Sakız Adası’nda, dostlar arasında...

Sakızlı genç kıza sordum: “Neden siz yemeklerinizde hiç sakız kullanmıyorsunuz? Halbuki, bizde tatlılardan tut pilava kadar sakız kullanılır. Osmanlı mutfak reçetelerinde benim bildiğim en az yedi tarifte görülüyor.” Cevap: “Sakız bizim için tarih boyunca gelir kaynağı oldu. Varlığımızı, yaşamımızı sakıza borçluyuz, yiyemeyiz…” Baharı Sakız Adası’nda, dostlar arasında sakız ağaçlarına çizik atarak karşıladım. Hastasıyım…

Haberin Devamı

Sakız ağacı altında, elimde ağacı çizmek için keski ile...

Yeryüzünün tüm köşelerine bu sakız ağacını dikiyorsunuz. Ağaç mükemmel yetişse de sakız damlatmıyor veya damlayan sakız vasıfsız oluyor. Sadece Sakız Adası'nın güneyinde, sakız istenilen evsafta damlıyor, aynı adanın kuzeyinide bile değil. Sadece ve sadece 'Mastichoria' denilen, adanın güneyindeki ufak bir üçgenden sakız elde ediliyor. Havasından mi, suyundan mı  veya bölgeye ait kırmızıya çalan toprağından mı? Bilemiyoruz... Bence hepsinin karışımından...

İlk önce, aslında bir 'Akdeniz makisi' olan o tılsımlı minik ağacın altını mini tırmıklar ile taradık, yerdeki taşları aldık, sonra ufak süpürgelerle süpürdük. Ağacın altı temizlenince, elimizdeki kovadaki beyaz tebeşir tozunu, avuclarımızla ağacın altına sert darbeler ile serptik. Ucu keskin cekiç vari aletlerle, kökten başlayan ve yukarı doğru giden damarları, etli yerlerinden yatay çiziklerle çizdik. İnanılmaz bir manzara; yaşlı ağaç hemen hüngür hüngür ağlamaya başladı, gözyaşlarına boğuldu. Aslında biraz üzülmedim desem yalan olur. Bakarmısınız bendeki ilerleyen yaşla aynı orantıda artan romantizme. 'Sakız Adası’ndaki sakız veren ağaçları keskin bıçaklarla çizmeye üzülme, nedir bu sizce? 

Haberin Devamı



Ağacı kaderi ve gözyaşları ile başbaşa 10-15 gün bıraktıktan sonra gelip altındaki o temizlemiş olduğumuz toprağa düşmüş ve donmuş gözyaşı damlalarını bir elekte toplayacağız. Sakız köylerindeki evlerinin önüne oturmuş yaşlı dedikoducu teyzelerin maharetli ellerine sakızları teslim edeceğiz. Teyzeler, ellerinde dişçi aletleri, tek tek kurumuş sakız damlalarına yapışmış ufacık taşları alacaklar.


Sakız Adası’nda, dostlar arasında...

Ben gelmeyeli adanın güneyindeki 'Mastichoria' bölgesinde bir 'Sakız Müzesi' (Mastic Museum) açılmış ve hakikaten çok etkileyici. Tüm sakız toplanışını, imalatını, tarihini (Osmanlı zamanına ait biraz yanlış bilgiler de olsa) anlatıyor. Muhakkak görülmeli. Sakız’lı genç kıza sordum, “Neden siz yemeklerinizde hic sakız kullanmıyorsunuz, halbuki bizde tatlılardan tut pilava kadar sakız kullanılır. Osmanlı mutfak reçetelerinde benim bildiğim en az yedi tarifte görülüyor”. Cevap: “Sakız bizim için tarih boyunca gelir kaynağı oldu, varlığımızı, yaşamımızı sakıza borçluyuz, yiyemeyiz”. Nitekim altmış çeşit kullanım alanı olan sakız; hazım, mide, sindirim, ağız hastalıkları için ilaç olmuş, tarih boyu Avrupa’ya Cenova üzerinden ihraç olunmuş.

Haberin Devamı



Uzun süre Bizans ve Cenova hakimiyeti arasında gidip gelen ada, 1566 yılında Osmanlı hakimiyetine biraz da kandi rızası ile, tek damla kan dökülmeden girmiş. Osmalı’nın himayesinde iken, ada’nın ileri gelen aileri arasından seçilen bir nevi “İhtiyarlar Heyeti” tarafından idare edilmişler. Hiç bir 'Osmanlı Milleti'nin sahip olmadığı geniş imtiyazlara sahip olmuşlar. Hanım Sultanlar’ın gözde adası imiş. Esma Sultan’ın Ortaköy deki yalısında Sakız Adalı kızlar müzik yapar raks ederlermiş. ”Sakız Emini” adı verilen Osmanlı memuru her sene vergi almaya gelirmiş o kadar. Karşılığında ise ada korsanlardan korunmuş, alt yapı işleri fazlası ile yerine getirilmiş. Çeşmeler, hastaneler, hamamlar ve yanaştığımız şimdi bile lüzumundan fazla büyük olan liman inşa edilmiş.

