Doğanın kadim bekçileri çobanlar

Güncelleme Tarihi:

Doğanın kadim bekçileri çobanlar
Oluşturulma Tarihi: Şubat 27, 2022 07:00

Onlar dağda bayırda hayvanlarla iç içe yaşıyor, doğaya bakıp hayatlarına yön veriyor ve onun takvimini kullanıyorlar. Toplum içinde meslekleri vasıfsızlıkla eş görülse de aslında çoğu kişinin bilmediğini biliyor, görmediğini görüyor ve yüzyıllar öncesinin doğa kültürünü günümüze taşıyorlar. Çobanlık mesleğinin önemini uzmanlardan, mutluluğunu yapanlardan dinledik.

Haberin Devamı

Çobanlık her ne kadar ‘Yüksek maaşa rağmen artık çoban bulamıyoruz’ ya da ‘Benim oyum çobanın oyuyla bir mi!’ gibi konularla gündeme gelse de onlar Türkiye’de hem hayvan envanterinin hem de doğanın korunması için hayati öneme sahip. Ne var ki sayılarının giderek azaldığı da bir gerçek. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, geçen yıl Türkiye’deki sertifikalı çoban sayısını 270 bin olarak açıklamış, çoban açığının ise 50 bin olduğunu söylemişti.
Biyoçeşitlilik ve canlı yaşamı için önemli olan alanları korumak adına

20 yıldır Türkiye’nin dört bir yanında çalışan Doğa Derneği’nin yönetim kurulu başkanı Dicle Tuba Kılıç “Hayatım dağda bayırda çobanlarla geçiyor. Onlara yol soruyoruz, tür soruyoruz ve dahası onlardan korumaya dair birtakım pratikler öğreniyoruz. Bize çok şey katıyorlar. Bütün ömrünü dağda, doğada geçiren çobanın yanına gittiğimizde genellikle orayı çözmüş, yalamış yutmuş bir insanla karşılaşıyoruz. Binlerce lira ve bir sürü zaman harcayarak edineceğimiz bilgiyi bir çırpıda bize aktarıyorlar” diyor ve ekliyor: “Ancak son yıllarda neredeyse hiç yerli çobana rastlamıyoruz. Bunun yerine Afgan, Suriyeli, Pakistanlı ya da Türki cumhuriyetlerden gelen çobanlara denk geliyoruz. Sayılarının azalması ve niteliğinin değişmesi doğanın bekçilerini kaybetmemiz anlamına geliyor.”

‘Kitaptan fazlası onlarda’

Avrupa Birliği’nin LIFE programı kapsamında üç yıldır çobanlarla çalışan Turan Çetin de çobanlığın bir meslek olmanın ötesinde çobanların doğa korumada önemli bir kültürün temsilcileri ve taşıyıcıları olduğunu söylüyor. Çetin “Yıllardır doğa koruma çalışmalarının içinde olmama rağmen bulunduğu doğayı benden daha iyi bilen, okuyan ve daha iyi savunabilen çobanlarla çalışıyorum. Bizim kitaplardan, bilimsel çalışmalardan öğrendiklerimizin dışında o kadar farklı ve önemli bilgilere sahipler ki, çoğu zaman ağzım açık dinleyip kitaplardan öğrenemeyeceğim şeyler öğreniyorum onlardan. Bu kültürü yaşatamazsak doğa adına çok şey kaybederiz” diyor.

Haberin Devamı

‘Bu iş beni mutlu ediyor’
Bahattin Özcan (49)

Haberin Devamı

Doğanın kadim bekçileri çobanlar

Ailece üç kuşaktır çobanlık yapıyoruz. 1.000 kadar Ankara tiftik keçisi güdüyorum. Az da koyun var. Bu işi kendi memleketim Beypazarı-Kırbaşı Köyü civarında yapıyorum. İki Afgan yardımcım var. Son yıllarda bu taraflarda yerli çoban çok azaldı maalesef. Yaptığım işin zor yanı da var, keyifli yanları da... 24 saatlik bir iş. Cenazeni, bayramını, doğumunu, ölümünü bilmez hayvanlar. Doğanın içinde olmaksa bence işin en güzel yanı. Benim bölgemde ağılımın civarında küçük akbaba yuvaları var, yıllardır onları, yumurtlama düzenlerini takip ediyorum. Bu iş beni mutlu ediyor.

‘Amacım hayvancılığın
Mimar Sinan’ı olmak’
ERSİN GAZİ (44)

Haberin Devamı

Doğanın kadim bekçileri çobanlar

Yörük kültüründen gelme, doğma büyüme çobanım. Bu işi Mersin civarında, Toroslar’da yapıyorum. Ölüyorum, bayılıyorum çobanlığa. Karasevda diyorum yaptığım işe. Amacım hayvancılığın Mimar Sinan’ı, Naim Süleymanoğlu’su olmak. Küçükbaş anabilim dalı başkanı lakabım. Ürettiğim hayvanların ırk, desen ve çeşitlilik bakımından benzeri yok. Bu hayvanları yetiştirirken doğa en önemli rehberim. Her şeyi doğaya bakarak ayarlıyorum. Örneğin, bu sabah uyandım ve ilk iş Toroslar’ın zirvelerine baktım. Çünkü yaylaların başında sis yoksa o gün hava açık, beyaz bulut varsa o gün akşama kadar poyraz dediğimiz kuzey rüzgârı var demek. Bu bilgi atalarımdan kalma ve beni hiç yanıltmadı bugüne kadar.

Haberin Devamı

‘Sürüden ayrılan keçiyi
kuşlara bakarak bulurum’
AYŞE ERDEN (25)

Doğanın kadim bekçileri çobanlar

Yörük kızıyım. Hazırlıkla birlikte 5 yıl bilişim yönetim sistemleri okuduktan sonra Toroslar’a dönüp çobanlık yapmaya başladım. Köye dönmek hep hayalimdi. Babadan, dededen çobanım. Yavrularıyla birlikte 400 keçi ve koyunum var ve onlarla Toroslar’da geziyorum. Çocukluğumdan beri işin içinde olduğum için zorlanmıyorum. Doğayla çok sıkı bir bağım var. Kuşlarla, otlarla, dağkeçileriyle büyüdüm. Babam kuşları öğretti. Onlar sürekli bize mesaj veriyor. Sürüden ayrılan hayvanımı bile havadaki kuşlara bakarak buluyorum. Nisanda yaylaya çıkıyoruz. Biz oraya göçmeden önce canlı gelmiyor, oraya gittiğimizde kuşlar farklı ötüyor. Ne yazık ki babamın anlattıklarının birçoğunu göremiyorum artık. Doğadaki canlıların her geçen gün azaldığı bir gerçek. Mesela küçükken oynadığım sincaplar nereye gitti? Çok üzülüyorum bu duruma. Yapabildiğim tek şey, ava gelenlere izin vermemek.

KISA KISA

Haberin Devamı

Kuşlar için bitkilerin önemi fotoğraflarda
Audubon Society’nin düzenlediği ve bitkilerin kuşlar için önemini gösteren fotoğraf yarışması sonuçlandı. 2019’dan beri verilen ödül, fotoğrafçıları konfor alanlarının ötesine geçirmeyi ve fotoğrafladıkları kuş türleri için farkındalık yaratmayı hedefliyor. Mavi dağkuşu fotoğrafı da ödül alanlar arasında...

Doğanın kadim bekçileri çobanlar

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!