Avrupa’dan yine çifte standart

Güncelleme Tarihi:

Avrupa’dan yine çifte standart
Oluşturulma Tarihi: Ocak 17, 2024 10:46

Antalyaspor’un İsrailli futbolcusu Sagiv Jehezkel’in sakatlığından dolayı bileğindeki ‘100 days’ (100 gün) ve ‘07.10’ yazılı Davut Yıldızı amblemli bandajın ekranlara yansıması üzerine gözaltına alınması, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılması ve özel uçakla İsrail’e dönmesi, Alman medyasında da yankı buldu. Bunun yadırganacak bir yönü yoktur. Çünkü bu, gazeteler, dergiler, televizyonlar ve radyolar, sosyal medya için de bir haberdir.

Haberin Devamı

Avrupa’dan yine çifte standart
ANTALYA Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İsrailli futbolcu hakkında “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek” suçlamasıyla soruşturma başlatması ve mahkemeye sevk edilmesi Almanya’da bazı çevreler tarafından ‘skandal’ olarak nitelendirildi.

Almanya, demokratik bir hukuk devletidir.
Federal Almanya Cumhuriyeti Anayasası’nın 5’inci maddesinde “Herkesin, düşüncesini söz, yazı ve resimle serbestçe açıklayıp yayma ve herkese açık olan kaynaklardan, hiçbir engele uğramadan, bilgi edinme hakkı vardır. Basın özgürlüğü ile radyo ve film aracılığıyla haber verme özgürlüğü güvence altındadır. Sansür uygulanamaz” denilmektedir.

Haberin Devamı

‘HEMEN KOVUN’
Geçen yıl Almanya’da da benzer olaylara tanık olduk.
Almanya’nın Bayern Münih takımında top koşturan Fas kökenli Hollandalı futbolcu Nasır Mezravi, geçen yıl ekim ayında sosyal medya hesabından, “Baskıya uğrayan Filistinli kardeşlerimize zafer dilerim” içerikli bir video paylaştı.
Filistin yanlısı bu paylaşımı nedeniyle Nasır Mezravi’ye ateş püskürenler oldu.
Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) Federal Meclis milletvekili Johannes Eberhardt Steiniger, X hesabından, “Sevgili Bayern Münih; Lütfen hemen kovun. Hatta onun Almanya’dan sınır dışı edilmesi için devletin tüm imkânları kullanılmalı” paylaşımında bulundu.
Bayern Münih kulübü, paylaşımını tasvip etmese de “Nasır Mezravi, kendisinin barış yanlısı bir insan olduğunu, terörizmi ve savaşı reddettiğini ve görevinin başkalarının öfke duymasına neden olmasından dolayı pişman olduğunu söyledi” açıklamasında bulunarak oyuncusuna sahip çıktı.
*
‘Bundesliga’ takımlarından Mainz 05’te top koşturan Fas kökenli Hollandalı futbolcu Anwar El Ghazi, geçen yıl ekim ayında sosyal medya hesabından, “Bu savaş değil. Bir taraf diğerinin suyunu, yiyeceğini ve elektriğini kestiğinde bu savaş değildir. Bir taraf nükleer silahlara sahipse bu savaş değildir. Bir taraf milyarlarca dolarla finanse ediliyorsa bu savaş değildir. Bir taraf diğer taraf hakkında yanlış bilgi yaymak için yapay zekâ resimleri kullanıyorsa bu savaş değildir” paylaşımında bulundu.
Bunun üzerine FSV Mainz 05 kulübü El Ghazi’yi antrenmanlardan ve maçlardan men etti.
Kasım ayında da kovdu.

Haberin Devamı

HAPİS VE PARA CEZASI
Fransa 1. Futbol Ligi (Ligue 1) takımı Nice, Instagram’da Yahudilere beddua edilen bir video paylaştığı için Cezayiz asıllı Youcef Atal’ı kadro dışı bıraktı.
Atal, daha sonra da 8 ay ertelemeli hapis ve 45 bin Euro para cezasına çarptırıldı.
Yıllarca Fransa’da Olympique Lyon ile Fransa Futbol Milli Takımı’nda, İspanya’da Real Madrid’de top koşturan ve geçen yıldan beri Suudi Arabistan’ın İttihad FC takımında oynayan Karim Benzema, sosyal medya hesabından “Bütün dualarımız, kadın ve çocuk ayırt etmeksizin bu haksız bombalamaların bir kez daha kurbanı olan Gazze sakinleri için” paylaşımında bulundu.
Fransa milli takım formasıyla 97 maça çıkan ve 37 gol atan, Fransa’da dünyaya gelen Cezayir kökenli Karim Benzema’nın bu paylaşımının ardından Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, “Herkes Benzema’nın Müslüman Kardeşler ile kayda değer bağlantıları olduğunu biliyor” iddiasında bulundu.
Hatta Bouches-du-Rhone Senatörü Valerie Boyer daha da ileri giderek Benzema’nın Fransız vatandaşlığından çıkarılmasını gündeme getirdi.
“İçişleri Bakanı’nın yorumları kanıtlanırsa, Benzema’ya karşı önlemler alınmalı. İlk olarak ‘Ballon d’Or’ ödülünün geri alınması sembolik bir ceza olabilir. Son olarak da Fransız vatandaşlığını kaybetmesini talep etmeliyiz” dedi.
Yani Fransız Senatör, Fransa’da dünyaya gelmiş olsa bile “Bir defa yabancı hep yabancı” ön yargısını körükledi.
Almanya’da da Yahudi düşmanlarına, İsrail’in varlığını kabul etmeyenlere Alman vatandaşlığı verilmemesi talep edildi.
Hem de yüksek düzeyde politik sorumluluk taşıyan politikacılar tarafından.
*
Filistin yanlısı gösterilere katılan ve Hamas’a destek verenlerin, Yahudi ve İsrail düşmanlarının Alman pasaportlarının ellerinden alınıp sınır dışı edilmelerini isteyen politikacılar bile oldu.
Ama Fransa’da da Almanya’da da çok açık bir biçimde “Bu bir skandaldır” diyerek karşı çıkan, tepki gösteren olmadı.
Düşünceyi ifade ve gösteri yapma özgürlüğü savunucuları bile sessiz kaldı.
Evet...
Bu yaklaşım da tutum da çifte standarttır.
Hem de apaçık, bal gibi, daha doğrusu “zehir gibi” çifte standart.

BAKMADAN GEÇME!