Nedim Şener

Kendi kazdığı kuyuya düşen FETÖ’cüye ‘Yusuf’ değil HAİN denir

21 Şubat 2024
Özellikle 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra Fetullahçı Terör Örgütü elebaşı Gülen, örgüt üyelerine kaçmaları yönünde mesaj gönderip telkinde bulunurken “Hicret” benzetmesi yapardı. Elbette hepsi kaçamadı, FETÖ elebaşı onları da avutacak bir benzetme uydurdu.

Kaçamayan, yakalanan FETÖ mensuplarının konulduğu cezaevleri için “Hazreti Yusuf Medresesi” benzetmesi yapan Gülen, cezaevine giren FETÖ mensuplarını da “Hazreti Yusuf” diye avuttu.

Milli İstihbarat Teşkilatı, 2016 yılı ağustos ayında FETÖ yönetiminin örgüt üyelerine şu dört maddelik talimatı yolladığını tespit etmişti: “Yurtdışına çıkan hizmet ehli olanlar, aileleri ve çocuklarını da yanlarına alsın. Eşleri ve çocukları da en yakın zamanda yurtdışına taşınsın. Yurtdışında ‘Hizmet diasporası’ çatısı altında birleşin, hizmet hareketini bulunduğunuz ülkeden yürütün. Türkiye’deki ailenizi de yanınıza alın, firar ve kaçma kelimelerini kullanmayın, yerine, bunun yerine zulüm ve baskılar nedeniyle ‘hicret ettik’ deyin. Hizmetinizi bulunduğunuz ülkelerde devam ettirin.”

10 YILDA 20 BİNİ KAÇTI

17/25 Aralık 2013’ten başlayarak “örgüt yöneticileri”, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra da “örgüt üyeleri” ağırlıklı olmak üzere 10 yıl içinde 20 bin FETÖ mensubu yurtdışına kaçtı. Haklarında mahkeme ve savcılıklar tarafından arama kararı bulunan firari 28 bin FETÖ mensubundan 20 bine yakını karadan Gürcistan, Suriye ve ağırlıklı olarak Yunanistan üzerinden firar etti. Denizden de Ege’deki Yunan adaları üzerinden örgütün Avrupa’daki merkezlerine kaçtılar. Bu süreçte Yunanistan FETÖ’cülerin geçiş noktası oldu. Öyle ki 15 Temmuz darbe girişimine fiilen katılan ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait helikopterle topraklarına iniş yapan darbeci FETÖ mensuplarını bile iade etmedi. Atina’da bunun için ofis de kuran FETÖ mensupları, Yunan polisine yakalandıklarında üzerlerinde “I am Gülenist” yazılı notlar sayesinde giriş izni aldı.

1.236 FETÖ’CÜ SINIRDA YAKALANDI

Türk Silahlı Kuvvetleri 2019’da 138, 2020’de 84, 2021’de 246, 2022’de 547, 2023’te 422, 2024 yılı başından bugüne kadar da 21 FETÖ mensubunu yakalamayı başardı. Darbe girişimi sonrası Yunanistan’a kaçmaya çalışan FETÖ mensuplarından sayıları çok az da olsa; son aylarda Yunanistan üzerinden Türkiye’ye girerken yakalanıyor. Örgüt elebaşının talimatı ile ailesinin canını tehlikeye atan FETÖ’cülerden, sayıları az da olsa bazılarının Türkiye’ye girerken yakalanması herkesi şaşırttı.

Herkes “FETÖ neyi planlıyor?” sorusuna cevap arıyor. İşte tam bu sırada Türkiye’de bazı gelişmeler; Anayasa Mahkemesi’ndeki kararlar, Danıştay’ın FETÖ irtibat ve iltisakı olan hâkim ve savcıları görevlerine iade etmesi, mahkemeler tarafından verilen beraat kararları, FETÖ’den ihraç edilenlerden binlercesinin görevlerine iade edilmesi örgüt üyelerini umutlandırdı.

Yazının Devamını Oku

Yargıda tehlike FETÖ’den de büyük

19 Şubat 2024
Ergenekon, Balyoz, 7 Şubat, 17/25 Aralık, MİT TIR’ları, Selam Tevhid yargı kumpaslarını unutursanız ölürsünüz...

BUGÜN köşemde Danıştay 5. Daire’nin görevine iade ettiği 387 FETÖ’cü hâkim ve savcı hakkında Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun başlattığı yeni incelemeyi yazarak yargıda FETÖ tehlikesinin boyutlarından söz edecektim.

