Bir ‘Defne’ hikayesi

Güncelleme Tarihi:

Bir ‘Defne’ hikayesi
Oluşturulma Tarihi: Aralık 11, 2023 07:00

Çocukluğunun geçtiği babasına ait atölyede çıkan yangında atık defne dallarının nasıl tutuştuğunu gören Ayşegül Taşkıran, ekolojik yakıt üretmeye karar verdi. Defne dallarını sıkıştırarak pelet üretirken 7 yılda pek çok ‘girişimcilik’ ödülüne layık görüldü.

Haberin Devamı

Ayşegül Taşkıran, Hatay’ın Yayladağ ilçesinde defne yaprağı kurutup satan bir babanın kızı. Çocukluktan beri babasına yardım eden Taşkıran, defne yapraklarından çıkan defne dallarının yarattığı atık sorununu yeni bir girişim fikriyle çözdü. Atölyede çıkan ve defne dallarının yakıcılığı sebebiyle bir anda büyüyen yangın felaketi, Taşkıran’ın aklına defne dallarından pelet yakıtı üretme fikrini getirdi. Deneme yanılma yöntemiyle başladığı üretimi önce kendi şehri Hatay’a sonra tüm Türkiye’ye ve dünyaya satmayı başaran Taşkıran, pek çok girişimcilik ödülünün sahibi oldu. 7 senelik yolculuğunda peletten kedi kumu ürettiği bir pet markası ve defnenin kullanıldığı bir kozmetik markası da kurdu. Bir çocuk annesi Taşkıran ile Yayladağ’da başlayan, 31 yaşında başarılara kapı açan girişimcilik hikâyesini konuştuk:

Haberin Devamı

BABASININ ATÖLYESİNDE 

“Çocukluğum ve gençliğim okul dışındaki zamanlarda babamın yanında çalışarak geçti. Köylüler bize dalıyla birlikte defneyi getiriyor, biz onun yapraklarını seçip kurutup satıyorduk. Dallar ise hep atıktı. 10 sene boyunca bu atığı ne yapacağımızı bilemedik. Ben adalet yüksekokulu mezunu olsam da babam benim hep ticaret yapmamı istiyordu. Ancak ben babamın yanında çalışmak istemiyordum. Okul bittikten sonra arayışta olduğum bir dönemde, işletmemizde gece yarısı elektrik kaçağından yangın çıktı. Defne çok yanıcı bir madde olduğu için yangın çok büyüdü. 15 itfaiye zor söndürdü.

YANGINDAN GİRİŞİMCİLİĞE

Bu olay bana yeni bir fikir verdi. Bu atıkların yakıt olarak kullanılıp kullanılamayacağını düşündüm. Karadeniz’de fındık kabuğundan pelet yapanlar olduğunu öğrendim. Akdeniz’de de defneden yapabiliriz dedim. Çok gençtim aileden hem destekleyenler hem saçmalama diyenler oldu. Araştırmalarımda Avrupa’da bunun yapıldığını gördüm. Bunun toz talaş haline getirilip sıkıştırılması gerektiğini öğrendim. Babam benim için bir defne dalı alıp Ankara’ya gitti, toz talaş haline getirip sıkıştırdılar ve bunun olabildiğini anladık. Sonra denemek için makine aldım.

DENEME YANILMAYLA ÖĞRENDİ

Haberin Devamı

Ama ne oranda sıkıştırılması gerekiyor, hangi derecede ısıyla bu mümkün oluyor, bunları hep deneme yanılma yöntemiyle öğrendim. 1 yıl süren bir Ar-Ge çalışması yaptık. Bunun sonucunda ürünü peletlemeye yani sıkıştırmaya başladık. Analize gönderdik, Avrupa’daki değerlere yakın bir değere ulaşabilirsek ben bu işe kendimi adamaya karar verdim. Annem benim memur olmamı istiyordu, toz toprakla mı ilgileneceksin dedi. Ama ben sürekli okuma yapıyordum, tam o dönemlerde uluslararası zirvelerde yenilenebilir enerjinin ne kadar önemli olduğunu gördüm. Birinin atmış olduğu bir malzemeyi başkasının temel ihtiyacını giderebilecek katma değerli bir ürün haline getiriyoruz. Bunun ekolojik olarak ne kadar önemli olabileceğini keşfettim.”

