Balyoz kararına ilk tepkiler

Güncelleme Tarihi:

Balyoz kararına ilk tepkiler
Oluşturulma Tarihi: Ekim 09, 2013 10:48

Yargıtay, Balyoz Davası'nda kararını açıkladı. Emekli kuvvet komutanlarının hapis cezaları onandı. 36 sanığa verilen beraat kararını da onayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 88 sanığa verilen mahkumiyet kararlarını ise bozulmasına ayrıca sanıklardan tutuklu olanların da tahliyesine karar verdi. Ak Parti'den Balyoz kararlarına ilişkin ilk değerlendirmeyi Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş yaptı. Elitaş, "Yargı mahkemenin kararını onamış. Herkes buna uymak zorundadır" dedi. Babasının 18 yıl hapis cezası onanan Ece Saygun ise kararı Twitter'dan eleştirdi.

Haberin Devamı

18 yıl hapis cezası onanan emekli Orgeneral Ergin Saygun'un kızı Ece Saygun, Twitter'da ''Hey!Yok öyle umutları yitirip, karanlıklara savrulmak... Unutma; aynı gökyüzü altında, bir direniştir yaşamak!!!! biz haklıyız! Onlar haksız''diye yazdı.

Balyoz kararına ilk tepkiler

İşte Yargıtay'ın Balyoz Davası kararı hakkında ilk tepkiler:

‘MINTIKA TEMİZLİĞİ YAPILDI’

İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal Yargıtay'ın kararı hakkında Hürriyet'e konuştu. Kocasakal şunları söyledi: “Bu davanın hukuki olduğuna asla inanmadım. Bu dava bir dönem yargılamasıdır. Bazı dönemlerde böyle dönem yargılamaları olur. Bu da bir dönem yargılamasıdır. Bana göre, Büyük Ortadoğu Projesi’ni hayata geçirilmesi için yapıldı bunlar. Bu bir mıntıka temizliği davasıydı. Eğer bu davalar (Balyoz, Ergenekon) olmasaydı, ‘açılım- saçılım’ gerçekleşmezdi. Son çıkan paket de dâhil olmak üzere, Türkiye bu şekilde paketlenemezdi. Bakın nerelere getirdiler ülkeyi. Cumhuriyet’e ait izler ve bellek silinmeye çalışılıyor.

Haberin Devamı

Balyoz kararına ilk tepkiler

O İNSANLARIN TAHLİYE OLMASI GEREKİR

Hafif hafif hukukun ufukta göründüğü günlere doğru yol alıyoruz sanki. Bunu en azında mahkumiyet kararlarının tamamını onanmamış olması nedeniyle söylüyorum. Mahkumiyeti onanan kişilerin hukuk açısından ne kadar isabetli karara bağlandığı her türlü tartışmaya açık.

Yine de en azından delil yetersizliğinden bazı mahkumiyet kararlarının bozulmuş olması adalete ve hukuka yeniden dönüşün bir hazırlığı gibi görünüyor. Mahkemelerde son söz savunmanındır. Son sözün verilmediği delil olarak sunulan CD'lerin geçersizliğini hiç olmazsa Yargıtay görmüş bulunuyor. Uzun yıllar sonra ilk kez hem iddia sahiplerini, hem de mahkumiyet alan insanların hiç olmazsa bir kısmını rahatlatabilecek bir ortama doğru yol alıyoruz.

Mahkumiyet kararları bundan sonra hep anayasa mahkemesine ve oradan da Avrupa İnsan Hakları mahkemesine gidecek. Yeniden yargılamalarda ise hukuk açısından bence asıl olan tahliyedir. O insanların tahliye olması gerekmektedir

Bir format atılıyor. Şimdi çıkan karara bakıyorum, kuvvet komutanlarının ki onanmış, diğerlerinin ki kısmen bozulmuş. Bu bile planı gösteriyor. Esas, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni temsil eden kuvvet komutanlarının ki onanmak suretiyle TSK’nın darbe teşebbüsünde bulunduğu böylece tescil edilmiş oluyor. Bu yargılamada o kadar, ama o kadar çok usul hatası oldu ki… Şimdi aynı yerde aynı davada yargılanan birileri için usul hataları var, diğerleri için yok denemez ki. Avukatsız karar verildi. Bu mümkün değil. Yargıtay beni şaşırtmadı. Yeni oluşan HSYK’dan sonra, 160’ı aşkın yargıcın blok oy kullandığı bir ortamda benim bu Yargıtay’a zerre kadar güvenim yok. Bir hukukçu açısından bunu söylemek çok zor ve çok üzücüdür. Şimdi birileri diyecek ki, ‘Hakim kararı, yargı kararı…’. Nazi Almanya’sında da hakim kararları vardı.

