İzmir’in esnaf lokantalarını keşfe çıkmaya ne dersiniz?

Var mısınız Kordon’da güneşi batırmak, Karşıyaka vapuruna binip mis gibi deniz havasını içinize çekmek, tarihi asansöre binip güzel İzmir’e bir de tepeden bakmak, Kemeraltı Çarşısı’nı gezip ‘Kızlarağası’nda bol köpüklü bir Türk kahvesi içmek, Alsancak’ta ‘Sevgi Yolu’nda yürümek, Saat Kulesi’nde geçmişe dokunmak ve İzmir’in en güzel esnaf lokantalarını keşfetmek için bir hafta sonu İzmir’e doğru uzanmaya?

İzmir’de gün boyozla başlar

Güne gerçek bir İzmirli gibi dumanı üzerinde bir boyoz ve ayrılmaz ikilisi yumurta ile başlamak istiyorsanız adresiniz Çankaya’daki ‘Dost Büfe’ olmalı. Burası iş hayatının yoğun olduğu noktalardan bir tanesi. Dost Büfe’de boyozun yanı sıra bir de yine boyoz hamurundan yapılan dikdörtgen formdaki ‘kaşarlı’yı tatmalısınız. Boyoz kadar kabarık olmayan, kaşar oranı tam kararında bu lezzeti de beğeneceğinize eminim. Benim Dost Büfe’nin boyozunu tercih etmemin nedeniyse diğer boyozlara oranla nispeten daha az yağlı olması…

İzmir deyince akla ilk gelenlerden biri olsa da boyoz, İzmir Mutfağı’na 1400’lü yıllarda İzmir’e göç ettirilen Seferad Yahudileri tarafından kazandırılmış. Kimilerine göre çok yağlı olan boyozun kendine has bir tadı var. Genellikle yumurta ve tulum peyniri ile tüketiliyor. Eskiden boyozun yumurtası da klasik haşlama olmazmış. Şimdilerde bu yöntemi kullanan kaç fırıncı vardır bilinmez ama boyozun yanında verilen yumurtalar, boyozun piştiği fırına, fırın daha ılıkken konulur 15 saat gibi uzun bir sürede pişirilirmiş.

Esnaf lokantalarını keşfedin

Öğlen yemeği için kendinizi İzmir’in en eski lezzet duraklarından biri olan ‘Adil Müftüoğlu’nun doyumsuz lezzetlerinin kollarına bırakın derim. Burası tam bir aile işletmesi. Dedelerinden kalan lokantayı şu an üçüncü nesil işletiyor. Zaten içeri girdiğiniz anda o sıcaklığı ve samimiyeti hemen hissediyorsunuz. Adil Müftüoğlu’nda her günün bir spesiyal var. Sebzeli fırın kokoreç, beğendili kuzu incik, güveçte kuru fasulye bunlardan sadece birkaçı. Benim favorimse kesinlikle ciğer sarma. Yemek tezgahına gittiğimde kat kat dizilmiş kazanlar arasında bana en az cazip gelen ciğer sarmaydı ama üçüncü neslin en genç üyesi Gökay’ın tavsiyesi ve ısrarı üzerine tatmak durumunda kaldım. Sonrasında ise tatmakla kalmayıp tabağı yaladım yuttum desem yeridir. Tatmadan dönmeyin diyebileceğim Adil Müftüoğlu klasiklerinden bir tanesi de pürüzsüz kıvamdaki beğendi. Emin olun yanındaki kuzu etini sollayacak güzellikte. Lezzet patlaması yaşatan bu yemeğe tatlı bir son yakışır diyorsanız da tadı uzun süre damağınızdan silinmeyecek lor tatlısını şiddetle tavsiye ederim.

Öğlen yemeği için bir diğer önerimse Kemeraltı Çarşısı’nın tarihi mekânlarından ‘Gül Kebap’. Gül Kebap’ın kuzu ve dana eti karıştırılarak öğlene doğru hazır olan döneri akşam olmadan bitiveriyor. Bakır sahanlarda sunulan bu döneri tatmak isterseniz çok geç vakte kalmadan Kemeraltı’na doğru yol almalısınız. Gül Kebap’ın döneri de güzel ama bana sorarsanız kemik suyu ile ıslatılmış pidelerin üzerine dizilerek servis edilen köftesi bir efsane.

Tatlısız olmaz

Kemeraltı’nın lezzet duraklarından biri de artık klasikleşmiş bir tat olsa da ‘Meşhur Hisarönü Şambalicisi’. Şambalinizi arası kaymaklı üzeri bol tarçınlı yiyebileceğiniz gibi sade olarak da tercih edebilirsiniz. Benim oyum kaymaklı tarçınlıdan yana olsa da biraz ağır bir tatlı olduğunu, küçük olsa bile tamamını bitirmekte zorlanabileceğinizi söylemeden geçemeyeceğim.

Şambali revaniden daha sert kıvamlı, yoğun bir tatlı ama klasik şerbetli tatlıların aksine harcında un, yağ ve yumurta yok. Şimdi şambaliden aldığınız enerji ile kendinizi İzmir sokaklarına atabilir, şehrin tadını doyasıya çıkarmak için Kordon boyunda keyifli bir yürüyüş yapabilir, gökyüzünün kızıla boyandığı günbatımı saatlerinde harika fotoğraflar çekebilirsiniz. 

Ne güzel şehirsin sen canım İzmir, kendi güzelliğin yetmezmiş gibi bir de etrafındaki köy ve kasabalarla insanı kendine hayran bırakıyorsun. Türkiye’nin ilk cittaslow ünvanlı ilçesi Seferihisar ve onun deniz kokan köyü Sığacık, Urla, Birgi bu güzel yerlerden sadece birkaçı. Şayet vaktiniz kalırsa sadece pazar günleri yerel üretici kadınların kurduğu Sığacık pazarını gezebilir, Liman Caddesi’ndeki Sevgi’nin yerinde, el açması enfes bir börek yiyebilirsiniz. Kısa bir süre de olsa Ege havasını solumak yeni hafta için muhteşem bir motivasyon kaynağı olacaktır benden söylemesi, çünkü Ege’de mutluluk var, huzur var…