‘Güldüren adam her zaman alır maçı’

Güncelleme Tarihi:

‘Güldüren adam her zaman alır maçı’
Oluşturulma Tarihi: Mart 17, 2024 07:00

O, Türkiye’nin son dönemdeki en önemli kadın yıldızlarından. Mekânlarda canlı müzik yaparak başladığı müzikal yolculuğunda artık çıkardığı her şarkısı hit oluyor, konserleri dolup taşıyor. Müziğinin yanı sıra özel hayatı da, sosyal medya paylaşımları da gündemden düşmüyor. Yeni şarkısı ‘Lan’ı çıkaran Zeynep Bastık’la buluşuyoruz. Kariyerinden sevgilisine, “Yürek hoplattı” denen pozlarından biten evliliğine kadar az bilinen dünyasına bir yolculuk yapıyoruz.

Haberin Devamı

Sürekli konserde, turnede. Onu yakalamak çok zor. Sonunda bir pazar günü Etiler’de buluşmak üzere sözleşiyoruz. “Ruh hallerim birden fazla. Bazen çok tatlıyım, bazen sinirliyim, bazen çekilmez, bazen fazla iyimserim” diyor; ben onun en tatlı haline denk geliyorum. Soracak çok soru var. Kendine organik bir meyve suyu kokteyli söylüyor ve her şeyi samimiyetle cevaplıyor.

- Herkes seni konuşuyor ama sen kimseyle konuşmuyor, çok söyleşi vermiyorsun. Neden?

Aslında stratejik olarak aldığım bir karar değil bu. Ama artık her yerde görünmek ve herkesle konuşmakla alakalı kendimi bazı filtrelerden geçiriyorum galiba. Zaten ağzından çıkan cümleyi çok dikkatli kurman gereken; kiminle, neyi, nasıl konuştuğunun çok daha önemli olduğu bir noktaya geldik. Seninle kariyerimin en başında da röportaj yapmıştım, çok sevdiğim birisin. Hele ki bu dönemde, yeni çıkan şarkımın coşkusuyla bir araya
gelmemiz çok mutlu etti beni.

Haberin Devamı

- Teşekkürler, ben de aynı şeyleri hissediyorum. Her şey canlı müzikle başladı. Ardından YouTube’daki performanslarınla daha geniş bir kitleye ulaştın. Artık çok popülersin. İşin sırrı neydi?

YouTube’daki iş başladığında sadece sevdiğim şarkıları söylemek istiyordum; onun dışında hiçbir strateji ya da bir gelecek beklentisi yoktu. Sonra işler büyüdükçe, üretim kısmı hareketlendikçe, ben değiştikçe bu benimle birlikte gelişen bir kariyer yolculuğuna dönüştü. Şu an tabii ki stratejiler uyguluyoruz. Geniş bir ekibimiz var ve her şey kendi içimizde hızlı, organik bir şekilde çözülüyor.

- Pop müzikte nasıl bir boşluğu doldurdun da insanlar seni bu kadar sevdi?

Yorumum olabilir. Her şey çok ev havasında başladığı için oradan bir samimiyet yakaladı insanlar diye düşünüyorum. Başlarda ‘evimizin kızı’ mevzusu oldu. 90’ların, 80’lerin müziğini çok sevdiğim için biraz eskiyle yeniyi harmanladığım bir süreç yaşandı. Bunlar olabilir.

‘Güldüren adam her zaman alır maçı’

 

Haberin Devamı

‘GİZLİ SAKLI YAŞAMAM’

- Yeni şarkın ‘Lan’ çıktı ve hemen dijital trend listelerine girdi. ‘Lan’ kelimesini günlük konuşmalarında kullanır mısın?

Kullanırım, argo da konuşurum ama ‘lan’ı çok argo olarak görmüyorum. Özellikle bu şarkının ruhunda biraz daha derdini, duygusunu ifade etmeye yönelik bir serbestlik gibi geliyor bana.

- En son kime lan dedin?

Şakayla karışık kullandığım bir kelime olduğu için günlük hayatta söylerim, bazen lafı gediğine koyarım gerçekten.

- Hadi canım! Oysa çok minnoş görünüyorsun...