"HUKUKA İNEN BALYOZDUR"

CHP Milletvekili ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi eski yargıçlarından Rıza Türmen, bu kararın hukuka indirilmiş bir balyoz olduğunu söyledi. "Bundan sonra herkesin başına her şey gelebilir. Yargıtay da ÖYM'lerin adaletsizliğine ortak olmuştur" dedi. Türmen, özel yetkili mahkemelerin verdiği kararların bir hukuk faciası olduğunu belirtirken, Yargıtay'ın da bu kararıyla faciaya ortak olduğunu savundu. ÖYM'lerde sanıkların doğru düzgün savunma yapamadıklarını, somut delillerin mahkeme tarafından değerlendirilmediğini vurgulayan Türmen, şöyle konuştu:

Haberin Devamı

"Bu delillerin üretildiği, sahte olduğuna dair hem ulusal hem de uluslararası kuruluşlardan alınan kanıtlar varken, mahkemeler bu kanıtları görmezden geldi, incelemeyi reddetti. Bu kadar kuşkulu, inandırıcılığı olmayan kararlarda Yargıtay'ın hukuktan yana tavır sergileyip, düzeltmesi beklenirdi. Adalet ve hukuka olan inanç duygusu Yargıtay kararıyla sağlanabilirdi. Bu Yargıtay açısından Türkiye'de yargının bağımsız olup olmadığının testiydi. Şimdi Ergenekon'da da aynısı olacak. 240 kişi hakkındaki cezayı onayarak Yargıtay da Özel Yetkili Mahkemelerle aynı sepete girmiş, adaletsizliğe ortak olmuştur. Hukukun olmadığı ülkede insan haklarının, adaletin güvencesi yoktur. Bu kararları çok ürkütücü buluyorum. Üzücüdür. Türkiye'de yargının içinde bulunduğu durumu tüm çıplaklığıyla ortaya çıkarmıştır. Üst derece yargıda da hukuksuzluk ve adaletsizlik vardır."

Haberin Devamı


"YARGI, OLMAYAN DELİLLERLE HUKUKSUZLUĞA İMZA ATTI"


CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi ise 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan ve semineri planlayan arkadaşlarının seminerin icrasında amaç dışına çıktıklarını söyledi. Amaç dışına çıkan bir seminer nedeniyle ilgili mevzuata göre gerekli soruşturma ve kovuşturmanın yapılması gerektiğini vurgulayan Hamzaçebi, ancak yargının büyük bir hukuksuzluğu imza attığını savundu.

Hamzaçebi, nerede üretildiği belli olmayan ve bilirkişi raporlarına da yansıdığı gibi sonradan bilgisayarlara yerleştirilen dijital verileri delil kabul ederek karar verdiğini ifade etti. "Olmayan delillere dayanarak hüküm verilmiştir. Asıl hukuksuzluk budur" diyen Hamzaçebi şöyle konuştu:

Haberin Devamı

"Ortada darbeye teşebbüs suçunun delilleri yoktur. TSK'yi darbeyi düşünenlerden kurtarmak gerekir. Darbeyi düşünenlerin TSK'de yeri olmamalıdır, bunlar tasfiye edilmelidir. Ama her şey hukuk çerçevesinde olmalıdır. Bu yargılamada kişilerin savunma hakkı çiğnenmiş, kuvvetler ayrılığının olmadığı Ergenekon, Balyoz yargılamalarıyla bir kez daha ortaya çıkmıştır."

"HERKES BUNA UYMAK ZORUNDADIR"

Ak Parti'den Balyoz kararlarına ilişkin ilk değerlendirmeyi Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş yaptı. Elitaş, "Yargı mahkemenin kararını onamış. Herkes buna uymak zorundadır" demekle yetindi.

"ENGİN ALAN BEDEL ÖDEDİ, YA BAŞBAKAN..."

