Memet Eser

Asgari ücretten gösterilen işçinin dava hakkı

7 Mayıs 2012
ÇALIŞMA hayatından yayın uygulamalardan biri de işçilerin gerçek ücretleri yerine muhasebe kayıtlarında asgari ücretle çalışıyormuş gibi işlem yapılmasıdır. Çalışırken bu duruma ses çıkaramayan işçi açısından bunun önemli sonuçları bulunmaktadır.
Asgari ücretten gösterilen işçiler, ödenek verilmesi, gelir bağlanması veya emekli aylığı bağlanması gibi sosyal sigorta haklarından doğaldır ki, asgari ücret dikkate alınarak yararlandırılacaktır. Bu da daha düşük hastalık, kaza parası veya daha düşük emekli aylığı demektir. Bunlardan başka işçilik haklarında da kayıplar olabilecektir. Koşulların var olması halinde iş sözleşmesi sona eren işçiye yine ihbar, kıdem tazminatı ve diğer işçilik hakları asgari ücret düzeyinden ödenecektir. Bu da ciddi kayıplara sebep olacaktır.
Çalıştığı sırada, itiraz etmesi durumunda işten çıkarılma riski olan işçi asgari ücretten gösterilmesine sessiz kalsa bile, ileride işten ayrılınca bu duruma mahkemede itiraz edebilir. Mahkemeden gerçek ücretinin tespitini talep edebilir. Öyle ki, işçi gerçek ücreti yerine asgari ücretten sigortasının yatmasını gerekçe göstermek suretiyle iş sözleşmesini haklı sebeple sona erdirerek, kıdem tazminatını da talep edebilir. Gerçekten de işçinin sigorta primlerinin hiç yatırılmaması veya eksik bildirilmesi işçinin sosyal güvenlik hakkını ilgilendiren bir durum olsa da sigorta primlerinin hiç yatırılmaması, eksik yatırılması veya düşük ücretten yatırılması hallerinde de işçinin haklı fesih imkanı vardır. (Yargıtay 9. HD, 18.01.2010, E: 2008/14545, K: 2010/292)
Yargıtay, çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta primi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığını kabul etmektedir.
Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
(Yargıtay 9. HD, 21.04.2011, E: 2009/12280, K: 2011/12206)
Bu yaklaşıma uygun olarak işçiler açacakları davalarda gerçek ücretlerini tespit ettirip, kıdem ve ihbar tazminatları ile diğer işçilik haklarını gerçek ücretleri üzerinden talep edebilirler. Dahası, yapılan gerçek ücret tespitlerine uygun olarak asgari ücretten gösterilen sigortalarının da yükseltilmesini talep edebilirler.

Yazının Devamını Oku

Hizmet tespitinde primler işçiden alınmayacak

30 Nisan 2012
SİGORTASIZ çalışan çoğu işçi, çalıştığı sırada ne SGK’ya ne de mahkemeye gitmiyor.

Aslında gidemiyor! Kendisini dava ettiğini öğrenen işverenin işten çıkaracağını bilen işçi genelde çalıştığı sırada sessiz kalmayı tercih ediyor. Ancak, işten çıkınca ya da çıkarılınca şikayet veya dava hakkını kullanıyor. Bu ise, beraberinde birçok hak kaybını getiriyor. Bunlardan çok önemli bir eksikliği yakın zamanda SGK düzeltti.

SGK hatasından döndü

Geçtiğimiz günlerde SGK Hukuk Müşavirliği yayınladığı 2012/14 sayılı  genelge ile bu hatasından döndüğünü duyurdu ve uygulamaya yön veren eski genelgeyi yürürlükten kaldırdı. SGK bu genelgesi ile mahkeme kararı sonucu işverenin ödemesi gereken primlerin işverenden alınamadığı için işçiden alınması sebebiyle, sigortasız işçilerin mağdur olduklarını kabul etti. Dahası, mahkeme kararları uygulanmadığından, sigortalılar bağlanmayan emekli aylıklarını faiziyle istemek suretiyle bir kez daha dava açınca, genelde mahkeme kararları SGK aleyhine sonuçlanınca da SGK’nın külliyetli mahkeme masrafları ile karşı karşıya kaldığı da anlaşıldı.
Kaldı ki, Anayasanın 138. maddesine göre, “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve  bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” Artık, sigortasız çalışan işçiler mahkemeyi kazandıklarında, işverence ödenmesi gereken primler işçiden istenmeyecek ve mahkeme kararı ile birlikte hak ediyor ise işçiye emekli aylığı bağlanacak.

