“Hayallerinizi cebinizde taşıyın”

Güncelleme Tarihi:

“Hayallerinizi cebinizde taşıyın”
Oluşturulma Tarihi: Kasım 07, 2016 14:36

Bir gidenin mutlaka bir daha gittiği, anlata anlata bitiremediği, kısa sürede çikolatalarıyla İstanbullu çikolata severlerin en favori mekanlarından biri haline gelen, Moda’daki Çikolata Dükkanı’nın sahibi Yılmaz Cihan ile bu lezzetli girişimcilik hikayesini konuştuk.

Haberin Devamı

Öncelikle biliyoruz ki, çikolata sizin çocukluk hayaliniz. İlginç bir hikayesi var bu noktaya gelişinizin. Hikâye nasıl başladı, gelişti ve bu noktaya geldiniz?

Ben de jenerasyonumdaki çoğu kişi gibi önce iyi bir lise, ardından iyi bir üniversite onun ardından da kariyer fırsatı sunan bir iş silsilesini takip ederek ilerlemek zorunda kaldım. Çünkü buna mecburuz ve ancak bununla mutlu olabiliriz zannediyordum. Hayallerimizi, özellikle de babamızdan yüklü miktarda para kalmadığı için, prestijli bir iş süslüyordu. Kendimizi gerçekleştirmenin tek yolunun bu olduğunu zannediyor, bunu yapamadığımızda da önce çevremizdekiler sonra daha da fenası kendimiz tarafından "yetersiz, eksik" görülüyorduk. Gelgelelim, iş hayatına girdiğimizde de kendimizi eksik görme hissi bir türlü geçmiyordu ve aradan birkaç yıl geçtiğinde bile geçmeyeceği daha da net hissediliyordu. Benim şansım bu silsileden sıyrılmaya kariyerimin başlangıcında karar vermem oldu. Çok küçük ve hatta komik bir bütçeyle Çikolata Dükkânı’nı kurdum. İlk yıl zarar ettim, ikinci yıl çok az kazandım, üçüncü yıla geldiğimdeyse hem ben ticaretin ufak marifetlerini öğrenmiştim hem de artık dükkânın bilinirliği artmıştı ve bu sayede işim oturmaya başlamıştı.

Haberin Devamı

“Hayallerinizi cebinizde taşıyın”

Belçika’ya gidiş de radikal bir karar. Orada, Türkiye’de olmayan neyi öğrendiniz ve neden Türkiye’de çikolata oradaki gibi bilinip öğrenilemiyor?

Belçika çikolatanın doğduğu iki ülkeden bir tanesi (bir diğeri İsviçre). Dolayısıyla bu işin mutfağı öğrenilecekse, bu iki ülkeden birinde öğrenmek gerekir diye düşünüyordum. Biraz araştırma yaptım. El yapımı çikolata için oluşturulmuş bir okulun var olduğunu ve bunun Belçika'da olduğunu öğrendim. İlk bulduğum fırsatta da kayıt yaptırdım ve soluğu Belçika'da aldım. Benim mesleğe girdiğim dönemde Türkiye'de bu kapsamda eğitim verebilecek bir kurum yoktu çünkü sektör çok gelişmemişti. El yapımı çikolata pazarı 4-5 büyük firmanın kontrolündeydi ve butik-artizan kültürü henüz Türkiye'de oluşmamıştı. Kaynak kitap bulmak da çok zordu. Birkaç profesyonel firmadan eğitim rica ettimse de haklı olarak olumlu cevap alamamıştım. Dolayısıyla bana Belçika'ya gitmekten başka çare kalmamıştı. O günlerden bugünlere bizim pazarımıza dair Türkiye'de çok şey değişti. Benim eğitim almaya gittiğim kurum, Türkiye'ye de okul açtı ve aynı eğitimi burada vermeye başladı. Bugün sektöre girmek isteyenler çok daha şanslı.

