Memet Eser

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda çalışan işçinin ücreti

29 Ekim 2012

2449 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun’a göre 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı “ulusal bayram” olarak kabul edilmiştir. 28 Ekim günü saat 13.00’de başlamakta ve 1,5 gün sürmektedir. Diğer milli bayramlarımız ise “genel tatil günlerinden” sayılmıştır!
Bu yıl 28 Ekim günü Kurban Bayramı’nın da son günüdür. İki bayramın çakışması çalışan işçi ücretinin hesabı açısından farklı bir sonuç doğurmamaktadır.

Bayramda işyerleri açılabilir mi?

Esasen 29 Ekim’de özel işyerlerinin kapanması zorunludur. Ancak bu zorunluluğa uymamanın yaptırımı kanunda gösterilmemiştir. Dolayısıyla bugün için açılan işyerlerinden ötürü herhangi bir ceza uygulanmamaktadır.

Bayramda işçi çalıştırılmasında usül

İş Kanunun 44. maddesinde konu düzenlenmiştir. Buna göre; Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde işyerlerinde çalışılıp çalışılmayacağı toplu iş sözleşmesi veya iş sözleşmeleri ile kararlaştırılır. Sözleşmelerde hüküm bulunmaması halinde söz konusu günlerde çalışılması için işçinin onayı gereklidir…
Netice itibariyle sözleşmede hüküm varsa 29 Ekim günü işçi çalıştırılabilir. Sözleşmede böyle bir hüküm yoksa o vakit işçinin onayı alınarak da çalışma yapılabilir.

Bayramda çalışan işçinin ücretinin hesabı

Yazının Devamını Oku

SGK’da önemli değişiklikler yolda

22 Ekim 2012

SGK önemli kanuni hazırlıklar yapıyor.
En radikalinden başlarsak, sosyal güvenlik reform kanunu olarak bilinen 5510 sayılı Kanunu yeniden yazmayı düşünüyor. Bilim çevreleri, mali müşavirler, avukatlar ve hatta SGK çalışanları tarafından dahi “anlaşılmaz” bulunan bu kanunun iptal edilerek sıfırdan ve 5 yıllık uygulama eksiklikleri ile eleştirileri de gözeten yeni bir kanun hazırlığı gündemde.
Gerçekten de, 5510 sayılı Kanun sosyal sigorta kurumlarını birleştiriyoruz rüzgarı ile yapılan bir düzenleme olsa gerek, birçok hüküm az sayıda kanun maddesiyle düzenlendi. Öyle ki, 2.5-3 sahife süren kanun maddesi var. Bir paragrafın başını okuyan, sonuna geldiğinde ne okuduğunu unutabiliyor. Böyle bir çalışma yapanların, aynı rüzgardan etkilenmemeleri, değil bir kanun hatta birkaç farklı kanun bile çıkarılabileceğini gözardı etmemeleri gerekiyor.
Bu arada bir de alıştığımız üzere yeni bir “torba kanun” gündemde. Yapılacak olan düzenlemeler ile bir kere yurtdışı borçlanma uygulamasının tamamiyle kaldırılması düşünülüyor.
Bir başka yenilik, kısa vadeli sigorta kolları prim oranlarında değişiklik düşünülüyor. Halen, işyerlerinin tehlike sınıf ve derecelerine göre %1-%6.5 arasında değişen bu oranın sabitlenmesi hedefleniyor. Böylece, hem uygulayıcılar hem de SGK birçok bürokratik işlemden kurtulacak.
Sigorta primi çalışan işçinin ücreti ne olursa olsun belli bir tavan ve taban arasından tahsil ediliyor. Halen taban asgari ücret tavan da bunun 6,5 katı. İşte tavanın daha da yükseltilmesi düşünülüyor.

Yazının Devamını Oku

Bağ-Kur sigortalısının prim borcu var ise...

15 Ekim 2012

 Mevcut durumda eski adıyla Bağ-Kur sigortalısı yeni adıyla 4/b statüsünde sigortalının prim borcu var ise birçok sosyal güvenlik hakkından mahrum kalmaktadır.

 Bunların başında sağlık hakkı gelmektedir. Eğer 4/b kapsamındaki sigortalının 60 günden fazla prim borcu var ise hem kendisi hem de bakmakla yükümlü olduğu eş, çocuk, anne ve babası sağlık yardımı alamamaktadır. Ancak, borçlarını taksitlendirir ve ilk taksidini de öder ise sağlık yardımı alma hakkı sürer.