Ancak Sözcü’den İsmail Saymaz’ın “Üst düzey Danıştay üyesi: Baskı ve tehdit altındayız” başlıklı yazısı, yargıdaki tehlikenin FETÖ’nün çok üzerinde olduğunu gösterdi.

O Danıştay üyesi her kimse -ki benim bir tahminim var- verilen kararların içeriğinden, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun temyiz dilekçelerindeki itiraz konularından ya habersiz ya da bilerek yalan söylüyor.

İHRAÇ GEREKÇELERİ 

Çünkü Danıştay 5.Daire’nin görevi iade kararı verdiği kişiler arasında ByLock yazışmalarında adı geçen, ankesörlü hatlarla haberleşen mahrem imamlarla irtibatı olan, FETÖ derneğine bağışta bulunan, itirafçı ifadelerinde ismi geçen, hakkında FETÖ üyeliğinden işlem yapılan kişilerle yoğun ilişkisi olan, emniyet raporlarında örgüt ile ilişkisi yer alan hâkim ve savcılar var. HSK, Danıştay 5.Daire’nin gözardı ettiği bu bilgi ve delillere temyiz dilekçesinde yer vererek Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nda itiraz etti. Konunun basında gündeme gelmesi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Danıştay’ın aldığı bu karara da sessiz kalmamız mümkün değil. Bu tür kararlar bizi ciddi manada rahatsız ediyor. Biz de bu işin üzerine üzerine gidiyoruz, gideceğiz, takipçisi olacağız” açıklamasından sonra Hâkimler ve Savcılar Kurulu devreye girerek göreve iade edilen 387 kişinin dosyasının yeniden inceleneceğini açıkladı.

HSK TEMYİZLERİNİ GÖRMEMİŞ

 İsmail Saymaz’a konuşan “Danıştay üyesi”,  yargı camiasının FETÖ’cü olduğunu bildiği isimlerin göreve iade edilip kürsüye çıktığı, kamuoyunda ciddi şüphe ve tartışmanın olduğu bir konuda “Evet şüphe varsa inceleme yeniden yapılsın. Tek bir FETÖ mensubunun 387 kişi arasına karışıp yargıda yer almaması için inceleme yapılması yerinde olur” diyeceğine, Danıştay 5.Daire’nin verdiği kararları şöyle savunuyor:

“İptal kararı verilen (meslekten ihraç) kararlar incelendiğinde dosyalarda somut verilere dayanmadan meslekten çıkarma işlemlerinin tesis ettiği görülmüştür. Yargılama aşamasında başta HSK olmak üzere belirli kurum ve kuruluşlara irtibat ve iltisaka yönelik somut verilerin bulunup bulunmadığı sorulmuştur. Davacılarla ilgili bir bilgi ve belge sunulmaması sonucunda bu kişilerin beraat etmiş olmaları veya haklarında takipsizlik kararı verildiği görülerek iptal kararları verilmiştir.” O Danıştay hâkimi, 414 hâkim ve savcının somut veriye dayanmadan ihraç edildiğini söyleyebilecek kadar kendinden geçmiş.

Yazının Devamını Oku

FETÖ’nün son kalesi: Yargı

16 Şubat 2024
MİLLİ İstihbarat Teşkilatı, Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet Genel Müdürlüğü hatta Jandarma’nın yani güvenlik kurumları tüm çabalarına rağmen Fetullahçı Terör Örgütü devletin içinden tam anlamıyla temizlenmezken bu alanda en büyük çekişme yargıda yaşanıyor.

Yargı içinde FETÖ temizliği tam olarak yapılmamışken diğer yandan bazı tartışmalı beraat ve takipsizlik kararları ile Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’ın verdiği kararlarla FETÖ iltisaklı kişiler görevlerine iade ediliyor. Darbe davaları dahil FETÖ konusundaki mücadelenin en zor yürüdüğü alan yargı olarak karşımıza çıkıyor.

Son olarak Danıştay 5. Dairesi’nin verdiği tartışmalı göreve iade kararları yanında Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nda iade için bekleyen dosyalar büyük bir tartışma doğurdu.

Anayasa Mahkemesi’nden FETÖ’cülere yönelik çıkan ihlal kararları yanında, Danıştay 5.Dairesi ve İDDK’dan, FETÖ iltisaklı hâkim ve savcıların göreve iadeleri her kesimin tepkisini çekiyor.

