Bir kitabın çağrıştırdıkları

Güncelleme Tarihi:

Bir kitabın çağrıştırdıkları
Oluşturulma Tarihi: Şubat 04, 2021 16:29

İyi şair Halim Şefik Güzelson bavullarda kitap satarak hayatını sağlamıştı ama birçok dostuna, tanıdığına veresiye kitap verdiği için iflas etmişti. Bir gün kitaplarını sergileyebilmek için üç tekerlekli, otomobil-motosiklet arası bir araç almıştı...

Haberin Devamı

Kitaplıklar yıllar öncesinin anılarını canlandırır. Bir kitap nice çağrışımların başlatıcısıdır. Cağaloğlu’nda Molla Fenari Sokağı’ndaki Hür Han’da Hürriyet Gösteri’nin idarehanesine birçok edebiyatçı arkadaşımız gelirdi. O sokağın da bir yazılış serüveni vardır. Sokak adlarının tabelasını değiştiren birisi sokağın adını Molla Feneri yapmış. Bunu yazınca birtakım kimseler bana telefon etti, ne deseler beğenirsiniz?
“Biz bunca emek verdik, bize teşekkür edeceğinize eleştiriyorsunuz.”
Sokak adları meselesi bizde çözüme ulaşmamıştır.
Behçet Necatigil’in evinin bulunduğu Nüzhetiye Sokağı da birkaç değişik şekilde yazılmıştır.
Sabahleyin dergiye geldiğimizde bizi karşılayan bir konuğumuza günaydın derdik, bu iyi bir şair olan Halim Şefik Güzelson’du. Artık ekibimizin bir üyesiydi. Sabah erkenden gelir, akşam biz evimize giderken yeri ona teslim ederdik. Zaten orada gece gündüz çalışan vardı, üst kat da misafirhaneydi.
Halim Şefik Güzelson 1940 kuşağıyla birlikte şiir yazmış ama çok üretmemişti.
Şimdi bu yazıyı bana yazdıran Türkiye İş Bankası Yayınları’ndan çıkan ‘Otopsi’ kitabının gözüme çarpmasıydı. Diziyi iyi şair Ahmet Oktay yönetiyor, editörlüğünü de Ruken Kızıler yapıyordu. Yararlı bir diziydi. Genç kuşak birçok şairi bu dizi sayesinde hatırladı. Gerçekten de unutulmuş, kayıp şairler şiirin gündemine gelmişti.
Melih Cevdet Anday da başka şairler de onun şiiri üzerine yazmışlardı. Büyük çalışma odasında oturur çalışırdı, sürekli yazar, notlar alırdı. Şiir üzerine konuşur, çağdaşları için yorumlar yapardı.
Bavullarda kitap satarak hayatını sağlamıştı ama birçok dostuna, tanıdığına veresiye kitap verdiği için iflas etmişti.
Bir gün kitaplarını sergileyebilmek için üç tekerlekli, otomobil-motosiklet arası bir araç almıştı. Onun öyküsü de çok hoşuma gidiyor. Aralarında Sabahattin Eyüboğlu’nun da bulunduğu yakın dostları ona daimi bir araç almasını söylemişlerdi. O da bu aracı alınca Paris’teki Eyüboğlu’na bir telgraf çekmiş. Telgrafı tek kelime: “Aldım.”
O aracın iki yanına kitaplar dizilirdi, öndeki de bir motosikletin, bisikletin gidonu gibiydi, direksiyon değildi. Böylece gelenler onun durduğu yerde yeni kitapları görür, tanır, alırlardı.
Halim Şefik gelenlerin çoğunu tanıdığı, dostları olduğu için onlarla da konuşurdu.
Nice yıllar sonra sanırım ikinci kitabını çıkarmıştı. Aslında şiirlerini çok sonraları yayımlayan şairler silsilesindendi.
‘Kayıp Şairler’in başkalarından da söz etmek gerekiyor. Belki yeni okumalara sevk eder şiir okurlarını.
Yazıyı, kitabını adadığı Orhan Veli için yazdığı şiirle noktalıyorum:

Haberin Devamı

OTOPSİ
-Orhan Veli’ye ağıt-
Morgda açılınca kafatası
Doktor beyler beyin gördüler
İndirince ten kafesine neşteri
Doktor beyler yürek gördüler
Yürekte ne gördüler dersiniz
Yürekte memleket gördüler
Dünya gördüler
Bir de dost gördüler
Ama bu işte doktor beyler
Doğrusu geç kaldılar.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!