‘Tek ses olmazsak, sesimiz duyulmaz’

Güncelleme Tarihi:

‘Tek ses olmazsak, sesimiz duyulmaz’
Oluşturulma Tarihi: Aralık 16, 2022 10:46

Almanya’nın Hessen eyaletinde 3 yıldır Bilim ve Kültür Bakanlığı Müsteşarlığı gibi önemli bir görevi üstlenen Ayşe Asar ile konuştuk. Asar, “Türkiye kökenli olarak daha fazla birlikte hareket etmemiz ve ihtiyaçlarımızı daha görünür şekilde ifade etmemiz gerekiyor. Türk, Kürt, Alevi, Sünni olmamız fark etmiyor. Tek sesle konuşmazsak, sesimiz duyulmayacaktır. Kulüp, dernek ve parti üyeleri olarak her yerde bulunmalıyız. Toplumumuzun gelişmesinde söz sahibi olmanın tek yolu budur” diyor.

Haberin Devamı

ÜÇ yıldır Hessen Eyalet Hükümeti Bilim ve Kültür Bakanlığı Müsteşarlığı yapan Ayşe Asar, (47) bu göreve atanmadan önce de başta Frankfurt’taki Johann Wolfgang Goethe Üniversitesi olmak üzere, çeşitli yüksek öğrenim kurumlarında üst düzey yöneticilik görevleri üstlendi. Asar, bakanlığın en üst düzey memuru olarak Hessen eyaletinde kültür ve bilimle ilgili çok sayıda kurumdan sorumlu. Türkiye kökenli göçmenlerin durumunu ve sorunlarını yakından bilen Asar, göçmen işçi bir ailenin çocuğu olması sebebiyle kendi deneyimleri ve gözlemlerini de kullanarak, bakanlığın çok kültürlülüğü dikkate alan önemli proje ve atılımlarının gerçekleşmesini kolaylaştırdı. “Sorumlu olduğum yükseköğretim ve kültür-sanat alanlarında sesimizin duyulmasını ve herkesin hak ettiği fırsatlara kavuşmasını sağlamak için elimden geleni yapıyorum” diyen Asar, başlatılmasında önemli rolü olan bir proje; Türkiye kökenli ilk işçilerin Hessen tarihindeki katkılarını bilimsel olarak araştırmayı ve bunu Hessen tarihinin resmi bir parçası haline getirmeyi hedefliyor.
Müsteşar Ayşe Asar, görev alanına, hedeflerine ve özel yaşamına ilişkin sorularımızı yanıtladı.
Şimdiye kadar Almanya’nın başka eyaletlerinde Türkiye kökenli bir aileden gelen bakanlar, müsteşarlar görev aldı. Ama siz ülkenin en önemli eyaletlerinden Hessen’de bir ilksiniz. Bu nasıl bir duygu?
Böylesine önemli bir makamda bulunmak büyük bir onurdur. Ancak büyükanne ve büyükbabalarımızın, ebeveynlerimizin bu ülkenin şekillenmesinde ve ilerlemesinde büyük emekleri var. Türkiye’den Almanya’ya göçün 60’ıncı yılından sonra bu artık olağan bir durum olarak görülmeli ve sıra dışı bir şey olmamalı.

‘Tek ses olmazsak, sesimiz duyulmaz’
Türkiye kökenli toplumla ilgili eğitim, bilim ve kültürel konulardaki neredeyse tüm etkinliklerde sizi de görüyoruz. Tabii ki diğer göçmen topluluklarıyla ilgili etkinliklerde de durum öyledir. Göç kökenli toplumun temsilcileri size özellikle burada yetişen göçmen gençleri açısından çok önemli bir rol modeli olduğunuzu hissettiriyorlar mı?
Rol modeller her zaman önemlidir. Benim rol modellerim olmasaydı, bugün olduğum yerde olamazdım. Ve tabii ki özellikle genç kadınların gururunu hissediyorum. Onlara sadece kendilerine inanırlarsa her şeyi başarabileceklerine dair güven vermek istiyorum. Pek çok kişinin yaşadığı ayrımcılık deneyimine rağmen, pes etmemek önemlidir. Sorumlu olduğum yükseköğretim ve kültür-sanat alanlarında sesimizin duyulmasını ve herkesin hak ettiği fırsatlara kavuşmasını sağlamak için elimden geleni yapıyorum.
Müsteşarlığını yürüttüğünüz bakanlığın görev alanını ve bir müsteşar olarak size düşen görevleri tam olarak anlatır mısınız?
Müsteşar olarak bakanlığı yönetiyorum ve en yüksek rütbeli devlet memuruyum. Bakanlıktaki tüm çalışanların amiriyim. Bakan’ın yardımcısı olarak Eyalet Meclisi, Eyalet Hükümeti ve kamuya açık etkinliklerde Bakan’ı temsil ediyorum.
‘Tek ses olmazsak, sesimiz duyulmaz’