Haberin Devamı

GİRİŞİMCİLİKTE BİRİNCİLİK

- Bir ekonomi dergisinde yılın kadın girişimcileri seçkisini gören Taşkıran, bu sayede KAGİDER’den haberdar olmuş: “KAGİDER’in bir girişimcilik yarışması açtığını gördüm ve başvurdum. 1 hafta İstanbul’a gittim ve eğitim aldım. 30 girişimci kadın seçiyorlardı birinci olarak seçildim. Mentorluk ve PR desteği verdiler. Bu destekle birlikte farklı şehirlerden sipariş almaya başladık. O dönemlerde günde 1-2 ton üretim yapıyorduk. Bir evin ihtiyacı 3 ton. Talep çoğalmaya başladı, yetişememeye başladık. Makineleri artırdım, 1500 metrekare kapalı alanda üretime geçtim. Şu anda günde 20 ton üretim yapan bir kapasiteye ulaştık.”

Haberin Devamı

Daha sonraki yıllarda KAGİDER’in yılın kadın girişimcisi yarışmasına giren Taşkıran, “Yöresinde fark yaratan kadın girişimcisi” ödülünü kazanmış ve kendisi de pek çok kadına ücretsiz danışmanlık vermiş.

BEBEĞİMLE FABRİKALARA

- O dönemlerde girişimcilikle ilgili hiçbir bilgisi olmadığını belirten Taşkıran, “Benim bir özelliğim var, eğer bir hayal kuruyorsam ve eğer bu hayal uykularımı kaçıracak kadar beni heyecanlandırıyorsa ben o işin peşini bırakmıyorum ve hayata geçiriyorum” diyor. Üretime başladıktan sonra hikâyenin nasıl ilerlediğini merak ediyorum. Taşkıran anlatıyor:

“Önce köylerde muhtarlarla görüşmeye başladım, para talep etmeden numune götürmeye başladım. Çocuğum yeni doğmuştu, onunla birlikte bölge bölge gezdik. Fabrikalardan randevu alıp onlara bu yakıtı anlatıyordum. Kabullendirmek zor oldu. Düşünün koca koca fabrika yöneticileri karşılarında küçücük bir kız görüyorlar, yanında da çocuğu. Elimdeki yakıtın onların kullandığından daha verimli olduğunu iddia ediyordum. Gece gündüz tanıtım çalışması yaptım. 2016’da tanıtımına başlamıştım, 2017’de şirketimi kurdum. Babamıın defne yaprağı atölyesinin bir odasında çalışıyordum. Babamın teknik anlamda desteği oldu. Ürün verdiğim kişiler birkaç güne sipariş vermeye başladı. Kulaktan kulağa yayıldı. Önce bizim ilimizde yaygınlaştı. Güzel bir talep oluştu.”

Haberin Devamı

ATIK DALLAR YAKIT OLUYOR

Ayşegül Taşkıran, pelet yakıtı atık defne dallarını sıkıştırarak üretiyor. Günde 20 ton üretim yapan Taşkıran, “Birinin atmış olduğu bir malzemeyi başkasının temel ihtiyacını giderebilecek katma değerli bir ürün haline getirdik” diyor.

Bir ‘Defne’ hikayesi

KEDİLERE DE KUM ÜRETTİ

- Ayşegül Taşkıran aynı dönemlerde kendisine gelen 1 paketlik bir siparişle pet sektörüne nasıl atıldığını anlatıyor: “Normalde bize sipariş tonla gelir. 1 paketlik siparişi görünce şaşırdım ve müşteriyi aradım. Müşteriler, ‘Biz bunu kedi kumu olarak kullanmak istiyoruz’ dediler. Kullanıp çok memnun kaldılar. Meğer pelet yakıtı yurtdışında aynı zamanda kedi kumu olarak da kullanılıyormuş. Ben bu sefer pet sektörünü araştırmaya başladım. Veterinerlerle görüştüm. Peleti kedi kumu olarak geliştirmeye başladım. Bunu e-ticarete çevirdim. Trendyol ve Hepsiburada üzerinden satmaya başladık.

Bir ‘Defne’ hikayesi

KOZMETİĞE EL ATTI

Deprem tüm bölgeye büyük zarar verdi. Müşterilerimizi kaybettik, hem ekonomik hem sosyal olarak büyük kayıplar verdik. Depremden sonra 4 aylığına İzmir’e taşındık. Sonra Hatay’a geri döndükten sonra defne yaprağından bir sektöre daha girmeye karar verdim. Sabun, saç serumu, vücut peelingi ve nemlendirici krem üretmeye başladık. Hem yurtdışına hem yurtiçine yönelik bir marka kurduk. Bu markanın çalışmaları hızla sürüyor. Pelet ve pet sekötründe olduğu gibi kozmetik sektöründe de en iyi kaliteye ulaşıp müşteriyi memnun etmek istiyorum.” 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!