4 BİN 6 İHRAÇ

Konuyla ilgili olarak Danıştay’dan yapılan açıklamada, 15 Temmuz 2016’da gerçekleşen darbe girişimi sonrası ilan edilen Olağanüstü Hal sonrası 2017 yılında yapılan düzenleme ile Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunca meslekten çıkartılan hâkim ve savcılara Danıştay’a başvuru hakkı getirildiği belirtildi.

KHK ile ihraç edilen 4 bin 6 hâkim ve savcının mükerrer başvurularla 2017’den itibaren ihraç kararlarının iptali istemiyle ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da dava açılmaya başlandığı ve Danıştay Beşinci Dairesinde 5 bin 112 dosya bulunduğu bildirildi.

435 GÖREVE İADE

Bu kapsamda, Danıştay Beşinci Dairesince 3 bin 799’u davanın reddine, 435’i ise işlemin iptaline dair karar verildi. Bu kararlara karşı HSK tarafından Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu nezdinde temyiz başvurusunda bulunuldu. 2019’dan bu yana Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna 4 bin 234 temyiz başvurusu yapıldı.

Yazının Devamını Oku

FETÖ elebaşının tay’ları; Yargıda FETÖ, Hakyol, Hakyolcu kılığında FETÖ

14 Şubat 2024
Kaç defa yazdım kaç defa söyledim bilmiyorum; Her FETÖ’cü bir piyondur ama yargıdaki bir FETÖ’cü satrançta vezire çıkan piyondur.

Satrançta vezirin her yöne ve sınırsız hareket ettiğini bilenler, FETÖ’nün mankurtlaşmış yargıdaki mensubunun nasıl bir tehlike olduğunu anlamıştır.

FETÖ elebaşının en başından itibaren “devletin kılcal damarlarına sızın” talimatı verdiği yerlerden birisi de yargı olmuştur.

FETÖ yargı içinde öylesine örgütlendi ki; 15 Temmuz itibarıyla hâkim ve savcıların yaklaşık üçte biri yani 4 bini FETÖ mensubu idi.

FETÖ içinde 30 yıl yer alan ve 15 Temmuz sonrası ihraç edilen örgüt üyesi yargı mensuplarının yargılandığı davada tanık olarak ifade veren Nesip Yılmaz, Gülen’den bizzat duyduğu talimatı şöyle anlatmıştı: “Örgüt liderinin yanında bulunduğumuzda devlet içinde yargı, emniyet, askeriye ve mülkiyenin önemli olduğunu belirtirdi. Bunlar önce hususi hizmet, sonraları mahrem yapı olarak isimlendirildi. Örgüt lideriyle bir görüşmemizde, 3 tay var; Yargıtay, Danıştay, Sayıştay. Ya oraları tamamen ele geçireceğiz, bizim olacak ya da bunlardan kurtulmamız lazım dedi. Bunu bizzat duydum.”

15 Temmuz sonrası 3 bin 966 hâkim ve savcı OHAL kapsamında ihraç edildi. Buna karşın yargı içinde 800 dolayında FETÖ iltisak ve irtibatlı ismin bulunduğu ve haklarında incelemelerin devam ettiği yetkililer tarafından açıklanmıştı.

Asıl ilginç ayrıntı ise FETÖ’cü olarak bilinen isimlerin başta Hakyol grubu olmak üzere farklı kimliklere büründüğü itirafçı ifadelerine de yansıdı.

YARGIDA RENKLENDİRME

Bunların arasında yargıda FETÖ ile mücadele için oluşturulan gruplara sızdırılan savcı

Yazının Devamını Oku

Türkiye’nin uzay yolculuğu ve FETÖ ihaneti

12 Şubat 2024
BELKİ birçoğumuz tahmin etmiyordu ama Fetullahçı Terör Örgütü, Türkiye’nin uzay yolculuğunda da karşımıza çıktı.

İlk astronotumuz Alper Gezeravcı da binlerce Türk Hava Kuvvetleri mensubu gibi FETÖ’nün kumpasıyla Türk Silahlı Kuvvetleri’nden atılmış bir subaydı. 2012’de FETÖ’nün disiplin soruşturması adı altında yürüttüğü kumpas sürecinde TSK’dan atılan ve pilotluk mesleğine Türk Hava Yolları’nda devam eden Alper Gezeravcı, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yapılan çağrı üzerine Türk Hava Kuvvetleri’ne geri döndü.

Yazıma 21 günlük uzay yolculuğundan sonra cuma günü dünyaya dönen Alper Gezeravcı’nın başarısını kutlayarak başlamamış olmam kimilerine şaşırtıcı gelebilir.

