Bir sorudan fazlası: Sütün geliyor mu, bebek doyuyor mu?

Güncelleme Tarihi:

Bir sorudan fazlası: Sütün geliyor mu, bebek doyuyor mu
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 22, 2022 08:51

Dokuz ay boyunca sabırsızlıkla bebeğini kucağına almayı beklemiş bir annenin doğumdan sonra en son duymak isteyeceği şey ‘Sütün geliyor mu?’ sorusudur. Aile üyeleri, akrabalar, arkadaşlar yeni annenin psikolojisini nasıl etkileyeceğini düşünmeden inatla bu soruyu soruyor ama sırf bu emzirme baskısı yüzünden sütten kesilen, emzirme fobisi oluşan, depresyona giren, ailesi ile arası açılan pek çok kadın var. Biz de onların sesine kulak verdik...

Haberin Devamı

Yıllardır sütü gelmeyen, emzirme problemleri yaşayan pek çok anne ile birlikte çalışıyor; onlara moral oluyor, güç veriyor, bu konuda sıkıntı yaşayan yeni ebeveynlere destek oluyor. Çok yakın zamanda o da anne oldu ve kızı Ece’yi kucağına aldı ama emzirme ile ilgili kendisi de bir takım problemler yaşadı. Uluslararası Emzirme Danışmanı Prof. Dr. Güliz Onat ve aynı sorunu yaşayan anneler ve anne adayları ile konuştuk; bu dönemde karşılaştığı güçlükleri, üzerlerindeki emzirememe baskının nelere yol açtığını kendi ağızlarından dinledik.

BİR EMZİRME DANIŞMANIN EMZİREMEME HİKÂYESİ

Güliz Onat /  41

“Yaşamın mizah anlayışı böyle… Yıllardır annelere emzirme konusunda destek olurken, 41 yaşında bebek sahibi olmuş bir kadın olarak aynı sorunlar başıma geldi. Oldukça zorlayıcı dokuz aylık bulantılı-kusmalı hamilelikten ve gebelik depresyonunun kıyısından döndükten sonra, emzirme döneminde de neredeyse sıklıkla karşılaşılan her türlü problemle karşılaştım. Hayat, en bildiğin yerden soruyor.

Haberin Devamı

Elbette tüm bu zorlu dönemeçlerden geçerken, mesleki önlüğümü kapının girişine astım çünkü üzerime bir de profesyonel kimliğimin bana vereceği ağırlığı taşımak istemedim. Kendime yaptığım en büyük iyilik, bu dönemde sadece “kadın” olmayı seçmekti. Ben sadece hamileydim, lohusaydım ve acemi bir anneydim. Asla “Ben ebeyim, ben emzirme danışmanıyım, neden olmuyor” demedim, kimseye de dedirtmedim. Çünkü bunlar her kadının başına gelebilir. Mesleği kimliğimden sıyrılarak, her kadın gibi suyla birlikte akarak, direnmeyerek, şükür ve teslimiyetle bu süreçle akabilmeyi seçtim.

Kızıma doğumdan önce bir süt anne buldum. Doğumdan sonraki 3'üncü günde kızımın talebinin birden artacağını (Söz büyüdür, o yüzden "Sütüm yetmiyor" yerine "Bebeğimin talebi arttı" demeyi seçtim) ve bedenimin de bu artışa hemen cevap veremeyeceğini tahmin ettiğimden, süt annenin sütlerini kızıma verdim. Elbette bu sütü kullanmanın bazı kriterleri olduğunu biliyordum. Annenin hastalık taşımaması, ilaç, alkol, madde kullanmaması gibi...

Haberin Devamı

Belli kırılma noktalarında sütle beslemek için çaba sarf etmeye ve direnmeye değer olduğunu düşünüyorum ancak eşim de dahil olmak üzere, etrafım 'mama verelim'cilerle doluydu. Belli noktalarda kızdım, öfkelendim, ağladım, küstüm, coşup coşup, duruldum. Kendime tüm bu duygularla kalabilme ve hızlı geçişler yapabilme hakkını verdim. Etraftakilerle sınır çizmek önemli.

