'Baba, çaldığım Picasso'yu geri vermeme yardım eder misin?' 54 yıl önce ortadan kaybolan tablonun film gibi hikâyesi...

Güncelleme Tarihi:

Baba, çaldığım Picassoyu geri vermeme yardım eder misin 54 yıl önce ortadan kaybolan tablonun film gibi hikâyesi...
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 05, 2023 11:28

Yüzyılımızın en önemli ve etkileyici figürlerinden biri olan Pablo Picasso, yenilikçi yaklaşımı ve yaratıcılığı ile sanat tarihinde benzersiz bir yere sahip. Bu büyük sanatçının ürettiği eserlerin her birinin hikâyesi ise adeta bir efsane. İşte onlardan biri: Bundan tam 54 yıl önce genç bir kargo işçisinin farkında olmadan çalıp eve götürdüğü Picasso tablosunun film gibi hikâyesi…

Haberin Devamı

ABD'nin Milwaukee şehrinde düzenlenecek bir sergi için Paris'ten yola çıkan Picasso’nun meşhur tablosu “Portrait of a Woman and a Musketeer” 1969 yılının şubat ayında Boston'da Logan Havaalanı'nın yükleme bölümünde kayboldu.

FBI’ı alarma geçiren olaydan iki ay sonra, tablo kimliği belirsiz kişiler tarafından Güzel Sanatlar Müzesi'nin kapısına bırakıldı.

Peki filmlere konu olabilecek kayboluş hikâyesinde neler yaşandı? İşte yıllar sonra ortaya çıkan ayrıntılar…

* * * * *

Şubat ayının sonlarında uzun süren kar yağışı Boston'ı felç etmişti. Havaalanı da dahil olmak üzere, tüm şehir metrelerce karın altında kalmıştı ve kargo uçaklarının teslimatları ciddi şekilde aksamıştı. Büyük konteynerler devrilmiş, değerli kargolar ortalığa saçılmıştı.

Konteynerlerin birinde bulunan ve o günkü piyasa değeri on binlerce dolar olan bir Picasso tablosunun kayıplara karıştığının duyulması şehirde büyük bir infiale neden oldu.

Haberin Devamı

'BUNDAN NASIL KURTULACAĞIZ?'

Forkliftten düşen bir sandık havaalanında görevli Bill Rummel’ın önüne yuvarlanmış, genç adam da tablodan bihaber halde kargoyu arabasının bagajına götürmüştü.

Rummel, sandığı eve getirdiğinde şok edici gerçekle karşı karşıya kaldı. Picasso’nun ünlü tablosunu çalmıştı ve durumu düzeltmek için iş işten çoktan geçmişti.

Nişanlısı Sam içinde bulundukları durum karşısında paniğe kapılarak polise gitmeleri gerektiğini söyledi. Fakat bu Bill Rummel’ın tutuklanmasına yol açabilirdi.

Geçtiğimiz günlerde The New York Times'a konuşan Sam Rummel, “'Bundan nasıl kurtulacağız?' diye düşünüyorduk. Tablodan kurtulmamız mümkün değildi; ne geri verebiliyorduk ne de karşılığını ödeyebilecek bir maddi gücümüz vardı” dedi.

Baba, çaldığım Picassoyu geri vermeme yardım eder misin 54 yıl önce ortadan kaybolan tablonun film gibi hikâyesi...
Bill ve Whit Rummel kardeşler...

ŞEHRİN 'YAKA SİLKTİĞİ' İKİ KARDEŞ

O anda Bill Rummel’ın aklına kendilerini bu durumdan kurtaracak kişi geldi. Sorunları ortadan kaldırma konusunda oldukça yetenekli olan ve başı her sıkıştığında kendisini kurtaran kişinin telefonu ezberindeydi. O kişi babası Whitcomb Rummel'dı…

Haberin Devamı

Bill’in babası Whitcomb, çocuklarının küçük yaştan itibaren bir şeyleri “aşırmalarına” fazlasıyla alışıktı. Bill ve kardeşi Whit, 1950’lerde büyüdükleri kasaba olan Maine eyaletine bağlı Waterville’de adları çıkmış küçük hırsızlardı.

İki kardeş bozuk para koleksiyonları için parkmetreleri kırıyor, dükkanlardan kalem çalıyor ve hurdaya çıkarılan araçların radyolarını söküyordu. Bu hırsızlıklar kardeşlerin başlarını sıklıkla belaya sokuyor ve babalarını uğraştırıyordu.

