Sosyal izolasyon sürecinde yeniden tanımlanan roller: İş, okul ve yaşam dengesi

Güncelleme Tarihi:

Sosyal izolasyon sürecinde yeniden tanımlanan roller: İş, okul ve yaşam dengesi
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 04, 2020 09:31

Global düzeyde insanlığın en büyük trajedilerinden birine şahit oluyoruz. Uzaktan eğitime geçiş yaptığımız evlerimizde 7/24 ayrılmadan yaşamaya çalıştığımız bu zorlu süreçte ‘anne baba, çocuk ve öğretmen’ olarak rollerimiz de yeniden tanımlanmaya başladı.

Haberin Devamı

Bu tanımlama, bizim kontrolümüz dışında engelleyemediğimiz bir virüs sebebiyle zorunlu olarak ortaya çıktı. Çocuklarımızın eğitim süreçlerini adım adım takip eden bazen aşırı korumacı ya da aşırı mükemmeliyetçi tutumlarla baskı yaratan ebeveynler olarak, bu süreci, kendi kimliğimizi tanımlamamız için yeni bir fırsat olarak da düşünülebiliriz. Bu zorlu süreçte öğretmenlerin rolleri yeniden tanımlandı ve onlara alışık olmadıkları bir düzen içerisinde yeni sorumluluklar da yüklendi. Öğretmenlerin uzaktan eğitim sürecine hızlı adapte olarak canla başla çalışmaları takdire şayan. Gerek öğretmenler gerekse veliler için beklenmedik ve zorlu bu süreçte; ev, iş, okul ve yaşam dengemizi nasıl sağlayabileceğimize yönelik, öğretmenlerimizle, öğrencilerimizle, anne ve babalarla paylaşımlarda bulundum. Ev içinde çoklu rolleri olan bir anne, öğretmen ve öğretim üyesi olarak ailelerle ve öğretmenlerle sohbetlere başladım. Ev içindeki eğitimde eskisinden daha fazla iç içe olduğum bir dönemde; bir taraftan ilköğretim ve lisede öğrenim gören iki çocuk annesi, diğer taraftan üniversitede öğretmen adaylarına ve öğretmenlere ders veren bir öğretim üyesi ve lisede ders veren bir öğretmen olarak sürecin içinde kendi değişim ve farkındalığımı yaşadığım bir araştırma süreci içinde olduğumu söyleyebilirim. Tüm sohbetlerde ve topladığım deneyimlerde ortak olan temel görüş şuydu: Öğretmenlerimiz ne kadar da kıymetliymiş.

Haberin Devamı

Bu süreçte devlet ve özel okullarda görev yapan öğretmenler ve okul yöneticileriyle online platformlarla paylaşımlarda bulundum. Sınıf öğretmenleri, branş öğretmenleri, rehberlik öğretmenleri, özel eğitim öğretmenleri ve okul yöneticileri büyük bir dönüşümcü liderlik örneği sergiliyor. Bu süreçte yaşamış oldukları deneyimler ışığında rollerimiz ve dengeyi arayış sürecimizin yeniden tanımladığı ‘Dayanıklı Öğrenciler’ yetiştirmeye yönelik bir felsefeyi nasıl kurgulayabileceğimizin üzerinde duracağım:

DAYANIKLI ÖĞRENCİLER VE EBEVEYNLER
Bu zorlu süreç, çocuklarımızın ve bizlerin yaşamlarımızda iz bırakacak çok kıymetli bir öğrenme süreci. Bu süreçte psikolojik olarak dayanıklı olmamız çocuklarımızın ileride güçlü ve mutlu bireyler olarak yetişmelerinde kritik bir role sahip olacaktır. Anneler ve babalar unutmayın ki siz nasıl bir tutum sergilerseniz çocuklarınız da onu aynalayacaktır! Sakin bir şekilde attığınız her adım ve verdiğiniz her olumlu mesaj, çocuklarınızın gelecek yaşamlarında karşılaşacakları zorlukların üstesinden gelmelerinde çok önemli bir rol oynayacaktır. Eğitim bilimi ve PDR alanındaki hocalarımızla yürüttüğümüz çalışmalarda ‘çocuklardaki dayanıklılık’ konusu üzerinde yıllardır sıklıkla duruyoruz. Şu an yaşadığımız pandemi, yaşamımızda dayanıklılık becerilerimizi geliştirmek için bir psikoloji testi olarak düşünülebilir. Biz ne kadar güçlü olursak sorunun da o kadar kolaylıkla üstesinden gelebileceğiz.