Yargıtay'ın Balyoz davasında sanıkların büyük çoğunluğunun cezasını onamasına en sert tepki MHP'den geldi. MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, kararın "toplumu genel affa rıza göstermeye hazırlamayı amaçladığını" söyledi. Türkkan, Hürriyet'e yaptığı açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın göreve başladığı ilk günlerde, kendisi odaya girdiğinde ayağa kalkmayan Engin Alan için "Bedel öder" dediğine ilişkin söylentilerin yayıldığını hatırlatarak, "Engin Alan bedel ödedi. Ya Başbakan?" dedi. Türkkan, şöyle konuştu;

Haberin Devamı

"Başbakan Erdoğan henüz bedel ödemedi. Kendisini Yüce Divan bekliyor. Yeri de hazır; İmralı. Artık İmralı'da farklı projeler üzerinde çalışırlar" diye konuştu. Yargıtay kararının "hukuki alt yapısı bulunmadığını" da söyleyen Türkkan, "Türk toplumunu resen genel affa rıza göstermeye hazırlayan bir karar. Genel manada bakarsak, hukuki hükmü yok. Ancak biz MHP olarak buna karşıyız. Zaten Balyoz sanıkları 5-6 sene yattılar. İçerde yatacakları bir 3-4 sene daha var. İmralı'daki caninin kurtarılması için genel affa biz razı olmayız. Biz Başbakan'ı bu 3-4 sene içinde İmralı'ya göndereceğiz" dedi.

‘KARAR ÇOK TARTIŞILACAK’

İzmir Barosu Başkanı Sema Pekdaş Yargıtay'ın kararı hakkında şunları söyledi: “Savunma avukatlarının, başından itibaren söylediği, ‘Burada adil bir yargılama yok. Savunmanın talepleri hiçbir şekilde dinlenilmedi taleplerimiz ile ilgili olarak, mahkeme reddedebilir, ama taleplerimizi dinleyip karara geçirerek reddetmelidir. Savunmayı, yargılamada bir aksesuar olarak, bir teferruat olarak gören bir yargılama faaliyetinin adil bir yargılama faaliyeti olmadığını belirtiriz’ dediler. Ve bu nedenle ‘fonksiyonsuz olarak kalmaktansa, duruşmalara girmiyoruz’ dedi arkadaşlar. Çünkü hiçbir talepleri, hiçbir şekilde dinlenilmedi, reddedildi demiyorum, dinlenilmedi. Burada sıkıntı budur. Temyiz sebeplerinin de önemli bir kısmıydı bu. Yargının verdiği karar her bakımdan insanların içine sinmesi gereken bir karar olmalıdır. Bu noktada eksik incelemeydi. Adil yargılanma hakkı gözetilmeksizin tesis edilen bir karar olması sebebiyle tartışmalı bir karardı. Yargıtay’ın en azından bu itirazları karara bağlayarak, kararın usulü eksikliklerini tamamlaması gerekir diye düşünmekteydim ben. Fakat buna cevap veren bir karar olmamıştır Yargıtay’ın kararı. Bu yönü eleştirilecek yöndür. Millet adına kullanılan bu yetki adil olmalı. Bu karar, Türk hukuk tarihinde uzun yıllar tartışılacak ve insanların içine sinmeyecek bir karardır.”

"HUKUK KURALLARI İÇİNDE KARARIN AÇIKLANMASI YOKTUR"

CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Yargıtay’ın Balyoz kararının oy birliğiyle verilmiş olmasını hukuk anlayışı içinde açıklayamadığını söyledi. Kart, "Burada yargısal bir yaklaşımın ötesinde tamamen gündeme yönelik olarak bir yaklaşımın hakim olduğunu görüyoruz. Yargıtay kendi kararına inandırıcılık yapmak gibi bir yaklaşımın içinde" görüşünü savundu. Dosyanın nitelikli bir dosya olduğunu ve 361 sanığın bulunduğunu ifade eden Kart, "4’lü 5’li suç yapılanmalarının olduğu, kararın oy birliğiyle verilmiş olmasını, ben bunun açıklamasını yapamıyorum. Hukuk kuralları içinde, hukuk anlayışım içinde, hukuk mantalitem içinde bunun açıklamasını yapamıyorum." dedi.

Bu kararın yine içtihat anlayışı içinde ceza kurul boyutu olduğunu belirten Kart, ama Yargıtay yapılanması içinde, Danıştay yapılanması içinde, genel kurullardan da hukuka uygun bir sonucun çıkmasını beklenemeyeceğini aktardı. Hukuk kurarları içinde kararın açıklamasının olmadığını kaydeden Kart, "Burada yargısal bir yaklaşımın ötesinde tamamen gündeme yönelik olarak bir yaklaşımın hakim olduğunu görüyoruz. Yargıtay kendi kararına inandırıcılık yapmak gibi bir yaklaşımın içinde." diye konuştu.

