GeriSeyahat 3 bin yıllık yolda üç gün...
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
3 bin yıllık yolda üç gün...

3 bin yıllık yolda üç gün...

Frigler, Balkanlar’dan gelip Anadolu’ya yerleşmiş ve yaklaşık 3 bin yıl önce Afyonkarahisar, Eskişehir ve Kütahya civarında görkemli bir medeniyet kurmuş. Kayalara evler, kaleler, anıtlar oyarak inşa ettikleri şehirlerini dolaşırken kendini unutuyor insan... Yürüyerek 20 gün sürecek Frig Yolu’nda üç günlük bir otomobil turu yaptık. Kayıp heykellerden buz gibi kamp gecelerine işte deneyimlerimiz...

Son yılların gözde etkinliği geçmiş medeniyetlere ait antik yolların yürünmesi. Likya Yolu, en popüleri; Karya Yolu da keza. Bunların arasında en bakir olanı Frig Yolu. Birkaç sene önce Frig Yolu’nu yürümek için yola çıkmış, iki günde Eskişehir etabı olan Yazılıkaya’yı yürümüştüm. Bu sefer oldukça uzun olan bu yolun tamamını arabayla geçmeyi planlıyorum. Çünkü Frig Yolu toplam 506 kilometre. Bu da iyi bir kondisyonunuz varsa 15-20 gün demek. Kütahya’da kalan kısmını başka bir zamana bırakıp Eskişehir ve Afyonkarahisar kısmını dolaşmaya karar veriyorum.

3 bin yıllık yolda üç gün...

Kırkgöz Kayalıkları

Pişmiş Kale’ye çıkmayın

Frig Vadisi’ne Eskişehir’den giriyorsanız yolda karşınıza çıkan Han Yeraltı Şehri tabelasını gördüğünüz an durun ve bu bölgeyi detaylı şekilde gezin. Ben çok sevdim. Ören yerine giriş ücreti yok. Koruma altında değil. Herkes o çok önemli isimlerini kazımış! Bu kadar önemli eserlerin bu hali içimi acıtıyor. Sonraki durağınız Gerdekkaya Anıtı olacak. Oradan dönerken Pişmiş Kale tabelasını göreceksiniz. Biz onu görünce saptık. Yol bir hayli bozuk. İnternet belli bir yerden sonra çekmiyor ve yönlendirmeler yetersiz. Boşuna bir bilgi panosu ve normal bir kale aramayın.
3 bin yıllık yolda üç gün...

Gezginimiz Bahar Gündoğdu, Aslankaya Tapınağı’nın önünde...

Pişmiş Kale denilen yer aslında doğal bir taş duvar ve oldukça yukarılarda. Tırmanmanız gerekecek. Bence hevesinizi Yapıldak Asarkale’ye saklayın. Çıkışı çok daha kolay. Pişmiş Kale’de vakit kaybetmeden yolda göreceğiniz Küçük Yazılıkaya tabelası önünde durup üç dakika yürüyerek anıta ulaşabilirsiniz. Burayı görmeden geçen, gerçekten üzülür. Bana göre Frig Vadisi’nin en etkileyici yeri Yazılıkaya. Sizi tüm heybetiyle bir kayanın üstüne işlenmiş MÖ 7’nci ya da 8’inci yüzyılda yapıldığı tahmin edilen Midas Yazılıkaya Anıtı karşılıyor. Burası Friglerin dini merkezi konumundaymış. Yazılıkaya mimarisi öyle etkileyici ki insan gözünü alamıyor. Bu kayanın üstündeki yazılardan biri ‘Midas’a benzediğinden şehir Midas olarak da adlandırılıyor.
3 bin yıllık yolda üç gün...

“Kümbet Köyü’ndeki mezar taşı.”

Yazılıkaya sahipsiz...