Haberin Devamı

YENİDEN TANIMLANAN ROLLERDE DENGE
Ev, okul ve iş üçgenin arasında birçok farklı rolleri oynamak durumunda kalan ebeveynler, dengelerinin alt üst olduğunu söylüyor. Bu süreçte en fazla zorlanan grup da sağlık çalışanları. Özel eğitime ihtiyaç duyan çocukların aileleri de zorlu süreci daha fazla hisseden diğer bir grup. Anne ve babalar tarafından şu sözler aktarılıyor: “Tamamen dağılmış durumdayım!” Bu süreçte her aile kendi çekirdek ailesinin içine çekildi. ‘Aracısız Anne Babalığı’ yaşadığımız bu zaman diliminde, büyüklerimiz, komşularımız ya da yardım eden bakıcılarımızdan uzak, çocuklarımızla baş başa kaldık. Ev işi, okul sorumlulukları, kendi iş sorumluluklarınız derken ev içinde kaybolduğunuz zorlu bir tempoda, stres ve baskının sizi yönetmesine izin vermeyin. Siz süreci kontrol altına alarak ev içi sinerjinin kurulduğu bir aile kültürünün şekillenmesinde itici rol oynayabilirsiniz. Bu süreçte her birimiz anne-babalık sürecini tekrar sorgulamaya ve şekillendirmeye başladık. Biliniz ki bu sorgulama bizleri ebeveynlik konusunda geliştirecektir.

Haberin Devamı

UZAKTAN EĞİTİM SÜRECİNDE AİLELERE ÖNERİLER
Öğretmenler, süreç içinde veli desteğine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduklarını belirtiyor. Sohbetler sırasında Selin öğretmenimizin sözleri birçok öğretmenimizin yaşadığı zorluğu ortaya seriyor: “Bu süreçte bizlerin evde rahat bir düzen içerisinde oturduğumuzu düşünen velilerimiz olabiliyor. Oysa planların hazırlanması, sunum notlarının tasarlanması, mesajların yollanması, sürekli iletişimin sağlanması ve online zümre toplantıları derken her zamankinden daha yoğun bir tempoya girdik”.

ÖĞRENCİLER İÇİN SINIF, ÇALIŞAN EBEVEYNLER İÇİN OFİS DÜZENİ
Çalışan anne baba kendi düzenini ev ortamına taşırken uygun koşulları çocuğu için de sağlamalı. Mümkünse okul zamanında olduğu gibi kahvaltı sonrası uzaktan eğitimi alacağı çalışma odasında gerekli materyalleriyle birlikte hazır bulunmalı. Öğretmenleri tarafından yanlarında hazır bulundurmaları istenen malzemeleri de hazır tutmaları önemli. Derse hazırlık olarak günlük plan gözden geçirilerek sınıfta yerini alabilir. Bu süreçte aktif katılıma ve işbirliğine uzak öğrenciler için özellikle bu düzenin iyi kurgulanması çok önemli.

Haberin Devamı

ÇALIŞMA TAKVİMİNİZİ BELİRLEYİN
Aile bireylerinin haftalık ve günlük planlarını ev içinde görünür bir ortama koymaları ev içi planlamalarda da kolaylık sağlayacaktır. Bazı zamanlarda ev içinde eş zamanlı iki ya da üç toplantı ve ders yürütülen durumlarda zaman ve mekân ayarlamalarında kolaylık sağlar.