Yengeç burcu olduğum için ruh hallerim birden fazla. Bazen çok tatlıyım, bazen sinirliyim, bazen çekilmez, bazen fazla iyimserim.

- Söz ve müzik Mabel Matiz’in, şarkıyı sana mı yazdı?

Haberin Devamı

Mabel’le uzun süredir birlikte bir şey yapabilmek için flört halindeydik. Ağustosta Bodrum yolculuğundayken Mabel’den WhatsApp mesajı geldi, “Zeynocum dün seni düşünerek bir şarkı yaptım, dinle, seversen üzerine konuşuruz” diyordu. O kadar sevdim ki “Bu şarkıyı bana vermek istediğine emin misin” dedim.

- Şarkını hiç dinlemeyen birine hikâyesini nasıl anlatırsın?

Duygularını açıkça ifade eden, güçlü bir kadın şarkısı bence.

- Ne kadar sensin o kadın?

Duygularını ifade etmekten kaçınan biri hiç olmadım. Tabii hayatta belli sınırlarımız var. Ama ben “Birini seviyorsan, git, konuş bence” derler ya, onlardanım.

- İlk adımı sen mi atarsın?

Bazı kızsal taktiklere zaman zaman girerim, moduma bağlı ama genel olarak çok çekinmem, duygumu gizli saklı yaşamam.

Haberin Devamı

‘Güldüren adam her zaman alır maçı’

ANAERKİL VE MÜCADELECİ BİR AİLEDE BÜYÜDÜM

- Sen İzmirlisin...

Aslında Çanakkaleliyim... İzmir’de büyüdüm. Annem kızıyor “İzmirliyim” deyince. “Çanakkale’de doğdun sen, Çanakkalelisin” diyor. Ben de hem İzmirli hem Çanakkaleliyim diyorum.

- Annen, baban ne iş yapıyordu?

Babam gemici, annem de lojistikçiydi.

Ailede müzisyen yok muydu?

Teyzem ve eniştem Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde konservatuvarda öğretim görevlisi. Anneannem eski Türk halk müziği sanatçısı, dedem eski bağlama sanatçısıydı. Allah rahmet eylesin. Bizde müzik aileden.

‘Güldüren adam her zaman alır maçı’

Haberin Devamı

- Tek çocuk musun?

Bir kardeşim var, babamın ikinci evliliğinden.

- Sen annenle mi büyüdün?

Evet, babam zaten işi için yurtdışında yaşıyordu. Ben, anneannem, teyzem, dedem birlikteydik. Sonra annemle kendi hayatımızı kurduk.

- Kadınlarla iç içe büyümek hayatını nasıl etkiledi?

Teyzem, annem, anneannem... Çok anaerkil, mücadeleci ve güçlü bir ailede büyüdüm. Anneannem Arnavut kadını, hepimiz hâlâ bir lafıyla ayağa kalkarız. Mücadeleci ruhumun oradan geldiğine inanıyorum. Zaten kadın olmak çok kolay diyen biri yoktur. Varlık göstermek, ötekileştirilmeden eşit haklara sahip olmaya çalışmak zor. Feminizm dediğimiz şey bile artık yanlış anlaşılıyor. Feminizm dediğin şey, hakların eşitliğini savunmak, hepimiz bu mücadeleyi hâlâ hayatımızın birçok yerinde veriyoruz. Ama gelişim gösterdiğimizi düşünüyorum; bence iyi ses çıkarıyoruz ve iyi gidiyoruz.

‘Güldüren adam her zaman alır maçı’

 

AKLIM KAYACAK OLSA AYRILMAZDIK, EMİN OL!

- 2022’de Tolga Akış’la evliliğinizi sonlandırdınız. Boşanma serüveni hayatını nasıl etkiledi?

Açıkçası biz sadece sevgili olmayı beceremediğimizi anladığımız bir ayrılık yaşadık. Yoksa birbirimizi kaybetmekle ilgili bir ayrılık yaşamadık. Romantizm yavaş yavaş sönüyordu. Birbirimize bu konuda aynı duyguyla yaklaşınca çok majör ve bizi depresyona sokacak bir süreç yaşamadık. Ayrıldıktan sonra iş haricinde de görüşmeye devam ettik.