Volkanik bir kaya üzerine işlenen anıtın yüksekliği 17 metre, genişliği 16.5 metre. Anıtın üç yazıttan oluşan işlenmiş yüzeyi 280 metrekare. Çok uzaklardan bile görülebiliyor. Buradaki yazılar hâlâ çözülebilmiş değil. Seneler önce ilk kez gittiğimde de hayret etmiştim. Hiçbir şey değişmemiş. Yazılıkaya hâlâ sahipsiz. Dünyanın başka bir yerinde olsa kırk kat kilit altında koruma altına alınacak Yazılıkaya’nın herhangi bir giriş ücreti yok. Bekçisi yok. Anıtın önüne geldiğimizde bir beyefendi yaklaşıp “Hoşgeldiniz” diyor. Meğer oranın muhtarıymış. Her gelene anlatıyor. Çabası hakikaten takdire şayan. Yazılıkaya’nın hemen yanındaki alanın adı Kırkgöz Kayalıkları. 4 kilometrelik bir alanda tarih fışkırıyor... Yürüyüş platformunu takip eden bence üzülür. Bir önceki ziyaretimden tecrübeliyim; yolun çatallaştığı yerden sola sapıyorum. Normalde dönüş yolu olarak düşünülen yoldan gidiyorum çünkü diğerinde tırmanmanız gereken çok dik bir merdiven var.
3 bin yıllık yolda üç gün...

“Küçük Yazılıkaya’yı görmeden geçmeyin.”

Asarkale’yi çok aradık

Bu yoldan ilerlediğinizde üç tane su sarnıcını göreceksiniz. Hepsi de birbirinden etkileyici. Bir de bitmemiş anıt var. İlk ziyaretimde ilkbahardı; meğer sonbahar ne çok yakışıyormuş buraya... Burayı doya doya gezip Asarkale’ye doğru yola çıkıyoruz. Frig Vadisi’ni dolaşırken unutmamanız gereken ilk şey internetin her yerde tam çekmediği ve tabelaların yetersiz olduğu. Asarkale’yi ararken kuru bir derenin içinde döndük durduk. En sonunda soracak birini bulduğumuzda eliyle işaret edip “İşte ora” dedi. Kaleyi duvar gibi kayaların içini oyup yapmışlar. Duvar örecek değillerdi tabii. Tamamen bizim cahilliğimiz. Geç kaldık, akşam oldu. Bölgede otel yok ve acil kamp yeri bulmalıyız. Yapıldak Köyü kaleye bir hayli yakın. Afyon’un soğuğu meşhur. Muhtarın evini bulup çalıyoruz kapıyı. Bize bir yer gösterip akşam köy kahvesine çaya davet ediyor. Sabah kalktığımızda arabanın camlarının buz tuttuğunu görünce halimize şükrediyoruz. Köye veda edip Aslanlı Mabet’i aramaya başlıyoruz. Aradığınız yerin adı halk arasında başkaysa yandınız. Aslanlı Mabet’i Kümbet diye sormalıymışız... Kümbet Köyü ve Aslanlı Mabet’i bulduktan sonra Eskişehir kısmı bitti; Afyon’a doğru ilerliyoruz. Dağ, tepe, kızarmış yaprakların arasından, muhteşem manzaralardan geçe geçe Afyon’a varıyoruz. Yol arkadaşlarımdan Nurten Hocamın (Bölükbaşı) emekli bir arkeolog olan akrabası Selahattin Özbey’e misafir oluyoruz. Kendi ürettikleri balları, peynirleri, kaymakları, kızarmış ekmekleri, kendimi Bulgaristan’da bir mehanada (geleneksel restoran) hissettiren evleri ve muhteşem misafirperverlikleriyle cennete mi düştüm diye düşünüyorum. Günlerden pazar ve Frig Vadisi’nin en popüler noktaları önümüzde. Mahşeri kalabalığa hazır mıyız? Buraya kadar gayet iyi gelmiştik oysa.
3 bin yıllık yolda üç gün...

“Aslantaş-Yılantaş yıkılmış ama görkemli...”

