ALMANYA'DA MUTLUYUZ

Güncelleme Tarihi:

ALMANYADA MUTLUYUZ
Oluşturulma Tarihi: Haziran 17, 2016 11:06

Almanya’da Almanlar arasında yapılan kaygı verici araştırma sonuçları, Türklerin Almanlara bakışıyla örtüşüyor. Bir gün önce yayınlanan Leipzig Üniversitesi'nin Almanlar üzerine yaptığı araştırma sonucuna göre toplumun tüm kesimlerinde İslam ve mülteci düşmanlığı yayılıyor. Münster Üniversitesi'nin Türkler arasında yaptığı araştırma Almanya'daki yabancı karşıtı milliyetçi gelişmeyi doğruluyor. Münster Üniversitesi'nin araştırmasına göre Almanya'da yaşayan Türkler arasında Almanya'ya bağlılık son derece yüksek. Ancak Türkler buna rağmen Almanlar tarafından kabul edilmedikleri hissi taşıyor.

Haberin Devamı

SOSYOLOG Detlef Pollack yönetiminde yapılan araştırmaya göre Türkler kendini Almanya'da ikinci sınıf vatandaş hissediyor. Araştırma için birinci kuşaktan ortalama 31 yıldır Almanya'da yaşayan, yüzde 40'ı Almanya'da doğup büyümüş, yüzde 28'i Alman vatandaşı, yüzde 8'i çifte vatandaş Türkler seçilmiş. Araştırmadan çıkan sonuç şu: 

Türklerin yüzde 90'ı Almanya'da kendini mutlu ya da çok mutlu hissediyor.
Yüzde 87'si “Almanya'ya çok sıkı bağlarla bağlıyım” diyor.
Türkiye'ye bağlı hissedenlerin oranı yüzde 85.
Yüzde 70'i tamamen uyum istekli.
“Almanya sizi kabul ediyor mu?” sorusuna gelince, Türklerin yüzde 54'ü “Hayır” diyor.
Yüzde 51'i kendini ikinci sınıf vatandaş hissediyor.

OLUMLU GELİŞME
Araştırmada en sevindirici gelişme Türkler arasında eğitim başarısının ve seviyesinin yükselmesi, dile hakim olmayla Almanlarla bağlarının artması... Birinci kuşak arasında diploması olmayanların oranı yüzde 40'larda seyrederken, bu oran ikinci ve üçüncü kuşakta yüzde 13'e düşmüş.
Birinci kuşakta Almanca bilenlerin oranı yüzde 47. İkinci ve üçüncü kuşakta iyi ve çok iyi Almanca bilenlerin oranı yüzde 94. Birinci kuşak arasında Alman komşularla bağı olanların oranı yüzde 47. İkinci ve üçüncü kuşakta Almanlarla sıkı bağı olanların oranı yüzde 74.

Haberin Devamı

DİNE BAĞLILIK
Araştırmaya göre ikinci ve üçüncü kuşakta dinine bağlı hissedenlerin oranı artıyor, ancak uygulamada bu oran düşüyor.
Birinci kuşakta camiye gidenlerin oranı yüzde 32.
İkinci ve üçüncü kuşakta bu oran yüzde 23.
Günde beş kez namaz kılanların oranı birinci kuşakta yüzde 55, ikinci ve üçüncü kuşakta yüzde 35.
“Dinime bağlıyım” diyenlerin oranı ikinci ve üçüncü kuşakta yüzde 72. Birinci kuşakta ise yüzde 62.
Araştırmacılar bunu dinin kimlik markasına dönüşmesi olarak yorumluyor.

TUTUCULUK AZALIYOR
Birinci kuşak arasında “Devlet yasalarından daha çok dini vecibelerime uyarım” diyenlerin oranı yüzde 57.
“Müslümanlar, Peygamber dönemindeki toplumsal düzene geri dönmeli” diyenlerin oranı yüzde 36.
“Sadece bir gerçek din var” diyenlerin oranı yüzde 54.
“Çağın sorunlarını sadece İslam çözer” diye düşünenlerin oranı yüzde 40.
Bu sorulara “Evet” diyenler radikal olarak niteleniyor.
Radikal oranı birinci kuşakta yüzde 18.
Bu sorulara “Evet” diyenlerin oranı ikinci ve üçüncü kuşakta yarı yarıya düşüyor ve yüzde 9. Araştırmacılar tutuculuğun ikinci ve üçüncü kuşakta yapısal ve sosyal uyumun artmasıyla giderek çok daha düşeceği kanısında.

Haberin Devamı

ALMANLARLA FARKLI
Ancak İslam'a bakışta Türklerle Almanlar arasında tam bir uçurum var.
“İslam insan haklarına saygılı” diyenlerin oranı Türkler arasında yüzde 57.
Yüzde 53'ü “İslam dayanışmacı”, yüzde 56'sı “İslam hoşgörülü”, yüzde 65'i “Barışçıl bir din” diyor. Ancak Almanların İslam'a bakışı tam tersi. Yüzde 82'si “İslam kadını eşit görmüyor”, yüzde 64'ü şiddet yanlısı, yüzde 72'si fanatik diye düşünüyor.
Türklerin yüzde 83'ü bir terör saldırısı olduğu zaman hemen Müslümanlardan şüphelenilmesine öfke duyuyor. Yüzde 61'i “İslam Batı'yla bağdaşıyor” diyor. Yüzde 73'ü dini duyguları zedeleyen kitap ve filmleri devletin yasaklamasını istiyor.

ÇATIŞMA POTANSİYELİ
Araştırmacılar iki toplum arasında bu farklı bakış ve algının toplumsal çatışma potansiyeli taşıdığı görüşünde. Çatışmayı önlemenin yolu daha sağlam ve kalıcı bir uyum ile toplumsal bütünlük için algı ve kabul anlayışının, ama aynı zamanda eğitime katılım ve iş pazarına uyumun değişmesi gerekiyor. Türk cemaatlerinin de şiddet konusuyla daha eleştirel bir bakışı yaygınlaştırması lazım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!