- Ayrıldıktan sonra dost olmanın sırrı ne?

Tolga’yla birbirimizin gerçekten ailesiyiz. “Aile olmak için illa sevgili olmaya gerek yok” başlığını ikimiz de çok net anladık. Birbirimizi çok seviyoruz ve birbirimizin hayatında olmaktan çok mutluyuz. Ayrılıktan sonra birlikte daha sağlıklı ve daha iyi çalışmaya başladık. Şu an her şey olması gerektiği gibi.

- Erkek arkadaşın Alican Ayyıldız’la bir partiye gidiyorsun. Orada Tolga’nın da olduğu bir fotoğraf koyuyorsun. İnsanlar buna çok şaşırıyor...

Bunun anlaşılamıyor olmasını anlıyorum. Bence herkesin yapabileceği bir şey değil, zor bir şeyin altından kalktık bu anlamda. Biz birbirimizi çok seviyoruz ve romantik ilişkimiz bittiği için bir araya gelmememiz ya da hayatımıza giren insanlar olduğu anda birbirimizi sosyal anlamda da ignore etmemiz (görmezden gelmemiz) gibi bir durum söz konusu olamaz. Bir şekilde birbirimizin hayatına uyumlanmaya devam ediyoruz. Buna gönüllü olduğumuz için de bu şekilde devam edeceğiz. Ben burada bir yanlışlık görmüyorum. Bu bizim ilişkimiz ve bizim hayatımız.

- Eski eşinle aynı ortamlardasınız, yanında birini gördüğünde hiç mi aklın kaymaz, için kötü olmaz? Ya da o böyle şeyler hissetmiyor mu?

Aklım kayacak olsa ayrılmazdık, emin ol. Alican da mesela biz ayrıldıktan 1,5 sene sonra hayatıma girdi, yoksa orada da sıcağı sıcağına yeni bir birliktelik hikâyesi yok.

- Edis’le yakınlığın da çok konuşuldu. “Eski kocasının arkadaşıyla mı birlikte” dendi. Danslarınız gündem oldu...

Edis’le WhatsApp’tan bu haberleri birbirimize atıp gülme krizine giriyorduk. Komik! Yine söylüyorum bu da bir kesime garip gelebilir ama Edis benim canım ciğerim, çok yakın arkadaşım.

‘Güldüren adam her zaman alır maçı’

 

O TAVLADI CANIM!

- Erkek arkadaşın Alican Ayyıldız’la 10 aydır birliktesiniz. O da müzikle mi ilgileniyor?

Hayır. Mekân sahibi, prodüktörlük de yapıyor. Bir müzikalin de ortak yapımcısı. Önceden de gece hayatından merhabamız vardı, ortak arkadaşlarımız da çok.

- Alican’da seni çarpan ne oldu?

Çok tatlı ve komik, bence birbirimize çok benziyoruz.

- Kim kimi tavladı?

O tavladı canım! Beni mizah ve zekâ tavlar. Ben zekâya tutunurum, belli bir tipin var mı desen yok.

- Var bence...

Var mı?

- Evet, uzun boylu erkekleri seviyorsun sanki...

Uzun erkek severim ama bütün sevgililerim uzun muydu? Değildi. Spesifik bir obsesyonum yok yani uzun boya karşı. Ben mizah seviyorum, güldüren adam her zaman alır maçı.

‘Güldüren adam her zaman alır maçı’

‘NE DİYORSUN ABİ YA’ DEMEK İSTEDİĞİM ÇOK OLDU, SİNEYE ÇEKTİM

- Bu işe başlarken “Ben star olacağım” demiş miydin?

Yok. Çocukluğumdan beri bir şey olacağını biliyordum ama ne zaman olacaktı, nasıl olacaktı bilmiyordum. O noktada çok hırslanıp hareket aldığım söylenemez, akışta kalabildiğim için bence bu kadar sindire sindire ve bu kadar içime sinen bir süreç oldu. Geriye dönüp baktığımda bir sürü algıda “Kız oturdu koltuğa, şarkı söyledi ve oldu” var. Ama öyle olmadı. Onun önünde artı 10 yıl daha var. Bu da bir mücadele, yolculuktu.