İstemeden verilen tavsiyelerin, kimseye faydası olmaz. Mahalle baskısı tam da burada karşımıza çıkıyor. Bir gün bir meslektaşımla konuşurken “Sütün biraz az gibi” ifadesini kullandı. O kadar üzüldüm ki… O kadar gerçek oldu ki… Kaldı ki bu ifadeyi kullanan bilinçli bir meslektaşım. O bunu yaparsa, mahalledeki teyzeler neler yapmaz! Sonra o insanı sevgiyle yaşamımdan çıkardım, "Yolu açık olsun" dedim. Aileler, büyükler; hepsinin deneyimi çok kıymetli, onların tavsiyelerine tamamen kulak tıkamak yerine, kendi beyin süzgecimden işime arayacakları aldım, gerisini süzgeçte bıraktım. İçeriye girmesine izin vermedim.

Haberin Devamı

Lohusa olarak şefkat ihtiyacımı yaşamım boyunca biriktirdiğim güzel kadınlardan talep ettim. “Sütün az, yetmiyor, bu çocuk aç, ondan ağlıyor” gibi cümleler sarf etme potansiyeline sahip herkesten uzak kalmayı seçtim."

Siz keyifli ve mutlu olursanız, minik bebeğiniz de bunu hisseder. Unutmayın, her annenin sütü gelir. Doğa kadınları buna göre en iyi şekilde programlamıştır. Anneler ilk günlerde çeşitli nedenlerle gerginlik, kaygı ve güvensizlik yaşayabiliyor ve bunun çok doğal bir süreç olduğunu kendinize sürekli hatırlatmanız önemli. Bu durumda sütün azalmasına, bebeğin emmeyi reddetmesine, isteksizlik göstermesine hatta karşılıklı bir güç savaşına, öfkeye yol açabiliyor ama bununla baş edebilirsiniz. Bu dönemde kurulan sağlıklı, güvenli anne - bebek ilişkisi aynı zamanda bebeğin gelecekteki ilişkilerinde de belirleyici rol oynadığından anne - baba tarafından dikkate alınmalıdır. Yavrunuzu en iyi şekilde emzirmek istiyorsanız, önceliğiniz moralinizin yüksek olmasını sağlamak olmalı.

Uzm. Klinik Psk. Melis Ünlü

‘SÜTÜM GELSİN DİYE NE VERDİLERSE YEDİM, SÜTÜM ARTMADI AMA KİLOM ARTTI'

Elif V. / 27

"Eşimle evlenmeden önce çocuk konusunda konuştuk ve 2 yıl boyunca bebek sahibi olmamaya karar verdik. İkimizin de ailesi aşırı baskıcıydı ve her fırsatta bebek konusunda ısrarcı davrandılar ama biz eşimle dengeyi güzel kurduk. Kararımızda istikrarlı davrandık ve düğünümüzden tam iki yıl sonra hamile kaldım. Artık onların karışacağı bir durum kalmadı diye sevinirken ‘Normal doğum mu, sezaryen mi?’ muhabbeti başladı. Hem annem hem de kayınvalidem sezaryene karşıydı. Her ne kadar 'Dediklerine kulak asmayacağım, kendi bildiğimi yapacağım' desem de her fırsatta konunun açılması beni inanılmaz rahatsız ediyordu.

Haberin Devamı

Kendi anneme daha sert konuşabiliyordum ama kayınvalidemle konuşurken daha dikkatliydim. Anneme ‘Sen karışma’ derken kayınvalideme ‘Buna biz karar verelim lütfen’ diyordum ama sonunda anladım ki hangi tonda konuştuğumun hiçbir önemi yoktu, çünkü onlar için tek bir doğru vardı. Tabii ki son güne kadar hâlâ beni caydırmaya çalıştılar ama ben eşimle karar verdiğimiz gibi sezaryen ile doğum yaptım.