Her hırsızlık olayından sonra Baba Rummel, karakola çağrılıyor ve çocuklarını kontrol altında tutacağının sözünü vererek onları polisin elinden kurtarıyordu. Bir keresinde 12 yaşındaki Whit, bir kıyafet mağazasında hırsızlık yaparken yakalanmış, Whitcomb oğlunun bir yıl boyunca hiçbir mağazaya girmemesi koşuluyla serbest bırakılmasını sağlamıştı.  

Haberin Devamı

Bugün 76 yaşında olan Whit o günleri anlatırken, “Kola almak için köşedeki bakkala girmem dahi yasaklanmıştı” ifadesini kullandı ve ekledi:

“Annem pantolon deneyebilmem için seçtiği kıyafetleri arabaya getirmek durumunda kalıyordu. Çünkü kıyafet mağazasına girmem kesinlikle yasaktı.”

'BABAM BİZE KARŞI ÇOK SERTTİ'

İki kardeş hiçbir zaman babalarına karşı gelmeye cesaret edemiyordu. O günleri The New York Times'a anlatan Whit Rummel, “O her şeyi bilirdi. Her şeyi gördüğünü ve yaşanan her şeyin onun kulağına gittiğini bilirdik” diye konuştu.

Zor bir çocukluk geçirdiklerini, annelerinin yakalandığı grip sonucu erken yaşta hayatını kaybetmesinin ardından bir süre teyzeleriyle yaşadıklarını, liseden sonra ise yeniden babalarının yanına döndüklerini söyleyen Whit, “Babam bize hiç sarılmazdı. Evde oldukça ilginç zamanlar geçirmiştik. Bazen çok eğlenceliydi ve hatta çılgınca eğlenebiliyorduk ama çoğu zaman babam bize karşı çok sertti” diye konuştu.

Haberin Devamı

Rummel kardeşler Waterville’den ayrıldıklarında şehir de rahat bir nefes almıştı.

Whit, New Orleans'taki Tulane Üniversitesi'ne kaydolurken Bill Michigan'da Sahil Güvenlik'te görev çalışmaya başladı. Sahil Güvenlik görevi 1968'de sona erdiğinde Bill, o zamanlar ülkenin en büyük kargo havayolu şirketi olan Emery Air Freight'ta işe girdi. Ufak tefek hırsızlıklar yapan biri için oldukça cazip bir yer olan şirkette gece vardiyasında çalışıyordu. 

Baba, çaldığım Picassoyu geri vermeme yardım eder misin 54 yıl önce ortadan kaybolan tablonun film gibi hikâyesi...
Whitcomb Rummel

TABLO, 40 BİN DOLARA ABD'YE GELDİ

Bill'in havaalanındaki yükleme bölümünden “aşırdığı” sandığın içinden çıkan “Portrait of a Woman and a Musketeer” tablosunun hikâyesi de oldukça ilginç.

Haberin Devamı

Picasso, 80'li yaşlarının sonlarında Rembrandt’tan esinlenerek silahşor figürlerine ilgi duymaya başlamıştı. Bu tablo da o döneme ait bir eserdi. New York Üniversitesi'nde sanat tarihi profesörü olarak görev yapan Pepe Karmel, “Bu onun son dönem çalışmalarının idée fixe'iydi (saplantısı). Sanırım o dönem kendisine ‘Benim sanatım eski ustalarla nasıl bir bağ kuracak?’ diye soruyordu” ifadesini kullandı.

Tabloyu ABD’ye getiren kişi ise o dönem galeri sahibi olan Irving Luntz’dı. Luntz bu eseri Paris’te Picasso'yu desteklemesiyle tanınan Daniel-Henry Kahnweiler'den 40 bin dolar karşılığında satın almıştı.

Eser, Milwaukee yolunda birden kayboldu. Kargo şirketi ile temasa geçen Luntz, meydana gelen fırtınalar nedeniyle tüm taşıma ağının çöktüğünü öğrendi. O karmaşada Picasso tablosu da kayıplara karışmıştı ve hiç kimse gerçekten ne olduğunu bilmiyordu.

Luntz, günlerce tablosunu aradıktan sonra FBI ile temasa geçti. FBI'ın ilk işi Logan Havaalanı'nın etrafını araştırmak oldu. 

'ELİMDE NE OLDUĞUNU ASLA TAHMİN EDEMEZSİN'

Diğer yandan Bill Rummel’ın hikâyesi daha yeni başlıyordu. Rummel o günlerde yaşadıklarını 2007'de konuk olduğu "This American Life" radyo programında anlattı.

