Hâlâ dışlanıyoruz

Güncelleme Tarihi:

Hâlâ dışlanıyoruz
Oluşturulma Tarihi: Eylül 23, 2016 10:09

Almanya’da yabancıların işyerlerinde, ev kiralamak isterken konut piyasasında, meslek eğitimi başvurularında, hatta eğitim kurumlarında ve günlük yaşamlarında yıllardır dışlandıkları yeni bir olgu değildir.

Haberin Devamı

Hâlâ dışlanıyoruz

Ama günümüzde artık yabancı olmayan, yani Almanya’da dünyaya gelmiş, Alman vatandaşı göçmen kökenlilerin de hala dışlandıkları görülmektedir.

Bunu bilimsel araştırmalar bile çok açık bir biçimde ortaya koymaktadır.
Bu, toplumsal barışın korunması, barış içinde birlikte yaşamın gerçekleşmesi ve Almanya’nın geleceği için tehlikeli ve tedirgin edici bir gelişmedir.
Başbakan Angela Merkel, 2014 yılında yapılan Uyum Zirvesi’nde, eğitim ve mesleki eğitimin uyumun gerçekleşmesi açısından kendileri için merkezi bir önem taşıdığının altını çizmişti.
Hatta çok açık bir biçimde, “Göçmen kökenli gençler, sırf isimleri ve farklı görünümleri yüzünden çoğu kez daha başvuru aşamasında dışlanıyorlar. Önemli yol kaydettik. Ama şurası bir gerçek ki, hala dışlamalar yaşanıyor” demişti.
Daha önceki yıllarda yaptığı bir açıklamada da Başbakan Merkel, bir banka ziyareti sırasında, sırf isim ve soy isimleri yüzünden göçmen kökenli kızlı-erkekli gençlerin, mesleki eğitim başvurularında aynı kalifikasyona, aynı notlara sahip olmalarına rağmen dışlamalara maruz kaldıklarını söylemişti.
“Ama bu dışlamaların engellenmesi için hepimize büyük ve önemli görevler düşüyor” da demişti.

Mesleki eğitim başvurularında Hans’ın Hasan’a tercih edildiği de yeni bir olgu değildir Almanya’da.
Uyum ve Göç İçin Alman Vakıflar Uzmanlar Konseyi tarafından 2014 yılında yapılan bir araştırmada, mesleki eğitim yeri bulabilmek için Türk isimli bir gencin, Alman isimli yaşıtlarına göre en az yüzde 50 daha fazla başvuruda bulunmak zorunda olduğu saptanmıştır.
Aynı durum üniversite öğrencileri için de geçerlidir.
Bonn’daki, İstihdamın Geleceği Enstitüsü (IZA) adına Konstanz Üniversitesi tarafından Ekonomi Fakültelerinde öğrenim gören öğrenciler adına staj yeri için gönderilen başvurularda, Türk isimli öğrencilere Alman arkadaşlarına nazaran yüzde 14 daha az olumlu yanıt geldiği saptanmıştır.
Hata küçük işletmelerde bu oran yüzde 24’e ulaşmıştır.
Hem de eşit notlara sahip oldukları halde.
Ama bu hafta içinde açıklanan bir araştırma sonuçları, bu alanda hala ciddi dışlamalar ve dışlanmalar yaşandığını ortaya koymaktadır.
Özellikle de başörtülü Türk kökenli kadınların.

IZA tarafından yapılan araştırmaya göre, Almanya’da doğup büyüdükleri, anadilleri Almanca ve Alman vatandaşı oldukları halde, aynı kalifikasyona sahip olmalarına rağmen, başörtülü kadınların bir işyeri bulabilmeleri için diğer kadınlara nazaran en az 4 misli daha fazla başvuruda bulunmaları gerekmektedir.
IZA, sanal (takma) isimlerle Almanya’nın çeşitli kesimlerindeki işletmelere bin 500’e yakın başvuru göndermiş.
Örneğin Sandra Bauer ismiyle gönderilen başvurulara bu işletmelerin yüzde 18.8’i olumlu yanıt vermiş.
Meryem Öztürk sanal ismiyle gönderilen başvurulara da işletmelerin yüzde 13.5’i.
Ancak Meryem Öztürk adıyla başörtülü fotoğrafın yer aldığı başvurulara ise işletmelerin sadece yüzde 4.2’si olumlu yanıt göndermiş.
IZA uzmanları, kalifikasyonları ne kadar iyi olursa olsun, sırf isimleri yüzünden Türk kökenli Alman vatandaşlarının hala dışlandıklarına dikkat çekiyorlar.
Özellikle de Türk kökenli başörtülü kadınların.
Tabii bunun da ileriye dönük olarak hem ekonomik alandaki gelişmelere hem de barış içinde birlikte yaşama büyük ölçüde zarar vereceğine de.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!