GeriSeyahat Yuvacık’ın güz renkleri
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Yuvacık’ın güz renkleri

Yuvacık’ın güz renkleri

İzmit Körfezi’nin doğu ucundaki Başiskele İlçesi yılın son aylarında sonbaharın renklerine bürünüyor. Yuvacık Barajı ile Samanlı Dağları arasında kalan bölgeyi kaplayan gürgen, kestane, meşe ormanları doğaseverler için cennete dönüşüyor.

Bölgedeki tüm köylere, hatta yaylalara karayoluyla ulaşmak mümkün. Kocaeli Belediyesi yürüyüş parkurları oluşturmuş, haritalarını hazırlamış. Hafta sonunda İstanbul’dan ilçeye günübirlik gidebilir, piknik, yürüyüş yapabilir ya da foto safariye çıkabilirsiniz.

Serin, rüzgarlı bir kasım sabahında Aksığın Köyü’nün bulunduğu tepeden Yuvacık (Kirazdere) Barajı’na doğru yürüyorum. Aşağılardaki gölet, Sina Yarımadası’nın ardında uzanan Kızıldeniz’i çağrıştırıyor. Solumda kıvrımlarla vadinin içine giren Akabe Körfezi benzeri Kirazderesi, sağımda tepelerin arasındaki derin vadileri dolduran Serindere... Ufukta İzmit Körfezi...
Güneş bulutların arasından sıyrıldığında göletin rengi haki yeşilden buz mavisine dönüyor. 60 milyar litre su toplanmış bu vadiye. Genişliği 400 metreye ulaşıyor. Gövdenin 110 metrelik yüksekliğine bakılırsa, İzmit Körfezi’nin birçok bölgesinden derin. Batı kıyısı boyunca bakımlı bir otoyol uzanıyor. Kasım yağışlarında çöken bölümleri yaklaşık bir aydır bakımda, ancak ulaşım sürüyor. Kayalar kırılarak yol genişletiliyor. Her onarım alanının başında aynı tabela: “Çalışınca oluyor.”
Aksığın’ın panoramik manzarası soluk kesici: Doğu yönündeki geniş çanağın karşı tepeleri bin metreyi aşıyor. Kartepe’ye kadar uzanan dağlar ormanlarla kaplı. Üstlerine sonbaharın sarılı, kırmızılı kilimi örtülmüş. Zirvelerde küçük kar kümecikleri görülüyor. Solumdaki vadinin dibinde, derenin gölete bağlandığı alandaki çayır yağmurla yıkanmış, yeşili fosfor tonunda. Otlayan inekler, kıvrılarak tepelere tırmanan yoldaki otomobiller bu yükseklikten bakıldığında oyuncak gibi görülüyor.

KIŞIN RENKLER KORUNUYOR

İlk kez geçen ilkbaharda, Menekşe Yaylası’ndan Kirazdere boyunca aşağılara yürüdüğümde karşılaşmıştım Yuvacık Barajı’yla. Su havzasının iklimi, zengin bitki dokusu, köy evlerinin mimarisi şaşırtmıştı beni. Marmara Bölgesi’nden çok Doğu Karadeniz yaylalarına benziyordu. Mayısta bile ormanların zemini sonbahar renkleriyle kaplıydı. Sonbaharda kimbilir ne kadar güzeldir, diye düşünmüştüm. Ağaçların kasım renklerini hayal ederek yürümüştüm.
Eylülden bu yana, hafta sonlarında bir grup doğaseverin arasına katılıp, bölgede yaklaşık beşer saatlik üç yürüyüş daha yaptım. Nüzhetiye’den Servetiyekarşı’ya, oradan Servetiyecami’ye indim. Aytepe’den Simon’un Sırtı’na yürüdüm. Bu rotaların hepsinde tahmin ettiğimin ötesinde sonbahar tablolarıyla karşılaştım. Barajın güneyinde, yaklaşık 15 kilometre çapındaki bir alanda, şehir yorgunlarını mutlu edecek müthiş bir atmosfer vardı.
Nüzhetiye rotası sonbaharın nimetleri açısından unutulmazdı. Dağ yollarının kıyısına yabani elma, kestane, ceviz ağaçları sıralanmıştı. Kırmızı elmalarla dolu dallar aşağılara kadar eğilmişti. Rüzgarda düşüp ağaç altlarını manav tezgahına çeviren küçük, sert, sulu elmaların aroması uzun süre damağımda takıldı kaldı. Ekim sonundaki fırtınalar yol boyunca sıralanan ceviz, kestane ağaçlarını silkelemiş, enerjisi azalan yolculara her köşede bir beslenme sepeti hazırlamıştı. Servetiyecami Köyü’nün kıyısından Samanlı Dağları’nın sonbahar manzarasına doyum olmuyordu.