EV İÇİ RUTİNLERİNİZİ BELİRLEYİN
Bu süreçte ev rutinlerinin belirlenmesi her zamankinden daha önemli. Paylaşıma dayalı kültürü oluşturmak ve sinerjiyi güçlendirmek için en etkili yol ev içi ortak rutinleri belirlemekten geçer. Yemek pişirmek, temizlik, alışveriş listesi hazırlama, ortak kitap okuma, film izleme, resim yapma, maket tasarımı, örgü örme gibi etkinlikleri örnek olarak verebiliriz. Ev içi sorumlulukların her bir aile ferdinin sorumluluğu olduğu unutulmamalı. Görev paylaşımlarında çocuklarınızın sorumluluk almalarına fırsatlar sağlamakta yol açıcı olun.

Haberin Devamı

DENGELİ EKRAN VE TEKNOLOJİ KULLANIMI
Teknoloji kullanımı kaçınılmaz ama eğitim-öğretim etkinlikleri dışında mümkün olduğunca teknoloji kullanımının sınırlandırılması önemli. Öğrencilerden duyduğumuz “Kafam dağıldı!” şeklinde ifadeler de ev içinde kalmayla birlikte uzayan ekran sürelerinin fizyolojik olarak getirdiği sıkıntıları da yansıtıyor.

DERSLERE DAVETSİZ MİSAFİR OLMAYIN
Nasıl okulda çat kapı derse giremiyorsanız, online eş zamanlı derslere de müdahale etmemek gerekiyor. İster yüz yüze ister uzaktan olsun sınıf, öğretmen ve öğrencilerinin özel alanıdır. Veli olarak bilgisayar ekranında kendimizi göstermemizin sınıf içi etkinliklerine ve öğretim süreçlerinde sizi ‘davetsiz misafir’ durumuna düşürdüğünü göz ardı etmeyin.

UYKU, HAREKETLİLİK VE DENGELİ YAŞAM
Bu süreçte en büyük zorluk uyku düzenini oluşturmakta yaşanıyor. Bu konuda aile ve okul işbirliği önemli. İlgili spor platformlarında yaşa uygun spor etkinlikleri takip edilebilir.

ONLİNE SPOR YOGA VE MEDİTASYON
Aile içi ortak spor saati belirlenebilir. Rahatlatıcı, aşırı yüklenme içermeyen spor ve hareketlilik hem psikolojik hem de bedensel olarak olumlu etkiler bırakacaktır. Bununla birlikte ev içindeki temizlik faaliyetleri de ev içi hareketlilik için destekleyici olacaktır.

EV ORTAMINDA SANAT VE MÜZİK
Bu süreçte çocuğunuz yeni bir enstrümanı öğrenmek isteyebilir ve online dersleri takip edebilir. Arkadaşlarıyla bir araya gelerek kendi müzik gruplarını kurmalarına izin verin. Benzer şekilde, sanat etkinliklerinde de onlara fırsatlar sunabilirsiniz. Online konserlere katılabilir, müze ve sergilere ziyaretler gerçekleştirebilirsiniz. Online tiyatro oyunlarını izleyebilirsiniz. Gün içinde ev ortamına yayılan dinlendirici müzikler aile bireyleri arasında rahatlama duygusu yaratacaktır.

YANSITICI GÜNLÜK TUTUN
Ev içinde uzaktan eğitim sürecine dâhil olan öğrenciler gün sonunda öğrenme sürecine ilişkin kendi deneyimlerini küçük bir yansıtıcı günlük tutarak paylaşabilir. Bu günlük aynı zamanda kendi gelişimine tutmuş olduğu bir ‘ayna’dır. Gün sonu aile paylaşımıyla o gün eğitim öğretim ve çalışma programlarında iyi giden noktalar, zorluk yaşadıkları alanlar konuşularak bir sonraki gün için planlamada gerekli değişiklikler yapılabilir. Her gün o güne özel, güzel bir anı not alınabilir, yaşanan anı bir video ya da fotoğrafla dokümante edilebilir. Aile birliğini güçlendirici etkinlikler gerçekleştirebilirsiniz. Özel günlerde büyüklerinize mektup yazmak ya da sesli mektup göndermek gibi aile bağlarını destekleyen etkinlikler yapabilirsiniz. Geriye dönüp baktığınızda bu süreçle ilgili anılarınızın sizi hep güçlü kılacağı hafızanızda yer almalı. Aile içi sohbetlerde çocuğunuzun iç dünyasını anlamaya yönelik soracağınız sorular önemli. ‘Endişe, korku ve kaygı’ durumlarının aşırı uçlara gittiğini hissettiğiniz anda rehber öğretmeninizle iletişime geçmeniz önemli. Sizi aşan bir durumda psikolojik danışman rolünü üstlenmemiz doğru değil. Mutlaka bir uzman desteği almanız gerek.