Genel Müdürümüz Ahmet Karakaşlı, gazetemizi ziyaret eden Ayşe Asar’a ‘Hürriyet Tanıklığında Göçün 60 Yılı’ adlı kitabı hediye etti.
‘Tek ses olmazsak, sesimiz duyulmaz’
YABANCI ÖĞRENCİLER İÇİN ENGELLERİ AZALTTIK
Bakanlığınızın en çok önem verdiğiniz ve kişisel olarak da özellikle desteklemeye özen gösterdiğiniz projeleri kısaca tanıtır mısınız?
Eşitlik benim için çok önemli bir konudur. Örneğin, Hessen’deki insanlar yeni kanuna göre abitur veya fachabitur elde etmeden de meslek eğitimlerini bitirdikten sonra üniversitede okuyabiliyorlar. Yabancı öğrenciler için engelleri azalttık. Ayrıca öğrencilerin eğitimlerini başarıyla tamamlayabilmeleri için birçok projeyi destekliyoruz. Öğrencilerin ayrımcılığa karşı korunması için üniversitelerin bir ayrımcılıkla mücadele görevlisi ataması benim için özellikle önemliydi. Kültür alanında, kültürel katılım, toplumun tüm kesimlerinin kültürel eğitimi ve kültürlerarası değişim benim için çok önemlidir. Neden çocuklarımız okullarda sadece Goethe ve Schiller’in eserlerini okuyor da Türk edebiyatını okumuyorlar? Bu kesinlikle kişilik gelişimine ve sosyal uyuma yardımcı olacaktır. Ayrıca, projelerin dağıtımına karar veren jürilerin toplumun çeşitliliğini yansıtmasının da önemli olduğunu düşünüyorum. Artık İstanbul’da genç sanatçılarımızın altı ay boyunca burslu olarak çalışabilecekleri ve kendilerini Türk kültürüne yakınlaştırabilecekleri bir sanatçı atölyemiz de var. Ve özellikle güzel bir projemiz, ‘Gastarbeiter’lerin, yani ilk ‘misafir işçiler’in Hessen tarihindeki katkılarını bilimsel olarak araştırmak ve bunu Hessen tarihinin resmi bir parçası haline getirmektir. Bu konuda Devlet Tarih Ofisi önemli bir proje gerçekleştirmekte.
Okul öncesi eğitim, ilk ve orta düzey eğitim süreçlerinde göçmen kökenli toplumlar açısından ciddi sorunlar gözlüyoruz. Bunlar sizin bakanlığınızın alanı değil. Ancak yine de bakanlık olarak ve eğitim-öğrenim konusunun deneyimli bir uzmanı olarak bu konuları görmezlikten gelemeyeceğinizi biliyoruz. Bu alanlara katkısı olabilecek çalışmalarınız var mı?
En önemli yaklaşım, üniversitelerde gerçekleştirilen öğretmen eğitiminin güçlendirilmesidir. Önemli bir anahtar dil eğitimidir. Burada eyalet düzeyinde çok şey yapılıyor özellikle Almancayı güçlendirmek konusunda. Ama aynı zamanda çok dilliliğin ve anadil öğretiminin küreselleşen dünyada güçlendirilmesini ve teşvik edilmesini çok önemli buluyorum. İlköğretim, eğitimde başarı için önemli zemini hazırlar. Özellikle pandemiden sonra birçok genci burada kaybettik. Bu beni çok endişelendiriyor çünkü toplum olarak bu gençleri kaybetmeyi göze alamayız.
‘Tek ses olmazsak, sesimiz duyulmaz’
ÇOK DİLLİLİK KORUNMASI GEREKEN BİR ARMAĞANDIR
Hessen eyaletindeki orta dereceli okullarda Türkçenin de seçmeli yabancı dil olarak kabul edilmesi için yürütülen kampanyayı destekliyor musunuz?
Kesinlikle destekliyorum ve Türkçenin pilot okullarda seçmeli yabancı dil olarak uygulanacak olmasından memnuniyet duyuyorum. Çok dillilik teşvik edilmesi ve korunması gereken bir armağandır. Bu seçeneğin Hessen’in her yerinde mevcut olmasını görmek isterim.
Hessen eyaletinde Türkçe-Almanca iki dilli okulların, üniversitelerin kurulması yolundaki girişimleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
İki dilli İngilizce okulları kurmak ne kadar mantıklıysa, iki dilli Türkçe-Almanca eğitim kurumları da o kadar mantıklıdır. Bir dil öğrenmek, dünyaya açılan bir pencere daha demektir. (Çin Atasözü).
‘Tek ses olmazsak, sesimiz duyulmaz’
HESSEN’DE BİRÇOK HATA YAPILDI
Irkçılık, yabancı düşmanlığı, ayrımcılık halen Almanya’nın ciddi bir sorunu. Özellikle NSU cinayetleri ve Hanau’daki katliamın ardından Türkiye kökenli toplum içinde devlete, güvenlik güçlerine yönelik ağır bir güvensizlik gözleniyor. Sizin de bir parçası olduğunuz Hessen hükümeti bu durumun farkında mı? Bu bir sorun olarak görülüp, insani çözüm yolları açısından tartışılıyor mu?
Her şeyden önce, bakanlığımın görev alanı dışındaki konularda politik açıklamalar yapmadığımı vurgulamak isterim. Bu sorunuzla ilgili olarak şunları söyleyebilirim: Güvenlik makamlarının en önemli görevi toplumu korumaktır. Hessen polisi son yıllarda çeşitli skandallarla sarsıldı. NSU cinayetlerinde hem anayasayı koruma makamları hem de soruşturma makamları görevlerini yerine getirmediler, birçok hatalar yaptılar. Pek çok kişinin güveni sarsıldı. Hessen’de bu konuları tabii ki tartışıyoruz, çok sayıda yapısal reform başlatıldı, bir polis uzman komisyonu eylem önerileri geliştirdi ve şu an bunlar uygulanmakta. Ancak genel olarak, bu gibi olaylarda mağdurların bakış açısına daha fazla odaklanmak bence çok önemlidir.
‘Tek ses olmazsak, sesimiz duyulmaz’

