M. Rauf Ateş

Altında kazanmak kolay mı?

26 Ağustos 2011
Bir süredir aralıklarla altındaki yükselişi yazıyor, belli düzeylerden yapılacak alımların risk oluşturabileceğinin altını çiziyorum.

Çarşamba günü altın sert bir düşüş gösterince, altının kesintisiz yükseleceğine inananların kafalarında soru işaretleri oluştu. Şimdi ‘Nereye kadar düşecek?’ sorularını daha fazla duyuyorum.

Bir yakınım, ‘Altın almak istiyorum, ne dersin’ diye sormuştu. Ben de burada yazdıklarımı paylaşmış, risklerinin altını çizmiştim. ‘Belki yükselişe devam edecek, 2 bin doları da geçebilecektir. Ama aralarda sert düşüşler olabilir’ demiştim.

Yakınım benim dinledi ama önerimi dikkate almadı. Çarşamba öğle sonrası aradı, ‘Altın aldım, şimdi ne yapmak gerekiyor.’

Güzel ama geç kalmış bir soru… Aynı soruya çok sayıda vatandaşın yanıt aradığını tahmin ediyorum. Yanıttan önce birkaç başlığa dikkat çekmekte yarar var.

Yazının Devamını Oku

Altın yatırımcının ruh hali

23 Ağustos 2011
ABD’nin başkan danışmanlarından ekonomist Laura Tyson’un altınla ilgili güzel bir değerlendirmesi var:

‘Altın yükseliyor ama bu yükseliş beni çok şaşırtıyor. Daha fazla yükseleceğini sanmıyorum.’

Tyson böyle değerlendire yapıyor ama her gün televizyona çıkan yerli yorumcular ile basına yansıyan yabancı uzmanlardan çok farklı düşünenler de var. Onlar ise ‘2000 dolar/ons’ üstüne işaret ediyorlar.

Yakından izleyenler hatırlayacaktır. Bir ara altına takı ve mücevher amaçlı talepte daralma olmuş ve altın fiyatları gerilemişti. O zamanlar düşüşün devamının geleceği tahmin ediliyordu ki, AB borç sorunu ve ABD’nin not indirimi imdada yetişti. Bir süredir de yatırım ve spekülatif amaçlı altının fiyatı yükseliyor.
Twitter’da yazılan mesajları izliyorum. Vatandaş, takı amaçlı aldıkları çeyrek ve yarım altının yükselişinden epey dertliler. 180 TL’ye ulaşmış olan çeyrek, altının geldiği yeri açıkça ortaya koyuyor.

Yazının Devamını Oku

Önce ‘Eko sistem’ yaratılmalı

19 Ağustos 2011
Malcolm Gladwell’in ‘Outliers’ adlı kitabında, Amerika’nın ilk öncü işadamları ile yeni ekonomi şirketlerine hayat veren girişimcilerin aynı dönemde doğmalarının tesadüf olmadığını, örnekleriyle anlatır.

Ona göre, 1950’lerin ortalarında doğan Bill Gates ve Steve Jobs girişimciler, 1970’lerdeki uygun eko sistemin (Teknolojinin yükselişi, Nasdaq’ın kurulması ve hükümetin desteği) ciddi katkısını görmüşlerdi.

Amerika’nın altın dönemini yaşadığı 1860-1870 yılları arasında doğanlardan da çok önemli işadamları çıkmıştı. Bunlar arasında ülkenin gelmiş geçmiş en zengin 14 kişisinin bulunması da tesadüf olarak kabul edilmiyordu.

Eko sistemin önemi
Bunları neden yazdım? Çarşamba sabahı Üniversiteli Girişimciler Ödülü’nün tanıtım toplantısı vardı. Dünya Üniversiteler Girişimciler Ödülü’nün Türkiye ayağı olan bu organizasyon, Süreyya Ciliv, Ali Sabancı ve Faruk Eczacıbaşı’nın katıldığı toplantı ile basına duyuruldu.

Yazının Devamını Oku

Döviz kredisi vurgunları ne yapsın?

12 Ağustos 2011
Hafta başında İsviçre Frangı, Japon Yeni gibi para birimleri başta olmak üzere dövizle konut alanların yaşadıkları sorunu yazmıştım. Yazıdan sonra çok sayıda mesaj geldi. İşin doğrusu okuyunca insanın içi burkuluyor.

Belki de uzun yıllar konut almak için beklemiş, düşen faizleri fırsat bilip dişinden tırnağından artırdığıyla ev alanlar, şimdi kelimenin tam anlamıyla ‘perişan’ durumdalar…

Taksitlerini ödedikçe, geride kalan borçları artıyor. Siz gidiyorsunuz, yol da uzuyor… Son yaşanan büyük dalga ile umutları iyice kararmış.