"ADALET BU ÜLKEDE YIKILDI YERİNE AVM YAPILABİLİR"


CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, Yargıtay'ın Balyoz Darbe Planı ile ilgili kararının Türkiye’de adaletin sadece bakanlığının kaldığını gösterdiğini söyledi. Alınan kararın sahte delillerle de karar verilebileceğinin bir kanıtı olduğunu söyleyen Tarhan, "Yargıtay tarafından bu konuda bir karar verilmiştir. Sahte delillerle de karar verilebilir kararı. Aslında Türkiye’de adaletin sadece bakanlığı kaldı. Bunun farkındayız. Bu ülkede tecavüzcüyseniz, katilseniz korkmanıza gerek yok. Ancak halkı aydınlatan gazetecilerseniz örneğin, ve hukuku savunan kahramanlarsanız ceza almanız elzem. Bu karar asla bir yargı kararıdır diyemeyeceğim. Bu karar yargının kararı değil, iktidarın kararıdır. Adalet bu ülkede yıkıldı yerine AVM yapabilirler" diye konuştu.

"KARAR, TESADÜF VEYA İHTİMALLER KAVRAMIYLA İZAH EDİLEMEZ"

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Haluk Koç, Merkez Yönetim Kurulu toplantısının gündemini açıklamak üzere bir basın toplantısı yaptı. Yargıtay'ın Balyaz Davası kararı ile ilgili Koç, "Yargı şekillendirildiği usulde kendisine verilen görevi yapıyor, siyasi erk siyasi kararlarla bu süreçte kendi rolünü oynamaya devam ediyor. Böyle bir irade ve karar tesadüf veya ihtimaller kavramıyla izah edilemez" dedi.

Yargıtay'ın Balyaz Davası kararı ile ilgili Haluk Koç, şunları söyledi; Ortada bu kadar sahte delil iddiası, gizli tanık müessesesinin abukluğu ile ilgili ciddi iddialar olmasına rağmen 9. Daire, adil yargılanma hakkını ihlal eden tüm noktaları gözardı ediyor, toptancı anlayışla karar veriyor. 12 Eylül 2010 referandumunun sonuçları burada da çıkıyor. 'Yetmez ama evet'çilerin kulakları çınlasın. Yargının bugün ulaştığı noktayı gözler önüne sermesi açısından vahim bir tablo içindeyiz. Türkiye Cumhuriyetinde bir tasfiye işlemi yapılıyor. Yargı şekillendirildiği usulde kendisine verilen görevi yapıyor, siyasi erk siyasi kararlarla bu süreçte kendi rolünü oynamaya devam ediyor. Böyle bir irade ve karar tesadüf veya ihtimaller kavramıyla izah edilemez."

TUTUKLU ASKERLERDEN AÇIKLAMA: VATAN SAĞOLSUN

Yargıtay'ın açıkladığı Balyoz kararına ilişkin Hadımköy Cezaevi'nde bulunan 88 askerden yazılı açıklama geldi. Tümgeneral Gürbüz Kaya, Hv. Korgeneral Turgut Atman, Koramiral Deniz Cora, Hv. Plt. Tümgeneral Bülent Kocababuç, Tümamiral Sinan Ertuğrul, Hv. Plt. Tümgeneral Ayhan Gümüş, Hv. Plt. Tuğg. Kubilay Baloğlu Tuğamiraller Ali Sadi Ünsal ve Şafak Yürekli'nin de imzalarının bulunduğu "Hukuku katleden - Bilimi reddeden adalet" başlıklı açıklama şu şekilde:

TEMYİZ İNCELEMESİNİ YAPAN YARGIÇLARCA DA GÖZARDI EDİLMİŞTİR
''Yaklaşık 3 yıldır devam eden "Asrın iftirası" Balyoz davasında Yargıtay karının açıkladı. Bu dava, büyük bir komplo ürünüdür. Bİzler üzerinden doğrudan Türk Silahlı Kuvvetlerini hedef almıştır. Bu siyasi davada karar, Özel yetkili bir mahkeme tarafından hukuki ve bilimsel gerçekler hiçe sayılarak verilmiştir. Böyle bir kararın, Yargıtay tarafından büyük ölçüde onaylanmış olması ise Türk hukuk tarihinde onarılamaz bir yara açmıştır. Bizler bu davadaki delillerin sahte olduğunu gerek yurt içindeki gerekse yurt dışındaki tarafsız kurumlarca verilmiş bilimsel raporlarla mahkeme ve kamuoyu önünde defalarca ispatladık. Buna rağmen Özel yetkili mahkemece, ısrarla görmezlikten gelinen gerçekler, Yargıtay 9. dairesinde temyiz incelemesini yapan yargıçlarca da gözardı edilmiştir
Aslında bu özel yetkili mahkemeler, "devlet içinde devlet" haline geldiklerinden ve hukuka aykırı uygulamalarından duyulan rahatsızlık nedeniyle TBMM tarafından yasayla kaldırılmıştır.

