün fiziki hareketini 2 adıma indirdiğimizde yüzde 25 olan zayiat oranı ortadan kalkacak. Bu tip modeller üzerine çalışıyor ve öneride bulunuyoruz. Önümüzdeki dönemde bunların hayata geçirmek için fırsatlar kollayacağız. Hatta bununla ilgili birkaç tane de yurt dışı partnerle proje çalışması içerisindeyiz.

Haberin Devamı

Yol kısalırsa sebze-meyve yüzde 25 ucuzlar

DİJİTALLEŞMELİYİZ

-Bu süreci düzenlemek sadece Tarım ve Orman Bakanlığı’nın konusu mu?

Hayır. Sadece Tarım Bakanlığı’nı değil birçok bakanlığımızı ilgilendiriyor. Geçtiğimiz günlerde Tarım Bakanımıza bu konudaki beklentilerimizi, önerilerimizi sıraladık.  Dünyada dijitalleşme tüm alanlarda yaygınlaştı. Yaş sebze-meyve ticaretini de dijital olarak yapan birçok ülke var. Bizim de bunun gerisinde kalmamamız,  malı fiziki hareketten arındırmamız gerekiyor. Bu çalışmalar ayrıca tüm ürünlerimize bir standart getirmemizi sağlayacak.

YAPISAL REFORM ÇOK ÖNEMLİ

Yeni yıl tarım sektörü açısından nasıl geçecek?

Haberin Devamı

Seçim dönemi bittikten sonra sağlıklı ekonomi, maliye politikalarının uygulanmasını bekliyoruz. Burada en önemli unsurlardan bir tanesi de yapısal reformlar. Yapısal reformlarla bir şekilde yeni bir patikaya doğru gideceğimizi düşünüyorum. Çok kolay bir dönem olmayacak. Çünkü geçtiğimiz dönemde yükselen enflasyon yine bizi zorlayacak. 2024 yılı için net bir şey söylemesem de 2025 yılının 2024’ten iyi olacağını söyleyebilirim.

MOTİVASYON YETERSİZ

-Sürekli sektörlerdeki iş gücü sıkıntısını konuşuyoruz. Tarım sektöründe nasıl bir tablo var?

Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde istihdamın neredeyse yüzde 30’u tarım sektöründe. Bizde sadece yüzde 14’ü. Tabi bizde ciddi bir kayıt dışı sorunu da var. Bu sorunu bugünkü sosyal güvenlik yapısıyla çözmemiz çok zor. Bütün sektörlerde, yetişmiş eleman sorunu yaşıyoruz. Türkiye’de 150 tarım meslek lisemiz var. Bu liseler çok önemli. Fakat mevcut yapı meslek lisesinde yetişenlerin sektörde kalmasını motive edecek düzeyde değil.

Haberin Devamı

YÜZDE 2 SEKTÖRDE KALMIŞ

Yani gençler eğitim aldıkları tarım sektöründe kalmayı tercih etmiyor.

Maalesef. Türkiye'deki 150 tarım lisesinden 2'si Antalya’da. Birisi Aksu’da, birisi Elmalı’da. Tarım lisesi mezunlarının sadece yüzde 2’si sektörde kalıyor. Bu çocuklar aileleri tarafından hep başka mesleklere yönlendirilmiş.

-Bu sorun nasıl aşılabilir?

Şu anki meslek liselerine yeni bir statü kazandırılmalı.  Bu liseleri okuyan çocuklar avantajlı hale gelmeli, belki bir yıl daha fazla okuyarak meslek yüksek okulu mezunu olarak kabul edilmeliler. Ayrıca hiçbir ücret ödemeden bedelli askerlikten yararlanmalarının önü açılmalı. Çalıştıkları sürede 2-3 yıllık sosyal güvenlik primleri devlet tarafından yatırılmalı. Bu avantajları sağlayabilirsek çocuklarımızı tarım sektörü içinde tutabiliriz.

Haberin Devamı

-Yüzde 2 gerçekten çok düşük bir oran.

Oran düşük çünkü kimse çocuğunun çiftçi olmasını istemiyor. Oysa ki çiftçilik artık eskisi gibi değil. Yani çiftliklerde de teknoloji gelişti. Çiftliklerde yetişmiş, sadece fizik gücünü değil beyin gücünü kullanan çocuklara ihtiyacımız var. Artık laboratuvarlarımızda tarım meslek lisesi öğrencilerinin çalışması lazım.