ROTALAR İŞARETLENMİŞ

Kırıntı Yaylası’ndan Kirazdere boyunca baraja ineceğimiz yürüyüş, şiddetli kasım yağışları nedeniyle yollar hasar görünce Aytepe civarından başlayıp derelerin, ormanların içinden geçen sonbahar macerasına dönüştü. Menekşe Yaylası’nın altındaki Papaz Çayırı’nda ilkbahardaki sarılı, morlu yabani menekşeleri göremedik. Fakat, kıyısında pırıl pırıl bir derenin aktığı çayırın ormanla buluştuğu noktalarda siklamenler sıralanmıştı, hepsi tomurcukluydu, çiçek açmaya hazırdı. Göz alabildiğine uzanan gürgen, karaağaç ormanlarından, insan boyunu aşan dağgülü kümelerinden geçtik. Beşkayalar’ın tepesindeki uçurumun kıyısında soluğumuzu tutup 100 metre altımızda gürül gürül akan dereyi izledik. Sıcakdere, biraz ileride Serindere’yle birleşip, Kirazdere’yi oluşturuyor, baraj gölünü besliyordu. Bölgedeki yaklaşık 2 bin 500 hektarlık orman alanı Beşkayalar Tabiat Parkı ilan edilmiş, birinci derecede doğal sit statüsünde koruma altına alınmıştı. Biz kayaların tepesinden çevreyi seyrederken aşağılardan, Kirazdere Vadisi boyunca gelen bulutlar hışımla önümüzden geçip, dağlara doğru gidiyordu. Kimileri ayaklarımızın altına kadar inmişti.
Ormanın zemini dizboyu kırmızı yapraklarla doluydu. Her adımda ayaklarımızın altında savrulan kuru yapraklar kumsala vuran dalga sesi çıkarıyordu. Amerikalı utçu Ara Dinkçiyan’ın kızı için yazdığı, grubu Night Ark’la seslendirdiği müzik bu yürüyüş boyunca hafızamda dönüp durdu: “Petals on Your Path...” Hayatındaki sorunlar, yolunun üstündeki kuru yapraklar gibi olsun, diyordu kızına...
Bu rotada rengarenk, birbirinden tuhaf, pek çok yabani mantar gördük. Kimi ağaçlarda basamak gibi sıralanmıştı, kimi kuru yaprakların arasında şemsiye gibi açılmıştı. Aralarından tek tanıyabildiğim, en ölümcül olanıydı: Limoni sarı köygöçüren... Yeşilin en güzel tonlarındaki yosunlarla kaplı kayaların arasından geçtik. Çağlayanlardan, her köşe başında topraktan fışkıran kaynaklardan su içtik. Parkur belediye tarafından işaretlenmiş, her işarete hedefler ve uzaklıklar yazılmıştı.

AĞAÇ FIRINDA DEĞİL ORMANDA GÜZELDİR

Önceki hafta ise Aksığın’dan yola çıkıp, Serindere boyunca yürüdük. Kartepe’nin eteklerindeki Pazarçayırı Köyü’ne tırmandık. Barajın kıyısındaki toprak yol kimi yerde 60 - 70 metre yükseklere çıkıyordu. Aşağıdaki buz mavisi su, iki yakasındaki yemşeşil çayırlarla, küçük patikalarla birleştiğinde takvim yapraklarını andıran manzaralar oluşturuyordu. Yaklaşık 18 kilometrelik bu güzergahta da doğa yürüyüşçülere sonbahar nimetlerinden küçük sürprizler hazırlamıştı: Erik büyüklüğünde böğürtlenler, sert rüzgarların dallardan düşürdüğü cevizler, sert ve tatlı yabani elmalar... Bu güzergahın özelliği ormanlarında yaşlı, heybetli ağaçların olmamasıydı. Özellikle Pazarçayırı’nın altındaki vadide seyreltme adı altında yoğun kesim yapılıyordu. İstanbul’un pide, lahmacun fırınlarında yakılmak için kesilen meşeler, gürgenler kurutulmak üzere yol kenarlarına istiflenmişti. Ormanların iç bölgelerinde yoğun kesim nedeniyle çıplak adacıklar oluşmuştu.
Kasımı geride bıraktık, aralık ortasına geldik. Meteorolojik tahminlere göre, bizi soğuk bir kış bekliyor. Kocaeli Doğa Yürüyüş Parkurları kitabında gördüğüm fotoğraflara bakılırsa, Yuvacık çevresi kar altında da çok güzel. Şimdi heyecanla o günlerin gelmesini bekliyorum...

BELEDİYE 14 YÜRÜYÜŞ PARKURU İŞARETLEDİ, HARİTALAR İNTERNETTE

Kocaeli Belediyesi, ilçelerindeki doğa parklarını, yürüyüş parkurlarını düzenleyip 2008’de bir rehber kitap yayımladı. İsmail Şahinbaş’ın hazırladığı 290 sayfalık “Kocaeli Doğa Yürüyüş Parkurları” rehberinde 40 yürüyüş parkuru bulunuyor. Bunlardan 14’ü Başiskele İlçesi’nde. Rehberde her parkurun haritaları, yoldaki su kaynakları, mesafeleri belirtiliyor. Rehberi internetten ücretsiz okuyabilir, haritalarından çıkış alabilirsiniz. (www.kocaeli.bel.tr/images/Dergi/PageFlip_Trekking/default.html)

False