Tabii ki Türkiye’ye ve Türk gençlerine umut veren Gezeravcı çalışma, azim ve mücadele ederek istendiği ve desteklendiği takdirde neler yapılabileceğini ortaya koyan çok önemli bir örnek.
Elbette yazımı bununla başlayıp bitirebilirdim ama ben bu tür başarılar elde edenlerin geçmişte, bugün ve gelecekte ne gibi tehlikelerle ve ihanetlerle karşı karşıya kaldığını ve kalacağını hatırlatmak istiyorum.

MGK’DA 2005 UZAY HEDEFİ

 Hürriyet Gazetesi’nin 19 yıl önce, 4 Temmuz 2005 günü manşetinde dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İbrahim Fırtına ile yazarımız rahmetli Yener Süsoy’un yaptığı bir söyleşi vardı.

Fırtına’nın “Uzaya bir Türk gönderebilmek için başvurduk” sözlerinin yer aldığı haberde, 2015 yılında ilk astronotumuzun uzaya yollanacağını söylemişti. Bu hedef, 2005 yılı haziran ayında yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında karar altına alındı. Bu çerçevede, Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nda 22 Haziran 2005 tarihinde yapılan İcra Komitesi toplantısında, 2005’den itibaren 70 sayfalık ‘Ulusal Uzay Araştırmaları Programı’ başlatması da kararlaştırıldı. 2005 yılı haziran MGK toplantısında da kabul edilen karara göre, 2008 yılından itibaren Türk astronot yetiştirme programına geçilecek, 2014’de ulusal bir roketle ulusal bir araştırma uydusu dünyaya en yakın gezegenlerden (Ay veya Mars) birisine gönderilecek, 2015’den itibaren uzaya Türk astronot gönderilecek, 2020’li yıllarda uzay gemisi tasarım ve üretimi çalışmalarına start verilecekti.

Di’li geçmiş zaman kullanmamın nedeni sadece iki sene sonra Fetullahçı Terör Örgütü’nün, özünde Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef alan Ergenekon kumpasını başlatması.

Yazının Devamını Oku

Sözde İBB adayı Demirtaş ve Pekeke’nin oyuncakları

9 Şubat 2024
Adı, HEP, DEP, ÖZDEP, HADEP, DEHAP, DTP, BDP, HDP, YSP, HEDEP, DEM olsa da ortada bir siyasi parti değil terör örgütü PKK vardır.

Partinin başında Selahattin Demirtaş, Pervin Buldan, Mithat Sancar, Tuncer Bakırhan adı olsa da gerçek sahibi Murat Karayılan, Cemil Bayık, Mustafa Karasu, Bese Hozat, Sabri Ok gibi PKK’lı teröristlerdir.

Siyasetçiyim diye ortada dolaşanların tamamı PKK terör örgütünün oyuncaklarıdır. Ne yazık ki buna Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş da dahil oldu.

En kötüsü PKK terör örgütü 2019 yerel seçimlerinde olduğu gibi, 14 Mayıs 2023 seçim sürecinde 6’lı Masa’ya yaptığı gibi, 2024 yerel seçimlerinde ana muhalefet partisi CHP’nin politikalarına da yön verebiliyor olması.

HER ŞEY İMAMOĞLU İÇİN 

Ekrem İmamoğlu adına CHP’de “Tavşan Başkan” olarak görev yapan Özgür Özel yönetimi tüm dikkatini İmamoğlu’nun yeniden seçilmesine verdiği, hatta başarısını da buna bağladığı için PKK/DEM’in Başak Demirtaş şantajına boyun eğecek noktaya geldi. Aylar önce adı geçtiğinde İBB Başkanlığı seçiminde aday olmayacağını açıklamış olan Başak Demirtaş’ın adı bir anda ortaya atılıverdi. Defalarca söyledim; Başak Demirtaş sadece PKK/DEM’in CHP’ye karşı kullandığı bir şantaj aracıydı. Son sözü sadece PKK terör örgütü söyler...

Öyle de oldu.

Oysa siyasetçi rolü oynayan

Yazının Devamını Oku

MİT’e 7 Şubat MOSSAD ve FETÖ kumpası, One Minute ile başladı

7 Şubat 2024
2007 Ergenekon ve 2009 Balyoz kumpas sürecinde iktidarla iş birliği yapan Fetullahçı Terör Örgütü’nün devlete ilk saldırısı MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve yardımcılarının 7 Şubat 2012 günü tutuklanma girişimidir.