EV İÇİNDE PAYLAŞIMA DAYALI ÖĞRENME FIRSATLARI YARATIN
Evin içindeki her bir köşe öğrenci için doğal bir öğrenme ortamıdır. Bu süreç tüm aile bireylerinde farkındalık oluştururken öğrencilerimiz için ‘yaşamla iç içe öğrenme’ için de en iyi fırsattır.
- Yemek pişirmek
- Satranç, Kutu oyunları / evdeki malzemeler kullanılarak oyun
- Kitap ve film üzerine sohbetler
- Evdeki eski makinaları tamir / sökme ve tekrar oluşturma etkinlikleri
- Sanat temelli çalışmalar
- Çiçek ve bitki bakımı
- Dikiş, örgü gibi etkinlikler sırasında iletişim bağlarının güçlü olması, farklı alanlarla ilişkilendirebilecek bağlantıların kurulması faydalı olur. Örneğin, yemek pişirme sürecinde hazırlanılan menü içeriklerinin besin değerleri ve faydalarının konuşulması gibi.

KONTROLLÜ WHATSAPP KULLANIMI
Aileler bu süreci büyük çoğunlukla paylaşım ve etkileşim olarak kullanırken, sürece olduğundan fazla dâhil olmak, paylaşımları ‘öğretmen anne-baba’ olarak farklı bir noktaya getirdi. Bu süreçte mentor ve yol gösterici bir rol oynama gerçeği göz ardı edilmemeli. Özellikle WhatsApp paylaşımlarında, öğretmeni ya da herhangi bir öğrenciyi zor duruma sokacak söylemlere yer vermeme hususunda hassasiyet göstermek gerekiyor. Bu süreçte mümkün olduğunca yapıcı ve destekleyici olunmalı.

MÜKEMMELLİYETÇİ OLMAYIN
Gerek özel gerekse devlet okullarındaki öğretmenleri uzaktan eğitim sürecine çok iyi adapte oldu. Uzaktan eğitim başlı başına zaman ve emek gerektiren bir süreç. Bu konuda öğretmenlerimizin mükemmeliyetçi olmadan en iyi şekilde etkileşimli olarak öğrencileriyle bir arada olmaları önemli. Benzer şekilde ebeveynler de etkinlik süreçlerinde yol gösterici ve destekleyici bir tutum sergilemeli. Sosyal izolasyon sürecinde ev içinde yaşanan hikâyelere baktığımızda, ebeveynler zaman zaman, farkında olmadan mükemmeliyetçilik tuzağına düşüyor. ‘Ödevin en iyisini yaptırtmaya çalışmak, sınıf arkadaşlarıyla rekabete itici gizli mesajlar vermek ve çocuğunu başka öğrencilerle kıyaslamak’, bu davranışlara örnek olarak verilebilir. Zeynep öğretmen’in sözleri bu hikâyeleri destekler nitelikte: “Bu süreçte öğrencimin psikolojisi her şeyden daha önemli. Canlı bağlantıda öğrencimle buluşurken öğrencimin yüzündeki tebessüm benim için yaptığı ödevden daha önemli… Elbet güzel yazı yazılır, güzel okuma yapılır… Dört işlem öğrenilir. Önemli olan baskıdan uzak çocuklarımızın mutluluğunu sağlamamızdır.” Ebeveyn olarak öncelik, ‘sürece odaklanıp” çocuğun öğrenme yolculuğunda keyifle yol almasına yönelik destekleyici olmaktır. Çocuğun her bir dakikasını boş bırakmadan ‘proje çocuk ve proje anne’ olmaya yönelik aşırı yoğun programlardan da uzak durun. Boş zamanında sadece kitap okumak istiyorsa bırakın sakin bir şekilde hoşlandığı bir etkinlikte yer alsın. Mentor olun ama onun yerine karar verip baskı yapmayın.