O gün havaalanının altüst olduğunu ifade eden Rummel, yöneticilerinden birinin kendisine ortalığı düzenleme görevi verdiğini söyledi. Rummel, yöneticisinin kendisine etiketi düşen bir sandığı işaret ederek, “Bu akşam eve giderken yanında şunu da yanında götür” dediğini aktardı. (Rummel'ın hatırladığına göre, o yönetici daha sonra hırsızlık şüphesiyle işten çıkarıldı.)

Sandığı 1962 model Chevy Impala'sının bagajına yerleştiren Rummel, eve geldiğinde karşısında Picasso’nun ünlü tablosunu buldu.

Bugün 79 yaşında olan Sam Rummel, Bill ile aralarında geçen diyalogları The New York Times'a aktardı:

“Beni arayıp ‘Elimde ne olduğunu asla tahmin edemezsin. Bu bir Picasso!' dedi. Ben de ona 'Sarhoş musun sen?’ diye çıkıştım.”

Sam eve döndüğünde tablo duvara yaslanmış halde duruyordu. Bill'in "Görmek ister misin?" sorusu üzerine Sam çok net bir cevap vermişti: "Tabii ki hayır!”

Baba, çaldığım Picassoyu geri vermeme yardım eder misin 54 yıl önce ortadan kaybolan tablonun film gibi hikâyesi...
Sam ve Bill Rummel

'BABAMIZI ARADIN MI?'

Çift tabloyu merdiven boşluğuna kaldırıp mümkün olduğunda gizlemeye çalıştı. Sam Rummel, "O şeyi dolabımızın arkalarına ittik ve önünü bir sürü şeyle doldurduk. Bir daha da üzerine konuşmadık" dedi.

Ancak ortada ciddi bir sorun vardı. Sam ve Bill tablonun başlarına bir iş açabileceğinden endişe ediyordu.

Ne yapacağını bilemeyen Bill Rummel, sanat konusunda daha bilgili olan kardeşi Whit'i aradı. Bir keresinde kardeşinin yatak odasına asmak için kütüphanedeki kitaptan Picasso'nun bir fotoğrafını yırttığını hatırlayan Bill, yaşanan olayı Whit'e uzun uzun anlattı.

Whit’in ilk sorusu: “Babamızı aradın mı?” oldu.

Çocukken yaptıkları hırsızlıklardan sonra babalarının devreye girerek sorunu çözdüğünü hatırlayan Bill, Whitcombe Rummel'ı arayarak evine davet etti.

İKİ SEÇENEK: KREMŞANTİ Mİ SICAK ÇİKOLATA MI?

Whitcomb Rummel büyük oğlunun sıkıntısını dinledi ve sakince gazozundan bir yudum alarak, oğluna iki seçenek sundu:

Kremşanti mi, sıcak çikolata mı?”

İlk seçenek yani kremşanti, Picasso tablosunu babasının ortak olduğu Waterville'deki restoranın temeline gömmeleri anlamına geliyordu. 30 yıl sonra tabloyu ortaya çıkartabilir ve tabloyu küçük bir servet karşılığında satabilirlerdi.

İkinci seçenek olan sıcak çikolata ise tabloyu iade etmekti. Bill, “Ben bu tabloyu geri vereceğim” dediğinde babası, “Bu konuda sana yardım edeceğim” diyerek oğlunu ve gelinini sakinleştirdi.

BABA OĞUL TABLOYU GERİ GÖNDERMEK İÇİN OPERASYONA BAŞLADI 

Whitcombe Rummel, New Orleans'taki küçük oğlu Whit'i telefonla aradı ve ona izi sürülemeyecek bir not hazırlaması için ayrıntılı talimat verdi. Yüksek kalite kırtasiye malzemesi kullanmasını, sağ elle yazmasını (Whit solaktı), cümlelerin sanatsal olmasını ve mektubu havayolu postası ile belirteceği adrese postalamasını istedi.

Bu sırada, FBI da teyakkuz halindeydi. Kuzeydoğudaki bölgesindeki ajanların tamamı çalınan tabloyu aramaya koyulmuştu.