BUĞDAY CEP TELEFONUYLA KIYASLANIYORDU

-Tarım sektörünün ne kadar önemli olduğunun farkına pandemi ile vardık sanırım.

Herhangi bir konuda üretiminiz eksik kaldığında belki idare edebilirsiniz. Ama gıdada edemezsiniz. O yüzden biz hep tarımın stratejik bir sektör olduğunu söyledik. Ama birileri ‘Bir kamyon buğday 1 cep telefonu etmiyor’ diyordu. Şimdi ise tarımın stratejik sektör olduğunu kabul ettiler.

-Tarım sektöründe çok fazla göçmen işçi çalıştığını biliyoruz. Bu tercihin sebebi ekonomik mi?

Ücretler anlamında Türk işçi ile yabancı işçi arasında bir fark olduğunu düşünmüyorum. Ama bizde tarımda çalışmak isteyen insan sayısı azaldı. Dolayısıyla bu boşluğu da göçmenlerle kapatıyoruz. Buradaki en önemli unsur yasal mevzuat oluşturmakta. Şu anda yeterli bir mevzuat olduğunu düşünmüyorum. Bu işi planlı, programlı ve mevzuat dahilinde yapabilirsek daha doğru olur.

-İklim değişikliği ve sürdürülebilirlik konusu hakkında neler söyleyeceksiniz?

Bir derecelik ısınmanın yüzde 6 ürün kaybına neden olacağını uzmanlar dile getiriyor. Biz de bu konuyu çok fazla önemsiyoruz. Antalya’da tropikal bitkilerden uzaklaşıp su ihtiyacı az olan bitkilere dönmemiz gerekiyor. Antalya'nın tarımını daha değerli ürün üretir hale getirmeliyiz.

Yol kısalırsa sebze-meyve yüzde 25 ucuzlar

KUYUMCU SERA KURUYOR!

Antalya muz üretimi konusunda ipin ucunu kaçırdı sanırım.

Biz bu konuda çok ciddi uyarılar yaptık. Hatta tepki de çektik. Ama geldiğimiz noktada seralar ya kapanıyor ya devrediliyor. Tek bir kriteri dikkate alarak üretim yapamazsınız. Teşvik sistemimizde de aksaklıklar var. Teşvik verilecekse minimum 3-5 yıldır sektörün içinde olan insanlara verilmeli. Sektör dışındaki insanlar sadece kârlılık devam ettiği sürece sektör içinde kalıyor. Kuyumcu muz serası kuruyor mesela.

YÖREX SINIRLARI AŞABİLİR

-Büyük başarı elde ettiğiniz ve marka haline getirdiğiniz YÖREX’le ilgili yeni planlarınız var mı?

YÖREX konusunda özel bir çalışmamız var. Müthiş farklı bir proje tasarlıyoruz. Amacımız bu cevheri dünya insanları ile tanıştırmak.

NEDEN FERİBOTU DÜŞÜNMÜYORUZ?

Kentin çok konuşulan ancak bir türlü çözülemeyen kronikleşmiş sorunları hakkında neler söyleyeceksiniz?

Antalya 40 yıldır gelişimin gerisinde kalan bir şehir. Şehirde birbiriyle çelişen, birbiriyle çatışan talepler var. Kimimiz otoban, kimimiz oto yol, kimimiz tren istiyor. Hepimiz ayrı hedeflere koştuğumuz için şehirde bir kakofoni var. Bu kakofoniyi önlemek istiyorsak 31 Mart'tan sonra herkes şapkasını önüne koyacak ve birlikte hareket edecek. Mesela biz niye Kaş’a yol yapacağız diye uğraşıyoruz? Biz yol ihtiyacını eğer feribotla çözebiliyorsak bunu yapalım. Dünyada bunun örnekleri var. Alanya yolu yetersiz diyorsak biz gelen bu turisti Alanya'ya niye feribotlarla taşımıyoruz? Yol açma kolaycılığı sadece yolun açıldığı yer değil o yolun etrafındaki bütün dokuyu allak bullak ediyor. Ben sağlıklı bir deniz taşımacılığının hem denize hareketlilik getireceğini hem de trafikteki yoğunluk sorununu çözeceğini düşünüyorum.

BAKMADAN GEÇME!