 Prim borcu fazla olan ve ödemek istemeyen bir 4/b sigortalısı kendi durumundan ötürü eş ve çocuklarının sağlık yardımı alabilmeleri için şu yolu izleyebilir. Eş ve çocuklar, gelir testi talep ederek yada etmeyerek SGK ya başvurarak 5510 sayılı Kanunun 60/g maddesi kapsamında yani ceplerinden sağlık sigortası primi ödeyerek sağlık yardımı alabilirler. Ancak bu durumda, borcu olan 4/b sigortalısı eşi üzerinden sağlık yardımı alamayacaktır.

 4/b sigortalısının prim borcu emeklilikte de karşısına çıkmaktadır. Tüm çalışma hayatını esnaf yada şirket ortağı olarak geçiren ve bu sebeple de 4/b kapsamında sigortalı olan kişi, emeklilik için SGK ya başvurduğunda prim borcu var ise SGK ona aylık bağlamaz.

 Öte yandan, kişinin çalışma hayatının tamamı 4/b kapsamında geçmemiş olabilir. Memur, işçi olarak da çalışmış olabilir. Örneğin, en son işçi olarak çalışırken yani 4/a kapsamında sigortalıyken, 4/a kapsamında emekli aylığı almayı hak eden birisi, önceki dönemde 4/b sigortalısı olmaktan ötürü SGK ya prim borcu var ise yine emekli aylığı alamaz. Mutlaka o borcun ödenmesi gerekir.

 Geçmiş dönemde, sosyal güvenlik kurumları ayrı olduğundan, aylığı farklı kurum bağladığında, başka bir kuruma borcun olup olmaması önemli olmuyordu. Artık, SSK, Bağ-Kur ve ES kaldırılıp tek bir kurum SGK kurulduğundan, kişinin sigortalılık statüsü ne olursa olsun borcu SGK borcu olmaktadır. SGK da borcunu tahsil etmeden 4/b sigortalısını emekli aylığı bağlamamaktadır.

Yazının Devamını Oku

Hizmet tespitinde dava açma süresi

8 Ekim 2012

Sigortasız çalışma-çalıştırma halen yaygın bir uygulama. Bu konuda son yıllarda önemli sayılabilecek mesafeler alınmış olmakla birlikte kayıtdışılık varlığını sürdürüyor.
 
Çoğu kere işveren sigortasız çalıştırmayı tercih etmekle birlikte, işçinin de suçu yok denemez. İşçilerin en azından bir kısmı da çeşitli saiklerle sigorta istemezler. Ellerine daha yüksek ücret geçsin, alıyorlar ise yetim aylıkları, burslar vs.kesilmesin diye… Ancak ikinci durum kayıtdışılık da esas belirleyici değil...

Kaldı ki, başlangıçta işçi ve işveren arasında bu yönde bir anlaşmanın olması, işverene sigortasız işçi çalıştırma hakkı/olanağı vermez. Çünkü, koşulları var ise sosyal sigortalı olmak zorunludur. Bu haktan vazgeçilemez, devredilemez ve aksine anlaşmalar yapılamaz.

Öte yandan işçi, sigortasız çalışırken işverenden şikayetçi olamamakta onu dava edememektedir. Zira bu durumda en büyük risk işini kaybetme riskidir.

Böyle olunca işçi işini kaybedince yada işten ayrılınca sigortasız çalıştırıldığı dönemin hizmet süresini sigortasına saydırmak için dava açabilir. Açılacak olan dava ise hizmet tespit davasıdır.

Hizmet tespit davası her zaman açılması mümkün olan bir dava değildir. Belli bir sürede açılması gerekir. Aksi halde işçinin dava açma hakkı düşer. Bu husus 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel sağlık Sigortası Kanunun 86.maddesinde düzenlenmiştir.

Buna göre; aylık prim ve hizmet belgesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilâm ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır.