'Çok şükür bunu da atlattık' derken asıl büyük problemle daha karşılaşmamışız meğer… Bebeğimi kucağıma emzirmem için verdiklerinde mememden bir damla bile süt gelmedi. Bebeğim ellerini yalıyordu, açlıktan ağlıyordu, memeye saldırıyordu ama tek bir damla bile gelmiyordu. Anneler “Sezaryen sonrası böyle oluyor işte, gördün mü?” dediklerinde yaşadığım vicdan azabını tarif edecek bir cümle bulamıyorum ama deyim yerindeyse dünyam başıma yıkıldı. Gerçekten onların dediği gibiyse bebeğimi kendi konforum için bile isteye aç bırakıyordum. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Eşim benim üzüldüğümü görünce ikisini de odadan çıkardı ve birkaç dakika sonra yanıma geldi. İkisini de hastaneden kovmuş, 'Birkaç gün bizi görmeye gelmeyin' demiş.

Haberin Devamı

Hemşire gelip bunun normal olduğunu emzirmeye devam etmem gerektiğini söyleyince biraz daha rahatladım ama bebeğim aç diye çok üzülüyordum. Bir gün boyunca denedik ama sütüm gelmedi, zaten o süre içinde mamaya başlamak zorunda kaldık.

Bebeğe doğru pozisyon verilip emzirilmesi sağlandığı müddetçe, anne sütünün gelmemesi diye bir durum olmaz. Ancak doğum sonrası kaygılı annelerde, bebeğin aç kalma korkusu nedeniyle mamayla besleme eğilimi ortaya çıkabilir. Bu nedenle annenin desteklenmesi, emzirme danışmanlarının anneye emzirmeyle ilgili eğitimi ve psikolojik desteğin sağlanması çok önemli.

Yenidoğan Yoğun Bakım Uzmanı Doç Dr. Şenol Bozdağ

Bir sorudan fazlası: Sütün geliyor mu, bebek doyuyor mu

 

Birkaç gün sonra damla damla da olsa sütüm gelmeye başladı ama yeterli değildi. Her fırsatta emziriyordum doktorun söylediği gibi. Derken anneler evimize ziyarete geldi ama hem hastaneden gönderildikleri hem de emziremediğim ve mamaya başladığımız için suratlarından düşen bin parçaydı. Emzirememek benim hatamdı ve sanki çocuğuma mama değil de zehir veriyordum. Onların o manalı bakışlarına maruz kaldıkça resmen kendimi işe yaramaz ve beceriksiz hissettim. Anne olmayı tam olarak becerememiştim.

Annem “Kızım bizi dinle de sütünün gelmesini sağlayalım, kendi çocuğuna neden bu kötülüğü yapıyorsun” deyince onlara teslim ettim kendimi. Dedikleri doğru çıkmıştı, bu sefer onları dinleyecektim.

Aklıma yatmıyordu ama kendimi her dediklerini yapmaya başlarken buldum. “Şerbetli tatlı süt yapıyor, lohusa şerbeti ile sütün fışkıracak” dedikçe yedim, yedikçe canım istedi tekrar yedim. Önüme ne koydularsa onu yedim ama günün sonunda yine sütüm artmadı. Artan şey sadece kilolarımdı.

Sonunda şuna karar verdim. Sütün miktarını etkileyen tek şey yaşadığımız stres ve üzerimizdeki baskı… Normal doğum yapmadım ve sütüm gelmedi diye beynime kodlanan pişmanlık duygusu nedeniyle sütümün yok denecek kadar az gelmesine ben sebep oldum. Buna katkı sağlayanlara da selam olsun… Siz siz olun doğum sürecinde ve lohusalık döneminde sadece kendi iç sesinizi dinleyin."

