Prof. Dr. Yıldız Dilek Ertürk
Prof. Dr. Yıldız Dilek Ertürk
Prof. Dr. Yıldız Dilek ErtürkYazarın Tüm Yazıları

Sana ne?

Kendi gerçeklerimizi ve sırlarımızı, herkesle paylaşmak yerine, zaman içinde doğruluğunu bildiğimiz kişilere açıklamak, kimseye, değerini ve anlamını anlayamayacağı bize özelleri, taşıyamayacağı bilgileri de aktarmamak, değiştirir belki yargıları.

Haberin Devamı

Biraz tuhafız aslında. Kendimizi başkalarına anlatıp, onları yaşamımıza dahil edip, sonra da "Sen benim yaşamıma karışma" deriz kırılganca…

Birinden fikir alıp, “Sence ne yapmalıyım?” diye sordukça, o kadar çok karışma hakkını da vermiş oluruz aslında onlara. Laf uzar gider, dolaşır kulaktan kulağa çoğu zaman. Kendimiz hakkında söylediğimiz küçücük bir paylaşım bile, ulaşır meraklılarına.

Konuşmadan duramaz insan. Konuşmadan duramadığımız gibi, bazen dinlemeden de edemeyiz. Hep başkalarının aktarımları kulağımızda çınlar durur. Arkadaşımızdan bile şüphe eder duruma geliriz, bu kulaktan kulağa, dilden dile aktarılarak gelen bilgilerle…

***
Antik Yunan filozofu Sokrates’le bir tanıdığı arasında şu konuşma geçer.

- “Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun ?”

Haberin Devamı

- “Bir dakika bekle” diye cevap verir Sokrates.

- “Bana bir şey söylemeden evvel senin küçük bir testten geçmeni istiyorum. Buna Üçlü Filtre Testi deniyor. Benimle arkadaşım hakkında konuşmaya başlamadan önce, bir süre durup ne söyleyeceğini filtre etmek, iyi bir fikir olabilir. Bu ona üç filtre testi dememin sebebi.”

Birinci filtre: Gerçek Filtresi

Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam anlamıyla gerçek olduğundan emin misin ?

- “Hayır”, der adam. “ Aslında bunu sadece duydum ve ...”

- “Tamam, dur şimdi. Öyleyse, sen bunun gerçekten doğru olup olmadığını da bilmiyorsun.”

İkinci filtre: İyilik Filtresi

- “Arkadaşım hakkında bana söylemek üzere olduğun şey iyi bir şey mi ?”

- “Hayır, tam tersi...”

“ Öyleyse”, diye devam etti Sokraes: “Onun hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun doğru olduğundan emin değilsin. Fakat yine de testi geçebilirsin, çünkü geriye bir filtre daha kaldı.”

Üçüncü filtre: İşe Yararlılık Filtresi

" Bana arkadaşım hakkında söyleyeceğin şey benim de işime yarar mı ?

"Hayır, gerçekten değil.

…ve Sokrates son sözünü söyler ; “Eğer, bana söyleyeceğin şey doğru değilse, iyi değilse, işe yarar ve faydalı değilse bana niye söyleyesin ki ?

***

Söyleriz işte; konuşmak için, sohbet etmek için, içimizi dökmek, rahatlamak için, zaman geçirmek için, dolgu malzemesi gibi konuşma boşluklarını doldurmak için, dilin kemiği olmadığı için, magazin için…Öylesine çıkar ağzımızdan kelimeler…

Haberin Devamı

Dışarıdan gelen bilgileri, varsayımsal doğruları, konuşuruz. Farklı doğru kalıpları olan, farklı algı, kültür ve bakışa sahip pek çok insanla paylaşır, sonra da aktardıklarımızın değişik sonuçları nasıl doğurabildiğine şaşırırız.

Doğruluğu bilinmeyen ancak varsayımsal olarak kesin doğru olarak gördüğümüz konuştuğumuz ve dinlediğimiz bilgilere zaman içinde o kadar inanırız ki, hayatlarımız bunlar üzerinde şekillendirmeye başlarız.

Zamanla oluşan inançlarımız, ön kabulü, şüphelerimiz ise önyargılarımızı tetikler. Diğerlerini, yargılamaya, etiketlemeye başlarız. Aslında bizim içinde ortaya çıkan, çoğu yanlış inanç kalıplarının da yaratıcısı biziz.

Haberin Devamı

Kendi gerçeklerimizi ve sırlarımızı, herkesle paylaşmak yerine, zaman içinde doğruluğunu bildiğimiz kişilere açıklamak, kimseye, değerini ve anlamını anlayamayacağı bize özelleri, taşıyamayacağı bilgileri de aktarmamak, değiştirir belki yargıları.

İki uçtan da aynı sorgulamayı yapmalıyız, kendimize. Biri bize bir şey anlattığında da, biz birine kendimizi açtığımızda da, Sokratesin üç filtresini kullanmalıyız aslında.

Bu söyleyeceğim doğru mu, iyi mi, yararlı mı?

Eğer bu testi geçmeyen bilgiler bize akmak istiyorsa, dur demek lazım. Dur bakalım, bekle…

Bunu bana söyledin de… Bana ne?

Ben sana söylemezsem de… Sana ne ?

***
Nasreddin Hoca çarşıda dolaşırken gevezenin biri:

Haberin Devamı

- “Efendi, az önce nar gibi kızarmış bir tepsi baklava götürdüler,” demiş.

Hoca aldırış etmeksizin ;

- “Bana ne ?” demiş.

- “Amma, baklava tepsisini sizin eve götürdüler” demiş geveze.

Hoca terslemiş adamı;

- “Sana ne ?”

Yazarın Tüm Yazıları