YARGIYA GÜVENİYORUZ KOLAYCILIĞI...
Kamuoyu tarafından da bilindiği gibi Balyoz Davası ve gündemdeki dier benzer davalar Türkiye ve bölgemize yönelik projelerin hayata geçirilmesi için kurgulanmış siyasi davalardır. Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklama Çalışma Grubu, "Balyoz davası mağdurlarının keyfi olarak tutuklandıklarını, savunma haklarının yok sayılarak adil yargılanmadıkların ve bu uygulamanın ağır insan hakları ihlali olduğunu" tespit etmiş ve hükümet tarafından "Keyfi tutuklamanın sona erdirilmesini ve ihlallerin iç hukuk yolları ile düzeltilmesini" açık bir şekilde ifade etmiştir. Söz konusu hukuka aykırılıkların, bu şekilde uluslararası kamuoyunda da dile getirilmiş olmasına rağmen, insanların yaşamların gasp edilerek suçsuz yere zindanlarda doldurulmalarının demokratik hukuk devletinde kabulu mümkün değildir.
Balyoz davası sürecinde bizlere sahte delillerle iftira edildiğini çok iyi bilmelerine ve yaşanmakta olan hukuksuzlukları görmelerine rağmen "Yargıya güveniyoruz" kolaycılığı ile demokratik tepkilerini ortaya koymakta aciz kalarak bugünki sonuca ulaşılmasına katkı sağlayanlar tarihe yaptıkları ve yapmadıklarıyla kaydedilmişlerdir

UYDURULMUŞ SAHTE DELİLLERLE, İFTİRALARLA...
Yurdumuzda artık hiç kimsenin hukuki güvenliğinin kalmadığı ortadır. BUgün yargı bir silah olarak kullanılmakta herkes sahte delillerle ve iftiralarla suçlanabileceğini ve hapse ginderilebileceğinin tehdidi altında bulunmaktadır. Kendi Silahlı kuvvetlerinin bile böylesine ihanete uğradığı bir ülkede yaşayan insanların, her türlü haksız ve hukuksuz uygulamalara maruz kalabileceği gerçeği vicdanları kanatmaktadır. Adalet bir devletin hazinesi, kainatın ruhu ve insanların en büyük güvencesidir. Adaletin olmadığı bir yerde temel insan hakları, demokrasi ve özgürlük söz konusu olamaz. Tarihe mal olmuş olayların intikamı, bugünün masum insarları hapislerde çürütülerek alınmaktadır. Uydurulmuş sahte delillerle, iftiralarla, "darbecileri yakaladık, yargıladık ve mahkum ettik" yalanı ile halk kandırılmaktadır. İşlenen bu insanlık suçunun, yargı önünde mutlaka bir gün sorulacağı dünya tarihindeki örnekleri ile sabittir

YÜCE TÜRK MİLLETİNİ'N HİÇ BİR DEĞERİNE İHANET ETMEDİK
"Tarihe not düşeriz ki bugün bizlere karşı bu zulmü yapanların gelecekte mutlaka tarafsız ve bağımsız bir yargı önünde yargılanacakları suçlardan birisi de, Türk Ceza Kanunu'nda yeralan ve zaman aşımına da tabi olmayan "İnsanlığa karşı suçlar" olacaktır. Bizler uğruna can vermeye yemin ettiğimiz bu kutsal vatan ve onun üzerinde yaşayan Yüce Türk Milletini'n hiç bir değerine ihanet etmedik, görevlerimizi yerine getirirken anayasa ve yasaların çizdiği yoldan asla ayrılmadık. Birlikte yola çıktığımız ve bugünleri göremeyen aziz şehitlerimiz ile bugünleri yaşayarak kahrolan gazilerimizin ve bu ülkenin tek gerçek devrimini gerçekleştiren Mustafa Kemal Atatürk'ün tertemiz hatıraları önünde suçsuzluğumuzu bir kez daha haykırıyoruz... VATAN SAĞ OLSUN"

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!