Yenidoğan Yoğun Bakım Uzmanı Doç Dr. Şenol Bozdağ, doğumdan sonra hiç süt gelmese bile mutlaka emzirmeye devam edilmesi gerektiğini, bebek emdikçe oksitosin ve prolaktin hormonunun uyarılarak sütun gelmesinin sağlandığını belirtiyor.

‘BİR BEBEĞİ TAM BEŞ KİŞİ EMZİRMEYE ÇALIŞTIK, EMZİRME FOBİM OLUŞTU’

Büşra G. / 32

"Geçtiğimiz yıl aralık ayında doğum yaptım. Doğum yaptıktan sonraki süreç benim için tam anlamıyla rezaletti. Bebeğim memeyi tam tutamıyor ve ememiyordu. Çevrede olan insanlar önce 'Meme ucun yok' diyerek uç çıkmasına yardımcı olan başlıklardan aldırdı. Bebeğim yine çok rahat tutamadı ve ememedi.

Bu sefer de süt pompası ile sürekli sağıp meme ucumun çıkmasını ve sütümün artmasını sağlayabileceğim söylendi. O kadar çaresiz ve yorgun hissediyordum ki her söyleneni uyguladım. Bebeği emmeye o kadar zorladık, pompa ile o kadar sağım yaptık ki meme uçlarım yara oldu. Sürekli acıdan ağlıyor, ağladıkça da emziremiyordum.

Yara olmasına rağmen 'Bebek alışmalı' diyerek zorla emzirmeye çalıştılar. Bir gün hiç unutmuyorum başımda tam beş kişi var, biri bebeği tutuyor, biri mememi tutuyor, diğeri çocuğa memeyi tutturmaya çalışıyor, diğerleri talimat veriyor…

Ecel terleri döküyorum, bebeğim ağlıyor, kafamda beş kişi beni bir yerlere çekiştirip duruyor. İşte o an patlama anım oldu. Tam anlamıyla sinir krizi geçirdim ve herkese deli gibi bağırmaya, ağlamaya başladım.

Resmen emzirme fobim oluştu ve bir süre bebeğimi dahi görmek istemedim. Sonra bir emzirme danışmanı buldum ve süreci sakince yönetince her şeyin yoluna girdiğini gördüm. Ama o günler aklıma geldikçe çıldırıyorum. 'Buna nasıl müsaade ettim' diye kendime kızıyorum." 

Emziren anne psikolojisi, her kadında farklılık göstermekle birlikte birçok annenin emzirme sürecinde huzursuzlanmasına ve endişelenmesine neden olan şeylerin başında çevreden gelen rahatsız edici sorular ve yorumlar gelir. Sütünüzün bebeğe yeterli gelmediği ve onu doyurmadığını, bebeğinizi iyi emziremediğinizi, sütünüzün bebeğinize iyi gelmediğini, bebeğinizi emzirip emzirmediğinizi soranlar veya anlatanlar olacaktır. Emziren anne psikolojisi üzerinde yaralar açmaya müsait bu sorulara ve söylemlere aldırış etmeden bebeğinizi emzirmenin tadını çıkarmaya çalışın.

Uzm. Klinik Psk. Melis Ünlü

'DOĞURMADAN BAŞLADILAR: İNŞALLAH SÜTÜN GELİR'

S.G / 30

"Doğum yapmama bir aydan az bir zaman kaldı. Bir yandan bebeğimi heyecanla beklerken bir yandan da daha doğum bile yapmadan ‘süt’ konusunda öneriler, uyarılar ve bana göre yersiz temenniler almaya başladım.

Özellikle aile büyükleri tarafından sıklıkla 'İnşallah sütün gelir, bebeğini emzirebilirsin' cümlesine maruz bırakılıyorum. Eğer sütüm gelmez ise de yapılması gerekenler sıralanıyor ardından; kompostolar, şerbetler, tatlılar…

Kimse de ‘stressiz bir sürecin’ sütün artmasına olan etkisinden bahsetmiyor. Çünkü maalesef bilmiyorlar. Bu cümlelere kibarlıkla geçiştirmeye çalışsam da onlar söylemekten bir türlü bıkmıyor.

