Bir zamanlar Afrodisias’ta

Önümüzdeki üç hafta sizlere üç günlük bir gezi öneriyorum. Bilim-kurgu filmlerinde zaman makinesine girip eski devirlere kısa bir ziyaret yaptıran türden... İzmir havaalanından bir otomobil kiralayın. 200 km. güneydoğu istikametine gittiniz mi müthiş beldeye varacaksınız. Sakın şaşırmayın! Girin zaman makinesine, seçin tarihi, basın düğmeye..

Haberin Devamı

MS 200, Afrodisias:

O ne! Bir heykel atölyesindeyiz... Burası ‘Afrodisias Güzel Sanatlar Akademisi’. Dünyanın her tarafından talebeler ellerinde çekiçler takır tukur çalışıyorlar. Hocalar devamlı aralarında dolaşıp kontrol ediyor, düzeltiyor, anlatıyor. Modeller poz veriyor, ben haki pantolon ve kırmızı ceketimle bile pek dikkat çekmiyorum. Ne de olsa sanat mektebi, hem de dünyanın en ünlü sanat mektebi. Yanı başımızda bir de felsefe fakültesi varmış. Tabii ki çok merak ettiğim ve gitmeye can attığım dünyaca meşhur ‘Afrodit Tapınağı’. Ablamız ‘Aşk ve Bereket Tanrıçası’ ama daha henüz gidemedim...

Bir zamanlar Afrodisias’ta

Haberin Devamı


Şehre yeni gelen biri olarak ilk önce hamama gitmem, temizlenmem, hastalıklardan, mikroplardan arınmam gerek. Hadrian hamamlarına doğru yöneliyorum. Güney Agora’nın bir ucunda bu hamam çok gösterişli. Heykeller her mekânda olduğu gibi burada da görülesi. Ne de olsa dünyanın en önemli heykeltıraşlarını yetiştiren ve hatta heykeller yollayan bir şehir burası.

Roma İmparatoru HadrianPax Romana’ devrinin imparatoru. Pax-Romana çok önemli bir devir. MÖ 70-MS 200 yani, 250 yıldan fazla barış, genişleme ve kültürel faaliyetler devri. Dolayısıyla Roma İmparatoru Hadrian bu devrin imparatoru olarak savaşmamış, gezmiş. Tüm imparatorluk topraklarını ziyaret etmiş ve bu meyanda, iki kez de Anadolu’ya, imparatorluğun doğu kısmına gelmiş. Afrodisias seyahati şerefine de işte bu hamamlar yapılmış.

CİLDİM YENİLENDİ

Bir zamanlar Afrodisias’ta


Hamam
’ın erkekler kısmına giriyorum. Geniş bir havuz etrafında insanlar oturmuş sohbet ediyorlar. “Ave!..” selamlaşıyorum. ‘Apodetarium’a (soyunma odası) yöneliyorum. Pek anlam veremedikleri kırmızı ceketimi, haki pantolonumu ve botlarımı alıyorlar, yıkamaya götürecekler. Köleler tüm vücudumu zeytinyağı ile ovuyorlar. Peştemalımı belime doluyorum, arkamda köleler havlularımı taşıyorlar. İlk önce ‘Tepidarium’a yani ılık odaya geçiyorum, biraz dinleneceğim. Bir el ‘Tabula’ (Roma Tavlası) oynama teklifi alıyorum ve tabii ki mars oluyorum... Tüm Afrodisias erkekler hamamı takımı bir yabancının hezimetini gizli bir zevk ile izliyor. Modern İtalyanca ve az buz Latince bilgim ile çat pat anlıyorum muhabbeti.

 

Haberin Devamı

Bir zamanlar Afrodisias’ta

 

Şimdi artık ‘Caldarium’, sıcak kısma geçeceğim. Tüm duvarlar mermer kaplı, duvarların içinden ve döşemelerden ısı yayılıyor, müthiş bir teknoloji. Derhal terlemeye başlıyorum. Sıcaktan başım dönüyor, bir köşeye oturtuluyorum. Tellak elinde ‘Strigilis’ (bir nevi metal kese) ile başlıyor zeytinyağlı ve terli vücudumu keseleme işine. Biraz sert bir masaj, “Daha hafif lütfen” demeye utanıyorum, muhabbete başlasak söyleyeceğim. “Nerelisiniz” diye soruyorum. Tellaklar genelde ‘Sebastialı’ (Sivaslı) olurlarmış. “Apalos” diyorum bildiğim az Yunanca ile, anlıyor ve yumuşatıyor. Ter attım, keselendim ve adeta cildim değişti. Şimdi geldik işin zor kısmına. ‘Frigidarium’da (Soğuk oda) dağdan gelen buzlu suların doldurduğu mermer havuza, peştemalı atıp anadan doğma dalıyorum.

Haberin Devamı

Üzerimde altı metre temiz beyaz keten ‘Toga’ giysime sarmaladılar beni ve yepyeni bir adam olarak çıktım işte hamamdan.

AFRODİT TAPINAĞI

Bir zamanlar Afrodisias’ta


İlk durak meşhur Afrodit Tapınağı. Anadolu’ya özgü ‘Ion’ tarzı dikdörtgen bir yapı. Kısa tarafında sekiz, uzun tarafında ise on üçer sütun yer alıyor. Kapıda bir kuyruk, ne de olsa Anadolu insanları için bir nevi haç yeri burası. Tapınağı ziyaret için aylarca yolculuk yapıyorlarmış. Bu değişik insan toplulukları akın akın taa uzaklardan geliyorlarmış Tanrıça Afrodit’i görmeye. Tanrıça’ya adaklar adayacaklar ve zarif tanrıça da onlara bereket bahşedecek.

Nihayet içeri giriyorum. Çok güzel bir kadın, bir elini ileri, bana doğru uzatmış, adeta elimden tutmak istiyor. Yerlere kadar uzun, incecik elbise giymiş, elbisesinde daha kalın kumaştan şeritler var ve bu şeritlerin üzerine hayat ve bereket sembolleri ile hikâyeler işlenmiş. Bu kadın bana güven veriyor, içimi bir sukünet kaplıyor...  Usulca çıkıyorum.Sagalassos bir hafta kadar bir yolum var. Katırlar ile seyahat ediyorum atlardan daha dayanıklı ve beceriklilermiş. Haftaya Sagalassos’ta görüşmek üzere sevgili dostlar...

Haberin Devamı

STADYUM BİLETLERİ SEZONLUK

Bir zamanlar Afrodisias’ta

İki mekân daha var görmeye can attığım Afrodisias’ta. Stadyumda atletizm yarışları varmış ve sonra da akşama tiyatroda güzel bir oyun. Stadyum aslında bir ölçü birimi: Bir stadyum=185 metre. Atletizm müsabakaları yapılıyor. Herkesin yeri belli, sezonluk bilet satılıyormuş. Beni misafir kısmına oturttular, ücret de ödemedim. Çok heyecanlı yarışmalar izledim, takım tutmadığım için fazla tezahürat yapmadım ama kalbim hep zayıf takımda kaldı.

Yazarın Tüm Yazıları