SINAV BASKISI YARATMAYIN
Bu süreç hepimize yaşamda çeşitli sınavlardan geçtiğimizi gösterdi. Bırakın çocuklar bu travmatik süreçle birlikte ek başka travmalar yaşamasın. Ev içinde sakin bir ortamda bol okuma ve sohbetlerle, kritik düşünme becerilerini geliştirdikleri bir zaman dilimi oluşturmalarına izin verin. Arkadaş gruplarınızla ve öğretmenlerle olan diyaloglarda; “Tüh! Bize denk geldi… Bu sınav döneminde!” gibi ifadeler, çocuklar üzerinde gizli bir baskı oluşturuyor. “Sınav mı sağlık mı?” sorusunda, sağlığın her şeyden önce geldiğini her gün görüyoruz ve deneyimliyoruz. Fiziksel ve ruhsal sağlığımızın ‘sınav kaygısı’ ile bozulamayacak kadar önemli olduğu gerçeğini göz ardı etmeyin.

ONLINE PLATFORMLARDA SEÇİCİ OLUN
Platformlar arasında etkinlik canavarı olmayın. Sürekli yeni öğrenme maceralarına girmeye hevesli, bir o platformdan diğer platforma koşan ebeveynler çocuklar üzerinde baskı oluşturuyor. Akademik odaklı kaygılarla yüzeysel öğrenme deneyimleri arasında yaşanan koşturmacalar kafa karışıklığı yaratıyor. Güvenilir, doğru platformları kullanmaya önem verin. Az ama nitelikli ve derinlikli çalışmaları yapabileceği, çocuğunuzun ilgi alanına giren konularda odaklamasına fırsat tanıyın.

ÇOCUĞUNUZUN SIKILMASINA İZİN VERİN VE BOŞ ZAMAN YARATIN
Öğrenmenin her yerde gerçekleşebildiğini deneyimlediğimiz bu süreç, eğitimin tüm paydaşlarının eğitime bakış açılarının da yeniden şekillendirildiği bir dönem. Bu dönemde kuracağımız güvene dayalı bağlar, gerek aile içi gerekse öğretmen ve arkadaşlarımızla kuracağımız ilişkilerimize de destekleyici rol oynayacaktır. ‘Proje Annelerimiz ve Kaplan Annelerimiz’in bu süreçte online platformlarda o projeden bu projeye koşmaya devam ettiklerine yönelik duyumlar alıyoruz. Haydi bu sefer koşmayı bırakıp durup neler yaptığımızı sorgulayalım. Ebeveynlik kavramını biraz daha sakin, dinlemeye dayalı ve yansıtma odaklı yürütebilmek için kendimize fırsat tanıyalım. Bırakın çocuğunuz ‘sıkıntısını yönetebilsin’. Bırakın çocuğunuz, ‘kendi ruhunu besleyebildiği’ boş zamanlar yaratsın.

EV İÇİNDE MUTLU BİR İKLİM YARATIN
Şüphesiz her aile, paylaşıma dayalı kültürü kendi dinamiklerine göre kurguluyor. İklimlendirmede ebeveynlerin olumlu tutum sergilemeleri çocuklara yansıyor. Bu noktada ev içi sohbetlerde sürekli ‘salgın hastalık’ konuşmak ‘korku ve tehlike’ yaratmakla birlikte bir fayda sağlamaz. Evde kaldığımız sürede sağlıklı olacağımız kesin. Bununla birlikte, ev içinde sürekli haber kanallarını izleyerek, kötü senaryolar üzerine konuşmanın, çocuklar üzerinde olumsuz izler bıraktığını unutmayın. Anın tadını çıkaracak ruhsal olarak rahatlama sağlayıcı rutinler aile içi bağların güçlenmesinde de etkili olacaktır. Birlikte komedi filmleri izleyin, komik anılarınızı hatırlayın, birlikte eski fotoğraflara bakın ve mizah içerikli hikâyeler okuyun. ‘Gülme’ eyleminin büyüleyici ve bulaşıcı etkisini hep aklınızda tutun.

