CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan’ın Yunanistan ziyareti sadece siyasetin değil spor dünyasının da gündemiydi. Atina’da, Panathinaikos Başantrenörü Ergin Ataman ile Erdoğan’ın sohbeti sonrası Yunan basınında ilginç bir iddia ortaya atıldı. Ataman’nın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, “Panathinaikos, Fenerbahçe’yi yenebilsin diye buraya geldim” dediği öne sürüldü.
iDDiALAR HAYAL ÜRÜNÜ
BU sözler sosyal medyada yankılandığı anda Ergin Ataman’a ulaştım. Ataman, Cumhurbaşkanı ile aralarında geçtiği iddia edilen bu diyaloğun tamamen hayal ürünü olduğunu söyledi. Ataman görüşmenin son derece samimi bir havada geçtiğini söyledi. Görüşme ile ilgili elde ettiğim bilgiler şunlar:
MEMNUNiYETLE KOÇ OLURUM
CUMHURBAŞKANI Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Miçotakis’i Türkiye’ye davet ettiğini, hatta şartlar uygun olursa Külliye’de birlikte basketbol oynamak istediklerinden bahsetmiş.
Erdoğan bu maç gerçekleşirse Ergin Ataman’dan Türk tarafının koçluğunu yapmasını istemiş. Ataman, “Memnuniyetle” yanıtını vermiş. ·
Ergin Ataman, Cumhurbaşkanı’na, Yunanistan’da kendisinin çok iyi karşılandığından ve burada çalışmaktan çok mutlu olduğundan bahsetmiş.
TARAFTARLAR ÇOK SEViYOR
Göztepe’nin, Eyüpspor’u 1-0 yendiği maç geçen sezon Arda Turan’ın teknik direktör olarak görev aldığı ilk karşılaşmaydı.
O maçı ve Arda Turan’ın teknik direktörlüğünü izlemek için önce Eyüpspor kampına gittim. Sonra da tribüne...
1-0 kaybetmesine rağmen Arda Turan’ın teknik direktör olarak son derece başarılı olduğunu ve olacağını yazdım. · Daha ilk maçı bu nasıl yazı...
Bu ve bunun gibi çok eleştiri aldım. Ama bugün gelinen nokta beni haklı çıkardı. Arda ve Eyüpspor, bugün Süper Lig’e yükselecek en güçlü aday.
Neden Arda ile başladım.
Çünkü benzer bir deneyimi bugün Burak Yılmaz yaşıyor.
Ve ben yine iddia ediyorum. Sergilediği tavır ve aldığı sorumlulukla Burak Yılmaz da geleceğin çok önemli bir teknik adamı olacak.
MiLLi TAKIM’I DÜŞÜNÜRKEN BEŞiKTAŞ’TA KRiZ PATLADI
Çebi, parmak sallayan Büyükekşi’ye neden tepki göstermedi? Beşiktaş-Lugano maçına damga vuran görüntülerden biriydi yandaki fotoğraf... Hürriyet foto muhabiri Emre Oktay’ın çektiği kareler bir anda sosyal medyada tartışmaların baş köşesine oturdu. Beşiktaş tribünleri TFF Başkanı’nı protesto ettiği anda iki başkan arasında neler yaşandığını Mehmet Büyükekşi’ye sordum... İşte TFF Başkanı’nın anlattıkları...
G.SARAY VE F.BAHÇE'NİN DEPREM YARDIMI MAÇLARINA GİTMİŞ, BEŞİKTAŞ'A GİDEMEMİŞTİM
“G.Saray ve Fenerbahçe’nin deprem yardımı için oynadığı maçlara gitmiş ama Beşiktaş’ın maçına gidememiştim. Dün gece (önceki gece) Lugano maçına gittik. Maç öncesi Sayın Ahmet Nur Çebi ile konuştuk. ‘İnşallah Beşiktaş ile Fenerbahçe final oynar’ diye temennimi dile getirdim. Ülke puanı açısından önemini dile getirdim. Maç öncesi son derece dostane bir şekilde konuştuk.
Maç içinde bir anda protestolar başladı. 30-40 kişi değil. Bir tribün başlıyor diğer tribün devam ediyordu. 100 kişiye sorsanız, 100’ü de organize bir protesto olduğunu söyler. O dakikadan sonra ben de kalktım ve maçı terk ettim. Sadece ben kalkmadım, yönetim kurulu üyelerimizden, Temsilciler Kurulu başkanımıza kadar hepimiz terk ettik stadı.
10 DAKİKA ÖNCE DOSTÇA KONUŞTUĞUM BİRİNE PARMAK MI SALLARIM!
- Stadı terk etmeden önce Ahmet Nur Çebi’ye parmak salladığınız yorumları yapıldı...
