Ortaklar seçim öncesi birbirine girdi

Güncelleme Tarihi:

Ortaklar seçim öncesi birbirine girdi
Oluşturulma Tarihi: Haziran 28, 2017 09:48

Almanya’da 24 Eylül’de yapılacak genel seçim öncesi politikacıların söylemleri de sertleşmeye başladı.

Haberin Devamı

Ortaklar seçim öncesi birbirine girdi
SOSYAL Demokrat Parti’nin (SPD) Genel Başkanı ve başbakan adayı Martin Schulz’un, partisinin seçim programını saptamak amacıyla hafta sonunda Dortmund’da yaptığı olağanüstü kurultayda, şimdiye kadar somut bir politik hedef sunmadığını ve bu yüzden de seçimlere katılım oranın daha da düşmesini göze aldığını söyleyerek Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Genel Başkanı ve Başbakan Angela Merkel’in tutumunu ‘demokrasiye saldırı’ olarak nitelemesi, ortakları birbirine düşürdü.
Evet, SPD, 2013 yılından beri CDU ve ‘kardeş’ parti olarak bilinen Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) ile ortaklık etmektedir.
2005-2009 yılları arasında da SPD, CDU-CSU ile ortaklık etmiştir.

*

Haberin Devamı

Evet, bu ortaklık hiç şüphesiz bir ‘aşk evliliği’ değildir.
Yani bu bir yerde ‘mecburi evlilik’tir.
Ama demokrasilerde, demokratik partilerin her alanda hemfikir olmasalar da bir yerde uzlaşmaya varıp ortaklık etmeleri, yani bir ‘koalisyon hükümeti’ kurmaları geleneği vardır.
Demokratik ülkelerde bu çok doğal bir olgudur.
Bunun en bariz örneğini 18 Eylül 2005 tarihinde Almanya’da yapılan genel seçimlerden sonra yaşadık.
Seçim akşamı oy oranları şekillenmeye başladığında, SPD’nin yüzde 34 ve CDU/CSU’nun yüzde 35 civarında oy alacağı ortaya çıktı.
Nitekim öyle de oldu.
CDU/CSU yüzde 35.2, SPD yüzde 34.2, Hür Demokrat Parti (FDP) yüzde 9.8, Sol Parti yüzde 8.7 ve Yeşiller de yüzde 8.1 oranında oy aldı.
Ancak seçim akşamı liderlerin katıldığı ‘filler buluşması’ adı altındaki televizyon programında, 1998 yılından beri başbakanlık koltuğunda oturan SPD’li Gerhard Schröder, “O, (Merkel) benim partimle bir koalisyon gerçekleştiremeyecek. Boşu boşuna uğraşmasın” diyordu.
Hatta partisinden o kadar çok emindi ki, “Gerçekten benim partimin ‘Ben başbakan olmak istiyorum’ diyen Bayan Merkel’in böyle bir önerisine ‘evet’ diyeceğine inanıyor musunuz?” bile demişti.
Ama Schröder’in hesapları tutmadı.
Hatta altüst oldu.
Çünkü CDU/CSU ve SPD arasındaki uzun pazarlıklardan sonra ‘büyük koalisyon hükümeti’ kuruldu.
Zira, Sol Parti ile hiçbir parti ortaklık etmek istemedi.
CDU/CSU ve FDP’nin oyları iktidarı devam ettirmek için kafi gelmedi.
FDP ve Yeşiller de, CDU/CSU veya SPD ile ‘üçlü koalisyona’ yanaşmadı.
İşte o yüzden ‘büyük koalisyon hükümeti’ kuruldu.
Başbakanlık koltuğuna da Angela Merkel oturdu.
Almanya Federal Cumhuriyeti’nin tarihinde bu bir ilkti.
Yani ilk kadın başbakan.

*

Haberin Devamı

Şu andaki kamuoyu yoklamalarına göre, 24 Eylül’den sonra da böyle bir ortaklık büyük bir olasılıkla yeniden gündeme gelecek.
Ancak şu anda ortalık toz duman.
Martin Schulz’un Merkel’e dönük ‘demokrasiye saldırı’ suçlamasına hem CDU hem de CSU ateş püskürmeye başladı.
CSU Genel Başkanı ve Bavyera Eyalet Başbakanı Horst Seehofer, SPD’nin başbakan adayının seçim öncesi kendini kaybedip, diline hakim olamadığını söyledi.
Hatta, “Böyle bir tutum, bir başbakan adayına hiç yakışmıyor. Onursuz bir tutum” açıklamasında bile bulundu.
Kuzey Ren Vestfalya’da (NRW) Eyalet Başbakanı olarak dün göreve başlayan CDU Genel Başkan Yardımcısı Armin Laschet, son aylarda Saarland, Schelswig-Holstein ve NRW’de yapılan Eyalet Parlamentosu seçimlerine katılımın bir önceki seçimlerden daha yüksek olduğunu hatırlatarak, bir yerde Martin Schulz’u ‘yalancılıkla’ suçladı.
CDU Genel Başkan Yardımcısı Julia Klöckner ise, “Biz bu söylemi şimdiye kadar yalnız teröristler için kullandık” diyerek, Martin Schulz’u sert bir dille eleştirdi.
Başbakan Merkel, her zaman olduğu gibi yine duymazdan geldi.
Yani bir yerde, ‘kervan yüyür’ diye düşündü.
Evet, Almanya’da ortaklar birbirine girdi.
Evet, seçim öncesi de olsa, politikacılar söylemlerinde de suçlamalarında da ‘ölçüyü kaçırmamaya’ dikkat etmeliler.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!