Sesler var bende, yüzler yok

Güncelleme Tarihi:

Sesler var bende, yüzler yok
Oluşturulma Tarihi: Nisan 09, 2023 07:00

Gençken az görerek yaşamak her şeye yakından bakma fırsatı sundu bana. İnsan yüzleri de sorundu, o yüzden seslerini kaydetmişim. Şimdi fark ediyorum yıllar önce olanları…

Haberin Devamı

Görüş mesafem sadece 2 ya da 3 metreydi. Henüz Türk lirasından sıfırlar atılmamıştı ve ben Sultanahmet Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde okuyordum. 2000 yılında mezun oldum.

“Alo, nerelerdesin, ne zamandır sesin soluğun çıkmıyor” diye telefonda sitem ettim. Arkadaşım öbür uçtan güldü, “Daha bir-iki gün önce konuştuk. Yoksa yaşlanıyor musun” dedi. “Zaman kime göre, neye göre kısa” diye felsefi bir şekilde girdim muhabbete. Konu oraya nasıl geldi hatırlamıyorum ama birden ona Sultanahmet Meydanı’nı tarif ederken buldum kendimi. “Beyazıt’tan aşağıya doğru tramvayla gel, sonra Sultanahmet’te in. Aynı yöne doğru yürümeye devam et. Sağdan Atmeydanı’na girdin, sol tarafın park” diye devam ettim. “Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü ben okurken oradaydı, onun hemen devamında İbrahim Paşa Sarayı var. Hemen ondan sonra küçük bir yokuş, köşede tarihi kalıntılar göreceksin. Sonra bir bina daha var… Karşındaki dar sokağa girince işte bizim okul orada” dedim. Arkadaşım “Aa orada okul mu vardı? Kaç yıl İstanbul Üniversitesi’nde okudum ama bu anlattıklarının farkında değilim” deyip güldü. “O zamanlar meydan trafiğe açıktı. Sol çaprazında Marmara Üniversitesi Rektörlüğü vardı, önünde iki tane eski çınar” dedim. “Hadi canım atma, rektörlüğün orada ne işi var” diye itiraz etti. Marmara Üniversitesi’ne ait başka bir bina da olabilir diye çok ısrar etmedim.

Haberin Devamı

Büyük objelerde ve yapılarda zorlanıyordum. Örneğin binaların sadece kapı şekilleri kalmış aklımda.

O dönemde bu yapının tam önünde bir otobüs durağı vardı. Okula gittiğim her sabah o durak tabelasını görünce doğru yerde olduğumu anlardım. Çünkü görüşüm 2 metrenin altındaydı ve ben ancak durağın dibine kadar girdiğimde ‘Marmara Üniversitesi’ yazısını okuyabiliyordum. “Dur, servisi kaçıracağım” deyip kapadı telefonu. Orada öyle bir bina var mı diye internetten bakacağını söyledi. Aşağı yukarı 5 dakika sonra bir mesaj geldi, “Haklıymışsın, dediğin gibiymiş” dedi. “Ben senin bildiğin körlerden değilim” diye yazıp bir gülme emojisi gönderdim ve vedalaştık.

Gençken az görerek yaşamak her şeye yakından bakma fırsatı sundu bana. Büyük objelerde ve yapılarda zorlanıyordum. Örneğin binaların sadece kapı şekilleri kalmış aklımda. Bütün okuyabildiğim tabelaları yazmışım hafızama. Onların sayesinde bulmuşum yolumu. İnsan yüzleri de sorundu benim için. Onların da seslerini kaydetmişim. Gerçekten çok sevdiğim ve hâlâ unutamadığım sesler var bende, yüzler yok. Şimdi fark ediyorum yıllar önce olanları...

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!