Olur mu öyle şey! Parmağımla kale arkası tribününü ve diğer tribünü gösterdim ‘Organize bu, Sayın Başkan’ dedim. 10-15 dakika önce güzel güzel konuştuğumuz birine parmak mı sallarım! Kaldı ki Beşiktaş Kulübü Başkanı’na karşı böyle bir hareket yapılabilir mi?
Milli Takım Teknik Direktörü Stefan Kuntz geldiği günden bu yana eleştirilerin bir numaralı hedefi haline geldi.
Japonya maçından sonra yaptığı açıklamalar da gündeme oturdu. Kuntz’un sözlerinde 4 madde öne çıktı.
1- Futbolcular yüzde yüzünü vermedi, bu canımı acıttı.
2- Saha ortasında cevap verilir, röportajlarda değil.
3- Kimse teknik direktörü korumuyor, hep sorgulanıyor.
4- Bazı oyuncular fiziken yetersiz, iyi çalışmıyorlar. Futbol sonuç odaklı bir oyun. Burada Darwin’in kuralları geçerli bu oyunda. Güçlü olan ayakta kalıyor. Milli Takım’ın son 2 maçta aldığı sonuçlara baktığınızda, Kuntz’un sözlerine dudak bükebilirsiniz. Ama Sezar’ın hakkı Sezar’a. Hiç mi doğru söylemiyor Kuntz?
FUTBOLCULARIM YÜZDE YÜZÜNÜ VERMEDi BU CANIMI ACITIYOR
Dedim ya geldiği günden bu yana eleştirilerin hedefi oldu. Varlığı, bilgisi hep sorgulandı. Hatta bir takım isimlere Milli Takım yolu açmak için özellikle eleştirildi. Böylece bir taşla 2 kuş vurulmuş oldu. Hem Kuntz yıpratıldı, hem de oyuncularla arasındaki bağ koparıldı. “Futbolcular yüzde yüzünü vermedi” ifadesi Alman hocanın doğrudan, hedef gözeterek yaptığı bir suçlama.
Ermenistan beraberliği A Milli Takım için bir kayıp ama bir felaket değil. Henüz gruptan çıkma umutlarımız zirvede.
Ama beni sonuçtan çok daha fazla üzen; A Milli Takım ve teknik direktörü Stefan Kuntz üzerinde oynanan oyunlar...
Bugün Kuntz’un Ermenistan maçındaki tercihleri eleştiriliyor.
Doğrudur ya da yanlıştır, buraya hiç girmiyorum ama eminim ki bu maçı kazanmış olsaydık, şimdi onu yerden yere vuran pek çok kişi Kuntz’un tercihlerini alkışlıyor olacaktı.
Çünkü geleceğe değil, sahada o gün elde edilen sonuca odaklı bakıyorlar.
Ve bu sonuç üzerinden de planlarını hayata geçirmeye çalışıyorlar.
KiRLi OYUNLARI iÇiN SOSYAL MEDYADAKi BAZI KALEMŞÖRLERi DEVREYE SOKUYORLAR
Teknolojinin gelişmesine paralel olarak spor da hızla değişiyor, gelişiyor. Bu değişimin çarpıcı rakamları var... Real Madrid’den Vinicius Jr 18 yaşına geldiğinde tam 20 bin dakika üst düzey futbol oynamıştı. Oysa meslektaşı ve dünya futbolunun yıldızı Ronaldinho çok değil, 10-15 yıl önce aynı yaşta iken sadece 7 bin 607 dakika üst düzey futbol oynayabilmişti. Spor gelişmeye devam ettikçe, sporcunun da bu çarkın içinde kendine yer bulabilmesi için olumlu yönde değişmesi ve çok çalışması gerekiyor. Okçulukta Dünya Şampiyonu olan Mete Gazoz’un hikayesi de bu değişimin, gelişmenin ve çok çalışmanın hikayesi.
OKÇULUK BECERİLERİNİ GELİŞTİRMEK İÇİN YÜZME, RESİM VE PİYANO DERSİ
Okçuluk, nefes kontrolü, konsantrasyon, motivasyon ve tüm bunların üstüne özel yetenek gerektiren bir spor dalı. Sadece yeteneğiniz işe yaramıyor. Duyularınızı kontrol edebilme becerisini de kazanmanız, geliştirmeniz gerekiyor. Mete Gazoz’un hikayesi de işte burada başlıyor. Okçu bir ailenin evladı olarak 1999 yılında dünyaya gelen ve 3 yaşında spora başlayan Mete, omuzlarını geliştirmek için yüzme, dikkat yeteneği için resim, göz ve el koordinasyonu için de piyano eğitimi alıyor. Ama asıl başarı onun olağanüstü çalışma azmiyle birlikte geliyor.