TEK SES OLMAZSAK SESİMİZ DUYULMAZ

Sizin gazetemiz aracılığıyla Türkiye kökenli göçmenlere, onların temsilcilerine yönelik mesajlarınız var mı?
Türkiye kökenli olarak daha fazla birlikte hareket etmemiz ve ihtiyaçlarımızı daha görünür bir şekilde ifade etmemiz benim için çok önemlidir. Türk, Kürt, Alevi ya da Sünni olmamız fark etmiyor. Eğer tek bir sesle konuşmazsak, sesimiz duyulmayacaktır. Ebeveyn temsilcileri olarak, kulüplerin, derneklerin ve partilerin üyeleri olarak her yerde yer alalım ve almalıyız. Toplumumuzun gelişmesinde söz sahibi olmamızı sağlamanın tek yolu budur.
Örneğin birey olarak çocukluğunuzda, mesleki hayatınızda, müsteşarlık sürecinde şahsınıza yönelik ırkçı, ayrımcı davranışlarla karşılaştınız mı? Bakanlığınızda sizin yönetiminizde yüzlerce memur var, göçmen kökenli bir şefle çalışmaya alışabildiler mi?
Aslında, geçmişim günlük çalışmalarımda bir rol oynamıyor ve oynamadı. Ne bir üniversite yönetim kurulu üyesi olarak, ne de bir devlet müsteşarı olarak. Ancak pek çok Türkiye kökenli öğrenci gibi ben de ilkokuldan sonra eğitim engelleri yaşadım. Öğretmenim beni ilkokuldan sonra liseye (Gymnasium) değil, Hauptschule’ye göndermek istedi. Üniversiteyi hukuk bölümünün en iyi öğrencilerinden biri olarak bitirdim.
Türkçe iletişim sizin günlük yaşantınızda ne kadar rol oynuyor?
Aslında sadece annem, eşim ve tatilde Türkçe konuşuyorum. Onun dışında Almanca iletişim kuruyorum.
Bize biraz özel olarak Ayşe Asar’dan bahsedebilir misiniz? İş dışında günlük hayatınız nasıl?
Müsteşar olmak özel hayata pek yer bırakmıyor. Çok güzel bir aileye sahibim ve boş olduğum her dakikayı onlarla geçirmeyi tercih ediyorum.
‘Tek ses olmazsak, sesimiz duyulmaz’

TÜRKİYE KÖKENLİ İLK ÜST DÜZEY YETKİLİ
1975 yılında Frankfurt yakınlarındaki Taunus bölgesine bağlı Bad Schwalbach kasabasında dünyaya gelen Asar, uzun yıllardır yine bu bölgenin en eski kentlerinden Bad Camberg’de yaşıyor. Çocukluğu bu bölgede geçen Asar, Giessen Üniversitesi’nde başladığı hukuk öğrenimini Köln’de tamamladı. Ankara ve Londra’da bu alanda öğrenimi sürdürdü. Beş çocuğunun hepsi de yüksek öğrenimli bir göçmen işçi ailesinin çocuğu olan Asar da iki çocuk annesi. Yeşiller Partisi üyesi Ayşe Asar, Eyalet Meclisi’nde Türkiye kökenli beş milletvekili bulunan Hessen’de hükümette görev alan Türkiye kökenli ilk üst düzey yetkili. Hessen eyaletinde bilim ve kültür politikası Bilim ve Kültür Bakanı Angela Dorn ve bu bakanlığın en üst düzey memuru olan Ayşe Asar’dan soruluyor. Başta Frankfurt, Darmstadt, Giessen, Kassel ve Marburg olmak üzere Hessen’deki çok sayıda devlet üniversite ve yüksek okulun, devlet tiyatroları, müzeler, arşivler ve tarihi eserlerin, bilimsel ve kültürel enstitülerin, vakıfların bağlı olduğu bakanlık, eyaletin kültürel alanda tanıtımı, uluslararası kültürel ilişkileri açısından da önemli projeleri yürütüyor. Ayşe Asar, müsteşarlık görevinden önce Rhein-Main Yüksek Okulu ve Frankfurt Üniversitesi gibi eğitim kurumlarında üst düzey yönetici olarak çalışmıştı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!