‘Çok yalnızdı, Atatürk’le dertleşmek isterdim’

Güncelleme Tarihi:

‘Çok yalnızdı, Atatürk’le dertleşmek isterdim’
Oluşturulma Tarihi: Ocak 13, 2023 10:33

İlk romanı ‘Bir Tatlı Su Cumhuriyetçisi’nde ‘demokrat’ kimliğini klavye başında sosyal medyada sergileyen Tufan’ı zamanda yolculuğa çıkarıp 1938’e ışınlayan Alper Karaağaç, “Cumhuriyet değerlerini anlamadan ne Atatürk’ü ne de Cumhuriyet’i savunabilirsiniz” diyor.

Haberin Devamı

Alper Karaağaç’ın ilk romanı ‘Bir Tatlı Su Cumhuriyetçisi’, bize hepimizin zaman zaman sinirlendiği birini anlatıyor. Kendisi hep klavyenin başında Tufan... Türkiye’nin yaşadığı sosyal sorunlarla sosyal medyadaki hikâyeleri aracılığıyla yaptığı protesto eylemleriyle başa çıkıyor Tufan ve kendini bir anda 1938 yılında buluyor, hem de Atatürk’ün karşısında! Alper Karaağaç, ‘Bir Tatlı Su Cumhuriyetçisi’ ile ilgili, “Okuyacağınız bu kitabın kahramanı Tufan, ben değilim. Hatta doğrudan tanıdığım birisi bile değil, benim bir arkadaşımın arkadaşı. Sadece bir kere karşılaştım kendisiyle. Bunların hepsini bana Kadıköy’de, anason kokan bir yemek masasında anlattı. Ama Tufan’ı bir görseniz... O ne büyük Cumhuriyetçi! O nasıl bir Atatürk sevgisi!” diyor. Gerisini Karaağaç’tan dinleyelim...

Haberin Devamı

Sizi biraz tanıyarak başlayalım... Ne zamandır yazıyorsunuz ve kitabı yazmaya nasıl karar verdiniz?
Ben ‘tam bağımsız’ bir Atatürkçüyüm, bunun haricinde hiçbir partiye ve ideolojiye bağlı değilim. Dolayısıyla herkesle ve her yerde eşit seviyede oturup tartışabiliyorum. Yıllardır her kesimden o kadar çok bağnaz insana denk geldim ki, ’Bir Tatlı Su Cumhuriyetçisi’ zamanla kendiliğinden oluşuverdi. Bununla beraber uzun yıllar boyunca aklımın bir köşesinde birçok hikâye ve senaryo biriktirdim ama sanırım ortaya çıkmak için hepsi kendi zamanını bekliyor. Şu anda üstünde çalıştığım bir tiyatro oyunu, tamamladığım çocuk kitapları ve iki roman projesi daha var.

Romanın baş karakteri Tufan hiç de yabancısı olmadığımız bir tip. Onu nasıl oluşturdunuz? Etrafınızdaki birileri mi?
Toplumu gözlemlediğinizde Tufan kolayca oluşuyor zaten fakat romandaki hâkim olduğum tarihi konular hakkında tamamen bilgisiz gibi davranmak ve o ruh haliyle Tufan’a dönüşmek hem zor hem de trajikomik bir durumdu benim için.

Atatürk’ün sofrasına konuk olan bir Tufan var karşımızda, yetersiz bilgileriyle sürekli mahcup, bunun etkisiyle de hayalleri kırık. Siz o sofrada olsanız Atatürk’le sohbetiniz nasıl gelişirdi? Onunla ne konuşurdunuz mesela?
Ben önce kendisiyle dertleşmek isterdim. Yanlış anlaşılmasın; devlet meseleleri vs. değil, yalnızlığıyla ilgili. Kimse pek farkına varmaz ama çok yalnızdır aslında kendisi. Fakat vatan aşkı ve Türk milletinin sevgisiyle o kadar doludur ki kimseye bu yalnızlığı hissettirmez.

Haberin Devamı

2023’ten gelen Tufan ve 1938’lerin Şükran’ı doğal olarak birbirlerine tamamen zıt koşullarda yetişmiş karakterler. Biri idealist Cumhuriyet kadını, diğeri benden sonra tufan demesine pek de şaşırmayacağımız Tufan. Şükran’ın hayatı az çok belli de, Tufan bu zaman yolculuğundan sonra hayatına nasıl biri olarak devam edecek?
Atatürkçü olmak, Cumhuriyetçi olmak bir yaşam biçimidir ve bunun gereklilikleri vardır. Bu yaşadıklarından sonra Tufan, eğer gerçek bir Cumhuriyetçi ve Atatürkçü olmanın ne demek olduğunu anladıysa, yıllardır yaptığı ve işe yaramayan şeyleri bir kenara bırakacak, kendi imkân ve yeteneklerine göre elini taşın altına koyacaktır.

Haberin Devamı

Osmanlı mı Cumhuriyet mi, birini sevmek diğerinden nefret etmeyi mi gerektirir gibi oldukça güncel tartışmalara da değinen bir kitap. Aynı zamanda iğneyi kendinize de sıklıkla batırıyorsunuz. Toplumdaki bu kutuplaşma sizce nasıl aşılır?
Osmanlı İmparatorluğu ve o dönemin konjonktürü hakkında bilginiz yokken Cumhuriyet değerlerini anlamanız mümkün değil. Bu değerleri anlamadan da istediğiniz kadar uğraşın, ne Atatürk’ü ne de Cumhuriyet’i savunabilirsiniz. Coğrafya, sosyoloji, din, kültür ve tarih... Kendi değerlerinize sahip çıkmak için bunları bilmeniz gerekir. Bilgisizlik yüzünden oluşan bu kutuplaşmayı, farklı görüşlere açık olup karşılaştırmalı kaynakları araştırarak aşabiliriz.

Haberin Devamı

Kitapta oldukça yoğun bir sosyal medya eleştirisiyle karşılaşıyoruz. Suç sosyal medyada mı yoksa ona bağımlı olan ve abartan bizlerde mi sizce?
İlgilendiğim birçok konunun araştırmalarında Instagram’ı çok verimli bir şekilde kullanıyor ve normalde çok zor ulaşabileceğim kişilere kolayca ulaşarak yeni dostluklar bile başlatabiliyorum. Sosyal medya, verimli bir şekilde kullanıldığı ve adab-ı muaşeret kurallarına uyulduğu sürece tadından yenmeyecek bir şey.

‘Çok yalnızdı, Atatürk’le dertleşmek isterdim’
BİR TATLI SU
CUMHURİYETÇİSİ
Alper Karaağaç
Altın Kitaplar, 2022
168 sayfa.

BAKMADAN GEÇME!