RİO VE TOKYO HEDEFLERİ TAMAM SIRA PARİS’TE
Mete Gazoz, antrenörü Yusuf Göktuğ Ergin ile birlikte bir kariyer planlaması yapıyor... İlk hedef 2016 Rio Olimpiyatları’na katılmaktı; ardından da 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları’nda altın madalya kazanmak. Bu iki hedef de gerçekleşiyor. Şimdi sırada 2024 Paris’te bireyselde ve takım halinde altın madalya kazanmak var.
Mete Gazoz’un başarısı tesadüf değil elbette. Bir gününün 10 saati antrenmanla geçiyor. Günde 500 ok atıyor. Bunun kolay bir şey olduğunu düşünmeyin. 70 metre mesafeye attığı 6 oku almak için 70 metre yürüyor, geri geliyor, konsantre oluyor ve yeniden o 6 oku atıyor. Sonra fiziksel antrenmanı başlıyor. Koşu, nabız kontrolü, fitness.
DURUŞU, RAHATLIĞI VE ESPRİLERİ İLE RAKİPLERİNDE RAHATSIZLIK YARATIYOR
Mete Gazoz’un başarısındaki en çarpıcı özelliklerinden biri de onun kişiliğinden kaynaklanıyor. Okçuluk, rakiple göz teması kurmadığınız sporlardan biri. Göz göze gelirseniz onu demoralize edebilme şansınız var. Ama okçuluk farklı. Mete yine de bunu başarıyor. Rakibi ile yan yana geldiğinde duruşu, rahatlığı, esprileri ile öyle bir aura oluşturuyor ki, rakibinde rahatsızlık yaratıyor. Mete Gazoz’daki, ‘eğleniyorum, kazanacağım, çok rahatım’ havası rakibini bozuyor, strese sürüklüyor. Atışlardan sonra geliştirdiği ‘Mete Gazoz hareketi’ ile de bir şov ekliyor.
Yüzde 51 deyimini Türk futboluma kazandırdınız. Sezon başı itibariyle ‘Yüzde 51 şampiyon’ diyebileceğiniz bir takım var mi?
Evet, bu deyimi kullandım ve yıllardır da kullanılıyor. Ancak ben bu sözü, başında olduğum takımlar için ve iki ayaklı tur maçları için söyledim.
Dolayısıyla şimdiden ‘Yüzde 51 ihtimalle bir takım şampiyon olur’ demek biraz abartılır. Onu ancak ligde 6-7 hafta geçtikten sonra 1 veya 2 takım için söyleyebiliriz.
Takım kadroları ve yapılan transferleri göz önüne aldığınızda Galatasaray önde gibi görünebilir ama dediğim gibi, ilk 6-7 haftayı görmeden böyle bir tahminde bulunmak doğru olmaz.
Onların en büyük sorunu 3 yerli oyuncu denklemi olacak. Kerem Demirbay ve Abdülkerim Bardakcı’nın oynayacağını düşünürsek üçüncü yerliye en yakın adaylar Kerem Aktürkoğlu, Berkan Kılıç, Kazımcan Karataş ve kaleci Günay Güvenç. Maçların zorluk derecesine göre Günay Güvenç’i kullanma imkanı doğabilir diye düşünüyorum.
MAURO İCARDİ ŞUNU UNUTMASIN YILDIZLARI TAKIM ARKADAŞLARI YARATIR
Mauro İcardi coşkusu yaşanıyor Galatasaray’da. Bir futbolcunun takımda bu kadar ön plana çıkması ve şampiyonluğun tek mimarı gibi görünmesi herhangi bir sorun yaratır mı?
Yukarıdaki fotoğraf, Türkiye’nin 2032 Avrupa Şampiyonası’na İtalya ile birlikte ev sahipliği yapma kararının açıklanmasından hemen sonra, Abdi İpekçi Basketbol Gelişim Merkezi’nde çekildi. Fotoğrafın benim için anlamlı bir yanı var. Ama bunu açıklamadan önce Abdi İpekçi kompleksinden söz etmeliyim. Türkiye’nin basketbol mabedi bu salonun yıkılacağı haberini aldığımda, beklentim çok yüksek değildi. Salon bu, ömrünü tamamladı ve yerine yenisi yapılacak diye düşündüm.
BU TESiSiN BELKi DE DÜNYADA BENZERi YOK
Ama önceki gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte kompleksi gezince fena halde yanıldığımı anladım. Türkiye belki de dünyada bir benzeri olmayan basketbol merkezine sahip oluyor. Bu komplekste yer alacak tesisleri birer birer anlatayım.
1- 59 localı, 10 bin kişilik bir salon.
2- Tüm alt lig maçlarının oynanacağı bin seyirci kapasiteli 3
ayrı salon.
3- Bir antrenman salonu.