Ödedikçe bitmeyen kredi
Adını vermeyeyim bir okur şöyle yazıyor:

Yazının Devamını Oku

Türkiye niye olumsuz ayrıştı?

9 Ağustos 2011
Dünya ekonomisini sarsan iki önemli sorun var:

Birincisi, Avrupa Birliği’ndeki borç sorunu… İkincisi ise cumartesi günkü not düşüşüyle birlikte daha ağırlaşan Amerikan ekonomisi…

Böyle bakınca sarsıntının merkezi Avrupa ile Amerika gibi görünüyor… Ancak, hisse senetleri performansı ile yerel para birimlerinin değer kaybı açısından bakıldığında, bazı gelişmekte olan ülkelerin, örneğin Türkiye’nin daha fazla hasar aldığı öne çıkıyor…

Borsa neden düşüşte lider?

İMKB 100 Endeksi, 5 Ağustos 2011 Cuma gününü yüzde 5’in üstünde değer kaybı ile kapatırken, gelişmiş ve gelişmekte olan ülke borsalarında düşüş daha sınırlı idi.

Yazının Devamını Oku

Türkiye’nin yükselen perakendecisi

29 Temmuz 2011
Bir zamanlar AVM açma planı yapan yatırımcılar ve danışmanlar için ‘çıpa’ (anchor) niteliğinde perakendeciler vardı.

 Bunların ilk sırasında Zara, Mango gibi yabancılar ile Boyner, YKM, Mudo gibi yerliler gelirdi. AVM karışımını oluşturanlar, yola bunlardan bir ya da birkaçını çekip, onlara özel yerler vererek yola çıkarlardı.

Şimdi de bu perakendeciler çok önemli… Hala Zara, Mango, Boyner, Mudo’yu çekmek yarışı var. Ama bir süredir konuştuğum AVM yatırımcıları, bir şirkete giderek daha fazla önem verdiklerinin altını çiziyorlar.

Hafta içinde sohbet ettiğim Türk Mall’un genel müdürü Levent Eyüpoğlu, ‘Yeni yatırımlarda LC Waikiki’yi, olması gerekenlerden biri olarak görmeye başladık’ demişti.

Çok sayıda AVM’ye danışmanlık yapan Avi Alkaş’ın, Capital’in Ağustos sayısında söyleşisi var. Onun değerlendirmesi de aynı yönde:

Yazının Devamını Oku

TL'nin değer kaybında en uzun süreyi yaşıyoruz

27 Temmuz 2011
2002 sonrasında TL’nin en uzun süren değer kaybı Haziran ayı içinde Anadolu’dan bir işletme sahibi ziyarete gelmişti.

Söz ekonomiden, dövizden açılınca, ‘Ben dolar aldım, 1.68’e kadar bekler, satarım.’

İşin doğrusu doların 2002 sonrası hareketini, yükseliş süre ve değer artışı trendini yakından izleyen birisi olarak tahminini biraz abartılı bulduğumu söyledim.
Çünkü, Türk Lirası, 2002’den bu yana 12 dalgada ABD Doları karşısında değer kaybetmiş. Bu 12 dalganın sadece 1’inde düşüş trendi 200 günün üstünde sürmüş. Onun da büyük kriz dönemi olduğunu söylemeye gerek yok.

Düşüş eğiliminde rekor süredeyiz!
Yine bu 12 dalgada en önemli yükseliş, 209 gün süren 2008’dekinde olmuş ve yüzde 55.1 değer kaybı yaşanmış. Ardından gelen dalgalarla ilgili verileri tabloda görüyorsunuz.

Yazının Devamını Oku

Aslında soğuma başladı

25 Temmuz 2011
Dün piyasalar güne dış etkilerin de etkisiyle morali bozuk başlamıştı. Ardından Fitch’in açıklamaları geldi. İçinde yeni bir şey olmamasına rağmen piyasaları bozdu, borsada ciddi düşüşlere neden oldu.

Fitch’in yeni olan, ancak doğruyu pek ortaya koymayan değerlendirmesinde, ‘Türkiye ekonomisi ısınıyor’ da vardı.

Fitch’den sonra Merkez Bankası’nın faiz kararı ve açıklamaları geldi. Orada ise ‘alınan önlemlerin işe yaradığına’ ve ‘soğumaya başladığına’ dikkat çekiliyordu.

Yani tam tersi bir analiz vardı.

Benim de aldığım ve sizinle de paylaşacağım bilgiler MB’nin değerlendirmeleri yönünde… Fitch, Başbakan’ın deyimiyle, ‘Bu işe biraz Fransız’ ya da geç kalmış.

Yazının Devamını Oku