İşten ayrılan işçinin şikayet hakkı

Sigortasız çalıştırıldığını iddia eden işçi işten ayrıldığında SGK’ya şikayetçi olursa, SGK ancak işverenin kayıt ve belgelerini inceleyebiliyor. Kayıtlarda o kişinin çalıştığına dair bir bilgi veya belge var ise, tespit edilebilen süre kadar sigortalılık hakkı verilebiliyor. Çoğu kez kayıtlarda bu bilgilerin bulunması mümkün olmuyor... Netice itibariyle sigortasız çalışanın kaydı da olmuyor...

İşçinin dava hakkı

Sigortasız çalıştırılan işçi işten ayrıldığında, takip eden 5 yıl içinde iş mahkemesinde hizmet tespit davası açabilir. Bu süre hak düşürücü süre olup, geçirildiğinde dava açma hakkı da ortadan kalkmaktadır. Davacı işçi, mahkemede çok çeşitli bilgi ve belgelerin yanı sıra tanıklarla da orada çalıştığını ispat edebilir. Mahkeme işçi lehine sonuçlanırsa, mahkeme kararı ile tespit edilen kazanç ve gün sayıları SGK tarafından dikkate alınacaktır. Böylece, sigortasız çalışılan süreler emeklilikte aranan gün sayısına ilave olacaktır.

Yazının Devamını Oku

Sağlık Bakanlığı verdiği belgeler için para almaya devam ediyor

16 Nisan 2012
2000’lerden bu yana kamu kurumları tarafından verilen neredeyse hiçbir hizmet bedelsiz değil.

Dahası indirimli de değil. Ancak, Bakanlar Kurulu kararı ile bedelsiz veya indirimli kamu hizmetleri sunulabiliyor. O da sınırlı; bayramlarda köprüden geçişlerin ücretsiz olması, belediye otobüslerine biletsiz binilmesi vs... Bir de gazi aylığı/şeref aylığı alanların özel durumları...Sağlık Bakanlığı da sadece verdiği sağlık hizmetlerinden değil, yaptığı birçok idari işlem için de para alıyor. Örneğin; özel hastane ruhsatı, faaliyet izin belgesi, ön izin belgesi vs. alınacaksa Bakanlığa maktu bir para ödenmesi gerekiyor.

Personel çalışma belgelerinden artık para alınmıyor

Hemen belirtelim ki, özel sağlık tesislerinde çalıştırılacak sağlık personeli için çalışma belgesi düzenlenmekte ve il sağlık müdürlüklerince de onaylanmaktadır. 2012’ye gelinceye kadar bu belgelerin her onaylanışında para ödenmekteydi. Örneğin; 2011’de onaylanan her personel çalışma belgesi için 81 lira ödeniyordu.
Ancak, 2012 için yayınlanan tarifede personel çalışma belgesi için bir fiyat belirlenmedi. Yani, bu yıl özel sağlık kuruluşlarınca (özel hastane/tıp/dal merkezlerince) düzenlenip sağlık müdürlüklerince onaylanan personel çalışma belgeleri için para ödenmeyecek!

Yasal dayanak

Eskinden 181 sayılı KHK’nin ek 2. maddesine göre Sağlık Bakanlığı’nca düzenlenen veya onaylanan belgeler için para alınıyordu. Ancak konu, bu sefer de 2 Kasım 2011 tarih ve 28103 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin “Ruhsatlandırma ve lisans bedeli başlıklı” 57. maddesinde düzenlendi. Buna dayalı olarak da sağlık Bakanlığı 2012 sonuna kadar düzenlenecek veya onaylanacak belgelere ilişkin fiyat tarifesini yayınladı.

Yazının Devamını Oku

Radyoloji çalışanlarının yıpranma payı

9 Nisan 2012
RADYASYONA muhatap işlerde çalışanlar için eskiden önemli bir ayrımcılık vardı...

Devlette çalışanlar yıpranma payı alırdı, özelde çalışanlar ise alamazdı... 1 Kasım 2008’den itibaren artık özel hastanelerde radyoloji uzmanı veya teknisyeni olarak doğrudan radyasyona muhatap iş görenler için de yıpranma payı uygulaması geldi.

İşverenler daha fazla prim yatıracak

Özel hastanelerde veya diğer özel sağlık merkezlerinde radyasyona muhatap çalışanlar için işverenlerin daha yüksek emeklilik primi ödemesi gerekmektedir. Gerçekten de normalde emeklilik primi olarak işveren %20 oranında kesinti yapıp öderken, radyasyona muhatap işlerde çalışanlar için bu oran %21,5 olarak uygulanacaktır.
Dolayısıyla işverenler, bu şekilde çalışan işçilerini diğerlerinden ayırıp hesaplama yaparak SGK’ya bildirecektir.