Birkaç gün geçtikten sonra yeni bir trençkot ve bir plânla oğlunun yanına gelen Baba Rummel, ilk önce tablonun ambalajına bol bol vazelin sürdü, ardından küçük oğlunun yazdığı mektubu da ambalaja iliştirdi. Trençkotunu, şapkasını, eldivenini giydikten sonra güneş gözlüğünü taktı; gitme zamanı gelmişti…

1 Nisan günü Rummel'lar hayatları boyunca unutamayacakları bir ânı paylaşıyordu. Çalıntı Picasso tablosunu otomobile yükleyerek yola çıktılar. Bill babasının her söylediğini harfi harfine dinliyordu. Boston’daki Huntington Caddesi'ne giden ikili otomobillerini burada park etti.

Yaşlı Rummel tabloyu bir taksiye yükledi ve şoföre 20 dolar uzatarak paketi caddenin aşağısındaki Güzel Sanatlar Müzesi'ne teslim etmesini söyledi. Ardından üzerindeki her şeyi çıkartarak çöp kutusuna attı ve arabayla hızla eve döndüler.

'BUNU ÜLKEDE MÜZELERDEN KAÇIRILAN TABLOLARIN YERİNE KABUL EDİN'

Akşam haberlerinde tablonun bulunduğu son dakika bilgisi olarak veriliyordu. Müze müdürü Perry T. Rathbone, bir elinde 75 bin dolar değerindeki Picasso tablosunu, diğer elinde tabloya iliştirilmiş notu tutuyordu. Gazetecilerin ilgisini çeken notta şunlar yazıyordu:

Lütfen bunu ülke çapındaki müzelerden kaçırılan tabloların yerine kabul edin.”

Not “Robbin Hood” diye imzalanmıştı.

Milwaukee'deki galerinin sahibi Luntz, televizyonlara yaptığı açıklamada “Bu tabloyu geri aldığım için çok mutluyum” ifadesini kullandı. Gizemli hikâyesi nedeniyle tablonun değeri daha da yükselmişti.

Birkaç gün sonra havaalanındaki kargo yükleme bölümünün şefi ansızın Bill'i yanına çağırdı. Şefi, Bill’e zeminin ortasında duran ve Picasso tablosunun içinde olduğu boş sandığı göstererek, tablonun bulunduğu müjdesini verdi.

WHIT RUMMEL HİKÂYEYİ FİLME ÇEKMEK İSTEDİ

Bu maceradan üç yıl sonra Whitcomb Rummel 63 yaşında aniden hayatını kaybetti. Bill, 30 yılını Emery'de kargo departmanında geçirdi, emekli olup Güney Carolina'ya yerleşmeden önce bölge müdürlüğüne kadar yükseldi. Bill Rummel da 2015 yılında 71 yaşında hayatını kaybetti.

Bugün Kuzey Carolina’da yaşayan Whit Rummel ise sinema işine girdi. Artık Robbin Hood olarak da tanınan Rummel, ailesinin Picasso hikâyesini filme çekmek istiyor bunun için gazete kupürlerini toparlıyordu.

Ancak ortada önemli bir soru vardı: Picasso'nun tablosu şu an nerede, kimin elindeydi?

Müzayede kayıtlarında veya Picasso veri tabanında tablodan bahsedilmiyordu. Picasso, silahşor temalı pek çok tablo yapmıştı ama söz konusu eserin akıbeti belirsizdi.

TABLONUN NEREDE VE KİMDE OLDUĞU BİLİNMİYOR

Rummel, tablonun izini sürmesi için editör ve finans yazarı Monica Boyer'i işe aldı. 

Boyer aradığını 1971 yılında Milwaukee'de düzenlenen "Picasso Milwaukee'de" adlı bir serginin kataloğunda buldu. Tablo “‘Portrait of a Woman and a Musketeer’ Sidney ve Dorothy Kohl'un izniyle…” denilerek sergilenmişti.

Boyer, Florida Palm Beach’te yaşayan 92 yaşındaki Sidney Kohl ile temasa geçti. Son derece zengin bir adam olan ve sanat koleksiyonu yapan Kohl, 2012 yılında düzenlediği sekiz parçalık sanat eserini 101 milyon dolar karşılığında açık arttırmayla sattı. Picasso tablosu bu eserler arasında yer almıyordu.

Picasso tablosunun hâlâ Kohl’un özel koleksiyonunda olup olmadığını teyit etmeye çalışan Boyer’in girişimi sonuçsuz kaldı. Portrait of a Woman and a Musketeer” tablosunun nerede olduğu bugün halen bilinmiyor.

The New York Times'da yayımlanan "Hey Dad, Can You Help Me Return the Picasso I Stole?" başlıklı yazıdan derlenmiştir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!