MEB Müsteşarı’ndan “eğitimde dindarlaşma” eleştirisine yanıt

Güncelleme Tarihi:

MEB Müsteşarı’ndan “eğitimde dindarlaşma” eleştirisine yanıt
Oluşturulma Tarihi: Kasım 15, 2017 16:48

Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin, katıldığı canlı yayında özellikle yeni müfredat açıklandıktan sonra artan “eğitim dindarlaşıyor” eleştirilerine yanıt verdi. Tekin, “Yeni müfredatta hiçbir metne, herhangi bir şekilde dini refarans, dindarlaşma anlamında bir kavram girmedi” dedi.

Haberin Devamı

Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin, katıldığı canlı yayında yeni müfredat, imam hatipler gibi konularda açıklamalarda bulundu. “Eğitim dindarlaşıyor” eleştirilerine de yanıt veren Yusuf Tekin, “Türkiye sahip olduğu değerleri korumaya çalışıyor. Bu doğrudur. Değerleri korumak, gelecek kuşaklara aktarmak Milli Eğitim Bakanlığı’nın işidir. Ancak dindarlaştırıyorsunuz eleştirisi haksızdır. Yeni müfredatta hiçbir metne, herhangi bir şekilde dini refarans, dindarlaşma anlamında bir kavram girmedi” dedi. Tekin, özetle şöyle konuştu:

“DİNDARLAŞMA” ELEŞTİRİSİ

Türkiye’deki eğitim sistemi dindarlaşıyor, derseniz, bu yanlış bir eleştiridir. Ancak bu eleştiriyi, Türkiye muhafazakar bir ülke pozisyonunda, eğitim sistemi de böyle derseniz, şöyle bir haklılık payı var. Muhafazakarlıktan bahsedilen şu diye düşünüyorum, Türkiye sahip olduğu değerleri korumaya çalışıyor. Bu doğrudur. Milli Eğitim Bakanlığı olarak bunu yapmaya çalışıyoruz, yapmak zorundayız. Değerleri korumak, gelecek kuşaklara aktarmak Milli Eğitim Bakanlığı’nın işidir. Ancak dindarlaştırıyorsunuz eleştirisi haksızdır. Çocuklarımızın, şu anda yaşadığımız toplumsal yapı gibi, demokrasiyi, Cumhuriyet değerlerini özümsemiş olarak yaşamasını, bu değerleri muhafaza etmek istiyoruz. Bu doğrudur. Bu değerleri müfredatın içine yerleştirdiğimizi defalarca söyledik. Yeni müfredatta hiçbir metne, herhangi bir şekilde dini referans, dindarlaşma anlamında bir kavram girmedi.

Haberin Devamı

İMAM HATİP SAYISINDAKİ ARTIŞ

Türkiye’de imam hatipler 28 Şubat’a kadar yüzde 11-12 bandındaydı. Ama 28 Şubat’tan sonra imam hatiplerin ve meslek liselerinin sayısını azalttık. Yani 1 milyon civarında öğrencisi olan bir imam hatip kültürü vardı. Şöyle eleştiriler oluyor, imam hatipler yapılırken herhangi bir araştırma yapılıyor mu? Evet yapılıyor. 2017 yatırımımızı oluştururken, 8’inci sınıf öğrencilerinin tercihlerini dikkate aldık. Tercih edilen okullar ve öğrenci sayısındaki duruma baktık. Bazı illerde imam hatipleri tercih eden öğrenci sayısı fazla, kontenjan az. Buralara imam hatip yapmak gerekiyor. Bazı illerde de tercih az ama kontenjan fazla. Buralara da imam hatip okulu yapmıyoruz.