Radyasyona muhataplar nasıl bildirilecek

İşveren bu şekilde çalışan personelini, bir başka belge türü kullanıp SGK’ya bildirecek. Aksi halde yıpranma payından yararlanamazlar. İşveren bu işçilerini aylık prim belgesi ile SGK ya bildirirken “32” numaralı belge türünü kullanmak zorundadır. Diyelim böyle yapılmamış, kişi diğer işçiler ile “1” belge türünde SGK’ya bildirilmiş ise, sonradan gerekli düzeltmelerin yapılması da mümkündür.

Yıpranma payı dikkate alınmayan işçi tazminat alabilir

Radyasyona muhatap çalışan işçinin yıpranma payını dikkate alınmaz ise, işçi haklı sebeple iş sözleşmesini feshedip kıdem tazminatını talep edebilir. Bu durumda ihbar tazminatı alamaz. Ama, şua izninden kaynaklanan fazla çalışma paralarını da isteyebilir.

Yazının Devamını Oku

18 yaşından önceki sigortalılık ne işe yarar

2 Nisan 2012
Bu konuda yaşanan karmaşa sona ermeyeceğe benziyor. 18 yaşından önceki sigortanın işe yaramayacağı veya ilk giriş sayılacağı vb. söylemler sürüp gidiyor. Şüphesiz bu alandaki karmaşa çalışanların emeklilik planlarını da etkiliyor.

Sigorta günleri

18 yaşından önceki sürelere ait sigorta günleri hiçbir biçimde kaybolmaz. Emeklilikte aranan prim gün sayısının hesabında dikkate alınır.


İşe başlama tarihi önemli

Hizmet sözleşmesi ile çalışanlardan, ilk işe başlama tarihi 1 Nisan 1981 tarihinden önce olanlar için yaş 18’den küçük de olsa bu tarih ilk sigortalılık tarihi olarak dikkate alınacaktır. Yalnız, 1 Nisan 1981’den önce yatan primlerin malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortası primleri olması gerekir. Yoksa, çocuğun çıraklık sigortasına kaydı ilk işe başlama sayılmaz.
Dolayısıyla 1 Nisan 1981 tarihinden önce malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortası primlerini ödemek suretiyle sigorta kaydı yapılan bebek/çocuk 6 aylık olsa bile emeklilik hesaplamasında ilk işe başlama tarihi olarak esas alınacaktır.
Kişinin ilk işe başlama tarihi 1 Nisan 1981’den sonra ise 18 yaşından küçük iken yapılan sigorta kaydı ilk işe başlama olarak sayılmayacak. 18 yaşını doldurduğu tarih ilk işe başlama yani sigortalılık süresinin başlangıcı olarak dikkate alınacaktır.

Sigortalı olunabilir mi?

Yazının Devamını Oku

Emeklilikte son 3,5 yılın hesabı!

26 Mart 2012
Okurlarımızın belliki, SSK’ya geçip emekli olma eğilimleri devam ediyor. Çeşitli sebeplerle avantajlı bulunan bu durum geçişleri etkiliyor. Ancak, kamuoyunda 3,5 yıl prim ödeyerek SSK’dan emekli olma diye bilinen uygulama çoğu kere yanlış hesaplara da sebep olabiliyor. Yazımızda bu konuya açıklık getireceğiz.

SSK’ya geçiş kolaylaştı

Eskiden (1 Mart 2011’den önce) bir Bağ-Kur sigortasının SSK sigortalısı olması oldukça zahmetli bir süreçti. Esnaf ise vergi mükellefiyetini, şirket ortağı ise ortaklığını sona erdirmesi gerekiyordu.
Ama artık bunlara gerek yok. Eğer bir Bağ-Kur sigortalısı, bu statüsünden çıkıp SSK sigortalısı olmak istiyor ise, işyerini kapatmasına/devretmesine gerek yok. Bir başka işyerinde işçi olarak çalışmaya başlaması yeterli... Bir başka işyerinde işçi olarak çalışmaya başladığında, SSK sigortalılığı başlıyor ve Bağ-Kur sigortalılığı hiçbir işlem yapılmaksızın/şirket ortaklığından da çıkmaksızın kendiliğinden sona eriyor.


SSK niye tercih ediliyor

SSK statüsünden emekli olmak genelde daha erken emekli olmaya imkan sağladığı için tercih ediliyor. Sadece bu değil, bağlanan aylık da çoğu kere daha yüksek oluyor.Bağ-Kur şartlarında sigortalıya diyelim; 9000 sigorta günü gerekliyken, SSK şartlarında farklı seçenekler olmakla birlikte daha erken, diyelim 4300-5500 gibi gün sayıları ile emekli olunabiliyor.


