Toplumsal cinsiyet ve adalet eşitliği bir slogan değil

Güncelleme Tarihi:

Toplumsal cinsiyet ve adalet eşitliği bir slogan değil
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 22, 2015 15:56

Tüm dünyada, ülkeler başarılı kadınları ile gurur duyarlar ve bu sayının artmasını isterler. Toplumsal cinsiyet ve adalet eşitliği kavramı bir slogan değil, kadınların ve erkeklerin, hepimizin, sosyal ve ekonomik sorumluluğudur.

Haberin Devamı

Bu kavramda toplumu bu yönde geliştirmek isteyen ve karar verici mekanizmalarda bulunanlar bu eylemde samimi ve içten olmalılar.
Bu yıl 2015 Davos toplantısında ‘Dünyada kadının yeri’ başlığı yoğun bir şekilde tartışıldı. Amaç kadının ekonomiye daha çok kazandırılması, kamuda görülebilir olması, ve karar verici mekanizmalarda tepede yer alabilmesiydi.

ILO (Birleşmiş milletlerin ihtisas kuruluşu, uluslar arası çalışma örgütü) dünyadaki büyük firmaların CEO’larının sadece yüzde 5’inin kadın olduğunu, bu alanda 2006’dan bu yana ancak yüzde 4’lük bir iyileşme sağlanabildiğini rapor etti. Dünya ekonomik forumunun 2014 cinsiyet eşitliği raporunda, “Bu yavaşlıkla gidilirse çalışma hayatında kadının varlığı konusu eşitlik ve adalet açısından ancak 80 yıl sonra düzelebilecektir” deniliyor.

Haberin Devamı

Türkiye, dünyanın en gelişmiş 17’nci büyük ekonomisi, 27 Avrupa Birliği (AB) ülkesinin 6’ncı büyük ekonomisi ve 4’üncü büyük işgücü, ancak bu önemli rakamlara karşın 2014 küresel toplumsal cinsiyet raporuna göre 142 ülke arasında halen eğitime erişimde 108’inci siyasal katılımda 98’inci ve kadınlarımızın ekonomik alana katılımı ve fırsatlar arasında 125’inci sırada.

90 yılda 18 bin belediye seçimi yapılmış, büyük kentlerde sadece 4 kadın belediye başkanı var. 1920’den bu yana 8 bin 500 parlementer seçilmiş, sadece 205’i kadın. Bugün 185 üniversite var, ülkede kadın profosörlerin oranı yüzde 30’larda ancak 13 kadın rektör var. Kabinede tek kadın bakanımız ve 81 vilayette 1 kadın valimiz var.

Kadınlar cesaretli olmalı

Devlet istatistik enstitüsünün 2014 verilerine göre ilköğretimde yüzde 57, ortaöğretimde yüzde 43 oranında kadın öğretmenimiz var... Ancak idari kademelere gelince oran inanılmaz düşük…

Toplumsallaşma süreci, kadınları yönetmeye yönelik işlerden daha ziyade uzmanlık gerektiren işlere yönlendiriliyor. Halbuki İngiltere’de yapılan ve Times’da yayınlanan bir akademik çalışma, kadınları iletişim becerilerinde daha üstün, daha enerjik, değişimlere daha çabuk uyum sağlayan, yaratıcılık yönleri daha fazla, yanlarında çalışanları heveslendirme ve teşvik etme kültürü daha üstün olarak tanımlıyor.

Haberin Devamı

Kamuda, sosyal hayatta, iş dünyasında, cinsiyet eşitliğini sağlamada, adaletli davranabilmekte sihirli bir değnek yok. Erkekler ve kadınlar konuya aynı sorumlulukla yaklaşacaklar, erkekler bu konuda sessiz kalmayacaklar, kadını daha az değerli gören sosyal yapı ile toplumun bütünü mücadele edecek.

Bir diğer önemli nokta kadının güncel hayattaki geniş sorumluluk alanlarının, iyi bir yönetici olabilmesi önünde bir engel olarak görülmemesi gerekiyor. Kadınların da karar alma mekanizmalarında yer alacak özgüveni ve cesareti kendilerinde bulmalılar ve yönetmekten çekinmemeliler.

Özellikle yükseköğretimde yetiştirdiğimiz kızlarda özfarkındalığın, yeteneklerine ilişkin özbilincin geliştirilmesi ve kendilerine bir gelecek hayali oluşturmalarını öğretmemiz gerekiyor. Bu alanda rol modeller daha görünebilir ve daha eğitici olarak hemcinslerine yol gösterici olmalıdırlar…

Haberin Devamı

Cam tavanın kırılmaya başladığını düşünüyorum. Görünür görünmez diğer bütün tavanları bu konuyu bir dava olarak gören güçlü kadınlar ve bu kadınlara inanan, güvenen destekçi toplum inancı kaldırabilir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!