- Şöhret korkuttu mu?

Tabii. Sevilmemek ve beğenilmemekle ilgili bence herkesin çok derinlerde bir korkusu var. Benim de
başlarda bir anksiyete duygum vardı. Sonra bir anda herkesin evinde, arabasında, orada burada kanal dinleniyor, şarkılar çalıyordu. O süreç hızlı ve karışık geçti zihnimde. Zamanla alıştım, kendi içimde ve hayatımda yönetebilir bir hale geldim.

- Tanındıkça en çok neye maruz kaldın?

Çok sevildiğim ve takdir gördüğüm zamanlar tarif edilemez bir duygu hissediyorum. Bir de beni dinleyen insanların bir yaş aralığı yok. 5 yaşındaki bir çocuk geliyor, dedesi de şarkılarımı biliyor; bu beni çok iyi hissettiriyor.

- Negatif anlamda...

Linç kültüründen herkes gibi biz de nasibimizi alıyoruz. Sosyal medya herkese tuhaf bir cesaret verdi. Bir yandan o linçleri düzgün göğüslemeye çalışma hikâyesi var. Oralarda biraz sıkıştım açıkçası, “Ne diyorsun abi ya” demek istediğim çok oldu ama sineye çektim. Düzgün eleştirileri dikkate aldım. Ama dediğim gibi o linçlerle uğraşmak zordu, artık değil.

‘Güldüren adam her zaman alır maçı’

- Hakkında bilinen en büyük yanlış ne oldu?

Her şeyin koltuk hikâyesiyle başladığını düşünenler canımı sıktı.

- Tanındıkça kendinden ne kadar vazgeçtin?

Hiç vazgeçmedim. “Popstar olmanın kuralları vardır, onu oynaman, şunu yapman gerekir” gibi şeylere takılmadım. Ama bir yandan da yaşadığımız coğrafya ve kadın olmak var. Özgürce kendini ifade etmeye çabalayan bir kadın sanatçı olarak varlık göstermeye çalıştığım bir kariyer inşa ediyorum kendime. Her zaman, her şey istediğimiz gibi olmadığı için her istediğimizi de gerçekleştiremiyoruz, o anlamda bazı sınırlar geliyor insana ister istemez. Ama onu kendimden vazgeçmek diye addetmiyorum, buna bazen kuralına göre oynamak diyebiliriz.

‘Güldüren adam her zaman alır maçı’

 

URLA’YA YERLEŞMEDİM

- Bazen sosyal medyaya öyle fotoğraflar koyuyorsun ki ‘Yürek hoplattı’, ‘Olay yarattı’ gibi başlıklar atılıyor. Evde otururken ben bir yürek hoplatayım mı diyorsun?

Ben alarm kuruyorum Hakan, yürek hoplatma alarmı. Saat 21.30, yürekler hoplasın biraz post’u atıyorum (gülüyor). Olabilir mi böyle bir şey, ben olduğum gibiyim, normal hayatımda nasıl yaşıyorsam, nasıl giyiniyorsam, kendimi nasıl hissediyorsam bunu paylaşmaktan çekinmiyorum. Yanlış bir şey yaptığımı da düşünmüyorum. İinsan bir şeyi eleştirmek istiyorsa, istediğin fotoğrafı at, kimseyi memnun edemezsin. Herkesin ahlak anlayışını tatmin etmek ve doğrusuna hizmet etmek zorunda değiliz.

- Peki “Deprem terapisi alıyor” haberi doğru mu?

Spesifik bir deprem terapisi değil, standart terapi alıyorum, depremle ilgili de çalışıyoruz. Zaten klostrofobik biriydim, birkaç sene öncesine kadar uçağa binemezdim, asansörü çok sevmem... Bunları çözmüştüm, depremle biraz tetiklendi.

- 6 Şubat depremleri mi bunu tetikledi?

Evet.

- Sonra haberlerde yazıldığı gibi Urla’ya mı yerleştin?

Urla’ya yerleşmedim, orada yazlık evim var. Bir küçük boşluk yakaladığımda gidiyorum. Pastoral bir yaşamım, hayvanlarım var, doğanın içindeyim.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!