Yazının Devamını Oku

Staj dönemi sigortası emeklilikte işe yaramaz

19 Mart 2012
SONDA söyleyeceğimizi en başta söyleyelim, çıraklar veya stajyer öğrenciler adına yatan primler emeklilik hesaplamasında dikkate alınmaz.

Gerçekten de staj yapan öğrenciler ile çıraklar işyerlerinde pratik eğitimlerini yaparlarken sadece iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık sigortası hükümlerine tabidirler. Bir de anne veya babaları üzerinden sağlık yardımı almıyorlar ise, GSS hükümlerine de tabi olurlar.
Dolayısıyla sosyal sigorta işlemlerinin gerçekleştirilmesi için verilen sicil numarası ve sigorta kartlarında yazan ilk işe giriş tarihi sadece bahsettiğimiz sigorta kolları için ilk işe giriş tarihidir. Bu ise emeklilikte önemli olan ilk işe başlama tarihi olarak dikkate alınmaz.
Uzun vadeli sigorta kollarına tabi olmak suretiyle çalışmaya başlanılan tarih ilk işe giriş tarihi olacaktır. Aynı sicil numarasının kullanılması ise bu sonucu değiştirmez. Dolayısıyla emeklilik hesaplamaları açısından ilk işe başlama tarihi, kişiler adına ilk defa malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi ödenmeye başlayan tarihtir.

İşten ayrılış bildirgesi cezası neredeyse kalktı

26 Ocak 2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6270 sayılı kanun ile SGK tarafından uygulanan birçok idari para cezasının 1/4 oranında indirildiğini daha önce duyurmuştuk.
Bu sefer, 8 Mart 2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6283 sayılı Kanun ile bir indirime daha gidildi. İşten çıkış bildirgesi ile banka sandıklarında işe giriş ve çıkış bildirgeleri için uygulanan para cezası tutarı asgari ücretin 1/10’i oranına indirildi.
Ancak fiili uygulamada uygulanacak ceza daha da düşecek. Bir örnekle açıklayalım. Diyelim işveren, 01.04.2012 günü işten ayrılan işçi A’nın işten ayrılış bildirgesini 10 gün içinde vermesi gerektiği halde, süresi geçtikten sonra ama 30 gün içinde SGK’ya verdi. Ve hesaplanıp uygulanacak cezayı da 15 gün içinde ödeyecek.

Yazının Devamını Oku

SGK’ya saldırmanın dayanılmaz hafifliği

12 Mart 2012
Artık moda; sosyal güvenlikten bahsetmek, emeklilik demek, sağlık hakkı demek...

Gelir testi yaptırmayanlara öneriler. Şu sıralar Genel Sağlık Sigortası (GSS) bahsi en iyisi...
Hele SGK’nın yaptığı veya yapamadığı işlemlerden sorumlu tutulup taşlanması sanırım en kolayı. Zararı da yok... Korkulacak bir şey de yok...
Doğum borçlanması ile ilgili işlemleri mi eleştirilecek; o zaman kolayı var, “SGK bu işi bilmiyor, kafasına göre iş yapıyor” derler olur biter... GSS ve uygulamasını anlamamış olması önemli değil yazarın... Dediği ya da bildiği gibi olmuyor mu uygulama. Kolayı var; “SGK yine vatandaşa kazık attı” denilmesi yeterlidir.
Part-time çalışanlar eksik günlerinin sağlık primlerini cebinden ödeyecek. Sıkıntılı bir süreç. Sıkıntının kaynağı mı belli tabii ki, SGK... Yine yanlış yaptı denilir, yetmez hem de azarlanır.
İşverenle anlaşmak suretiyle ücretsiz izine çıkan ya da çıkarılan işçiler, bir takvim yılında bir ayı geçen ücretsiz izin süreleri için cebinden sağlık primi ödeyecek artık. Hiç de sevimli olmayan bir uygulama. Sevimsizliğin kaynağı kim bildiniz, SGK...
Daha bir dolu efsane, bir dolu hafiflik...
SGK, bugünkü haliyle ülkemiz nüfusunun neredeyse tamamına sosyal sigorta ve sağlık hizmeti sunuyor. Eksiklikleri ve hatalı uygulamaları yok mu, şüphesiz ki var. Bunların çözülmesi ise mümkün, nihayet idari kararlar ve düzenlemeler... Hiç olmadı, yargıda çözülmesi mümkün...

Yazının Devamını Oku