Başörtüsü yasağı saçmalığı

Güncelleme Tarihi:

Başörtüsü yasağı saçmalığı
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 20, 2019 10:36

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Genel Bildirgesi’nin 18. maddesinde “Herkesin düşünce, vicdan ve din ozgürlüğü hakkı vardır. Bu hak, din veya topluca, açık olarak ya da özel biçimde öğrenim, uygulama, ibadet ve dinsel törenlerle açığa vurma özgürlüğünü içerir” denilmektedir.

Haberin Devamı

Başörtüsü yasağı saçmalığı
AVUSTURYA Anayasası’nın 14’üncü maddesinde de herkese inanç ve din özgürlüğü hakkı verilmiştir.
Bu maddede “Herkesin inanç ve vicdan özgürlüğü güvence altındadır” denilmektedir.
Müslümanlar Avusturya’da 15 Temmuz 1912 tarihinde çıkarılan İslam Yasası ile ‘dini bir topluluk’ olarak tanınmış ve diğer din mensuplarıyla eşit haklara sahip olmaya hak kazanmışlardır.
Avusturya’da İslam’ın kamu tüzel kişiliğiyle temsili Avrupa’da bir ilkti.
İşte Başbakan Sebastian Kurz’un önceki akşam “Yeter” diyerek isyan ettiği ve “Ortaklık bitti” dediği aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi (ÖVP) ile Avusturya Halk Partisi (ÖVP), geçen hafta Avusturya’da ilkokullarda başörtüsü yasağı içeren tasarıyı kabul etti.
Avusturya Ulusal Meclisi’nde, baştan beri İslam karşıtı bir politika izleyen koalisyon hükümetini oluşturan partilerinin desteğiyle kabul edilen bu tasarı, tam bir ayrımcılıktır.
Çünkü onaylanan bu tasarıda, Yahudilerin kipası (küçük takke) da, Sihlerin (Pakistan ve Hindistan’ın bazı bölgelerinde Hindu-İslam karışımı inanç biçimiyle yaşayanlar) patkası (sarık benzeri) da yasaktan muaf tutulmuştur.

*

Haberin Devamı

Yani Avusturya Ulusal Meclis milletvekilleri, bile bile göz göre göre “ayrımcılığa evet” demişlerdir. Hem de Avusturya Anayasası’nın 7’inci maddesinde “Tüm yurttaşlar yasa önünde eşittir. Hiç kimse doğum, cinsiyet, varlık, sınıf ve din sebebiyle ayrıcalıklı muamele göremez” denildiği halde.
Avusturya’nın böyle bir karar alması üzerine Almanya’da da başörtüsü yasağı tartışmaları yeniden gündeme geldi.
Hükümetin büyük kanadında yer alan Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Genel Başkanı Annegret Kramp- Karrenbauer, ilkokullarda ve çocuk yuvalarında başörtüsü yasağı uygulamasından yana olduğunu ilan etti.
Böyle bir yasak uygulamasının mümkün olup olmadığının gözden geçirilmesini de istedi.
AKK kısa adıyla tanınan Annegret Kramp-Karrenbauer, “Bunun dinle de, din özgürlüğü ilke ilgisi yoktur” diyerek daha gözden geçirme, inceleme, hazırlanacak rapor sonuçlarını beklemeye gerek görmeden, kendi düşüncesi doğrultusunda noktayı koydu bile.
Aynı şekilde Federal Hükümetin Göç, Sığınmacılar ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Annette Widmann-Mauz da başörtüsü yasağı ile ilgili bir rapor hazırlatılmasından yana olduğunu ilan etti.
“Liberaller” olarak bilinen, daha doğrusu öyle geçinen Hür Demokrat Parti’nin (FDP) yeni Genel Sekreteri Linda Teuteberg de, çocuk yuvaları ve ilkokullarda başörtüsü yasağı uygulamasından yana olduklarını açıkladı.
Hükümet ortağı Sosyal Demokrat Parti’de (SPD) ise bu konuda görüşayrılığı yaşanmakta.
SPD’li bazı politikacılar, ilkokullarda ve yuvalarda başörtüsü yasağından yana.
SPD’li Federal Adalet Bakanı Katarina Barley ise yasağın ve yasak tartışmalarının bir katkı getireceğinden şüphesi olduğunu söyledi.
Yani başörtüsü yasağına karşı olduğunu söyledi.

*

Haberin Devamı

Evet, Alman Anayasası’nın 4’üncü maddesinde “Din ve vicdan özgürlüğü ile din ve dünyevi inanç özgürlüğüne dokunulamaz. Dinin rahatsız edilmeden uygulanması güvence altındadır” denilmektedir.
Böyle olduğu halde Almanya’da da politikacılar bu konuda da tam bir “ayrımcılık” sergilemekteler.
Çünkü hangi kanattan okursa olsun hiçbir politikacı da kalkıp, “Yuvalarda ve ilkokullarda Kipa (Yahudilerin takkesi) yasaklansın” demiyor.
Daha doğrusu diyemiyor.
Hıristiyan çocukların boyunlarında Hıristiyanlığın sembolü olan haç bulunan kolyeler taşımalarının yasaklanmasını da talep etmiyor Alman politikacılar.
Daha doğrusu talep etme cesareti gösteremiyorlar.
Evet, Alman Anayasası’nın 3’üncü maddesinde “Bütün insanlar kanun önünde eşittir. Cinsiyeti, soyu, ırkı, dili, yurdu ve kökeni, inancı, dini ve siyasi görüşleri dolayısıyla hiç kimse mağdur edilemez ve hiç kimseye imtiyaz tanınamaz” denilmektedir.
Böyle olduğu halde, Alman politikacıların çoğu kendi Anayasalarındaki “eşitlik” ilkesini hiçe saymaktadır.
Kaldı ki, daha önceki dönemlerde Alman biliminsanları da, Federal Meclis Bilimsel Servisi de, bu konuyla ilgili olarak hazırladıkları raporlarda, başörtüsü yasağının Alman Anayasası ile bağdaşmadığının altını çizdiler.
İşte bu yüzden “bırakın şu başörtüsü yasağı saçmalığını” diyoruz.
Bu ve benzer tartışmalarla toplumsal barışın dinamitlendiğini de hatırlatıyoruz.

BAKMADAN GEÇME!