Işık ve alevle doğan hayat

Güncelleme Tarihi:

Işık ve alevle doğan hayat
Oluşturulma Tarihi: Haziran 09, 2023 10:28

Mekânla birlikte var olan, her sergilenişte değişime ve yorumlamaya açık eserleriyle izleyiciye yeni bir hikâye anlatan Sarkis’in ‘SONSUZ’ adlı sergisi Arter’de. Sarkis’in 1980’li yıllardan başladığı ‘Respiro’ isimli yerleştirmesinden parçalar da içeren sergi, ısıtma, soğutma, yakma, bellek ve iz bırakma gibi temalar üzerinde yükseliyor.

Haberin Devamı

Arter’in yeni sergisi ‘SONSUZ’, Sarkis’in 1980’li yıllardan başlayıp 2015 yılında Venedik Bienali Türkiye Pavyonu için gerçekleştirdiği ‘Respiro’ isimli yerleştirmesinden parçaları içine alıyor. Sarkis’in üretiminde geniş bir zaman dilimini kapsayan sergi ısıtma, soğutma, yakma, bellek ve iz bırakma gibi temalar üzerinde yükseliyor. Bir eserin hep aynı şekilde sergilenmemesi, hep değişmesi, böylece canlanması gerektiğini düşünen Sarkis için bu sergi kapsamında üstüne düşündüğü kavramlar, dönüştürme eyleminin aracı haline geliyorlar. Mesela yakmak, Sarkis için zarar verici bir eylem değil, aksine can verici bir eylem.
Emre Baykal’ın küratörlüğünü üstlendiği serginin giriş kısmında Sarkis’in eserlerinde görmeye pek alışık olmadığımız monokrom bir eser yer alıyor. Karşımızda beyaz zemin üzerine siyah boyadan parmak izleri var. Her şeyin döngüsel olduğunu hatırlatırcasına bir daire oluşturan bu parmak izleri, serginin adına da selam duruyor. Eser, içeride karşılaşacağımız renk cümbüşünün negatifini oluşturuyor.
Parmak izlerinin önüne üstü beyaz tüylerle kaplanmış siyah bir tekerlekli sandalye yerleştirilmiş. Tüy eklentisiyle ağır ve hantal tekerlekli sandalye hafifliyor. Bir kuş belki bu, sakatlanmış, uçamıyor. Ama ağır aksak da olsa ilerleyebiliyor. Ve ilerleme şansını sırtını döndüğü monokrom dünyadan kurtulmak için kullanıyor.

Haberin Devamı

GÖKKUŞAĞININ İÇİNE GİRİYORMUŞ GİBİ
Sakat kuşu takip edip serginin içine girdiğimizde, bir gökkuşağının içine girmiş gibi oluyoruz. Sarkis’in eserlerinde sık sık gördüğümüz gökkuşağı, bu alana yerleştirilmiş birkaç eserde vücut buluyor. Gökkuşaklarına yine ‘İstanbul İkonaları’ eşlik ediyor.
Sarkis, ikonaların çerçevelerin içinde doğduğunu söylüyor. Eserlerinde çok sık kullandığı parmak izi, alev, kırmızı ve yeşil boyalar, sanatçının bu eser için bir araya getirdiği farklı yer ve zamanlarda üretilmiş çerçevelerin içinde birer ikonaya dönüşüyor. İkonalar, sergi alanını çerçeveliyormuş gibi bir his yaratıyor. İkonaların çerçevelerinde içinde doğması fikrine göndermeyle, sanki bu sergi de etrafını saran ikonaların içinden doğuyor.
İkonaların çepeçevre sardığı iç sergi alanının sol kanadında odağını bir Uşak halısının oluşturduğu bir yerleştirme var. Sarkis’in eserlerinde sıklıkla kullandığı diğer bir nesne olan halı, bu yerleştirmede harekât zamanlarında sivillerin uçaklara görünmemek için pencerelere halı asması, böylece evdeki ışığın tamamen karartılması jestine referansla kullanmış. Eski model tüplü bir televizyon ise halının altından kafasını uzatmış, sanki sergiyi izliyor. Televizyonun üstünde Sarkis’in ışıkla ilgili atık nesneler ve kil ile üstünü kapattığı ve bir Meryem Ana figürü var. Karanlık ve aydınlık, Meryem Ana heykelciğinde bedenleşiyor.