Yazının Devamını Oku

İş kazası incelemesi bir ayda bitmeli

1 Ekim 2012

Oldukça mağdur olduğu anlaşılan bir okurumuz yazıyor: 2012 yılı başında iş kazasına uğramış, uzun süre tedavi görmüş, halen sağ elini/kolunu neredeyse kullanamıyormuş, SGK ya dilekçe verip iş kazasına uğradığını bildirip “iş kazası maaşı” bağlanmasını talep etmiş, dilekçesini 2012/Mart ayında vermiş ama halen daha bir sonuç alamadığını söylüyor…

Benzer durumda olanlar için SGK uygulamasını süreleri ve inceleme makamlarını da dikkate alarak açıklayalım…

Bir kere, artık işçilerin uğradığı iş kazası incelemelerini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olarak iş müfettişleri yapmıyor. İşverenler, İş Kanunu gereği işçilerinin iş kazasına uğraması halinde durumu 2 işgünü içerisinde Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüklerine bildirseler bile inceleme buralardan yapılmıyor…

İş kazası incelemelerini artık sadece SGK yapıyor. İşveren SGK ya da 3 iş günü içinde kazayı bildirmek zorunda…

Belli ki, bu olayda işverenin bir bildirimi olmamış. Ancak, SGK iş kazası iddiasını işçi bile kendisine bildirse konuyu araştırmak ve incelemek zorundadır. Dahası, bu konuda sınırlayıcı süreler bulunmaktadır. SGK yetkilileri bu sürelere uymak zorundalar…

İş kazası iddiası kendisine ulaşan SGK ünitesi, iddianın niteliğine göre hareket edecektir. Şöyle ki, eğer iddia iş kazası sonucu ölüm veya maluliyet ise konuyu incelenmek üzere SGK müfettişlerine aktaracaktır. Bunu da kendisine yapılan yazılı bildirimden itibaren 10 gün içinde yapmak zorundadır. Bu süre geçirilemez. SGK müfettişleri de 7 gün içinde yapılacak görevlendirmeyi müteakip bir hafta içinde işverene ulaşıp incelemeye başlayacak ve netice de defter ve belgelerin incelenmesi suretiyle incelemeyi bir ay içinde sonuçlandıracaktır.

Raporun yazımı ve uygulanması için üniteye gönderilmesi süreci olsun olsun maksimum 3 ay olabilir.

Okurumuz açısından oldukça uzun bir sürenin geçtiği anlaşılıyor. Bir de maluliyet ve ölüm sözkonusu olmadığı için belli ki inceleme SGK denetmenlerince yapılmış. Burada da işin uzun sürmemesi gerekiyor. Keza SGK öteden beri özellikle iş kazası incelemelerine hep öncelik tanır.

Yazının Devamını Oku

“Kıdem tazminatı alabilir” yazısı

24 Eylül 2012

KIDEM tazminatı eski 1475 sayılı İş Kanunun 14.maddesinde düzenlenmiş olup, halen de yürürlüktedir. İşçilerin kıdem tazminatı hakları vb. bu maddede sayılan koşulların varlığı halinde ödenir.

Bu şartlardan biri de emekliliktir. İşçi emekliliği hak ettiğinde ve bu sebeple işten ayrıldığında, o işyerinde en az bir yıl çalışmış olması kaydı ile kıdem tazminatına hak kazanır.

Öte yandan, 1999 yılında emeklilik yaşı yükseltilip kademeli bir geçiş öngörüldüğünden, kıdem tazminatına hak kazanma koşullarına da bir yenisi daha eklendi. O da emeklilik için yaş koşulunu tamamlamamış olmakla birlikte, sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısını doldurmuş olanlar, işten ayrıldıklarında yine kıdem tazminatlarını hak edeceklerdir.

Bu nokta da (SSK)SGK’ya da bir görev yüklenmiş, kamuoyunda “kıdem tazminatı alabilir” yazısını SGK müdürlüklerinin düzenlemesi gibi bir sonuç ortaya çıkmıştır.

Kamuoyunda bu şekilde adlandırılmakla birlikte, SGK “kıdem tazminatı alabilir” diye bir yazı düzenlemez. Yani işçi ile işveren arasındaki iş ilişkisine ve sonuçlarına müdahale etmez. SGK tarafından düzenlenen ve talep eden işçilere verilen yazı, o işçinin emeklilik koşullarını, yani prim ödeme gün sayısı ile sigortalılık süresini gösteren bir yazıdır.

Hemen belirtelim ki, bu yazı matbu bir yazıdır. SGK Başkanlığı tarafından geliştirilmiş olan bu yazının tüm SGK müdürlüklerince kullanılması gerekir. Bazen karşılaşıldığı üzere, kimi müdürlükler önceki dönemden kalma alışkanlıklarıyla kendi geliştirdikleri yazıları ilgililere vermektedirler. Hatta, bazı SGK müdürlükleri bu yazıları verirken gönülsüz de davranmakta, işi yokuşa sürmektedirler.