Her şey Başbakan Erdoğan’ın 29 Ocak 2009’da Davos’ta İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e tüm dünyanın gözü önünde “Siz insan öldürmeyi çok iyi bilirsiniz” diyerek azarlamasıyla başladı.

2008 Aralık ayında Gazze’ye yönelik Dökme Kurşun adı verilen operasyonlarla binlerce insanı öldüren, plajdaki bebekleri bile uçaktan attığı bombalarla katleden İsrail’e One Minute çıkışından sonra Erdoğan artık İsrail dolayısıyla ABD yani küresel sistemin hedefindeydi.

İsrail Cumhurbaşkanı’nın katil diye azarlanmasının ne anlama geldiğini ve ne tür sonuçlar doğuracağını tüm dünya 7 Ekim 2023’te Gazze’de başlattığı soykırıma tepki gösterenlerin başlarına gelenlerle gördü.

OSLO GÖRÜŞMELERİ

Hakan Fidan’ın 2010 Ocak-Şubat ayında Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı olarak dikkat çeken görevi Başbakan Erdoğan’ın emriyle PKK terör örgütünün silah bırakması için Oslo görüşmelerine katılması oldu.

4 Mart 2010 tarihinde PKK yöneticilerinden Adem Uzun, Oslo’da görüşme ses kayıtlarıyla birlikte Belçika istihbaratı tarafından Brüksel’de gözaltına alındı. Böylece Oslo görüşme kayıtları Batılı istihbarat örgütlerinin eline geçmiş oldu. Bu kayıtlar 7 Şubat 2012’de kumpas olarak geri dönecekti.

Hakan Fidan’ın 16 Nisan 2010’da MİT Müsteşar Yardımcılığı’na atanması Erdoğan’ı hedefe koyan İsrail ile ABD için bir fırsat yaratırken, FETÖ harekete geçti.

SELAM TEVHİD KUMPASI

Yazının Devamını Oku

DEAŞ’ın ‘Türkiye vilayeti’

5 Şubat 2024
BİR hafta önce pazar günü İstanbul Sarıyer’deki Santa Maria Kilisesi’ne yönelik DEAŞ’lı teröristlerin gerçekleştirdiği terör saldırısı kriminal açıdan aydınlatıldı.

Biri Tacikistan diğeri Rus kimlikle iki terörist ile işbirliği yapan ya da olaylı ilişkili olan çok sayıda kişi yakalandı. Saldırı girişim anı ve sonrası tüm yönleriyle aydınlatılırken, olayın öncesi tartışılmaya devam ediyor. Bu teröristlerin ve aynı operasyon kapsamında yakalanan kişilerin büyük bölümünün yasal yollardan Türkiye’ye girmiş olması, oturma izinlerinin bulunması DEAŞ terör örgütü tehlikesinin çok önemli bir boyutunu oluşturuyor.

‘YALNIZ KURTLARA’ DİKKAT

Milli İstihbarat Teşkilatı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma’nın kesintisiz 10 yıldır verdiği büyük mücadele sonucu Türkiye’de eylem yapma kapasitesi azalsa da; son olayda olduğu gibi asıl önemli tehlikenin, ismi hiçbir adli dosyada yer almayan, günlük hayatına devam eden “Yalnız Kurt” adı verilen saldırganların harekete geçmesi olduğu görüldü.

Adalet Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Dairesi’nin rakamları hem Türkiye’deki endişe verici DEAŞ varlığını hem de bu terör örgütüne karşı verilen mücadelenin büyüklüğünü gösteriyor.

21 BİN 772 GÖZALTI

DEAŞ’ın 2014 yılında sözde “Halifelik” ilan ettiği, 2019’da da Türkiye’yi sözde “Vilayetleri” arasında saydı. Türkiye ise 2014 itibarıyla DEAŞ’a karşı büyük bir mücadele başlattı.

Milli İstihbarat Teşkilatı DEAŞ’ın hem yurtdışı lider kadrosu hem Türkiye’deki yapılanmasına yönelik çalışmalar yürütürken Emniyet Terörle Mücadele Dairesi Başkanlığı, DEAŞ hücrelerine yurtiçinde adeta nefes aldırmadı. Savcılıkların ve mahkemelerin serbest bırakmasına karşın takibi bırakmayan ve kesintisiz operasyon yapan TEM Dairesi, 2014’ten 2023 yılı sonuna kadar 10 yılda 21 bin 772 kişiyi gözaltına aldı. Bunların 6 bin 21’i tutuklandı.

ADLİ İŞLEM YAPILAN 38 BİN KİŞİ

Yazının Devamını Oku