Haberin Devamı

YAKMAK GİBİ IŞIK DA CANLI TUTMANIN YOLU

Işık ve alevle doğan hayat

Tüplü televizyonda dönen karede, aynı Meryem Ana figürünü Sarkis’in atölyesinde dururken görüyoruz. Yakmak gibi ışık da Sarkis için canlı tutmanın bir yolu. Televizyonun ekranından çıkan ışık çok soğuk ve mavi ama televizyonun üstündeki halı, bu ışığı biraz olsun ısıtmaya çalışıyor gibi. Atölyedeki durağan heykelcik, bu ısıtılmış ışık sayesinde sergi alanına ışınlanmış.
Respiro için Sarkis, serginin karnı olduğunu söylüyor. Karşı karşıya yerleştirilmiş iki neon gökkuşağından biri daha keskin iniş çıkışlara, diğeri ise daha yumuşak hatlara sahip. Keskin iniş çıkışları olan gökkuşağı yanıp sönerek daha tereddütlü bir biçimde nefes alıp verirken, karşısındaki dingin gökkuşağı daha kararlı, rahat ve düzenli nefesler alıyor. Tereddütlü nefesler alıp veren gökkuşağı, tarihsel olaylar paralelinde kırılan masumiyeti sembolize ederken karşısındaki dingin versiyon, bu kırılmalar sonrası gelen suskunluk, dinginlik gibi.
Daha kırılgan olan gökkuşağının altında birbirinden ayrı konumlanmış yedi farklı renkte parmak izleri var. Bunlar çocukların parmak izleri; her bir renk kendi içinde kümelenmiş. Renkler birbirinin içine geçmiyor. Dingin gökkuşağının altındaki parmak izleri ise birbirinin içine geçerek bir bütün oluşturuyor. Bu rengârenk bütün, tam da serginin girişindeki monokrom parmak izleriyle sırt sırta vermiş. Renkli parmak izlerinin yapıldığı suluboyanın içine bal katan ve böylece boyanın donmasını engelleyen Sarkis, bu esere de hayat ve canlılık katmış oluyor.
Sergide yer alan eserlere üç ayrı beste eşlik ediyor. Sarkis, müziğin yardımını alarak sergiyi izleyen bakışlarımızı yavaş yavaş yerden yukarı doğru kaldırıyor. Önce zemine, ardından etrafımızı saran duvarlara takılan gözlerimiz, son aşamada yukarıya sabitleniyor. Karşımızda duran ‘Respiro’dan ilhamla üretilmiş ‘Gökkuşağı Elbisesi’ boşlukta süzülüyor. Emre Baykal bu eseri Yunan mitolojisinde gökkuşağının renkleri aracılığıyla tanrıların mesajlarını insanlara ileten tanrıça İris’e benzetiyor. Aynı zamanda umudun sembolü olan İris, iki yana açık kollarıyla herkesi kucaklamaya hazır, bekliyor.

Haberin Devamı

YUKARI BAK
Gökkuşağı elbisesinin altında yer alan ‘Transflammation’ yerleştirmesi, bir sanat etkinliği kapsamında Danimarka’daki bir köyü ziyaret eden Sarkis’in, oradayken ürettiği bir eser. Etkinliğe katılan sanatçılar kendileri için belirlenen evleri ziyaret ediyorlar. Sıradan insanların evleri arasından Sarkis’in şansına bir ebenin evi düşüyor. Sarkis gittiği evdeki eşyanın birbiriyle son derece uyumsuz olduğunu düşünüyor ve bu evi karmakarışık bir burjuva evine benzetiyor. Kâğıtların üzerine çizdiği bu uyumsuz eşyayı kırmızı boyayla ‘yakarak’, birleştirdiğini söylüyor. Serginin son adımı için küçük bir odaya giriyoruz. Odada, sanatçı Ali Kazma’nın Sarkis’in sanat pratiğini belgeselleştirdiği iki video gösteriliyor. Videolardan birinde Sarkis atölyede, diğeri ‘Respiro’nun Venedik Bienali’nden görüntülerinden oluşuyor. Videoların yanında duran masada Sarkis’in geçmiş sergilerinden fotoğraflar var. Kendi sanatsal pratiğinin hafızasını bu odada tutan Sarkis, masanın üstünde duran vazodaki çiçeğin her gün değiştirilerek tazelenmesiyle, sanatsal pratiğine bir kez daha hayat ve canlılık veriyor.
Sarkis’in ‘SONSUZ’ başlıklı sergisi 4 Şubat 2024’e kadar Arter’de görülebilir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!