Şimdiden 'Ya sütüm gelmezse, ya bebeğim emmezse ya da sütüm ona yetmezse' korkusu yaşamaya başladım. Bu stres öyle bir hal alıyor ki bazen, zihnimde insanlarla kavga ediyorum. Eğer doğum sonrası emzirme tavsiyelerine devam ederlerse ne yaparım, nasıl tepki veririm, sinirlerime ne kadar hâkim olabilirim bilmiyorum. Öte yandan bunun beni etkilememesi için de önemsememeye çalışıyorum ama olmuyor. Aileyi sustursan, arkadaşları, eş dostu susturamıyorsun. İnsanlar neden hamilelerle ve bebeğin emeceği süt ile kafayı bozmuş olabilir ki?"

Emzirme döneminde yaşanan stresin anne sütü üzerinde nasıl etkileri var? Bebeğin anneyi emmeye başlamasıyla oksitosin denen hormonun uyarılması artar. Bebeğini gören ve onunla tensel temasta bulunan rahat, huzurlu ve mutlu olan annelerde prolaktin salınımı daha fazladır. Prolaktin salınımı ile süt yapımı ve salgılanmasında artış olur. Dolayısı ile bebeğe doğru pozisyon verilip, emzirtilmesi sağlandığı müddetçe anne sütü gelir. Ancak doğum sonrası kaygılı annelerde, bebeği besleyememe ve bebeğinin aç kalma korkusu nedeniyle, mamayla besleme eğilimi ortaya çıkabilir. Bu konuda annenin yakınında olan kişilerin (özellikle eşinin) anneyi desteklemesi ve emzirme danışmanlarının anneye emzirme ile ilgili eğitimi ve psikolojik destek sağlanması çok önemlidir.

Yenidoğan Yoğun Bakım Uzmanı Doç Dr. Şenol Bozdağ

Yeni annelerin üzerindeki emzirme baskısı elbette sadece bize özgü bir durum değil. Dünyanın neresinde olursa olsun kadınların ortak derdi bu…

NewYork Times’a konuşan 33 yaşındaki Sarah Roy da bebeğini emziremediği için suçluluk duyan annelerden biri. 5 aylık bir oğlu olan Roy lösemi hastası olduğu için kemoterapi tedavisi görüyor. Bu nedenle bebeğini emziremeyen Roy, “Bunun için kendimi suçluyorum, sadece keşke yapabilseydim diye düşünüyorum. Bu benim elimde olan bir şey değil ama pek çok kişi bunu anlayamıyor” diyor. 

New York’taki Annelik Merkezi'nin (perinatal dönemde duygudurum bozuklukları tedavisi yapan bir klinik) kurucu direktörü Paige Bellenbaum, “Kapımızdan içeri girip 'emzirme döneminde başladı' diyen kaç kadın olduğunu size anlatamam” diyor.

27 yaşındaki Jane Varghese Williams da geçen Kasım ayında dünyaya gelen oğlunu emziremiyor. Williams, “Bebeğimi emziremediğim için kesinlikle kendimi yetersiz bir anne gibi hissediyorum. Oğlum doğmadan önce onu en azından ilk yıl emzireceğimi sanıyordum” diyor.

Önce emziremediğini inkâr ediyor ve sonunda bebeğin kilo kaybı beklenen sınırların üzerinde olduğu için formül mama vermeye başlıyor ancak oğlunun tercih ettiği mamayı bulmak ABD’de yaşanan mama kıtlığı nedeniyle çok zorlaşıyor. Çeşitli markalar arasında geçiş yapmak zorunda kalması onu daha da telaşlandırıyor ve rahatsız ediyor. Bu nedenle emzirmenin bir yolunu bulmak için üzerinde yeniden baskı hissediyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!