Gerçekten dinlemek...

Güncelleme Tarihi:

Gerçekten dinlemek...
Oluşturulma Tarihi: Haziran 12, 2022 07:00

Meğer kendisine kulak verince konuşuyormuş doğa. Bir kez daha ve ta derinden anladım ki doğanın kalbiymiş insanın kalbine asıl huzuru veren.

Haberin Devamı

Korkuyla uyandım yine. Gecenin karanlığında “Neredeyim” diye düşündüm. Evimden ayrılalı bir aydan fazla oldu ama hâlâ uyandığımda kendimi orada sandığım sabahlar oluyor. Karanlıkta şaşkınlığımdan kurtulmaya çalışırken birden bembeyaz bir ışık çaktı gözümün önünde ve arkasından korkunç bir gürültüyle irkildim. Tekrar korktum. Gök gürlüyor ama sanki çok yakından... Sanki camın hemen dışında gibi. Bir an kâbus görüyorum diye düşündüm.
15 saniye kadar rüya mı gerçek mi diye bocaladım.

Sakinleştiren çılgınlık

Artık tamamen uyanıktım. Pencereye doğru ilerledim. Yağmur yağıyordu. Zaten uykum da kaçmıştı. Camı açtım.

Yağmurun şiddetini anlamak için ellerimi dışarı uzattım. Çıldırmışçasına yağıyordu. Kulaklarıma inanamadım. Ardından ellerimi biraz daha ileri uzattım, sonra da kafamı. Islanabildiğim yere kadar sarkıttım kendimi camdan. Yağmuru severim, hem de çok... Ama yağmurun nasıl yağdığına dair bir imge yok kafamda. Neden derseniz çünkü ben gördüğüm zamanlarda da az gören birisiydim. Ve zihnimde bir görüntüsü yok. Hayal edemiyorum nasıl yağdığını.

Derken odaya da yağmur giriyor diye çektim kendimi içeri. Kapadım camı ama geri yatamadım. Aklım yağan yağmurda kaldı. Giyinip evin arka tarafındaki balkona çıktım. Tüm şiddetiyle yağmaya devam ediyordu. Üzerime ev arkadaşımın pançosunu alıp oturdum, dinlemeye başladım. Bu delişmen, adeta kızgın, ama bir o kadar da sakinleştiren çılgınlığı dinledikçe fark ettim ki bahçe duvarının hemen önüne bir araba park etmiş. Damlaların tepesine vuruş sesinden anlaşılıyordu. Balkonda kafamı sağa sola yavaş yavaş çevirdikçe sesler de değişiyordu. Bugüne kadar neden fark edemediğimi düşündüm. Belki de İstanbul’da, hiç bu kadar sessizlikte yağmuru duyma şansım olmamıştı.

Bulunduğum yer, Rodenkirchen, o kadar sessiz ki gece balkonda hapşırmaya çekindim mahalleyi ayağa kaldırırım diye. Buraya ilk geldiğimde hep kafamda bir boşluk var gibi hissediyordum. Meğer bu boşluk sessizliktenmiş. Burada sadece doğanın sesi var. İlk zamanlar hele akşamları ürpertiyordu adeta. Ama artık alıştım, hatta dinlendiriyor beni.

Damlalar anlatıyor

Arabaların, çöp konteynerinin ve daha birçok cismin yerini yağmur sesi sayesinde tespit ettim. Bir oyun gibiydi. Yeterince dinlemiyormuşum yağmuru demek. Derken hava yavaş yavaş duruldu. Kalkıp bir kahve daha koydum kendime. Biraz da yağmurun kokusuna odaklanmak istedim. Doğanın kokusunu içime çekerken yapraklardan düşen damlaları takip etmeye başladım. Birden balkonun önündeki ağaçların ne kadar büyük olduklarını fark ettim. Ben de kendimi gerçekten dinliyor sanıyordum.

Şehri dinlemekle doğayı dinlemek arasında ne çok fark varmış. Meğer kendisine kulak verince konuşuyormuş doğa. Bir kez daha ve ta derinden anladım ki doğanın kalbiymiş insanın kalbine asıl huzuru veren. Derken gün ağarmaya başladı ama doğanın benim için sürprizleri bitmedi. Ördekler geçti bahçe duvarının yanından. Ne cömertti doğa bu sabah... Umarım sizler de en kısa zamanda böyle bir sabaha uyanırsınız.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!