Haberin Devamı



Ertürk feribotu ile kısa zamanda gayet rahat geçtik adaya. Her iki gümrük kapısı ise gayet kolay. Belki mevsim dışı biraz, ondandır. Kadim dostum Nikos yengemiz Ria ile pasaport klubesinde beni karşıladı. Pasaport polisi sınıf arkadaşı tabiki. Adanın yarısı sınıf arkadaşı nerdeyse bizin Niko’nun. Bir oto bile kiralamış benim için. Tüm program yapılmış. Yannis ve Cindy lerde kalacağız. 'Sideratos Apartments'da odalarımız hazır. Küçük yakışıklı Nikos’un boyu uzamış, senelerin geçtiğini çocuklarımıza bakarak anlıyoruz. Ertesi günü adanın güneyindeki “Emperios” koyunda arkadaşlar ile geçireceğiz. Pazar yemeği ve sürprizler varmış. 1 Mayıs'ta ise kendi başımıza Volissos a gideceğiz. Son günümüzde ise Kampos portakal bahçerindeyiz. Yannis ve Cindy’nin veda yemeğinden sonra dönüşe geçeceğiz. 

Haberin Devamı


Sakız Adası’nda, dostlar arasında...
Yannis Sideratos ve Cindy Mynderts mükemmel ev sahipleri. Sideratos Aprtments

 Üç sene evvel çektirdiğimiz fotoyu tekrarladık. Rahat ve temiz odam denize manzaralı...

 Sakız Adası’nda, dostlar arasında...

Adanın güney doğusundaki Emporios koyunda arkadaşlar yemek yapacaklarmış. 

Sakız Adası’nda, dostlar arasında...

Bugün pazar, ufacık şeffaf denizli bir koyda tüm Sakızlı arkadaşlar yemekler hazırladılar. Bankacı Yorgos amatör bir aşçı. Karısı, “Bankadan sıkılmaya başladı, emekliliği de yaklaştı, galiba eninde sonunda bir lokanta açacak” dedi. Bende, “Açsın bizde gelir yeriz” dedim. Masalar donatıldı; kerevitler, karidesler, arpa şehriyeli deniz mahsullü risotto, fırında makarna, salatalar ve adanın nefis peynirleri. Kuş sütü yok ama adanın deniz aslanı sütü var. Uzolar bir gün sonra kutlanacak 1 Mayıs için bir gün erken tokuşturuluyor.

Sakız Adası’nda, dostlar arasında...

Haberin Devamı

Kadınlar 1 Mayıs için çiçekler hazırlamaya başladı. Herkes kapısına çelenkler asacak. İnsanlar birbirlerine çiçekler hediye edecekler. Bizler ise bu ilkbahar bayramını adanın batısında Volissos kasabasında kutlayacağız. 

Sakız Adası’nda, dostlar arasında...

Yemekten sonra kayaklarla gizli koylara ve mağaralara doğru kürek çektik. Nikos çocukken anadan dogma, serin ve derin denizlere atlatıkları sarp kayalıkları gösteriyor. Dışarıda biraz dalgalanmaya başlayan deniz burada göl gibi. Dar bir geçitten giriliyor gizli koya. Korsanlar için ideal saklanma bölgeleriymiş.

Sakız Adası’nda, dostlar arasında...

Ganimetlerin saklandığı, sadece denizden girilebilen mağalara ufak teknelerimiz ile dalgalar arasından süzülüp giriyoruz. Diğer kayak bizim kadar iyi manevra yapamadı ve kayaların üzerine çıktı, çekip kurtardık.

Sakız Adası’nda, dostlar arasında...

İşte 1 mayıs günü: Volissos, adanın kuzey batısında, Sakız Limanı’ndan bir saat mesafede.  Bu küçük ve şirin bir kasabada herkes topladığı çiçekler ile meydana çıkageliyor. Geniş bir masaya tüm bu çiçekler dökülüyor. Bebe şebe herkes çelenkler yapmaya başlıyor. Bir yandan da sirtakiler, çiftetelliler, zeybekler oynanıyor. 

Sakız Adası’nda, dostlar arasında...

Köy medanında canlı müzik ile insanlar yorulmadan oynuyorlar. Oyun havaları bizimkilere benziyor, sadece lisan değişik, oyunlar bizdeki gibi. Bu güleç yüzlü cana yakın insanlar bizim Ege insanı işte. Geniş yürekli ve hayat dolu. Tek başıma orada dikili duruken hemen bir masaya davet edildim, derhal oyuna kadırıldım ve oynadım.  Kadehlerimizi, insanlığa, dostluğa ve barışa kaldırıyoruz, 1 Mayıs’ta, Sakız Adası’nın Volissos kasaba maydanında…

 Sakız Adası’nda, dostlar arasında...
Sakız Adası’nda, dostlar arasında...
Sakız Adası’nda, dostlar arasında...

 

 

Yazarın Tüm Yazıları