Haberin Devamı

Sizin hikayeniz üniversiteliler için de çok ilham verici. Nasıl bir seyir izledi sizin üniversite yaşamınız ve hayalleri peşinde koşmak isteyen ama cesaret edemeyen üniversitelilere ne önerirsiniz?

Ben Marmara Üniversitesi'nde İşletme okudum ardından da Bilgi Üniversitesi’nde Adschool adı verilen bir programda Pazarlama İletişimi Yüksek Lisansı’nı bitirdim. Hem lisansı hem de yüksek lisansı okurken çalışmak zorundaydım ve çalıştım. Özellikle lisansın ilk dönemlerinde Tahtakale'de keşfettiğim orijinal materyalleri internetteki bir açık arttırma sitesinde satarak harçlığımı çıkarıyordum. Daha sonra ufak tefek girişim denemelerim oldu ama kendimi henüz yeterince geliştirmemiş olduğum için çok kısa sürede hüsranla sonuçlandı. Ardından plaza hayatıyla reklamcılık yaparak tanıştım, pazar araştırmacılığı yaparken de yollarımı ayırdım.

Haberin Devamı

Üniversitelilere bir süre daha hayallerini ceplerinde tutmalarını öneririm. Önce diğer herkes gibi profesyonel hayatı tecrübe etmeleri gerektiğini düşünüyorum. Her ne kadar hayatın sonuna kadar o dünyada bulunmak çok keyifli bir serüven olmayacak olsa da, koca koca şirketlerin koca koca şirket olmasını sağlayan bazı önemli unsurlar var. Bu unsurları da ancak ve ancak o çarkın bir parçası olunca öğrenebiliyorsun. Ayrıca iş dünyasının bir hayli ciddi ve buna mukabil, göründüğünden bir hayli gayrı ciddi hallerini de görmek, özellikle kendi işini kurma hayali kuran bir girişimci adayı için büyük avantaj olacaktır.

Sattığınız çikolataların yarım saatte tüketilme şartı var. Neden ve biz gerçek çikolatayı, çikolata yemeyi bilmiyor muyuz? Nedir bu işin doğrusu, ideali?

Haberin Devamı

Aslında çikolatalarımızın ömrü 1 ila 3 hafta arasındadır. Çikolatalı tatlılarımızın ömrü yarım saattir. Çikolatalı tatlılarımızı çikolata sosuyla değil de doğrudan çikolatayla hazırladığımız için yarım saati aşan sürelerde donabiliyorlar. Bu da tatlılarımızın yenmesini çok zorlaştırabiliyor. O yüzden tüketim süresi tavsiyesinde bulunuyor. Çikolatalarımızın 1-3 haftalık ömrü de muadillerine göre bir hayli kısadır. Bunun başlıca iki sebebi var. Birincisi, katkı maddesi kullanmıyoruz; ikincisi ise, çeşitliliği sağlamak adına ömrü nispeten kısa içerik malzemeleri kullanıyoruz.

“Hayallerinizi cebinizde taşıyın”

Onlarca farklı çeşit çikolata var dükkânda. Kolonya bile duyduk. Çikolata ile ummadığımız başka neler yapılabilir? Ve sizin de deneyip hiç ummadığınız halde çok yakıştığını gördüğünüz ve önerebileceğiniz bir çeşit var mı?

Haberin Devamı

Bu kadar farklı tatla uyum sağlayabilecek başka bir gıda daha var mıdır bilmiyorum. Benim ilginç olarak tanımlayabileceğim soğanlı, sarımsaklı ve domatesli çikolata çeşitlerini denedim ve çok beğendim. Bizim damak tadımıza hitap etmeyeceğini düşündüğüm için de dükkanımızda yapmayı hiç denemedim. Ancak dükkanımızda da ilginç tatlar var elbette. Mesela tarçınlı-kara biberli beyaz çikolatamız, kekik-limonlu bitter çikolatamız, salep-tarçınlı yine bir başka çikolatamız var. Her zaman da yeni çeşitler denemeye gayret ediyoruz.

 

Röportaj: Erkmen Özbıçakçı

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!