O film burada çekildi

Önce Kral Yolu’nu ziyaret ediyoruz. At arabaları taşların üstüne, tekerleklerin demirleri de yanlara sürte sürte izlerini bırakmış. Binlerce yıl öteden bize yaşanmışlıklar bırakmışlar. İnsan bir garip oluyor. Buraya kadar yollar yer yer delik, erimiş asfalt ve bazen topraktı. Eskişehir kısmında duymuştuk “Afyon’da Frig Yolu’na asfalt yaptılar. Bizdeki yollar berbat” sitemlerini. Afyon kısmındaysa tarihi doku ve yürüyüş yolu bozuldu diye şikâyet var. Burada en popüler ve merak edilen nokta Cem Yılmaz’ın meşhur ‘AROG’ filmini çektiği kayalıklar. Bir sürü araba, dörtnala koşan atlar, çoluk çocuk, her yerden birileri fırlıyor. Kısa bir moladan sonra Aslankaya tabelasından dalıyoruz. Daha az insan, bir kayanın üstündeki aslan kabartmaları, peribacalarına benzeyen kayalıklar ve günbatımı için Emre Gölü’ne koştuk. Burada balon turuna çıkmayı planlamıştım ama yapılmıyormuş artık. Göl kenarı pek sıradan.

Tam bir gün ayırın

Gün içinde gölde ilginç kayıklarla tur yapılabiliyor. Bu gezide çok istediğim halde kayaların üstünde şahlanmış iki kocaman aslan kabartmasını maalesef göremedim. Bu iki aslan Göynüş Vadisi’nde. Gezerken Aslantaş-Yılantaş’ın orası olduğunu sandım. Halbuki birbirine çok yakın iki farklı yermiş. Ben karıştırdım, siz karıştırmayın. Aslantaş- Yılantaş yere yıkılmış ama günümüze gelebilmiş bir anıt. Sonra anayola çıkıp bir hayli gittikten sonra Ayazini Kilisesi ve Avdalaz Kalesi kısmına geliyorsunuz. İşte burası başlı başına bir günü alır. Alana Kybele Anıtı’nın olduğu bir fotoğraf ve bilgilendirme yazısı koymuşlar. Biz de o yolu iki kere tavaf etmişiz... Allah aşkına nerede o fotoğraftaki Kybele Anıtı? Aslında listemde Kıyır Köyü Kaya Mezarları, Seydiler Peribacaları da vardı ama bir yerden sonra bu kadar birbirine benzer yer, yeterli geliyor. Zaten bölgenin her yerinden bir kale, bir mezar, bir anıt, bir şehir fışkırıyor. Detaylı gezmeye kalksak haftalar yetmez. Ben rotama en popüler yerleri aldığım ve arabayla geçtiğim halde üç gün sürdü.
3 bin yıllık yolda üç gün...

Yazılıkaya

SICAK, ŞİFALI SULARDA DİNLENDİK

Bölge yazları çok sıcak, kışın da çok soğuk olduğu için, ziyaret edecekseniz sonbaharı seçin.

Kamp kuracaksanız ekipmanınız kış şartlarına uygun olsun. Gündüzleri sıcaktan yanarken geceleri çadırın üstü buz tuttu. Bölgede otel az.

Tam yolunuzu kaybettiğiniz anda internet çekmiyor. Tabelalar özellikle Eskişehir tarafında yetersiz.

Üç günlük dolu dolu Frig Vadisi gezisinden toz toprak içinde çıktık ve tabii soluğu Afyon’un şifalı sıcacık sularında aldık. Afyon merkeze oldukça yakın Gecek Termal Kaplıcaları’nı seçtik. İki katlı, 6 kişilik, içinde kocaman havuzu olan kaplıcanın sıcak şifalı suları günlerin yorgunluğunu ve tozunu atmamıza yardımcı oldu. Böyle bir villanın günlük kirası 350 lira. İçinde mutfağı var.

226 metre yükseklikte bir kayanın üzerindeki Hititlerden kalma Afyonkarahisar Kalesi’ne çıkın. Manzarası çok güzel. Tarihi bölgedeki evleri, Mevlevihane’yi, Gedik Ahmet Paşa Medresesi’ni, Millet Hamamı’nı ziyaret etmeyi unutmayın. Afyon’un patatesli ekmeğini, kaymağını ve mercimekli bükmesini tatmadan dönmeyin.

False