Bu önerilerin çoğu, Türkiye’nin dört bir yanındaki velilerimize yönelik, öğretmenlerimizin görüşlerine dayalı olarak hazırlandı. Bu süreçte internet erişiminin sınırlı olduğu dezavantajlı bölgelerde kısıtlı imkânlara sahip öğrencilerin olduğunu da hatırlatmak isterim. Öğretmen Bilge, öğrencilerine her gün görüntülü ulaştığını; internet erişimi olmayan öğrencileriyle de her gün en az bir defa telefonda konuşarak sesini duyduğunu belirtiyor. “… EBA dersleri sonrasında onlarla bire bir iletişim kuruyorum. Öğrencilerime her gün ulaşmam önemli. Aksi takdirde, emeklerim boşa gidecek … Sesimi duyurmak ve rol model olmak bu süreçte daha önemli. Okuldayken tek rol modelleri bizlerdik. Bu nedenle hem öğrencilerimle hem de aileleriyle sürekli görüşmeler gerçekleştiriyorum …” Bilge öğretmenimizin bu deneyimleri şu an birçok öğretmenimizin deneyimine ayna tutuyor. Öğrencilerimizin yaşamında fark yaratma coşkusunu hisseden öğretmenlerimiz ile tüm zorlukların üstesinden geleceğiz.

Haydi gelin yaşadığımız bu süreci birlikte ‘FIRSATA’ çevirelim!

PROF. DR. ÖZGE HACIFAZLIOĞLU KİMDİR?
Prof. Dr. Özge Hacıfazlıoğlu, lisans derecesini İngiliz Dili ve Edebiyatı alanında Bilkent Üniversitesi’nde bölüm birincisi olarak tamamladı. Yüksek lisans derecesini Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nden ve doktora derecesini Marmara Üniversitesi’nden Eğitim Yönetimi alanında aldı. 2008-2009 yılları arasında, Eğitim Liderliği alanında doktora sonrası araştırma yapmak amacıyla, Arizona State Üniversitesi'nde misafir öğretim üyesi olarak bulundu. Ankara Üniversitesi, Ege Üniversitesi ve Beykent Üniversitesi’nde İngilizce öğretim görevlisi olarak çalışan Prof. Dr. Hacıfazlıoğlu, 2000-2013 yılları arasında, Bahçeşehir Üniversitesi’nde çeşitli akademik yönetim pozisyonlarında görev aldı. 2013-2018 yılları arasında İstanbul Kültür Üniversitesi Eğitim Fakültesi dekan yardımcılığı ve vekil dekanlık olmak üzere akademik yönetim görevlerinde bulurdu. Prof. Dr. Hacıfazlıoğlu’na, 2012 yılında Boston’da Wheelock College tarafından verilen, ‘Uluslararası Rektörlük Ödülü’ kapsamında misafir öğretim üyesi olarak çalışmalar yaptı. 2019 ve 2020 yıllarında İsviçre'de Leysin American School'da misafir öğretim üyesi olarak bulunan Dr. Hacıfazlıoğlu, ulusal ve uluslararası öğretmen eğitimi projelerinde aktif olarak görev alıyor. Ulusal ve uluslararası makaleleri ve kitap çalışmaları bulunan Dr. Hacıfazlıoğlu, Uluslararası Öğretmen Eğitimcileri Birliği’nin (ISATT-International Study Association of Teachers and Teaching) uluslararası ilişkilerden sorumlu koordinatörü olarak Birliğin Yönetim Kurulu’nda görev yapıyor. Aynı zamanda, İstanbul’da uluslararası bir lisede öğretmen olarak ders veren Prof. Dr. Hacıfazlıoğlu halen Hasan Kalyoncu Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde Profesör öğretim üyesi ve Eğitim Yönetimi ana bilim başkanı olarak görev yapıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!