Bir kere, bu amaçlarla kullanılacak yazı, SGK Başkanlığı tarafından yayınlanan 2011/58 sayılı Genelgenin eki, ek… düzenlenmiş yazı olmalıdır. SGK müdürlükleri buradaki matbu yazı dışında, kendilerince uygun gördükleri yazıları veremezler.

Öte yandan, bu yönde taleplerle karşılaşan SGK müdürlüklerinin yazı düzenleyip verme konusunda gönülsüz olmalarına gerek yok. Çünkü, çekinecek yada onları ileri de zora sokacak bir husus yoktur. Neticede verdikleri yazı işçinin başvuru tarihi itibariyle, yaş dışındaki emeklilik koşulları olan sigortalılık süresi ile prim ödeme gün sayısını ihtiva etmektedir. Hiçbir biçimde taraflar arasındaki iş ilişkisine bu yazılar ile müdahale edilmemektedir.

Yazının Devamını Oku

İş kazasında işverenin kusuru

17 Eylül 2012

Bir okuyucumuz; su dağıtım işi yaptığını, işçilerinden birinin gelen su siparişini götürdüğü apartmanda, asansör boşluğuna düşerek ağır yaralandığını, bu durumda işveren olarak kendisinin de bir sorumluluğu olup olmadığını soruyor…
Sosyal güvenlik uygulamasında işveren iş kazası halinde genelde iki durumda sorumlu sayılmaktadır. Başka bir söyleyişle işverenin sorumluluğu kusura dayalı veya kusursuz sorumluluk olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kusursuz sorumluluk
İşverenin, iş kazasına uğrayan işçisinden ötürü kusuru olmasa bile sorumlu olduğu durum, o işçisini kaçak/sigortasız çalıştırması halidir. İşçi, sigortası yapılmadan, SGK ya işe giriş bildirgesi verilmeden çalıştırılıyor ise, o işçi iş kazasına uğradığında, işveren gerekli tüm iş güvenliği önlemlerini alsa bile sorumlu sayılmaktadır.

Örneğin, bu durumda SGK, kazaya uğrayan işçiye bir ödeme yaptıysa, gelir bağladı ise yapılan bu ödeme peşin sermaye değeri üzerinden işverenden alınmaktadır. Herhangi bir indirim de yapılmamaktadır.

Kusura dayalı sorumluluk
İş kazası işverenin kastı veya iş güvenliği önlemlerini almadığından olmuşsa, bu sefer işveren kusuru oranında sorumlu sayılmaktadır. Örneğin, SGK iş kazasına uğrayan işçiye gelir bağlamış ve kazada işvereni de diyelim %50 oranında kusurlu saymış ise, bağladığı gelirin bugünkü peşin sermaye değerini tutarının %50’sini işverenden geri alacaktır.

Ev ve işyerlerine damacana su taşıyan işçinin kaza hali…

Yazının Devamını Oku

SGK, part-time sözleşmeleri her ay istemeyecek

10 Eylül 2012

Aslında eskiden de böyleydi. Ancak, süreç içinde yapılan kimi uygulama değişiklikleri işverenleri cezalar ile karşı karşıya bıraktı. Ortaya uygulama boşlukları çıktı. İşte şimdi SGK bu eksikliği gidermiş oluyor.

Part-Time çalışanın sigorta günü

Sigortalı kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalıştırılıyor ise ay içinde sigorta günü doğal olarak 30 günün altında olmaktadır. Örneğin, haftalık çalışma saati 20 olan bir işçinin aylık çalışma saati 80 olmaktadır. Aylı sigorta günü ise 80/7,5=10,6 yani 11 gün olmaktadır.
Böyle olunca bu eksikliğin sebebinin de SGK ya belgelendirilmesi gerekmektedir.
Bunun için kullanılan kanıtlayıcı nitelikte belge ise yazılı part-tıme yani kısmi süreli iş sözleşmesidir.

Sözleşmenin bir kez SGK’ya verilmesi yeterli mi?

İşçinin sigorta günün gösterildiği prim belgesi ait olduğu ayı takip eden ayın 23’üne kadar SGK ya verilmek zorunda. İşte 30 sigorta gününün altında günü olanlar için kanıtlayıcı belgenin de aynı sürede SGK ya verilmesi gerekmektedir. Bu süre geçerse SGK para cezası uyguladığı gibi eksik günlerin primini de almaktadır.

Yazının Devamını Oku