GeriSeyahat Gümüşlük’ün bahar halleri
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Gümüşlük’ün bahar halleri

Gümüşlük’ün bahar halleri

Yaz tatillerinin popüler mekânı, Bodrum’un Gümüşlük beldesi baharda sükûneti yaşıyor. Okurumuz Reyhan Bayındır Gönenç yazdı.

Gümüşlük’te balık-rakı iyi gider bilinir de Gümüşlük yalısında çay içmenin keyfinden pek söz edilmez. Oysa deniz kıyısındaki toprak zeminli, tahta masalı çay bahçesinde, peynir-simit kahvaltısıyla güne ‘merhaba’ demenin, denizi koklarken köy hallerinin seyrine dalmanın tadı bir başkadır.
“Dışarıdan yiyecek getirilmemesi rica olunur” tabelasının altına oturup, fırından az önce aldığınız simitleri bir güzel sepetinizden çıkarır, çayınızı beklemeye başlarsınız.
Balıkçı tekneleri denizden dönmüş, balıklar yalının girişindeki tezgâhta görücüye çıkmıştır bile.

MASALARDA KUCAK DOLUSU ŞEBBOYLAR

Hemen önünüzde kıçtankara yapmış teknenin balıkçısı etrafına bakmadan ağlarını düzeltir, teknesini temizler. En son çizmelerini yıkar, ters çevirip kurumaya bırakır. Balıkçının yorgun ama huzurlu karaya çıkışını seyredersiniz. Teknenin önünde umutla bekleyen iki kedi umutsuzca objektif alanımdan çıkar.
Çilekçi, elindeki köy çilekleri ile masaların arasında dolaşmaya başlar birazdan.
Bir genç kız, aynı bahçe içindeki büfeciye tostunu söyler, çay ister. Çay siparişi almak işi değilse de ses etmez büfeci, usulca çayı ocağa söyler.
Belli ki yabancıdır gelen, çay koordinasyonu yabancıya hissettirmeden yapılır.
Teknenin önünden ayağımın dibine yönelen kediler, ön masaya gelen tostun kokusunu alınca beni terk eder. Kedileri izlerken, masalardaki kadınlardan beklentileri daha fazlaymış gibi gelir bana.
Köyün konuşkan, otomobil merakıyla bilinen farklı çocuğu Görkem, son çıkan modellerle ilgili, ancak profesyonel bir satıcıdan duyabileceğiniz bilgileri aktarmaktadır yan masada.
Sohbetteki çevre dükkân sahipleri yavaş yavaş işlerine dönerler.
Balık lokantalarının tezgâhlarına balıklar yerleşmeye başlar, küçük şakalaşmalar eşliğinde. Bu aylarda henüz işler artmamış, hareketler hızlanmamıştır.
Yandaki Nazmi Lokantası’nın sahibesi epeydir bizi görmediğinden, işini bırakır masamıza gelir. Aysel Abla’yı görmüşsek de buralara gelip onun bembeyaz Bodrum evine girmeden, eşi eski süngerci Nazmi Abi’yi beraberce anmadan olmaz. Bahçe kapısında mis gibi çamaşır kokusu, masalarda şebboy çiçekleri karşılar. Öyle küçük bir dal değil, her masada kucak dolusu. Aysel Abla konuşurken köyümde hissederim...

/images/100/0x0/55eb0188f018fbb8f8a4deea

YENGEÇ BİLE SAHİLDE!

Yazın gürültüsünde pek ortaya çıkmayan yengeç, yanpir yanpir denizde özgürce voltasını atar.
Asar’a bakarım; bu mevsim nasıl da yeşil! Köyden Sabri Dayı tavşanlarını bu küçük adada yetiştirirmiş. Bugün de görebileceğiniz bu tavşanlar turistlerin hoşuna gittiğinden, bizim Asar, Rabbit Island (Tavşan Adası) oluvermiş.
Yaz aylarında sular çekildiğinde bu adaya yürüyerek geçmek mümkün.
Köy içinden geçerken, bu yaz yine bir kabak çılgınlığı yaşanacağını belli eden matkap seslerini duyarsınız. Bir zamanlar yalnızca maşrapa olarak kullandığımız sukabağı abajur olmuş, rengârenk boncuklarla süslenip asılmış, yazı beklemektedir.
Köy içindeki pidecide, çökelek peynirli otlu pide iyi gider bu mevsim.
Yol üstünden geçerken göremeyeceğiniz, yazın denize girmek varken çıkmayacağınız, tepelerin ardına gizlenmiş taş evleriyle Karakaya Köyü’nün de en güzel zamanıdır. Tepelerinde buralarda “Boruk” denilen makiler çiçek açmış, sapsarıdır
Karakaya. Aman Karakaya’nın dik yokuşunu yavaş çıkın, her an otomobilinizin önüne bir koyun sürüsü çıkabilir ve sakın yanlış yoldayım diye geri dönmeyin, son dönemece varmadan Karakaya’nın taş evleri görünmez.
Mandalin, limon çiçektedir şimdilerde, mis gibi kokar. İri sarı papatyalar Peksimet ‘köyüne’ kadar eşlik eder size yolun her iki yanından.
Dereköy’den geçerken, köy kahvesinin beyaz badanalı taş duvarına sırtını dayamış, gün batımına karşı yan yana oturmuş ağır ağabeyler süzer sizi...
Yaz sıcağında bile hafif bir esintisi olan, Bodrum’un en güzel gün batımını yaşayacağınız Gümüşlük yalısına gelin... Bir bahar akşamı balığın en güzelini yiyin afiyetle.
Ve bilin ki Gümüşlük’te bir başkadır baharın hali…

Kuklacı Yeter’in rüya bebekleri

Bodrum’a değil, Yalıkavak’a doğru kırdıysanız direksiyonu, gelin kahvelerimizi Çukurbük’de ‘Kuklacı Yeter’te içelim.
Bizden önce gelenler olmuş, dört kişi bir masanın etrafına oturmuş derken… O da ne? Bunlar neredeyse insan boyutlarında bez bebekler, tezgâhlarda ufakları da var. Kimi sarı saçlı kimi bıyıklı, bazısı şişman bazısı zayıf. Hepsi birbirinden farklı ama hepsinde Yeter’in kış geceleri çalışmalarının emeği, göz nuru var.
Yeter’e bu bebekleri-kuklaları yapmayı kimden öğrendiğini soruyorum. Omuzlarını silkerken sır dolu gülümsüyor, “Hiç kimseden” diyor.
İnanamıyor, anlayamıyorum, doyurmuyor yanıtı. “Bir tanesini yaptıktan sonra diğerlerini çeşit çeşit yapmışsındır iyi güzel de, ilk bebeği nasıl yapabildin”  diye ısrar ediyorum.
Gözlerimin içine ok gibi bakıp, “Rüyamda gördüm…” diyor.
Kahvelerimizi içerken sabahtan bu yana adım başı rastladığım bu renkli, doğal, içten insanlar arasında olmaktan yalnızca mutluluk duymadığımı; zenginleştiğimi, çoğaldığımı hissediyorum.

False