Haberin Devamı

ÖĞRETMENLERİMİZİN DAHA İYİ KOŞULLARDA YAŞAMALARINI ARZU EDİYORUM

Eğitimle ilgili birçok güzel şey yaptık. Ancak öğretmenlerimizin olması gereken düzeyde özlük haklarını elde ettiklerini düşünmüyorum. Kuşkusuz öğretmenin emeği parayla ölçülemez ama daha iyi koşullarda yaşamalarını arzu ediyorum. Siyasi irade de benzer düşünceye sahip ancak ülkenin koşulları ve bütçe doğrultusunda bu kaynakları aktarıyor. Her geçen yıl eğitime ayrılan pay daha fazla yükseliyor. Belki öğretmenlerimizin daha yüksek refah düzeyini sağlayacak adımlar atılabilirdi. 15 Temmuz gibi bir süreçten geçtik. Bunlar olmasa belki bu adımlar atılmış olacaktı. Sahayla ilgili diyalog kurduğumuz için onlarla çok uyuşmayan politika önerileri gündeme getirmiş olmuyoruz.

Haberin Devamı

ÖZEL OKULLARA TEŞVİK

Devlet neden özel okulları teşvik ediyor deniyor. Rasyonel bir hesabı var mı bunu yaparken? Bizi hesap kitap yapmadan özel okullara destek vermekle itham ediyorlar. Bu haksız bir eleştiri. Teşviki 2013-2014’ten itibaren uygulamaya başladık. Okullara teşvik yaparken devletin resmi okullarında okuyan bir öğrencinin yatırım maliyeti, öğretmen ihtiyacı, ders kitabı ve benzeri materyaller açısından kamuya maliyetinin ne olduğunun hesabını yapıyoruz. Yani 18 milyon öğrenci için 4 bin lira ortalama bir rakam çıkardık. Bir çocuk özel okula gitmeyip devlet okuluna gelseydi 4 bin lira maliyeti olacaktı devlete. Biz de bunu baz alarak, özel okula giderse teşvik verdik.

Haberin Devamı

İkinci verimiz, Türkiye dershane sürecini atlattı. Ortalama resmi ve gayriresmi olmak üzere 2013 itibariyle dershanelere giden öğrenci sayısı 4.5 milyon civarında. 16 milyon öğrencimiz var toplamda. Demek ki, kamuda 16 milyon öğrenci var, bunun yüzde 25’i ikinci bir eğitime devam ediyor. Demek ki Türkiye’de aslında özel sektör eğitime yatırım yapıyor. Biz bu bütçeyi optimum faydayı elde edecek şekilde kullanmalıyız. Özel okullara devletin sırtından yük alan bir paydaş olarak bakıyoruz. Özel okul temsilcileriyle sürekli iletişim halindeyiz. Eğitim seviyesini demokratik ülkelerin seviyesine çekebilmek hedefimiz.

PAYDAŞLARIN GÖRÜŞÜNÜ ALDIK

Bütün ülkeler eğitim sistemlerini, müfredatlarını revize ediyorlar. Siz çocuğunuza akıllı cep telefonlarından bahseden bir müfredat sunmazsanız eleştiri konusu olursunuz. Dolayısıyla müfredat değişikliği kararını 2013’te aldık. Bütün paydaşlarımızla konuştuk, müfredatla ilgili sıkıntılarınız nelerdir diye bir alan araştırması yaptık. 200 bin civarında anketimiz var elimizde. 200 bin kişiye sormak ortalama bir araştırma şirketinin yapmayacağı bir büyüklükte. Bu eleştiriler ışığında neler yapacağımızı tasarladık ve yine paydaşlarımızla konuştuk. 2015 yılı sonunda da bakanlık bünyesinde ekipler oluşturarak müfredatı değiştirmeyi planladık. Bu esnada da eğitimle ilgili bütün sivil toplum örgütlerine, sendikalara, üniversitelerin eğitim fakültelerine yazılar yazdık. Maalesef tembellik yaptılar, herhangi bir geri dönüş olmadı, sınırlı sayıdaki kişi veya kurum cevap verdi. Onları da aldık. Değişik kesimlerden yetkin insanlarla oturduk müfredatı revize ettik. Kamuoyuyla da paylaştık. Bu süreçte hızlı karar alma durumu yok, ancak bilmeyenler bakanlık çok hızlı karar aldı, ansızın çıktı diyor. Dört yıllık bir çalışma planlandı oysa ki.

 

 

 

 

 

 

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!